Malatya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özcan, TBMM Zirai Don Araştırma Komisyonu'nda, "Dünyada üretilen yaş kayısı toplamının yüzde 20'sini üretiyoruz. Yıllık ortalama ihracatımız 100 bin ton ve son yıllarda 500 milyon dolar hedeflediğimiz ihracat rakamlarını yakaladık. 500 milyon dolarlık bir ekonomik kazancın bir yıl bir şehirde olmadığını hesap ettiğiniz zaman bunun bütün parçalarının çok ciddi anlamda zarar gördüğünü görüyoruz. Bu manada özellikle üreticiye sağlanacak olan desteklerin bir an önce altı doldurularak her ürünün bu süre içerisinde üretim aşamasına gelene kadar ki maliyetleri ortaya çıkarılarak bunun üreticiye ödenmesi gerek. Malatya'da yüzde 100 bir hasarla karşı karşıyayız" dedi.

TBMM Zirai Don Araştırma Komisyonu, Başkan Vekili AK Parti Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci başkanlığında toplandı. Komisyonda bugün, Malatya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özcan, Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nden Prof. Dr. Onur Saraçoğlu ve Prof. Dr. Resul Gerçekcioğlu sunum yaptı.

Komisyon Başkan Vekili Tüfenkci, komisyon çalışmaları kapsamında don felaketinden zarar gören illere ziyaretlerinin devam edeceğini belirterek, "Yarın Düzce, Bolu ve Sakarya'ya gitmiş olacağız; saha ziyaretlerimizi yapacağız. Daha önce gittiğimiz iller ve bize ulaşan bilgiler doğrultusunda kısa raporumuzu önceki toplantımızda istişare etmiştik ve netice olarak da kısa raporu oluşturduk, bununla ilgili raporu Bakanlığa ve Başkanlığa iletmiş vaziyetteyiz" dedi.

"Kredi faizlerinin ertelenmesi, ötelenmesi konusunun gecikmeden gündeme getirilmesini önemsiyoruz"

Komisyonda ilk olarak söz alan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Zirai Don Uyarı Sistemi konusunda üreticilere daha fazla bilgi verilmesinin felaketlerin önüne daha kolay geçilebileceğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Ülkemizde zirai don konusundaki başlıca yetkin kurum, görevli kurum Meteoroloji Genel Müdürlüğü. Zirai Don Uyarı Sistemi doğrultusunda, gerek hava durumu istasyonlarından, radar istasyonlarından gelen verilerin hava sıcaklığı, nem, rüzgâr hızı, atmosferik basınç gibi parametrelerin yanında uzmanlar tarafından yapılan analizler ve iklim modelleri sistemiyle oluşturuluyor. Çalışma alanınız da özellikle şubat ayı, mart ayı donları dışında çok yaygın bir bölgede. Ülkemizde çok sayıda üründeki oluşan don zararında bu sıcaklıklar yer yer -8, -15'lere kadar çıkıp pek çok üründe ciddi zararlara yol açmıştır ki ara raporunuzda da bunlar ayrıntılı olarak yer almakta. Bu aşamada Meteoroloji Genel Müdürlüğü gerekli uyarıları beşer günlük tahminler olarak üreticilere ulaştırıyor. Ancak bu erken uyarı sistemi don tahminlerinin üreticilere ulaşmada bazı eksikleri olduğu söyleniyor. Bu konuda çiftçilerin bilgilendirilmesi konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı, ziraat odaları, kooperatiflerin de Meteoroloji Genel Müdürlüğünün açıkladığı verileri üreticilerle paylaşması dona karşı alınabilecek önlemlerin giderilmesi konusunda önemli.

Don öncesinde bitkilerin yönetimiyle ilgili yapılabilecek çalışmalar var: Hava akımına imkân verecek bitki dikimi, önerilen tarihlerden önce bitki dikimi yapılmaması, toprak işleme, gübreleme dâhil olmak üzere toprak verimliliğini ve uygun su kaynaklarının yararlı etkilerini sürdürebilecek ve kuraklığı da yaşadığımız bir ortamda kuraklığa komisyon özelinde de dona duyarlı türlerin ıslahı ve yaygınlaştırılması."

