Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “Hatırlayacaksınız 2023’te iktidar tarafından 'Türkiye Yüzyılı' vizyonu tanıtılmıştı. Aradan iki yıl geçti. Şöyle bir etrafımıza bakalım, yaşadıklarımızı gözden geçirelim; Yenidoğan çetesini gördük, sahte diploma çetesi gördük. Adliyelerde parayla, borsayla iş gören çeteleri gördük. Ahmet Minguzzi gibi gencecik evlatlarımızın sokaklarda sebepsiz yere öldürüldüğünü gördük. Haraç kesen gençleri, uyuşturucu çetelerini gördük ‘Türkiye Yüzyılı’, iki yılda ‘Çeteler Yüzyılına’ dönüştü" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Batman 8. Olağan İl Kongresi’nde konuştu.

Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı davası... Tadilat yapılan pastanenin yetkilisinin tahliye talebi reddedildi
Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı davası... Tadilat yapılan pastanenin yetkilisinin tahliye talebi reddedildi
İçeriği Görüntüle

“TPAO ve TÜPRAŞ işe alımlardaki ‘torpil’ tartışmaları Batmanlıları derinden yaralıyor”

Arıkan, "TPAO’nun ve TÜPRAŞ’ın Batman’a katkısı inkâr edilemez. Ancak Batman insanının emeği ve alın teri de inkâr edilmez" dedi. Kentte işe alımlarda yaşanan kayırmacılığa değinen Arıkan, “Özellikle buralara işe alımlardaki ‘torpil’ tartışmaları Batmanlıları derinden yaralıyor” diye konuştu.

“Karşımızda iki Batman var”

Arıkan, “Karşımızda iki Batman var! Biri cennet gibi. TPAO’nun Bölge Müdürlüğü’ne mutlaka gitmişsinizdir. Ağaçlar, çayır, çimen, yeşillik, kuş sesleri. Ayrı bir dünya. Diğeri, tek bir ağacın olmadığı, yeşil alanlardan, oyun parklarından, dinlence mekanlarından mahrum sokaklardan oluşan, yaz sıcaklarında çöle dönüşen Batman" ifadesini kullandı.

TBMM’de kurulan 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi' Komisyonuna ilişkin Arıkan, şunları kaydetti:

“Saadet Partisi bu komisyonun neresindedir? Hemen söyleyeyim. Saadet Partisi, akan kanı durduracak, hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların kalkmasına vesile olacak, dilin, kimliğin, kültürün, inancın ve düşüncenin kendisini ifade etmesine en uygun zemini hazırlayacak, haksız yere cezaevlerinde tutulan insanların ailelerine, sevdiklerine kavuşmasını sağlayacak, barış, huzur ve kardeşlik iklimini tesis edecek, tüm bunları gücün keyfiliğine bırakmayıp hukuk ile şekillendirecek her samimi adımı herkesten daha fazla desteklemektedir ve destekleyecektir. Süreç devam ederken iktidar bir tanımlama yaptı: ‘Terörsüz Türkiye’. Biz bu tanımlamayı muğlak bulduk. ‘Terörsüz Türkiye’ müphemdir, ihtiyacımız olan 'Yaşanabilir bir Türkiye'dir. Sonra niçin ‘Yaşanabilir bir Türkiye’ dediğimizi açıkladık. Yaşanabilir bir Türkiye’de terör de yoktur, kayyım da. Şiddet de yoktur, gözdağı vermeye yönelik gözaltılar da.

“Yüreklerimize ne yeni bir Madımak ne yeni bir Başbağlar ne de yeni bir Roboski acısı düşer”

Yaşanabilir bir Türkiye’de ne Diyarbakır Anneleri ağlar ne Cumartesi Anneleri. Ne faili meçhuller olur ne Diyarbakır 5 No’luda işkenceler. Yüreklerimize ne yeni bir Madımak ne yeni bir Başbağlar ne de yeni bir Roboski acısı düşer. Yaşanabilir bir Türkiye’de devletin işleyişi keyfilikle, kayırmalarla, Kanun Hükmünde Kararnamelerle değil hukukla, hukukun üstünlüğüyle, adaletle olur. Yaşanabilir bir Türkiye’de ne beyaz toroslar olur ne de siyah transporterlar olacaktır. Biz; örgütün silah bırakmasını ve kendini feshetmesini olumlu bir gelişme olarak görmekteyiz. Ancak bölgemizde yaşanan gelişmelere baktığımızda bunu yeterli bulmuyoruz. Ve bu söylemlerimizin bir iktidar karşıtlığı olarak değil, iktidara bir yol gösterme olarak algılanmasını da bekleriz.

