FRANKFURT (AA) - Almanya'nın Frankfurt kentindeki Gallus Theater'daki törende konuşan Festival Başkanı Kamil Kellecioğlu, tiyatronun önemine vurgu yaptı.
Kellecioğlu, şunları söyledi:
"Bu yalnızca bir festival değil. Bu, yıllardır süregelen bir inanç yolculuğunun, kültür köprüsünün ve 20 yüreğin sevdasıyla büyüttüğü bir sanat çığlığının yankısıdır. Biliyoruz ki festivaller; bir toplumun ruhunu besleyen, geçmişle gelecek arasında köprüler kuran, farklı renkleri bir araya getirerek ortak bir dil yaratan en güçlü platformlardır. Bugün biz tiyatroda gençlere bir sahne sunmazsak, yarın onları toplumun dışında bulabiliriz. Çünkü bir genç, kendisine değer verilen her yerde çiçek açar. Eğer biz onlara sanatı, sözü, duyguyu vermezsek onları, boşluğu doldurmak isteyen başka karanlık güçler alır. Bu yüzden diyoruz ki, 'Bir replik, bir hayata dokunabilir. Bir sahne, bir kaderi değiştirebilir."
Kellecioğlu, sanatın insan yaşamındaki etkisine işaret ederek, "Tamer Levent'in yıllar önce söylediği gibi 'Sanat, iyileştirir.' Biz bu iyileştirmenin bir parçası olmak için buradayız." ifadelerini kullandı.
"Tiyatro en doğru iletişim aracı"
Festivalin onur konuğu olan oyuncu Okan Bayülgen de festivale davet edildiği için onur duyduğunu belirterek, "Birçoklarının bildiği gibi 30 yılımı medyada geçirdikten sonra son 6 yılda yoğun bir şekilde bir yazar, yönetmen ve oyuncu olarak hayatımı sürdürüyorum. Bu da benim medyadan umudu kestiğimi, diğer iletişim araçları ve başka sanatlara göre tiyatronun en doğru iletişim aracı ve tarihte olduğu gibi bugün de etkin bir politik platform olduğunu gösteriyor." diye konuştu.
Almanya'nın "göç" ülkesi olduğunu kaydeden sanatçı, yeni bir istatistik raporuna göre Almanya'da her dört kişiden birinin göçmen olduğunu belirtti.
Bayülgen, "Almanya 2021 yılında alınan bir kararla göçmen kökenli ailelerin üçüncü ve dördüncü kuşaklarını göçmen kökenli olarak tanımlamaktan vazgeçti. Bu ülkeden aldığım sanatçı oturumu müsaadesiyle 1 yıldır Almanya'nın birçok şehrinde tiyatro, sanat ve iş insanlarıyla toplantılar yaptım. Kurumsal tiyatrolarda oyunlarımı Almanca oynatmak için girişimlerde bulundum. Büyük bir hoşnutluk, heyecan ve nezaketle karşılandım." değerlendirmesinde bulundu.
Bayülgen, tiyatro çalışmalarını Türkiye'nin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Fransa'da da yürütmek istediğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Almanya diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha akılcı ve organize bir şekilde geleceğe hazırlanmaktadır. Önümüzdeki on yıllarda bu ülkeyi yurt edinmiş olanların oranı yüzde 25'lerden yüzde 50'lere doğru hızla artacaktır. Savaşlar, iklim ve gıda krizleri dünyanın her yanında insanları ortak bir hayata mecbur kılacaktır. Almanya'yı yurt edinmek için gelen diğer insanlara göre Türkler kültürü, çalışkanlığı ve mizacıyla büyük başarılar göstermiştir. Bu zengin ülkenin kapitalinde söz sahibidirler. Peki sosyal ve kültürel hayatta, ortak alanlarda Türkler aynı oranda varlık gösterebiliyorlar mı? Maalesef henüz değil. Ekonomide olduğu kadar kültürel hayatta da büyük başarılar bizi bekliyor. Beraber yaşayabilmek için ortak bir alana, yani gösteri dünyasına ve tiyatroya, ortak bir dile yani edebiyata, seyirciye ve oyuncuya ihtiyaç duyarız. Tek bir sözcüğü bile herkesin doğru anlaması dünyayı değiştirebilir."