Suiçmez ayrıca don felaketinden zarar gören üreticilere sağlanması gereken desteklere ilişkin de şöyle konuştu:

"Tarım sigortalarını biz Ziraat Mühendisleri Odası olarak önemsiyoruz, yaygınlaştırılmasını istiyoruz ancak bu konuda gerek poliçe yüksekliği gerek kesinti yüksekliği gibi pek çok nedenle maalesef yüzde 30'ların altında TARSİM'e kayıtlı çiftçi var ki bu don hasar olaylarında da yine komisyonunuzda TARSİM yetkililerinin verdiği bilgiye göre şu anda 21 milyar TARSİM kapsamındaki borçtan 1 milyar gibi bir ödeme yapıldığı... TARSİM boyutunda TARSİM mevzuatının çiftçinin üye olmasını kolaylaştıracak farklı, don dışında dolu, bu yıl da yaşayacağımız kuraklık boyutunda çiftçilerin katılımını sağlayacak devlet desteğinin olmasına rağmen yeni önlemlerin alınması, TARSİM mevzuatında bir düzenleme yapılması önemli.

Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı çiftçilerin de çok az kısmı TARSİM'li. ÇKS'li olan ancak TARSİM'e üye olmayanların yaptıkları budama, gübreleme, sulama, ilaçlama gibi masrafların hasar oranında çiftçilere verilmesini önemsiyoruz. Bu konuda da daha hızlı hareket edilmesini bekliyoruz ama Türkiye Ziraat Odaları Birliği'ne kayıtlı yaklaşık 5,5 milyon çiftçinin olduğu, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı 2,3 milyon civarında çiftçinin olduğu bir ortamda gerek ÇKS'li olmayan gerek onun içinde de TARSİM'li olmayan diğer üreticilerin zararlarının da giderilmesini önemli buluyoruz. Bitkisel üretim olmazsa sanayicimiz neyi işleyecek, ihracatçımız kurduğu bağlantılarla arz açığının olduğu bir ortamda neyi ihraç edecek? BDDK'nın en son verilerinde çiftçilerin toplam nakdî kredi miktarı 986 bin, takipteki kredi miktarı 6 milyar TL. Dolayısıyla özellikle küçük ve orta üreticilerin dona yönelik zararlarının karşılanması için bu kredi faizlerinin ertelenmesi, ötelenmesi konusunda da bunun gecikmeden gündeme getirilmesini önemsiyoruz."

"500 milyon dolarlık kazancın bir yıl olmaması bütün parçaların çok ciddi anlamda zarar gördüğü anlamına gelir"

Zirai don felaketi sonucunda Malatya'daki kayısı üreticisinin yüzde 100 zarara uğradığını belirten Malatya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özcan, yaşanan felaketin sektörün tümüne etki ettiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

"Türkiye'nin bu anlamda kuru meyve ihracatında ve diğer özellikle bu tarım ürünleri üretiminde çok ciddi anlamda bir zarar gördüğünü hep beraber görüyoruz. Tabii, son yıllarda özellikle iklim değişikliğinin sürdürülebilir tarım üzerindeki olumsuz etkilerini hep beraber müşahede ediyoruz. Komisyon raporlarına bundan sonraki yıllarda özellikle bu anlamda bütün dünyadaki gelişmiş teknolojilerin mutlaka Türkiye'de de uygulanabilir anlamda bu ülkeye taşınmasını hepinizden rica ediyoruz çünkü Türkiye bir tarım ülkesi, hep beraber bunu her fırsatta konuşuyoruz. Dolayısıyla burada sürdürülebilir tarımın aslında maruz kaldığı her zorluk istikrarsız bir tarım üretimine sebep oluyor, bu da özellikle ekonomi çevreleri tarafından da aslında bu zincirin en önemli halkalarından olan tacir, tüccar ve ihracatçıyı da ciddi anlamda zor durumda bırakıyor.

