(TBMM) - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kanal İstanbul projesine ilişkin "Sayın Cumhurbaşkanı'na sesleniyoruz: Gelin bütün kesimlerin katıldığı toplumsal bir mutabakata ile gelen/giden iktidarların değiştiremeyeceği bir 'İstanbul yasası çıkaralım. Gelin kapsamlı bir imar yasası çıkararak imar rantlarını kamuya aktaralım ve şehirlerimizi bir rant deposu olarak gören zihniyetlerin istismarına son verelim. Gelin çevresinde Kanal İstanbul gibi projelerle İstanbul’a göçü teşvik edecek yeni iskan alanları açmak yerine, İstanbul’dan Anadolu’ya göçü teşvik edecek özel projeler ve fonlar oluşturalım" dedi. 

DEVA, Gelecek ve Saadet Parti'nin çatı partisi Yeni Yol’un grup toplantısında konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sözlerine 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutlayarak başladı. İşçilerin ve emekçilerin yaşadıkları sorunlar üzerinden ekonomiyi eleştiren Davutoğlu, şunları kaydetti: 

Cem Aydın’ın duruşmasının yapıldığı Silivri'de gerginlik Cem Aydın’ın duruşmasının yapıldığı Silivri'de gerginlik

"İşçilerimize ve emekçilerimize bayram haram kılındı. Ne insan onuruna yakışır bir gelirleri var ne gelecekle ilgili bir umutları kaldı. Ne sendikal haklarını kullanabiliyorlar ne de feryatlarını yetkililere duyurabiliyorlar. Altındağ Belediyesi'nin haftalardır yükselen feryatları ve karşı karşıya kaldıkları muameleler. Geçtiğimiz yıllarda kur korumalı mevduatla bugün yüksek faizle oturduğu yerden para kazanan tefecilerin, faizcilerin servetlerine servet katanlar helal rızık için gün boyu çalışan işçilerimizin aşına zehir katıyorlar. 2025’in ilk 3 ayında enflasyon nedeniyle kamu işçileri tam 4 bin 492 lira kaybetti. Net 22 bin 104 TL olan asgari ücret 3 ayın sonunda 2 bin 224 lira değer kaybetti. Devlet hazinesini soyan hırsızlardan hesap sormuyorlar ama enflasyon karşısında ezdikleri işçilerin çadırlarını yakıyorlar. Yetmiyor al bayrağımızın yükseldiği bayrak direğini de Altındağ Belediye işçilerinin önünde tekmeliyorlar. Bunun hesabını er yada geç verecekler önce sandıkta sonra hukuk önünde hesap verecekler.

"Kanal İstanbul inşa edildiğinde İstanbul, savaş, terör ve deprem risklerine karşı nasıl korunacak?"

27 Şubat günü Kanal İstanbul güzergahında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a helikopter turu ile yapılan sunumun görüntüleri ile tekrar gündeme gelen Kanal İstanbul projesine ilişkin konuşan Davutoğlu, şunları kaydetti: 

"İstanbul’un tehdit altında olduğu şartlarda başka hiçbir konu İstanbul’un önüne geçemez. Tam da Kanal İstanbul’un konusunun tekrar gündeme geldiği günlerde yaşadığımız uyarıcı etkisi yüksek 6,2 ölçekli depremi ilahi bir uyarı ya da İstanbul’un taşının toprağının feryadı olarak görebiliriz. 1999 depremi sonrasında konusunda uzmanlarıyla aylarca çalıştık. İstanbul depremi konusunda alınacak en kapsamlı raporun hazırlanmasını sağlamıştık. İstanbul’un taşıdığı yük dayanılmazdır. İlgili kurumların yetkililerinden Kanal İstanbul ile aldığım brifing beni tam anlamıyla sarmıştır. Kanal İstanbul inşa edildiğinde takriben 28 km derinliğinde ve 45 km uzunluğunda bir adaya döneşecek olan İstanbul, savaş, terör ve deprem risklerine karşı nasıl korunacak? İstanbul ile doğrudan kara irtibatı kesilmiş olan Trakya’nın savunması nasıl olacak? Bu konuda Genelkurmay’dan gerekli stratejik analiz ve görüş alındı mı? Kanalın inşası Türkiye’nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük kazanımlarından biri olan Montrö Anlaşması ile ilgili sağladığımız hakları nasıl etkileyecek? Bu kararın Marmara çıkışında bulunan ve tatlı su rezervi olan Küçükçekmece Gölü’nün akıbeti ne olacak? Sazlıdere Barajı’nın yok edilmesi ve Terkos Gölü’nün olumsuz etkilenmesinin oluşturacağı kayıplar nasıl telafi edilecek. Aşırı nüfus artışı sebebiyle kirlenmekte olan Marmara Denizi özellikle Tuna Nehri üzerinden Orta Avrupa’dan gelen atıklara karşı nasıl korunacak? Şehrin oksijen deposu olan Kuzey Ormanları’nın dokusu nasıl korunacak? İstanbul’da yeni yerleşim merkezlerinin nüfus patlaması İstanbul’un zaten ağır olan demografik yükünü nasıl etkileyecek?

