Haber: Çağatan AKYOL - Kamera: Mehmet ÇALPAR
(İSTANBUL) - CHP’nin Bahçelievler’de düzenlediği 29. Kent Yoksulluğu Buluşmaları’na katılan emekli ve meslek sendikaları adına hazırlanan ortak açıklamayı CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu. Açıklamada, “Bir zamanlar orta sınıf yaşam standardına sahip olan emekliler, AKP iktidarının 23 yıllık politikalarıyla açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. İktidar, emeklilere ‘Şükredin, sabredin’ dedi. Maalesef sabır, emekli oldu” ifadeleri yer aldı.
CHP İstanbul İl Başkanlığı, Kent Yoksulluğu Buluşmaları’nın 29’uncusunu Bahçelievler’de düzenledi. Programa çok sayıda meslek örgütü, sendika ve yurttaş ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik katıldı.
Program için emekli ve meslek sendikalarının hazırladığı ortak metni Özgür Çelik okudu. “Bizler bu aziz vatana hizmet ederek alın teri ve emeği ile katma değer sunmuş emekliler, memurlar, işçiler, kamu çalışanları olarak yıllarımızı üretmeye, ülkemizi büyütmeye adadık ancak bugün emeklerimizin karşılığı gasp edilmiş, onurumuz yok sayılmış, soframız küçülmüş, cebimiz boşaltılmıştır” sözleriyle başlayan bildiride şu ifadeler yer aldı:
“80 metrekare bir beton yığınının aylık değeri biz emekçi insanların aylık ücretinden fazladır. Derhal bu vicdansızlığa çare bulunmalıdır. Biz ne emeğimizden ne de cumhuriyet değerlerinden vazgeçmeyeceğiz. Merkezi iktidar, toplumsal muhalefeti sindirmek için hukuksuz gözaltıları, keyfi baskıları bir rutin hâline getirmiştir. Halk iradesini yok sayarak, bulduğu her fırsatta hak arayanları tehdit ederek milletimizi gerçek gündeminden uzak tutmaya çalışmaktadır. Gerçek gündem açlıktır, yoksulluktur, sefalettir. Gerçek gündem emekçi halkımızın çocuğunun cebine koyamadığı harçlıktır. Gerçek gündem analarımızın evlerinde kaynatamadığı tenceredir. Gerçek gündem ataması yapılmadığı için yaşamına son veren öğretmen, yurdundan umudunu kesip yurt dışına yerleşmek isteyen pırıl pırıl gençlerimizdir. Bir zamanlar orta sınıf yaşam standardına sahip olan emekliler, AKP iktidarının 23 yıllık politikalarıyla açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. İktidar, emeklilere ‘Şükredin, sabredin’ dedi. Maalesef sabır, emekli oldu. 2002’de asgari ücretin yüzde 40 üzerinde olan en düşük emekli maaşı, bugün asgari ücretin yüzde 40 altına gerilemiştir.
“Toplu sözleşme masaları, göstermelik tiyatro sahnelerine dönüşmüştür”
En düşük emekli aylığıyla 8 adet çeyrek altın alınabiliyorken bugün sadece 2 çeyrek altın alınabilmektedir. 2008’de AKP iktidarında çıkarılan 5510 sayılı yasa ile aylık bağlama oranları yüzde 72’den yüzde 28’lere düşürülmüştür. Emeklilerin işvereni olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, asgari ücretin altında ücret ödeyen işverenlere cezai işlem uygularken kendisi emeklilere asgari ücretin altında ücret ödeyerek anayasal suç işlemektedir. 17 milyonluk emekli kitlesi olan emekliler sadaka değil, ömür boyu ödedikleri primlerin, emeğin karşılığını istemektedir. Aynı adaletsizlik kamu emekçileri için de geçerlidir. Toplu sözleşme masaları emekçinin değil, iktidarın taleplerini hayata geçiren göstermelik tiyatro sahnelerine dönüşmüştür. Grev hakkının tanınmadığı, milyonlarca kamu emekçisinin temsil edilmediği bu yapay sözleşme düzenine son verilmelidir. TÜİK’in makyajlı enflasyon rakamları, halkın yaşadığı gerçek yoksulluğu gizlemeye yetmemektedir. Çarşıda, pazarda yaşanan enflasyon memurun, emeklinin cebinden çalınan ekmektir.
