Pisidia Bölgesinin Tarihî Mirası Gün Yüzüne Çıkıyor: Timbriada’da Yeni Keşifler
Isparta'daki Timbriada Antik Kenti'nde süren kazı çalışmalarında Geç Antik Dönem’e ait tohum ve tahıllar bulundu. Kazılar, kentin inanç, tarım ve ekonomik geçmişine ışık tutmaya devam ediyor.
Isparta’nın Eğirdir ilçesi sınırlarında yer alan, Asartepe yamaçlarına kurulmuş ve antik Pisidia bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Timbriada Antik Kenti’nde yürütülen kazılar, bölgenin tarihine dair çarpıcı detayları gün yüzüne çıkarıyor. Süleyman Demirel Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Özcan başkanlığında devam eden kazı çalışmaları beşinci yılını geride bırakırken, özellikle kilise çevresinde yoğunlaşan son bulgular dikkat çekiyor.
Kilisenin Yanında Aşevi ve Kiler Alanı Ortaya Çıktı
Antik kentin merkezinde yer alan kilisenin batısında yapılan sondajlarda dikkat çekici bir yapıyla karşılaşıldı. Prof. Dr. Fikret Özcan, bu alanın bir kısmının kiler, bir kısmının ise aşevi olarak kullanıldığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Geç Antik Dönem'de kilisenin çevresindeki yaşam alanlarının arttığını görüyoruz. Buradaki yapılar, sadece ibadet değil, günlük yaşamın da bu merkez etrafında şekillendiğini gösteriyor.”
Karbonlaşmış Tohumlar Bulundu: Ata Tohumu Umudu
Sondaj sırasında karbonlaşmış tohum ve tahıllar da tespit edildi. Bu bulgular, dönemin tarım pratikleri ve beslenme alışkanlıkları hakkında değerli bilgiler sunarken, Prof. Dr. Özcan, bu keşfin önemine dikkat çekti:
“Karbonlaşmış da olsa, bazı tohumlara rastlamamız çok önemli. Bu, o dönemde insanların ekolojik uyumu, tarım sistemleri ve ekonomik yaşamlarını anlamamıza yardımcı oluyor. Ayrıca, genetik çeşitliliğin izini sürmek açısından günümüz tarımı için de büyük değer taşıyor.”
İlerleyen çalışmalarda ata tohumlarına ulaşma ihtimali, arkeobotanik araştırmalar için heyecan verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Timbriada’nın Parlayan Dönemi: Roma İmparatorluğu ve Panhellenion Birliği
Kazılardan elde edilen bulgular, kentin Roma dönemindeki önemini bir kez daha ortaya koydu. Özellikle Zindan Mağarası önündeki kazılar, Timbriada’nın 2. yüzyıldan itibaren para bastığını ve Panhellenion Birliği’ne üye olduğunu ortaya koydu.
Prof. Dr. Özcan’a göre bu üyelik, kentin yalnızca bölgesel değil, uluslararası düzeyde de tanınan bir merkez olduğuna işaret ediyor:
“Timbriada, Atina ve Pergamon gibi büyük kentlerle birlikte Panhellenion’un bir parçasıydı. Bu, siyasi ve kültürel olarak yüksek statüye sahip olduğunu gösteriyor.”
Kybele’den Zeus’a: İnançların Buluşma Noktası
Timbriada, inanç çeşitliliği açısından da zengin bir merkezdi. Zindan Mağarası önünde yer alan Kybele kült alanı, antik dönemde sadece bu kentin değil, tüm Pisidia bölgesinin en kutsal alanlarından biri olarak kabul ediliyordu.
Kentte bulunan sikkeler üzerinde Kybele, Zeus, Dionysos, Hermes ve Dioskurlar gibi farklı tanrılara ait tasvirler, dini çoğulculuğun güçlü bir örneği olarak değerlendiriliyor.
Geç Antik Çağ’da Bir Piskoposluk Merkezi
Hristiyanlık döneminde de önemini sürdüren Timbriada, Geç Antik Çağ’da bir piskoposluk merkezi olarak kayıtlara geçmiş durumda. Bu da, kentin yalnızca klasik çağlarda değil, sonraki dönemlerde de etkili bir yerleşim olduğunu ortaya koyuyor.
Timbriada ve Çevresi
Timbriada Antik Kenti, Eğirdir Yuvalı Köyü'nden Beyşehir Gölü'ne kadar uzanan geniş bir alana yayılıyor. Tynada, Başören, Sırçalı ve Deliklitaş gibi yerleşmelerle çevrili bu bölge, hem coğrafi hem de kültürel olarak Pisidia'nın merkezlerinden biri olmuş.