"İstanbul’a dönük bir riskin telafisi olamaz ve hesabı verilemez"

Sayın Cumhurbaşkanı'na ülkenin ve partinin gidişatıyla ilgili farklı tarihlerde 4 kez sözlü ve yazılı değerlendirmelerde bulundum. 20 Ocak 2018’de 3 saatlik bir toplantının ana konularından biri Kanal İstanbul’du. Sözlü olarak aktarımım sonrasında kendisine sunduğum 27 sayfalık raporun Kanal İstanbul ile ilgili bölümlerinde şu satırlara yer vermiştim. Cumhurbaşkanına hitaben o mektuptan alıyorum: Ancak hayati bir konuda bizzat tarafınızdan gösterilecek özel bir ilgi ve takibe ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Bu da Kanal İstanbul ile ortaya çıkacak yeni jeopolitik yapıda İstanbul’un nasıl korunacağı ile ilgilidir. İstanbul bize ve bizden sonraki nesillere emanettir. Bu proje ile ilgili bütün bu hususları tekrar gözden geçirmenizi istirham ediyorum. Kanal İstanbul’un getireceği faydalar başka yollarla edinilebilir ancak İstanbul’a dönük bir riskin telafisi olamaz ve hesabı verilemez. Sayın Cumhurbaşkanına ve yetkililere aynı samimi çağrıyı bir kez daha yapıyorum son yaşadığımız deprem sonrasında ağır bir vebal taşıyan bu konuyu lütfen bir kez daha değerlendirin. İstanbul’un ahını alanlar asla abat olmaz.

"İktidarların değiştiremeyeceği bir İstanbul yasası çıkaralım"

Sayın Cumhurbaşkanı'na sesleniyoruz: Gelin bütün kesimlerin katıldığı toplumsal bir mutabakat ile gelen/giden iktidarların değiştiremeyeceği bir İstanbul yasası çıkaralım. Gelin kapsamlı bir imar yasası çıkararak imar rantlarını kamuya aktaralım ve şehirlerimizi bir rant deposu olarak gören zihniyetlerin istismarına son verelim. Gelin çevresinde Kanal İstanbul gibi projelerle İstanbul’a göçü teşvik edecek yeni iskan alanları açmak yerine, İstanbul’dan Anadolu’ya göçü teşvik edecek özel projeler ve fonlar oluşturalım. Anadolu’nun bazı bölgeleri insansızlaşırken İstanbul’un artık taşıyamacağı yeni nüfus patlamalarına izin vermeyelim. Kentsel dönüşümün ranstsal dönüşüm haline dönüşmesine izin vermeyelim. Gelin Türkiye ölçekli bir demografik dağılım stratejisi geliştirelim. İstanbul’un tarihi ve doğal yapısının korunması bu stratejinin ana odağını oluştursun. Değerli iktidar sahipleri, değerli yerel yönetimlerde iktidar sahibi olan muhalefet yetkilileri mekanları ve şehirleri asla cansız varlıklar olarak görmeyelim. Onlar gönül kulakları açık olanlara konuşur. Mekana saygı duymadan onunla varoluşsal bir özdeşleşme yaşamadan İstanbul’u anlamak, korumak mümkün değildir. Ey aziz İstanbul, biz buradayız. Hiç merak etmeyesin, Kanal İstanbul’un kalan İstanbul’u da yok etmesine asla izin vermeyeceğiz."

Kaynak: ANKA