“Açlığa, yoksulluğa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz”
Bugün açlık sınırı 27 bin, yoksulluk sınırı 85 bin TL’dir ama milyonlarca emekli ve memur, açlık sınırının yarısına mahkûm edilmiştir. Artık bıçak kemiğe dayandı. Bu ekonomik değil, ahlâki bir iflastır. 7438 sayılı EYT yasası çıktı ancak ardından yeni bir adaletsizlik yaratıldı. 8 Eylül 1999 tarihinden sonra işe girenler 1 gün 1 ay 1 yıl işe geç girmenin bedelini tam 17-20 yıl kaybederek ödüyor. Aynı iş yerinde aynı gün sabah vardiyasında işe giren erkek 43 yaşında, akşam vardiyasında işe giren erkek ise 60 yaşında emeklilik hakkı kazanıyor. Aynı şartlarda aynı gün işe başlayan iki çalışanın kaderi ve geleceği bir tarihle gasp edilemez. Yapılan bu adaletsizlik akla, mantığa, hukuka ve anayasaya aykırıdır. Yaşı küçük primi az emekli, yaşı büyük primi fazla olan 17 sene daha çalışacak. Adalet bunun neresinde? Bir ömür çalış, emekli olama. Kademe bekleyenler lütuf, kıyak, avantaj istemiyor. Fazlası ile ödedikleri primlerinin karşılığını istemektedirler. Artık yeter. Bizler açlığa, yoksulluğa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz. Birlikte ses çıkaracağız, birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız. Bu düzen böyle gitmez. Hükümetin değil, emekçinin dediği olacak.
“Yoksulluk sınırının üzerinde maaşlar verilmelidir”
En düşük emekli maaşı asgari ücretin altında olmamalıdır. ABO bağlanma oranları 2008 öncesindeki gibi yüzde 72’ye yükseltilmelidir. Emeklilerde sağlıkta katkı payı kaldırılmalıdır. Banka promosyonları yıllık bir maaş düzeyine çıkarılmalı, açık ihale ile belirlenmelidir. Emeklilerin sosyal kültürel ve ekonomik hakları, emekli sendikaları ile toplu sözleşme yapılarak belirlenmelidir. Emekli örgütlerinin örgütlenmesinin önündeki yasal engeller kaldırılmalıdır. Emekli ve emekçiler için erişilebilir sosyal konut projeleri başlatılmalı, huzurevleri artırılmalıdır. Yoksulluk sınırının üzerinde maaşlar verilmelidir. Çalışanlara grevli toplu sözleşmeli sendikal haklar verilmelidir. Enflasyon farkları aylık ödenmelidir. Ek ödemeler ve seyyanen ödemeler taban aylığa ve emekli maaşına yansıtılmalıdır.
“Eşit işe eşit ücret ilkesi hayata geçirilmelidir”
Mülakatla değil, liyakatle atamalar yapılmalıdır. Ücretli ve sözleşmeli değil, kadrolu ve güvenceli atamalar yapılmalıdır. Aile yılında eş ve çocuk yardımları artırılmalıdır. Çalışanlarda yüzde 15 vergi dilimi sabitlenmeli, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Kamu çalışanlarına ücretsiz kreş hakkı ve kira desteği sağlanmalıdır. Eşit işe eşit ücret ilkesi hayata geçirilmelidir. 3600 ek gösterge tüm birinci dereceye gelen memurlara verilmelidir. Engelli ve malulen emeklilikteki Bağ-Kur mağduriyeti derhal ortadan kaldırılmalıdır. 2008 öncesi Bağ-Kur’lu vergi ve meslek odası kaydı olanlara tescil hakkı verilmelidir. Kademeli emeklilik acil yasalaşmalı, emekçiler arasında bir tarihle ayrım yapılmamalıdır. Çünkü biz emekçiler biliyoruz ki kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Biz buradayız ve emeğin tarafındayız. Emeğiyle geçinen herkes için adalet, eşitlik ve onurlu yaşam mücadelemiz sürecek.”