CHP'nin Amasya'da düzenlediği il belediye başkanları toplantısında konuşan çiftçiler sıkıntılarını dile getirdi. Kapalı ve açık sera sebze üreticisi Ayşe isimli yurttaş, "4-5 yıldır biz TARSİM'e sigorta yaptırıyoruz. Geçen sene, on dönüm patlıcan yaptık, 90 milyara sigorta yaptırdık. Bu sene seramızı 60 milyara yaptırdık. Parası önemli değil. Yarın bir gün kar olur, bir şey olur devlet arkamızda olur dedik. Maalesef ilk defa bu sene gelen yok, giden yok. Kurt kışı geçirir de yediği ayazı unutmaz" dedi. Çiftçi Mehmet Suat Güvenç, ''Görmüyor musunuz ey yönetenler? Yahu üretemezsek tükendiniz, tükeneceğiz, tükenmeye doğru gidiyoruz. Altımız boşalmaya başladı" ifadesini kullandı.
CHP'nin il belediye başkanları toplantısı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek başkanlığında Amasya'da gerçekleştirildi. Amasya Belediyesi'nin video sunumu ile başlayan toplantıda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajları okundu. Amasya Belediye Başkanı Turgay Sevindi, belediyenin kentteki çalışmalarına ilişkin bilgi vererek, şunları söyledi:
"Genel yönetimin önümüze çıkardığı zorluklar, engellemeler ve ön yargılar konusunda diğer belediyelerimizle birlikte aynı sorunları yaşasak da bizim işimiz bir tık daha zor. Düşünün ki, şehzadeleri alıp padişah yapan, bunu yaparken de siyasetin bütün tarihsel gelişimini yerlerine depolayan bir şehrin insanlarını memnun etmeye ve mutlu etmeye çalışıyoruz. Biz seçim döneminde her zaman şeffaf olacağımızı belirttik ve bu şeffaflıkla beraber hem meclis toplantılarımızı hem de yapmış olduğumuz yerlerin tamamını sizlerle canlı olarak paylaşmaya devam ediyoruz. Hepinizin hoşuna giden, şehirde günlük en az bin çorba dağıtarak ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ya da günübirlik şehrimize gelen vatandaşlarımıza, misafirlerimize hizmet ediyoruz. Sosyal belediyecilik anlayışımızla beraber halk kart uygulamasını aktif hale getirerek şehrimizde bin vatandaşımıza her ay ekonomik destek sağlamaya başladık. Bugün itibariyle de dördüncü taksit ödemelerini gerçektirerek ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ekonomik destek sağlamaya devam ediyoruz. Vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda çalışmalarımıza devam ederken ülkenin en büyük sebze-meyve hallerinden birisi olan halimimizde de yeni binayı vatandaşlarımızın hizmetine sunmak için çalışıyoruz. Bu binayı tahminen bir ay sonra teslim alacağız.
Biz bütün bunları yaparken 13 aylık süreçte büyük zorluklar çektik. Büyük sıkıntılar yaşadık. Ama bu makama aday olurken de bu sorunların hepsini biliyorduk. Bunları çözebileceğimizi belirttik ve adım adım bunları çözmeye devam ediyoruz. Ülkemizde büyük bir ekonomik kriz var. Bu anlamda sosyal belediye anlayışımızla vatandaşlarımıza dokunmaya devam edeceğiz. Başkanlarımızın maalesef cezaevine atılması, Silivri zindanlarında tutulması ve hepimizin üzerinde bir baskı oluşturulması, hakkın, hukukun olmadığı bu dönemde hepimiz işlerimizi daha dikkatli yapacağız ve bütün zorlukların üstesinden 400'ün üzerindeki belediye başkanımızla geleceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak adayımızı yanımızda sandığı önümüze aldığımızda Cumhuriyet Halk Partisi'ni erken genel seçimde iktidar yapmak için hep beraber çalışacağız."
