İSTANBUL (AA) - Bayındır Sağlık Grubu İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Şahin, çölyak hastalığının 4 farklı klinik tipi bulunduğunu kaydederek, bu nedenle yalnızca klasik semptomlarla seyreden vakaların değil, sessiz veya atipik formların da değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, çölyak hastalığı, buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunan gluten proteinine karşı bağışıklık sisteminin verdiği anormal yanıt sonucu ortaya çıkıyor. Genetik yatkınlığı olan bireylerde gelişen bu durum, ince bağırsağın özellikle duodenum ve proksimal jejunum bölgelerinde kalıcı hasara neden oluyor.

Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha sık görülen çölyak hastalığı, birinci derece akrabalar arasında da 10 kat daha fazla risk taşıyor. Hastalığın en yaygın belirtileri arasında yağlı, kötü kokulu ishal, kilo kaybı, karın şişkinliği, iştahsızlık ve demir eksikliği anemisi yer alıyor.

Tanı sürecinde ilk aşama, klinik şüpheye neden olan semptomların değerlendirilmesiyle başlıyor. Ardından anti-transglutaminaz, anti-endomisyum, anti-gliadin ve anti-deamine gliadin gibi oto-antikor testleri yapılıyor. Ancak bu testlerin negatif çıkması, hastalığın olmadığı anlamına gelmiyor.

Tanıda en güvenilir yöntem ise endoskopik biyopsiyle duodenumdan alınan örneklerde villus atrofisi, kript hiperplazisi ve intraepitelyal lenfosit artışı gibi bulguların saptanması olarak öne çıkıyor.

- Çölyak hastaları için en etkili ve güvenli yöntem ömür boyu glutensiz diyet

Malatya'da 1 milyon 850 bin sebze fidesi dağıtımına başlandı
Malatya'da 1 milyon 850 bin sebze fidesi dağıtımına başlandı
İçeriği Görüntüle

Açıklamada görüşlerine yer verilen İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Şahin, çölyak hastalığının bulaşıcı olmadığını ve genetik ve çevresel faktörlerin birleşimiyle geliştiğini belirtti.

Şahin, çölyak hastalığının her bireyde aynı belirtileri göstermediğini aktararak, "Çölyak hastalığı, sadece sindirim sistemiyle sınırlı değildir. Baş ağrısı, yorgunluk, açıklanamayan infertilite, tekrarlayan düşükler, menstrüel düzensizlikler ve kemik erimesi gibi farklı sistemleri ilgilendiren belirtilerle de karşımıza çıkabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Hastalığın dört farklı klinik tipi bulunduğunu kaydeden Şahin, yalnızca klasik semptomlarla seyreden vakaların değil, sessiz veya atipik formların da değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Şahin, çölyak hastalığını ortadan kaldıran bir ilaç tedavisi bulunmadığının altını çizerek, "En etkili ve güvenli yöntem ömür boyu glutensiz diyet uygulamak. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllar diyetten çıkarılarak yerine pirinç, mısır, patates gibi glutensiz gıdaların tüketilmesi öneriliyor." bilgisini paylaştı.

Diyet uyumunun yalnızca semptomları azaltmakla kalmadığını, aynı zamanda ince bağırsakta oluşan hasarın da zamanla iyileşmesini sağladığını belirten Şahin, glutensiz diyete uyulmaması halinde lenfoma ve adenokarsinom gibi ciddi komplikasyonların yanı sıra osteopeni, demir ve B12 eksikliği gibi sorunların gelişebileceğini ve bu hastaların düzenli takip gerektirdiğini kaydetti.

Şahin, çölyak hastalığının yaşam boyu süren bir durum olduğunu ancak doğru tanı ve kararlı bir diyetten oluşan tedaviyle hastaların sağlıklı bir yaşam sürmelerinin mümkün olduğunu kaydederek, "Bu nedenle semptomları olan kişilerin gecikmeden bir uzmana başvurmaları büyük önem taşır." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA