CHP’de Kriz: Sosyal Demokrasiye Açılan Bir Fırsat mı?

CHP’de yaşanan “mutlak butlan” krizi ve olası “kayyum” tartışması, sadece bir hukuk mücadelesi değil. Bu gelişmeler, Türkiye’de gerçek bir sosyal demokrat siyasetin neden hâlâ kurulamadığını ve belki de ilk kez neden kurulabileceğini açık biçimde gösteriyor.

Kuruluşundan bu yana CHP, devletin kurucu partisi olmanın yüküyle hareket etti. “Halka rağmen halk için” anlayışı, zamanla toplumda derin bir kopuş yarattı. Özellikle gençler, kadınlar, emekçiler CHP’ye bir çözüm partisi olarak değil, sistemin bir parçası olarak bakıyor artık.

Kılıçdaroğlu’nun yeniden partiye dönme çabası, bu kırılmayı daha da keskinleştirdi. Parti içinde Özgür Özel ve yerel kadrolar “seçimle gelin” derken, eski düzenin yeniden tesis edilmesi çabası ciddi bir gerilim yaratıyor. Ancak bu kriz, yalnızca iç hesaplaşma olarak kalırsa tarihi bir fırsat kaçırılmış olur.

Bugün Türkiye’nin solunda gerçek bir sosyal demokrat partiye ihtiyaç var. Emekten yana, laikliği ilke edinmiş, halkçı ve tabanla kurduğu bağ üzerinden siyaset yapan bir parti. Yalnızca sandığa değil, sokağa, foruma, atölyeye, mutfağa seslenen bir parti.

Bu yeni hareket, CHP’nin geçmişinden kopmalı ama onu taklit etmemeli. Yerel deneyimlerden, halk meclislerinden, kadın örgütlerinden, gençlik hareketinden beslenmeli. Sınıf eksenli ama çoğulcu olmalı. Örgütlü, dayanışmacı, adil bir Türkiye hayalini sadece sloganla değil, somut programla ortaya koymalı.

İstanbul’un arka sokaklarında, İzmir’in gecekondu mahallelerinde, Diyarbakır’ın üniversite kampüslerinde, Eskişehir’in fabrikalarında bu ihtiyacı dile getiren yüz binlerce insan var. Onlar, yalnızca CHP'nin iç hesaplarıyla değil, onların dışına taşan bir siyasetle yan yana gelebilir.

Bu kriz, doğru okunursa bir kopuşun değil, bir kuruluşun başlangıcı olabilir. Türkiye’nin solu, geçmişin yükünden kurtulup geleceğe doğru yürümek zorunda. Aksi takdirde bu ülke yine ya sağın otoriterliğine ya da merkezin teknokratlığına mahkûm olur.

Gerçek bir sosyal demokrat hareket, ancak halkın kendi elleriyle kurduğu bir yapıyla mümkün olabilir. Bugün o sorumluluk, CHP’den umudu kesen ama hâlâ bu ülkenin değişebileceğine inananların omuzlarındadır.

Not: Bu yazı, yapay zekâ destekli bir tartışmanın ürünü olarak oluşturulmuştur.