"Yahu üretemezsek tükendiniz, tükeneceğiz"
Toplantıda konuşan Amasya'nın Saluca Köyü'nden gelen çiftçi Mehmet Suat Güvenç, şu ifadeleri kullandı:
"Bir çiftçi olarak belki siyasilerin önünde bir üretici olarak yaptığım ilk konuşmadır. Cesaret midir? Yozgat'taki cesareti ben de gördüm. Ben o slogana girmeyeceğim ama çok kadim bir söz vardır. Ben 16 on altı yıl önce İstanbul'dan geldim, beyaz yakalayayım. Aile topraklarına sahip olmak amacıyla dördüncü kuşak üretici olarak geldim. Kendim işletme mühendisiyim ama hiçbir zaman geçen seneki süreç kadar kötü bir dönem, tarım anlamında yönetilen kötü bir dönem görmedim. Ondan öncesi iyi miydi? Hayır o da kötüydü.
Üçüncü Tarım Şurası, 2019 yılındaydı. Çiftçiyle ilgili bir tane madde yokken 60 maddeden sadece 6 tanesi işlerliğe geldi. Eski bakan döneminde. Dördüncü Tarım Şurası'nın 86 maddelik yeni kararları yayınlandı. Heyecanla açtım, okudum. Bir tane madde çiftçinin, köylünün, üreticinin haklarının, üretiminin desteklenmesiyle ilgili bir tane madde olmaz mı? Bir tane güzelleme olmaz mı? Bir tane yaklaşım olmaz mı? Perspektif sunulmaz mı? Maalesef göremedim. Geçen yıl çok kötü bir sezondan çıktık. Amasya çiftçisinin borçlu olmayanını düşünemiyorum. Var mı? Bankaya borç olmayan var mı? Ben de dahil olmak üzere hepiniz bankalara borçluyuz. Bankalar geçmişte olduğu gibi sübvansiyonlu kredilerini sunabiliyorlar mı? Ben işletme kredisi aldım yüzde 54 faizle geçen hafta. Bu üretimin altından kalkacağız, giderleri ödeyeceğiz, bir de yetmeyecek borcumuzu ödeyeceğiz. Yetmeyecek bir de yüzde 54 faizini ödeyeceğiz. Bir sonraki yıla da hazırlanacağız. Bunun böyle olmayacağını biliyoruz. Bunun sürdürülebilir olmadığını ben de biliyorum, hepimiz biliyoruz. Mutlak surette durumun acilen düzeltilmesi lazım. Benim üretimden gelen hakkımın bana iade edilmesi, teslim edilmesi lazım. Görmüyor musunuz ey yönetenler? Yahu üretemezsek tükendiniz, tükeneceğiz, tükenmeye doğru gidiyoruz. Altımız boşalmaya başladı."
"Devletimiz, haydi meydanlara çiftçilerin yanına"
Amasya'nın Merkez ileçsine bağlı Karaköprü köyünden gelen, kapalı ve açık sera sebze üreticisi Ayşe isimli bir yurttaş, çiftçinin kan kaybettiğini kaydederek, şunları söyledi:
"Geçen sene ben patlıcani 4 TL’den sattım. 17 dönüm patlıcanım vardı. Geçen sene işçim, ‘Sen bu sene 300 lira para kazanırsın’ dedi. Sanki bana o kadar beddua etmiş gibi o kadar gücendim ki neden böyle dedi diye. 300 lira kaldı ama o para kredi masraflarına gitti. Kışın 22 bin marulum vardı satış olmadığı için toprak altına gitti. Borcu borçla kapatıyoruz. Şu anki işçinin parasını bile kredi ile ödüyoruz. Ne kazanacağımızı bilmiyoruz. İthalat, ihracat açılırsa çiftçimiz para kazanır. Bir köyde, bir kız çocuğu okudu öğretmen çıktı diyelim kimse ona saygı duymaz ama dışarıdan gelene saygı duyulur. İşte sebze de böyle. Türkiye’nin içinde para etmiyor dışarıya giderse para ediyor. Çiftçi de kazanır o zaman. Çiftçi üç yıldır battı.
