Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Van 8. Olağan İl Kongresi’nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Arıkan, "TBMM’de kurulan bir komisyon var. İhtiyacımız olan yaşanabilir bir Türkiye'dir. Sonra niçin yaşanabilir bir Türkiye dediğimizi açıkladık. Yaşanabilir bir Türkiye’de terör de yoktur, kayyım da. Şiddet de yoktur, gözdağı vermeye yönelik gözaltılar da. Yaşanabilir bir Türkiye’de ne Diyarbakır Anneleri ağlar ne de Cumartesi Anneleri. Yaşanabilir bir Türkiye’de işsizlik, yoksulluk ve emeğin sömürüsü değil, onurlu ve insanca bir yaşam vardır" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Van 8. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Kongreye DEM Parti Van milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Saadet Partisi İl Başkanı Özay İlhan, CHP İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu ve il yönetimi, DEVA ve Gelecek partileri il yöneticileri ile çok sayıda davetli katıldı.

Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan, "Bizim davamız seçimden seçime hatırlanan bir siyaset değil; ezelden ebede, Hakk’ın hakimiyeti için verilen kutlu bir mücadeledir. Bu dava, mazlumların umudu, zalimlerin karşısında dimdik duran bir davadır. Van'ın içini, durumunu anlatmaya gerek yok trafikten belediye hizmetlerine 12 yıllık kayyım düzeninden, birçok problemi üst üste olan organize kötülükle karşı karşıya olan bir ildir. 81 ilde çevre yolu yapılmayan tek il olarak önümüzde duruyor. İnsanlığın yer yüzünde zulum gördüğü açlık ve sefaletle karşı karşıya kaldığı yer yüzünün açık hava hapishanesi olan Gazze'de büyük bir zulum söz konusu iken bizim bu problemleri konuşmamız doğru değildir" dedi.

Mahmut Arıkan da konuşmasında şunları söyledi:

"Van ilimiz ve Van denizi havzası da maalesef yanlış politikalara kurban edilmiş. Bir örnek vereyim! Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mehmet Fatih Kacır Nisan ayında dedi ki; '22 yılda 4 sanayi sitesini Van’da hizmete açtık. Sanayi sitelerine sağladığımız 872 milyon lira kaynakla 2 bin 600 ilave istihdam oluşturduk'. Bu iktidar 22 yılda Van’a 872 milyon lira yatırım yaptı. Aynı iktidar 22 yılda tam 4 trilyon 748 milyar 50 milyon TL faize ödedi. Bu rakamın büyüklüğünü size şöyle tarif edeyim; 22 yılda faize harcanan para, Van’a harcanan paranın yaklaşık 5 bin 500 katıdır. Van depremin üzerinden neredeyse 14 yıl geçti. Size bir rakam vereceğim. 1999 Gölcük depremiyle geçici olarak hayatımıza giren ama sonra kalıcı hale gelen Özel İletişim Vergisi var. Bu aynı zamanda bir deprem vergisi. 1999- 2011’e kadar ne kadar vergi toplanmış biliyor musunuz; 33 milyar TL. Sizler, bizler gerektiğinde hizmet almak üzere zaten yeterince vergi ödedik. Ama vakti gelince hizmeti alamadık. Vakti geçti hala daha alamadık. Şimdi soruyorum; Van 2011’de depreme hazır değildi, peki bugün hazır mı? İstanbul depreme hazır mı? İzmir depreme hazır mı? Hazır olmadığımızı, her depremde bir kez daha görüyoruz.

''Belediyelere çökmek için yeni iç düşmanlar icat etmekten vazgeçmelidir''