Türkiye'nin bu yıl özellikle meyve üretiminde beklediği 28 milyon ton üretimin tahminen 21 milyon tonlara kadar gerileyeceğini görüyoruz. Bunun hem ekonomiye etkilerini hem de tüketicinin bu ürüne ulaşımında çekeceği zorlukları hep beraber tahrip etmemiz gerekiyor. Bu yaşanan krizde en büyük zararı ve sıkıntıyı üreticinin gördüğünü her fırsatta söylüyoruz ama bütün bileşenlerin gördüğü zararın raporlara yansımasını bekliyoruz. Malatya'da yılda 5 bin kişinin üstünde bir istihdam sağlıyoruz ürünü ihracata hazırlama bölümünde. Hasat döneminde 30 bin aile misafir ediyoruz. Toplamda 800 bin ton yaş kayısı üretme rezervine sahibiz. Dünyada üretilen yaş kayısı toplamının yüzde 20'sini üretiyoruz. Yıllık ortalama ihracatımız 100 bin ton ve son yıllarda 500 milyon dolar da hedeflediğimiz ihracat rakamlarını yakaladık. 500 milyon dolarlık bir ekonomik kazancın bir yıl bir şehirde olmadığını hesap ettiğiniz zaman bunun bütün parçalarının çok ciddi anlamda zarar gördüğünü görüyoruz. Bu manada özellikle üreticiye sağlanacak olan desteklerin bir an önce altı doldurularak her ürünün bu süre içerisinde üretim aşamasına gelene kadarki maliyetleri ortaya çıkarılarak bunun üretici ödenmesi gerek. Malatya'da yüzde 100 bir hasarla karşı karşıyayız. Bu zararın boyutlarını tahmin edebilirsiniz."

Müziğin sınırlarını kaldıran ORBI, yarın İstanbul’da konser verecek: "İstanbul'da konser, şiirsel bir kesişme"
Müziğin sınırlarını kaldıran ORBI, yarın İstanbul’da konser verecek: "İstanbul'da konser, şiirsel bir kesişme"
İçeriği Görüntüle

"Bu seneki zararlardan sonra korkarım ki seneye bağlarda dönüm maliyeti 10 liranın üzerinde olacak"

Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap da zirai don felaketinin Manisa'da yol açtığı zarara ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Bu seneki don felaketi çok farklı oldu. Manisa'da 300 binin üstünde rekolte beklerken bu sene 125-150 bin ton civarında bir üzüm rekoltesiyle karşı karşıya kalacağız. Bu don felaketi bilhassa üzüm bağlarımızda, zeytinlerimizde ciddi hasara sebebiyet vermiştir. 1 Eylül'den 7 Haziran 2025'e kadar kadar ihracata giden sultaniye çekirdeksiz kuru üzümümüzde 124 bin ton, 440 milyon dolar civarında bir ihracat gerçekleştirmişiz ama önümüzdeki sene bu rakamlara çıkmamız imkansız. Manisa'da bazı bölgelerimizde yüzde 70-80'e kadar, bazı bölgelerimizde de yüzde 20-30'lara kadar hasarlarla karşı karşıya kaldık. Önümüzdeki sene de bağlarımıza bakmaya devam edeceğiz çünkü bu ürünlerin bir dahaki seneye hazırlanması için yine ilacı atılacak, suyu verilecek, tarlanın içi işlenecek ki ürünlerimiz bağlarımız bir dahaki yıla hazır olsun. Türkiye genelinde yüzde 50’nin üzerinde TARSİM sigortası arazilerimizde yapılmıştır. Saruhanlı gibi üzümün merkezi olan ilçemizde sigorta yapılma oranı yüzde 75'tir. 58 bin adet ihbar değerlendirilmiş olup sigorta yapılan alanlarda zararımız bir nebze olsun karşılanacaktır. Her geçen gün sigorta primleri yüzde 100 artıyor. Ne kadar yüzde 60'ını devletimiz desteklese de prim maliyetleri yükselmeye devam ediyor. Geçen sene 4,5 lira civarında olan dönüm maliyeti bu sene 7 lira. Bu seneki zararlardan sonra korkarım ki seneye bağlarda dönüm maliyeti 10 liranın üzerinde olacak. ÇKS'ye kayıtlı zirai don sigortası olmayanların mahsülünün gelirine göre hasarlarının karşılanacağı büyük bir moral kaynağı olmuştur.”