"Tiyatronun kökü, insanlığın başlangıcındadır"
Festivalin onursal başkanı, usta oyuncu Tamer Levent de sanatın yaşam için gerekliliğine dikkati çekerek, "Bizler, yaşam sahnesinin tüm oyuncuları, 'sanata evet' diyerek, içinde bulunduğumuz milenyum tiyatrosunun dramaturgları, yaşama sanatının, yaşam sanatçıları olmalıyız. 12. Frankfurt Türk Tiyatro Festivalinin 'sanata evet' vizyonu ile yarattığı mottosu 'hayat için sanat, sanat için hayat' olarak belirlenmiştir. Bu bir tesadüf değildir. İsmini vermekte geciktiğimiz, yaşama sanatının talebi sonucu ortaya çıkan bir vizyondur. Kökü, insanlığın başlangıcındadır. Bu nedenlerle festival açılışında tüm katılımcılarımızı, hep birlikte 'Sanata evet. Hayat için sanat, sanat için hayat' demeye davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Frankfurt Başkonsolosu İlknur Akdevelioğlu ise Almanya'da yaşayan Türklerin, yaklaşık 65 yıldır yaşamın her alanında önemli başarılara imza attığını, siyasi, ekonomik ve sosyal hayatın yanı sıra kültürel hayatın da ayrılmaz bir parçası haline geldiğini söyledi.
Kamil Kellecioğlu ve arkadaşlarının gayretiyle ortaya çıkan festivalin 12. yılına erişmesinin gurur vesilesi olduğuna işaret eden Akdevelioğlu, "Ülkemizi, toplumumuzu, kültürümüzü tanıtabilmenin, kendimizi gerçek halimizle anlatabilmenin en etkili, en araçsız ve en samimi yollarından biri tiyatro. Aynı zamanda seyirciyle iletişimin en doğal ve en dolaysız olduğu sanat dalı. Bu yüzden de önemli ve özel." dedi.
Akdevelioğlu, dijital uygulamaların hayatın her alanında belirgin bir ağırlık kazandığını vurgulayarak, "Bu durum insanlar arasındaki iletişimi ve etkileşimi gün geçtikçe azaltırken, tiyatronun hayata, insana, geçmişe ve geleceğe dair mesajlarını her zaman olduğu gibi yalın bir yolla kitlelere aktarmaya devam edebilmesine ihtiyacımız var. Frankfurt Türk Tiyatrosu, bu bakımdan önemli bir misyonu yerine getiriyor. Hem buradaki toplumumuz içinde tiyatro bilincini yaşatıyor ve geliştiriyor, hem de Alman dostlarımıza kültürümüzü ve toplumsal değerlerimizi tanıtıyor, bizi anlatıyor." şeklinde konuştu.
"Festival, toplumsal birlik duygusunu pekiştiriyor"
Frankfurt Belediye Başkanı Mike Josef de festivalin 12. kez düzenlendiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bu akşamki yoğun ilgi ve kent toplumunu temsilen burada bulunan sayısız kişi, bu festivalin şehrin kültür hayatının kalıcı ve önemli bir parçası haline geldiğini gösteriyor. Sizler, şehrimizde ve Türkiye ile olan bağlarda köprüler kuruyorsunuz. Tiyatro festivali, insanları ve kıtaları buluşturuyor. Karşılaşma, paylaşım ve karşılıklı anlayış yaratıyor, ufkumuzu genişletiyor, eğlendiriyor ve güncel meselelerle yüzleşmemizi sağlıyor. Elbette, hepimizi birleştiren dil konusuna da özenle eğiliyor. Ancak belki de en önemlisi şu, bu festival toplumsal birlik duygusunu pekiştiren ve kimlik oluşturmaya katkı sunan bir alan yaratıyor."