TBMM’de kurulan bir komisyon var. İhtiyacımız olan yaşanabilir bir Türkiye'dir. Sonra niçin yaşanabilir bir Türkiye dediğimizi açıkladık. Yaşanabilir bir Türkiye’de terör de yoktur, kayyım da. Şiddet de yoktur, gözdağı vermeye yönelik gözaltılar da. Yaşanabilir bir Türkiye’de ne Diyarbakır Anneleri ağlar ne de Cumartesi Anneleri. Ne faili meçhuller olur ne de Diyarbakır 5 No’lu da işkenceler. Yüreklerimize ne yeni bir Madımak ne yeni bir Başbağlar ne de yeni bir Roboski acısı düşer. Yaşanabilir bir Türkiye’de devletin işleyişi keyfilikle, kayırmalarla, Kanun Hükmünde Kararnamelerle değil hukukla, hukukun üstünlüğüyle, adaletle olur. Yaşanabilir bir Türkiye’de işsizlik, yoksulluk ve emeğin sömürüsü değil, onurlu ve insanca bir yaşam vardır. Çok net söylüyorum arkadaşlar. Yaşanabilir bir Türkiye’de Ne beyaz toroslar olur ne de siyah transporterlar olmayacaktır. İktidar, en başta samimi olmalıdır. Samimiyet kelimesini tekrar tekrar vurguluyorum. İktidar artık; baskıdan, tahakkümden, keyfilikten, kayırmacılıktan ve çifte standarttan vazgeçmelidir. Siyasi partileri düşman olarak görmekten vazgeçmelidir. Siyasi gerekçelerle, hele hele belediyelere çökmek için yeni iç düşmanlar icat etmekten vazgeçmelidir.

"Milletin imkanları, millete karşı ödül ve ceza sistemi olarak kullanılamaz"

Bir yandan silahları yakıp bir yandan halkın oyları ile seçilmiş belediye başkanlarını görevden alırsanız başarılı olamazsınız. Muhalefetin belediye başkanlarına gözdağı, gözaltı, tutuklama, görevden uzaklaştırma yapıp kendi belediyelerinize yatırım yaparsanız başarılı olamazsınız. Çok açık söylüyorum! Siz bu anlayışla muhalefeti değil, milleti cezalandırıyorsunuz. Mesela, Aydın Büyükşehir Belediyesi! Belediye Başkanı'nın AK Parti’ye geçmesinden sadece 4 gün sonra 860 milyon TL’lik finansman aldı. Şimdi soruyorum; bugüne kadar cezalandırılan CHP miydi, yoksa hizmet alamayan Aydın halkı mıydı? Bugüne kadar cezalandırılan DEM Parti mi, yoksa yıllardır her türlü hizmetten mahrum bırakılan Van halkı mı? Milletin alın teriyle oluşturulan imkanlar, millete karşı ödül ve ceza sistemi olarak kullanılamaz. Biz bunu kesinlikle reddediyoruz.

''Muhalefetteyken yolsuzluk yapıyor denilen siyasiler, iktidar çatısı altına girince sütten çıkmış ak kaşık oluyorsa bu iki yüzlülüktür''

İktidar belediyelerine sağlanan finansman, muhalefet belediyelerine sağlanmıyorsa, muhalefetteyken yolsuzluk yapıyor denilen siyasiler, iktidar çatısı altına girince sütten çıkmış ak kaşık oluyorsa bu çifte standarttır, bu iki yüzlülüktür. 2023’te iktidar tarafından Türkiye Yüzyılı vizyonu tanıtılmıştı. Aradan iki yıl geçti. Şöyle bir etrafımıza bakalım, yaşadıklarımızı gözden geçirelim;Yenidoğan çetesini gördük… Sahte diploma çetesi gördük… Adliyelerde parayla, borsayla iş gören çeteleri gördük. Ahmet Minguizzi gibi gencecik evlatlarımızın sokaklarda sebepsiz yere öldürüldüğünü gördük… Haraç kesen gençleri, uyuşturucu çetelerini gördük. İnsanımız bu enflasyon canavarına yem olmamak için el mahkum bankalara, kredi kartlarına muhtaç kaldı. Arkadaşlar biliyor musunuz? Bugün 42 milyon insanımız bankalara borçlu kişi başına borç miktarı da 100 bin lirayı geçmiş durumda. Bu aziz millet; fakirleştikçe, bankalara muhtaç oldu. Bugün Türkiye’de gençler geleceğini yurt dışında arıyorsa, emekliler hayata tutunmak için çalışmak zorundaysa, çiftçi toprağını terk ediyor, esnaf kepenk kapatıyorsa… Bunu öyle sadece krizle ekonomik açıklayamazsınız. Bu bir çöküştür."

Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 4,3 büyüklüğünde deprem
Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 4,3 büyüklüğünde deprem
İçeriği Görüntüle

Kaynak: ANKA