Evimin kenarında on dönüm bir tarlam var. Ben buraya dedim ki sera vurayım, işletmemi büyüteyim. Hayal kurdum, hep hayalimdi. Kırsal kalkınmaya gittim. Bundan üç, dört yıl önce bana dediler ki, 'On dönüm sera 1 trilyon 800 milyara kuruluyor. Senin çarşıda evin var mı ya da karşılığında tarlan var mı?' Varsa veriyor yoksa vermiyor. E bu ne demek? Çiftçiyi hani kırsal kalkınma destekliyordu? Bence isteyen, başaran, kaliteyi üreten genç çiftçilere olsun, yaş sınırı olmasın, severek işini yapana herkese, isteyen herkese kolaylık sağlanmalı. Ben alamadım seramı Ben bölüm bölüm, yarım dönüm, bir dönüm böyle yükselttim ama hep krediyle yaptım. Kurduğum seramın borcunu iki yılda ödedim. Girdiler çok pahalı, fideler pahalı, işçi pahalı. Her yıl her şeye zam gelirken sebzeler aşağı çöküyor. Çiftçimizden daha çok işçiler, çalışanlar bizden daha çok kazanıyor. Aracılar, işçiler, daha çok kazandığı için buna bir devletimizin el atması lazım. Herkesin borcu var. Üretmeyi seviyoruz, üretiyoruz ama bunun önünü açık lazım.
TARSİM'le ilgili de bir şey söyleyeceğim. 4-5 yıldır biz TARSİM'e sigorta yaptırıyoruz. Geçen sene, on dönüm patlıcan yaptık, 90 milyara sigorta yaptırdık. Bu sene seramızı 60 milyara yaptırdık. Hani böyle böyle 4-5 senedir yaptırıyoruz biz. Parası önemli değil. Yarın bir gün kar olur, bir şey olur devlet arkamızda olur dedik. Maalesef ilk defa bu sene gelen yok, giden yok. Arıyorum zorla, eşim ayrı arıyor, ben ayrı arıyorum. Kendi yanımda hiçbir şey yok. Kurt kışı geçirir de yediği ayazı unutmaz. Çiftçi de bir şekilde toparlar. Devletimiz oy toplarken kapı kapı, bütün haneler gezildi. Savaş olduğu zaman, 'Haydi meydanlara' deniliyor da çiftçi de şu an yaralı, kan kaybediyor. Şimdi devletimiz, haydi meydanlara çiftçilerin yanına. Çiftçinin bir hayali, planı yok. Herkesin mesela tatil planı olur çiftçinin yok. Çiftçinin hayali, 'borcu bitirebilir mi?' diye."
"Don afetinde zarar gören tüm üreticilerimize tekrar geçmiş olsun diliyorum"
Amasya Ziraat Odası Başkanı Mustafa Cebeci, toplantıda yaptığı konuşmada, "Amasyalı üreticilerimiz bilinçli tarım yapmaktadır. Dekara göre Türkiye'de on ikinci sıradayız sma üretim bazında Türkiye'de dokuzuncu sıradayız. İlimizin yüzde 59'u kırsal, yüzde 41'i sulak arazi sahibi olan ekim alanlarına sahibiz. 11 Nisan'ı 12 Nisan'a bağlayan gece, ülke genelinde yaşandığı üzere Amasyamızda da bir don afeti yaşandı. Burada bazı verilerde gördük yüzde 70, yüzde 90 gibi. Ben geçen hafta bahçemi dolaştım. 10-12 ton kiraz alacağım bahçemde dalda bir tane meyvem yoktu. Bu yüzde 100 hasar demek. Bu don afetinde zarar gören tüm üreticilerimize tekrar geçmiş olsun diliyorum" dedi.