Josef, "Herkes için kültür" ifadesinin 50 yıl önce Frankfurt'un Sosyal Demokrat Kültür Dairesi Başkanı Hilmar Hoffmann'ın şiarı olduğunu kaydederek, "Bugün, kökenleri çok çeşitli, yapısı giderek karmaşıklaşan ve parçalanmış bir toplumda bu söylem her zamankinden daha geçerlidir. Herkesi kapsamak, kültürel yaşama herkesin katılımını sağlamak, Frankfurt'un kültür politikası açısından temel bir yaklaşımdır. Sizler de tiyatro festivalinizle bu kültürel hayata önemli bir katkı sunuyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Frankfurt Belediye Meclis Başkanı Hilime Arslaner ise Türkçe tiyatronun, anadili Türkçe olan herkes için büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, şunları dile getirdi:
"Bu sayede hem Türkçeyle hem de Türkiye'deki toplumsal söylemle bağlarını sürdürebilmekteler. Zira her tiyatro oyunu, yazıldığı dilin, ülkenin ve dönemin bir aynasıdır. Ayrıca Türkiye kökenli insanlar, Frankfurt'un tam kalbinde Türkçe tiyatroyu kültürel bir değer olarak yaşamaktadır. Ben de bunu böyle hissediyorum. Çünkü Türkçe artık sadece bir aile dili değil, aynı zamanda entelektüel bir tartışma, bir sahne dilidir. Bu da demektir ki artık biz de bu kültürün kabul görmüş bir parçasıyız. Elbette, burada yaşayan Türk kökenli vatandaşlarımız uzun zamandır dilleriyle, kültürleriyle bu şehre ve bu bölgeye aittir. Bazı sağ popülistler aksini iddia etse de biz bu çizgiden sapmayacağız. Bu şehir hepimizin evidir eğer bir parçası olmak için çabalarsak."
Tüm göçmenlere, "Görünür olun, sesinizi duyurun" çağrısında bulunan Arslaner, "Yeteneklerinizi, isteklerinizi ve bu şehirde nasıl birlikte yaşayabileceğimize dair katkılarınızı gösterin, kültürünüzle, emeğinizle. Çeşitlilik içeren bir toplum, şehri değiştirir. Biz bunu çok kültürlü Frankfurt'ta her gün yaşıyoruz. 180 farklı milletten insanın yaşadığı bu şehirde, Türk toplumu en büyük topluluk olmakla birlikte birçok farklı kökenden gelen sayısız grubun sadece bir tanesidir. Bu şehirde doğal olarak gelişen çok kültürlü yapı, Frankfurt'u şekillendirmektedir." dedi.
1 Haziran'da sona erecek
Türkiye'den yaklaşık 100 tiyatro sanatçısı, yazar, yönetmen ve tiyatro teknik ekibini izleyiciyle buluşturacak festivalde, Devlet Tiyatroları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları ve özel tiyatroların katılımıyla toplam 7 oyun sahnelenecek.
"Hayat için sanat, sanat için hayat" temasıyla hazırlanan ve "Yenilmez" oyunuyla başlayan festival, 1 Haziran'da sona erecek.
Festivalde bugün ve yarın "Hey Gidi Günler", 29 Mayıs'ta "Seyfi Bey", 30 Mayıs'ta "İstanbul'un En Güzel Kızı", 31 Mayıs'ta "Yaşam Döngüsü" ve "Kadınlar, Filler, Saireler", 1 Haziran'da ise "Profesyonel" sahnelenecek.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Türkiye'nin Frankfurt Başkonsolosluğu, Hessen Eyaleti Bilim ve Kültür Bakanlığı, Frankfurt Büyükşehir Belediyesi, İBB Şehir Tiyatroları, Ziraat Bank, Akbank ve Gallus Theater'ın desteklediği festival, Frankfurt Belediye Meclis Başkanı Arslaner ve Türkiye'nin Frankfurt Başkonsolosu Akdevelioğlu'nun himayelerinde gerçekleşiyor.
Muhabir: Hilal Uştuk