Tarık Kaya
Köşe Yazarı
Tarık Kaya
 

Hegemonya

Biliyorum bu başlığı gördüğünüzde ve yazının içeriğini okuduğunuzda kuramsal bulabilirsiniz. Belki de okurken sıkılacaksınız. Oysa ki; Bizlere öğretilen, anlatılan her şeyin gelişigüzel olmadığını hepiniz biliyorsunuzdur. Aslında her çözümsüz gibi gösterilen kaotik süreçler için, geçmişten bu yana çözümler daima vardı. Bir taraftan, politik-siyasal çözümsüzlükler, ağırlaşan küfürlü dil, diğer taraftan emek mücadelesinin yaşadığı çıkmazdan kurtulabilmesinin yollarını tartışmaya açmak, bunun için Hegemonya kavramını ve kavramın sonuçlarını, geleceğe dair öngörülerini irdelemek gerekiyor.  Hegemonya teriminin çekirdeğinde sınıfsal egemenlik ilişkilerinin yeniden üretimi ve toplumsal izdüşümün yanı sıra, siyasal iktidarın toplumu nasıl yönettiğini de gözlemleme olasıdır.Dar anlamda hegemonya sadece sınıflar arası üstünlük değil, politikanın özgüllüğü, siyaseti yapma ve şekillendirme ilişkisiyle de ilgilidir.Bir anlamda hegemonya hükmedenle yönetilen arasındaki çelişkiyi ortaya çıkararak yeni bir tarihsel blok kurulmasını, daha sonra da yeni sınıfın yönetimi ele geçirmesini sağlamak bakımından mühimdir. Örneğin Gramsci, her siyasal akımın kendi saflarında yer alanları diğer saflarda olanlardan ayırt etmek ve bu yoldaki fikirleri güçlendirerek, aynı safta olanların özgün- yaşam koşullarına uyan- hakiki bir öğretiyi düzenlemek mecburiyetinde olduklarına inanmaktadır.Gramsci’nin hegemonyaya verdiği değer bağlamında, sivil toplum-politik toplum ayrımına değinilmelidir. Gramsci, politik toplumun zora (tahakküme) dayalı yapısının karşısına sivil toplumu çıkarır. Burada önemli nokta, politik toplumun zora dayalı niteliğine karşı sivil toplumun hegemonyaya, yani oydaşmaya bağlı yapısının konulmuş olmasıdır. Bu bağlamda işin içine hegemonyayla birlikte ideoloji de giriyor. Diyalektik olarak hegemonya tahakkümle bir zıtlık içerisinde bulunsa bile esasta zor ve rıza, tahakküm ve hegemonya yan yanadır. Devlet aygıtının zorlamalarına karşın ekonomik ilişkilerin yeniden düzenlenmesini sağlayan hegemonya, bir yandan zorlamayı geri plana iterken aynı zamanda onun gizlenmesini sağlar. Zira devlet, zorlama aygıtlarını (örneğin ordu) gerektiğinde hegemonik sistemi tekrar sağlamak, korumak ya da direnenleri baskı altında bulundurabilmek için ileri bir tarihte kullanmak üzere saklar. Gramsci, politika ve iradeyi ön plana çıkarırken, hegemonyanın toplumsal meşruluk sorunu halledildikten sonra kurulduğunu söyler. Ayrıca hegemonyada etik, moral ve ideolojik unsurlar da işin içine girer. Örneğin Fransız ihtilali modelinde ekonomik egemenliğini siyasal üstünlüğe taşıyan burjuva sınıfı, siyasi üstünlük öncesinde kurduğu hegemonik üstünlüğü sayesinde, kentli işçi sınıfı ve köylülerle bir ittifaka girerek tarihsel bloğunu oluşturur. Ancak devrimden sonra bunun da yetmediği anlaşılır ki, devreye etik, kültürel ve ideolojik düzenlemeler girer. Bu örnek hegemonyanın ne denli farklı düzlemlerde aranması gerektiğine işaret eder. Bu bağlamda hegemonyanın kurulabilmesi yolunda, belli bir siyasal görüşün hedef aldığı sınıfı bilinçlendirmesi gerekliliğine değinmek gerekir. Her siyasal akım eninde sonunda belli bir sınıfı hedef aldığına göre, siyasal ideolojilerin bir diğer işlevi de, o sınıfın dünya görüşlerine katkıda bulunup, bunları zenginleştirmektir. Gramsci de bu ereğe uygun olarak, Fabrika Konseyleri’nce kurulacak, “Çalışma Okulları”nın önemine değinir. Bu okullar ya da kurslarda işçilere birinci etapta işçi olmanın ve ücretli çalışan konumunda bulunmanın önemi öğretilecektir.Gramsci, Fabrika Konseyleri’nin sendikalardan farklı işleve sahip olmaları gerektiğini, sendikaların mevcut üretim ilişkilerini onaylayarak, verili sistem içinde; iş saatlerinin kısaltılması, tatil, sosyal haklar ve daha yüksek ücret gibi sorunlarla ilgilenmekten öteye geçemeyeceklerini düşünüyordu. Oysa Fabrika Konseyleri kapitalistlerle tartışmak, pazarlığa girişmek için değil, onların yerine geçmeye yönelik bir programı öngörür.  
Ekleme Tarihi: 05 Haziran 2022 - Pazar

