CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, TBMM’de yaptığı basın toplantısında Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen suçlamaların “lawfare” yani hukukun siyasi silah olarak kullanılması anlamına geldiğini belirterek, “Bu, sessiz bir demokrasi infazıdır” dedi.
Tanal’dan İmamoğlu’na Yönelik Suçlamalara Sert Tepki
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen suçlamaları “hukuksuz ve siyasi” olarak nitelendirdi.
Tanal, “Bir savcının, kamu hizmetini yöneten bir belediye başkanını ‘suç örgütü lideri’ olarak tanımlaması, hukuken temelsizdir. Bu mantık, yarın bir bakanı, valiyi veya kaymakamı da örgüt yöneticisi ilan eder. Bu anlayış hukuk devletini hedef almaktadır” dedi.
“Bu, Hukuku Siyasetin Silahına Dönüştürme Girişimidir”
Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesini hatırlatan Tanal, belediyelerdeki başkan–müdür–personel ilişkisinin idari hiyerarşi olduğunu, ceza hukuku açısından “örgüt yapısı” sayılamayacağını belirtti.
“İdari görevi suç gibi göstermek, sadece kişiyi değil hukukun kendisini hedef almaktır” diyen Tanal, İmamoğlu’na yöneltilen suçlamaların Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesindeki tarafsızlık ilkesine ve masumiyet karinesine aykırı olduğunu vurguladı.
“Türkiye Lawfare’le Tanışıyor”
Tanal, Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini belirterek “lawfare” kavramını şöyle açıkladı:
“Lawfare, hukuku savaş aracı olarak kullanmaktır. Sandıkta yenemediğiniz rakibi mahkeme salonunda devre dışı bırakma stratejisidir. Bugün Türkiye’de yaşanan tam olarak budur ve hedef alınan kişi tüm çıplaklığıyla Ekrem İmamoğlu’dur.”
“Bu, Sessiz Bir Demokrasi İnfazıdır”
Tanal, İmamoğlu’na yönelik sürecin demokratik ilkelerle bağdaşmadığını ifade ederek şunları söyledi:
“Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olmamış olsaydı bugün cezaevinde olmazdı. Halkın gönlünü kazandığı için cezalandırılmaktadır. Milletin oyuyla yenemeyenler, mahkeme kararlarıyla seçim dışı bırakmak istiyor. Bu, sessiz bir demokrasi infazıdır.”
Tanal ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) benzer durumları “AİHS Madde 18 ihlali” kapsamında değerlendirdiğini hatırlatarak, yargının siyasi amaçla kullanılmasının tehlikesine dikkat çekti.
“Siyasal Yargı Sistemi Kurulduğunda Kimse Güvende Değildir”
Tanal konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Lawfare bir kez başlarsa kimse güvende değildir. Bugün İmamoğlu’na yapılır, yarın başkasına, ertesi gün iktidarın içinden birine bile yapılabilir. Hukuku siyasetin silahı yapanlar, o silahın bir gün kendilerini de vuracağını unuturlar.”
Macaristan, Polonya ve Brezilya örneklerini hatırlatan Tanal, Türkiye’nin de aynı riski taşıdığını belirtti:
“Seçim yapılabilir ama seçenek yoksa buna seçim denmez. Yargı bağımsız değilse milli irade de bağımsız değildir. Bugün Türkiye’de siyaset yargı eliyle hizaya sokulmaktadır. Buna karşı çıkmak, sadece İmamoğlu’nu değil Türkiye’nin geleceğini savunmaktır.”
“Adalet Ayağa Kalkmadan Demokrasi Ayağa Kalkamaz”
Tanal, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:
“Ekrem İmamoğlu’na yapılan sadece bir siyasi operasyon değil, Türkiye’nin demokrasi damarına vurulmuş bir darbedir. Hukuk ya hepimiz içindir ya da hiç kimse için yoktur. Bu ülkede adalet ayağa kalkmadan demokrasi ayağa kalkamaz. Ve unutulmasın ki hiçbir güç, milletin iradesinden büyük değildir.”




