Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, Marmara Cezaevinde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu ve Fatih Altaylı'yı ziyareti sonrası yaptığı açıklamada, "Sadece soruşturma evresinde dahil tutuklu olarak yargılanması, tutuklu olarak soruşturulması normalde hukukta uygulanacak bir şey değil. Kaçma ihtimali yok. Kaçma şüphesi yok. Onun yanı sıra delil karartma şüphesi ihtimali yok. Zaten bütün deliller toplanmış bir şekilde sorguya alınmıştı Sayın İmamoğlu. Dolayısıyla tutumluluk halini gerektirecek hiçbir şeyin olmadığı halde tutuklu tutulan bir insandan bahsediyoruz. Bu hukukun temel normlarına uygun bir durum değil." dedi.

Marmara Cezaevinde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu ve Fatih Altaylı'yı ziyaret eden Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş bir dizi açıklamalarda bulundu. Ekrem İmamoğlu ile yaptığı görüşmeyi değerlendiren Hüseyin Baş şöyle konuştu:

"Türkiye'deki bütün meseleleri masaya yatırma imkanı bulmuş olduk. Geniş çaplı bir sohbet yaptık. Kendisi Türkiye'de müzakere zemininin, diyalog zemininin çok daha geniş ortamda olması gerektiğini de belirttiler. Şu hakikaten dikkatimi çeken ifadelerinden birisi oldu. 'Ast üst ilişkileri artık mevkiler, makamlar bir önemi kalmadı, yatay zeminde diyaloglar kurmamız gerekiyor ve geniş bir toplumsal mutabakatla süreçleri takip etmemiz, yürütmemiz gerekiyor'. Hukuki bir zeminde Türkiye'nin bütün işlerin yürümesi gerekiyor. Bir Büyükşehir Belediye Başkanı ki bu belediye başkanı Türkiye'de milyonlarca insanın cumhurbaşkanı adayı. Sadece soruşturma evresinde dahil tutuklu olarak yargılanması, tutuklu olarak soruşturulması normalde hukukta uygulanacak bir şey değil. Kaçma ihtimali yok. Kaçma şüphesi yok. Onun yanı sıra delil karartma şüphesi ihtimali yok. Zaten bütün deliller toplanmış bir şekilde sorguya alınmıştı Sayın İmamoğlu. Dolayısıyla tutumluluk halini gerektirecek hiçbir şeyin olmadığı halde tutuklu tutulan bir insandan bahsediyoruz. Bu hukukun temel normlarına uygun bir durum değil."

İmamoğlu'nun, "Benim çalışmama, üretmeme engel bir yer değil burası" dediğini aktaran Baş açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Ama Neyi görüyoruz? Aslında Türkiye'de milyonların umudunu hapsetmek, milyonların umudunu baskılamak amacıyla yapılmış bir siyasi sürecin olduğunu görmüş oluyoruz. Ekrem Bey de her şeyin farkında. Bütün bunların bilincinde ama mücadelesini de bu bilinçle vermeye çalışıyor. İçeride ciddi çalışmalar yapıyor. Kendisi bunları da ifade etti. 'Benim çalışmama, üretmeme engel bir yer değil burası' dedi. Dolayısıyla morali de bir hayli yüksek. Keyfi de yerinde hem fizyolojik, hem biyolojik, hem zihin sağlığı açısından ben çok çok iyi gördüm. Tabii ki tek problem haksız bir şekilde burada bulunuyor olması. Bununla ilgili şikâyeti söz konusu. Onun dışında bütün çalışmalarını hem bundan sonraki süreçte adaylığı noktasında hem işte büyükşehir noktasında bütün siyasi çalışmalarını, mütalaalarını yürütme noktasında gayretli. Bu noktada da gerçekten toplumumuza bir motivasyon aracı da olmuş şeklinde değerlendirebiliriz Ekrem Bey'in durumunu. İstedikleri kadar yıldırmak istesinler, istedikleri kadar baskı yapmak istesinler bunu başaramayacaklar."