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nden Prof. Dr. Onur Saraçoğlu ve Prof. Dr. Resul Gerçekcioğlu, Nisan ayında gerçekleşen don olayının oluşturduğu zorlu koşullara komisyona ilişkin bilgi verdi. Saraçoğlu ve Gerçekcioğlu, sunumlarında don felaketinin etkilerinin azaltılmasına ilişkin komisyona şu önerilerde bulundu:

“Yaşanabilecek ekstrem hava şartları düşünülerek bahçe kurulumunda; düşük sıcaklık, kuraklık, bitki hastalık ve zararlıları gibi olumsuz koşullara dayanıklı tür ve çeşitlerin tercih edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda halihazırda uygulanan alan bazlı tarımsal destek uygulamalarının bahsi geçen problemleri önceliklendirmesinde yarar vardır. Üniversiteler, araştırma enstitüleri ve TARSİM ortaklığında mevcut dondan etkilenmemiş veya asgari etkilenmiş olan tür ve çeşitlerin tespiti yapılıp, elde edilen sonuçlar doğrultusunda planlamalar yapılmalıdır. Zarar oranını düşürmek ve ürün çeşitliliğini artırmak için stres koşullarına dayanıklı ve geç çiçeklenen alternatif meyve türlerinin üretim portföyüne dahil edilmesinde yarar vardır. Özellikle örtü altı yetiştiricilik, sisleme ve ısıtma sistemleri, yağmurlama sulama ve dondan korunma ve erken uyarı sistemleri gibi uygulamaların yaygınlaştırılmasında fayda vardır. Haihazırda yetiştiricilik yapan üreticilerin kullandıkları alanların belli bir kısmında bahsi geçen sistemlerin kurulabilmesi için tarımsal destekleme politikaları geliştirilebilir. Tarım ve Orman Bakanlığı bahsi geçen sistemler için hazırlanan projelerle yüzde 50 hibe desteği sunmaktadır. Bu desteğin yaygınlaştırılması ve destek sayısının halihazırda yetiştiricilik yapan üreticiler önceliklendirilerek artırılması fayda sağlayacaktır.

Ticari olarak büyük öneme sahip ve dünya üretiminde ön planda olduğumuz ürünler için TAGEM bünyesinde yer alan ürüne özgü Ar-Ge kuruluşları vasıtasıyla uygulanabilecek kısa-orta ve uzun vade projeleri ile çözümler üretilmektedir. Bahsi geçen ürünler için çeşitli teşvik mekanizmaları ile don riskinin daha az olduğu bölgelerde yetiştiricilik teşvik edilmelidir. Yetiştiricilerin tarım sigortası yaptırma oranlarının artırılması için çeşitli politikalar geliştirilmelidir. Özellikle zirai don teminatı ile yapılan sigorta poliçelerinde fiyat politikasının tekrar gözden geçirilmesinde yarar vardır. Bazı bölgelerde zirai don dönemi başlamadığı için sigorta uygunsuzlukları oluşmuş olup, bu dönemlerin alan ve ürün bazlı seçiminde üretici çıkarlarının gözetilmesinde yarar vardır.

Üreticilerin tarımsal üretim sezonunu verimsiz geçirmelerini önlemek amacıyla bu tip dönemler için alan bazlı tek yıllık ikincil tarımsal üretim politikaları geliştirilebilir. Bu sayede üreticiler ile ilişkili diğer iş kollarında yaşanabilecek olumsuzluklar en aza indirilebilir. Üreticilerin İŞKUR ve Tarım ve Orman Bakanlığı arasında oluşturulacak bir protokol ile özel sektör ve kamu kurumlarının üretim alanlarında yarı zamanlı öncelikli istihdamı sağlanabilir.”

Kaynak: ANKA