Hegemonya

Biliyorum bu başlığı gördüğünüzde ve yazının içeriğini okuduğunuzda kuramsal bulabilirsiniz. Belki de okurken sıkılacaksınız. Oysa ki; Bizlere öğretilen, anlatılan her şeyin gelişigüzel olmadığını hepiniz biliyorsunuzdur. Aslında her çözümsüz gibi gösterilen kaotik süreçler için, geçmişten bu yana çözümler daima vardı. Bir taraftan, politik-siyasal çözümsüzlükler, ağırlaşan küfürlü dil, diğer taraftan emek mücadelesinin yaşadığı çıkmazdan kurtulabilmesinin yollarını tartışmaya açmak, bunun için Hegemonya kavramını ve kavramın sonuçlarını, geleceğe dair öngörülerini irdelemek gerekiyor.

 Hegemonya teriminin çekirdeğinde sınıfsal egemenlik ilişkilerinin yeniden üretimi ve toplumsal izdüşümün yanı sıra, siyasal iktidarın toplumu nasıl yönettiğini de gözlemleme olasıdır.Dar anlamda hegemonya sadece sınıflar arası üstünlük değil, politikanın özgüllüğü, siyaseti yapma ve şekillendirme ilişkisiyle de ilgilidir.Bir anlamda hegemonya hükmedenle yönetilen arasındaki çelişkiyi ortaya çıkararak yeni bir tarihsel blok kurulmasını, daha sonra da yeni sınıfın yönetimi ele geçirmesini sağlamak bakımından mühimdir.

Örneğin Gramsci, her siyasal akımın kendi saflarında yer alanları diğer saflarda olanlardan ayırt etmek ve bu yoldaki fikirleri güçlendirerek, aynı safta olanların özgün- yaşam koşullarına uyan- hakiki bir öğretiyi düzenlemek mecburiyetinde olduklarına inanmaktadır.Gramsci’nin hegemonyaya verdiği değer bağlamında, sivil toplum-politik toplum ayrımına değinilmelidir. Gramsci, politik toplumun zora (tahakküme) dayalı yapısının karşısına sivil toplumu çıkarır. Burada önemli nokta, politik toplumun zora dayalı niteliğine karşı sivil toplumun hegemonyaya, yani oydaşmaya bağlı yapısının konulmuş olmasıdır. Bu bağlamda işin içine hegemonyayla birlikte ideoloji de giriyor. Diyalektik olarak hegemonya tahakkümle bir zıtlık içerisinde bulunsa bile esasta zor ve rıza, tahakküm ve hegemonya yan yanadır. Devlet aygıtının zorlamalarına karşın ekonomik ilişkilerin yeniden düzenlenmesini sağlayan hegemonya, bir yandan zorlamayı geri plana iterken aynı zamanda onun gizlenmesini sağlar. Zira devlet, zorlama aygıtlarını (örneğin ordu) gerektiğinde hegemonik sistemi tekrar sağlamak, korumak ya da direnenleri baskı altında bulundurabilmek için ileri bir tarihte kullanmak üzere saklar.

Gramsci, politika ve iradeyi ön plana çıkarırken, hegemonyanın toplumsal meşruluk sorunu halledildikten sonra kurulduğunu söyler. Ayrıca hegemonyada etik, moral ve ideolojik unsurlar da işin içine girer. Örneğin Fransız ihtilali modelinde ekonomik egemenliğini siyasal üstünlüğe taşıyan burjuva sınıfı, siyasi üstünlük öncesinde kurduğu hegemonik üstünlüğü sayesinde, kentli işçi sınıfı ve köylülerle bir ittifaka girerek tarihsel bloğunu oluşturur. Ancak devrimden sonra bunun da yetmediği anlaşılır ki, devreye etik, kültürel ve ideolojik düzenlemeler girer. Bu örnek hegemonyanın ne denli farklı düzlemlerde aranması gerektiğine işaret eder.

Bu bağlamda hegemonyanın kurulabilmesi yolunda, belli bir siyasal görüşün hedef aldığı sınıfı bilinçlendirmesi gerekliliğine değinmek gerekir. Her siyasal akım eninde sonunda belli bir sınıfı hedef aldığına göre, siyasal ideolojilerin bir diğer işlevi de, o sınıfın dünya görüşlerine katkıda bulunup, bunları zenginleştirmektir. Gramsci de bu ereğe uygun olarak, Fabrika Konseyleri’nce kurulacak, “Çalışma Okulları”nın önemine değinir. Bu okullar ya da kurslarda işçilere birinci etapta işçi olmanın ve ücretli çalışan konumunda bulunmanın önemi öğretilecektir.Gramsci, Fabrika Konseyleri’nin sendikalardan farklı işleve sahip olmaları gerektiğini, sendikaların mevcut üretim ilişkilerini onaylayarak, verili sistem içinde; iş saatlerinin kısaltılması, tatil, sosyal haklar ve daha yüksek ücret gibi sorunlarla ilgilenmekten öteye geçemeyeceklerini düşünüyordu. Oysa Fabrika Konseyleri kapitalistlerle tartışmak, pazarlığa girişmek için değil, onların yerine geçmeye yönelik bir programı öngörür.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri