32’nci Adana Altın Koza Film Festivali’nin öne çıkan filmlerinden “Cinema Jazireh”, Taliban kontrolündeki Afganistan’da geçen sarsıcı hikâyesiyle sadece bir anne-oğul öyküsünü değil, tüm dünyayı ilgilendiren sistematik bir istismar sorununu gündeme taşıyor.
Anne-oğul hikâyesinden evrensel bir vicdan çağrısına
Yönetmenliğini Gözde Kural’ın üstlendiği, başrollerinden birini Mazlum Sümer’in oynadığı Cinema Jazireh, Karlovy Vary Film Festivali’nde ödül kazandıktan sonra Adana Altın Koza’da yarışmaya katıldı. Film, oğlunu bulmak için erkek kılığına giren bir annenin Afganistan’daki tehlikeli yolculuğunu anlatıyor. Ancak hikâye, bireysel bir arayışın ötesinde, Afganistan’da “Bacha Bazi” adıyla bilinen ve ergenlik çağındaki erkek çocuklarının sistematik istismarını konu ediniyor.
“Bu hikâyeye kayıtsız kalmak vicdanla çelişmek olurdu”
Film gösterimi sonrası soruları yanıtlayan yönetmen Gözde Kural, hikâyenin çıkış noktasını şöyle açıkladı:
“Bu film kişisel bir bağdan değil, evrensel bir vicdan ihtiyacından doğdu. Afganistan’a genç yaşta gidip oradaki insanlarla tanıştım. Döndüğümde içimde hep ‘bir şey yapmalıyım’ duygusu vardı. Bacha Bazi gibi az bilinen ama korkunç bir sistemi anlatmamak vicdanla çelişmek olurdu. Filmde istismarı doğrudan göstermedik ama etkisini hissettirmek istedik. Çünkü bu sadece Afganistan’ın değil, bütün dünyanın konuşması gereken bir gerçek.”
Oyuncu Mazlum Sümer: “Aylarca kendime gelemedim”
Başrol oyuncusu Mazlum Sümer, rolün ağır psikolojik etkilerini şu sözlerle dile getirdi:
“Senaryoyu ilk okuduğumda sadece rahatsız olmadım; utandım, öfkelendim. Afganistan’a hiç gitmemiştim, Bacha Bazi’yi de bilmiyordum. Hazırlık sürecinde sosyal hayatımdan uzaklaştım, karakterin yalnızlığını yaşamaya çalıştım. Çekimler bittiğinde bile aylarca toparlanamadım. Çünkü bu hikâyede utanç, öfke ve çaresizlik çok derindi.”
“Çocukları koruyamazsak, hiçbir şeyi koruyamayız”
Kural, filmin evrensel mesajını ise şöyle özetledi:
“Bacha Bazi sadece Afganistan’a özgü bir gelenek değil, erkek şiddeti ve sistematik istismarın sembolü. Türkiye’de de çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet gündelik hayatın bir parçası. Bizim çağrımız net: Çocukları koruyamazsak, hiçbir şeyi koruyamayız. Çocukların başına gelen, kim olduğumuzu gösterir.”
“Bir film tartışma yaratıyorsa başarılıdır”
Eleştiriler ve risklere dair soruları da yanıtlayan Kural, tartışmalardan kaçınmadığını belirterek, “Ben kitabın ortasından konuşmayı severim. Eğer film birinin canını acıtıyorsa, demek ki artık konuşma zamanı gelmiştir. Empatiye ihtiyacımız var. Çünkü birimiz özgür değilsek, hiçbirimiz özgür değiliz” dedi.