“Otuz Beş Yaş” şiiriyle hafızalara kazınan Cahit Sıtkı Tarancı, doğumunun 115. yılında doğduğu şehir Diyarbakır’da ve tüm Türkiye’de anılıyor.

Diyarbakır’dan edebiyat dünyasına uzanan bir yolculuk

Türk edebiyatının ölümsüz şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı, 4 Ekim 1910’da Diyarbakır’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Saint Joseph ve Galatasaray liselerinde tamamlayan Tarancı, lise yıllarında şiirle tanıştı.
Fransız sembolistlerinden, özellikle Charles Baudelaire’den etkilenen genç şair, edebiyat dünyasına attığı ilk adımlarında Ziya Osman Saba ile kurduğu dostlukla da anıldı.
Bu dönemde yazdığı şiirlerle dikkat çeken Tarancı, kısa sürede Türk edebiyatının yenilikçi seslerinden biri haline geldi.

Paris yılları ve “Otuz Beş Yaş”ın doğuşu

Eğitim hayatına Mülkiye Mektebi ve Yüksek Ticaret Okulunda başlayan Tarancı, öğrenimini yarıda bırakarak bir süre Sümerbank’ta çalıştı.
İlk şiir kitabı **“Ömrümde Sükût”**u 1933’te yayımlayan sanatçı, Cumhuriyet gazetesinin desteğiyle 1938’de yükseköğrenimini tamamlamak üzere Paris’e gitti.
Sciences Politiques’te eğitim görürken Paris Radyosu’nda spikerlik yaptı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Paris’ten bisikletle ayrılarak Türkiye’ye döndü.

Askerlik yıllarında kaleme aldığı “Haydi Abbas” şiiriyle dikkat çeken Tarancı, 1946’da CHP’nin şiir yarışmasında “Otuz Beş Yaş” ile birincilik kazandı.
Bu eser, onu Türk şiirinin unutulmaz isimlerinden biri haline getirdi.

Arslantepe Höyüğü’nde Gün Yüzüne Çıkan 5 Bin 500 Yıllık Kılıçlar Tarihe Işık Tutuyor
Arslantepe Höyüğü’nde Gün Yüzüne Çıkan 5 Bin 500 Yıllık Kılıçlar Tarihe Işık Tutuyor
İçeriği Görüntüle

Hayatın kıyısında bir şair

Askerliğin ardından Ankara’ya yerleşen Tarancı, Anadolu Ajansı ve Çalışma Bakanlığı’nda çevirmen olarak çalıştı.
1951’de Cavidan Tınaz ile evlendi ve bu dönemdeki şiirlerini “Düşten Güzel” adlı kitabında topladı.
Ancak 1953’te geçirdiği felç, onun yaşamını derinden etkiledi. Uzun tedavi sürecinin ardından Viyana’ya gönderilen Tarancı, burada zatülcenp (plörezi) hastalığına yakalanarak 13 Ekim 1956’da, 46 yaşında hayata veda etti.
Cenazesi Ankara’ya getirilerek Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi. Doğduğu ev ise 1973’te Cahit Sıtkı Tarancı Müze Evi olarak ziyarete açıldı.

Şiirlerinde yaşam, ölüm ve çocukluk özlemi

“Sanat için sanat” anlayışını benimseyen Tarancı, “saf şiir” akımının Türk edebiyatındaki en güçlü temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor.
Hece ölçüsünü ustalıkla kullanan şair, sade ama derinlikli bir anlatımla yaşama sevinci, aşk, yalnızlık, çocukluk özlemi ve ölüm temalarını işledi.
Eserleri arasında “Ömrümde Sükût”, “Düşten Güzel”, “Memleket İsterim”, “Sonrası”, “Ziya’ya Mektuplar” ve “Gün Eksilmesin Penceremden” gibi unutulmaz yapıtlar bulunuyor.

Kaynak: AA