Fatih Altaylı: Beni hapsedebilirsiniz ama keyfimi hapsedemezsiniz

Fatih Altaylı ile yaptığı görüşmenin detaylarına değinen Baş şunları ifade etti:

"Fatih Bey de çok keyifli yani üst düzeyde bir keyifli halini görünce hatta kendisine bunu ifade ettim. Yani keyfin çok yerinde nasıl oluyor bu diye. 'Beni hapsedebilirsiniz ama keyfimi hapsedemezsiniz. Kendime burada ortamımı da kurdum. Gayet yerinde her şey yolunda hiçbir problem yok. Hatta burada görüşler sırasında gördüğüm diğer tutuklu, cezaevinde bulunan mahkumları veya, tutuklu yargılananları gördüğümde veya tutuklu soruşturulanları gördüğümde hepsine de moral kaynağı olmaya çalışıyorum' şeklinde ifade etti. O da ülkeye dair umudunu muhafaza ediyor. Bu işlerin, bu hukuksuz zeminin düzeleceğine olan inancını tekrar tekrar vurguladı.

"Ülkede umut kaynağının tükenmemesi için bu kişilerin morallerini yüksek tutmaları gerekiyor"

Ben de buna inanıyorum. Bu bir şekilde düzelecek, bir şekilde normalleşecek, bir şekilde hak ve adalet yerini bulacaktır. Ama bugün ama yarın ama bir gün mutlaka hak ve adalet yerini bulacaktır. Ekrem İmamoğlu'nda da, Fatih Altaylı'da da aynı motivasyonu, aynı inancı görmek de beni çok mutlu etti. Üzüleceğimiz şey, söylediklerinin etkisi yüzünden cezalandırılmak istenen insanların motivasyonlarının ve morallerinin düşmesidir. Ülkede umut kaynağının tükenmemesi için bu kişilerin morallerini yüksek tutmaları gerekiyor."

Ekrem İmamoğlu: Biz o komisyonda olmak zorundayız

Cemil Tugay: Benim gibi ömrünün son çeyreğine girmiş insanların bu ülkeyle ilgili çok özlemi var
Cemil Tugay: Benim gibi ömrünün son çeyreğine girmiş insanların bu ülkeyle ilgili çok özlemi var
İçeriği Görüntüle

İmamoğlu'nun ile "Komisyon" değerlendirmesini anlatan Baş şöyle konuştu:

"Cumhuriyet Halk Partisi'nin şu anda komisyona katılma sürecine toplumda bir muhalefet olduğunu, bir rahatsızlık olduğunun da Ekrem Bey de farkında ve buna ilişkin şunu söyledi. 'Biz o komisyonda olmak zorundayız. Birileri sahada bununla mücadele edecekler. Birileri de o komisyon çevresinde bununla mücadele edecekler. Biz orada birilerinin onay makamı olarak değil Cumhuriyet Halk Partisi orada birileriyle mücadele etmek adına duruyoruz' şeklinde bir beyanları oldu.

Dolayısıyla biz de aslında siyasi görüş itibariyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin komisyona katılmasını doğru bulmayan bir taraftayız. Ama ben de kendisine şunu söyledim. Evet siyasi olarak farklı düşünebiliriz. Önemli olan Türkiye'nin ihtiyacı olan bugün kapatılmış o diyalog kapılarını, toplumdaki farklı düşünen her zemindeki insanın birbirine açması ve bir şekilde ortak mutabakata varabilmesi gerekiyor. Diyalog halinde olabilmemiz, hak, hukuk, adalet ve kanun noktasında mutabık olabilmemiz şart. Onun dışında dediğim gibi keyifleri yerinde, moralleri iyi, onları cezalandırmak isteyen insanlar onları şu anda cezalandıramıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar da cezalandıramayacaklar. O insanlar haklı mücadelelerine devam edecekler. "

Kaynak: ANKA