“Bölgenin tüm halkları birbirimizi el üstünde tutmalıyız”

Soykırımcı İsrail, canı istediğinde Gazze’yi, Batı Şeria’yı, Lübnan’ı vuruyor. Soykırımcı İsrail, canı istediğinde askerlerine Suriye topraklarında piknik yaptırıyor. Soykırımcı İsrail, canı istediğinde İran’da suikastlar düzenliyor. Hal böyle iken; biz Türk, Kürt, Arap, Farisi ve bölgenin tüm halkları, hepimiz birbirimizi el üstünde tutmalıyız. Ama burada asıl görev; ezilen, ötekileştirilen, yok sayılan kesimlere değil iktidara düşüyor. İktidar, en başta samimi olmalıdır. Samimiyet kelimesini tekrar tekrar vurguluyorum. İktidar artık; baskıdan, tahakkümden, keyfilikten, kayırmacılıktan ve çifte standarttan vazgeçmelidir. Siyasi partileri düşman olarak görmekten vazgeçmelidir. Siyasi gerekçelerle, hele hele belediyelere çökmek için yeni iç düşmanlar icat etmemelidir.”

“Batmanlı kayyum siyasetinin zararını iliklerine kadar hissediyor”

“Benim Batmanlı kardeşim, bu tip bir siyasetin, kayyum siyasetinin zararını iliklerine kadar hissediyor” diyen Arıkan, "Siz teröre karşı çözüm üretiyoruz deyip, muhalefete karşı yargı savaşı başlatırsanız başarılı olamazsınız. Bir yandan silahları yakıp bir yandan halk oyları ile seçilmiş belediye başkanlarını görevden alırsanız başarılı olamazsınız. Muhalefetin belediye başkanlarına gözdağı, gözaltı, tutuklama, görevden uzaklaştırma yapıp kendi belediyelerinize yatırım yaparsanız başarılı olamazsınız. Siz bu anlayışla muhalefeti değil, Milleti cezalandırıyorsunuz. Mesela, Aydın Büyükşehir Belediyesi, Belediye Başkanının AK Parti’ye geçmesinden sadece 4 gün sonra 860 milyon TL’lik finansman aldı. Bugüne kadar cezalandırılan CHP miydi yoksa hizmet alamayan Aydın halkı mıydı? Bugüne kadar cezalandırılan DEM Parti mi yoksa yıllardır her türlü hizmetten mahrum bırakılan Batman halkı mı? Milletin alın teriyle oluşturulan imkanlar, millete karşı ödül ve ceza sistemi olarak kullanılamaz. Biz bunu reddediyoruz. İktidar belediyelerine sağlanan finansman, muhalefet belediyelerine sağlanmıyorsa, muhalefetteyken yolsuzluk yapıyor denilen siyasiler, İktidar çatısı altına girince ‘sütten çıkmış ak kaşık oluyorsa’ bu çifte standarttır, bu iki yüzlülüktür” dedi.

“‘Türkiye Yüzyılı’ iki yılda ‘Çeteler Yüzyılına’ dönüştü”

2023’te iktidar tarafından tanıtılan “Türkiye Yüzyılı” vizyonuna ilişkin eleştirilerde bulunan Arıkan, “Aradan iki yıl geçti. Şöyle bir etrafımıza bakalım, yaşadıklarımızı gözden geçirelim; Yenidoğan çetesini gördük, sahte diploma çetesi gördük. Adliyelerde parayla, borsayla iş gören çeteleri gördük. Ahmet Minguzzi gibi gencecik evlatlarımızın sokaklarda sebepsiz yere öldürüldüğünü gördük. Haraç kesen gençleri, uyuşturucu çetelerini gördük ‘Türkiye Yüzyılı’, iki yılda ‘Çeteler Yüzyılına’ dönüştü. Genel olarak bir cezasızlık durumu ile karşı karşıyayız. Her gün yaşanan elim bir trajedinin akabinde, zanlının daha öncesinde onlarca suç kaydının olduğunu öğreniyoruz. İnsan sormadan edemiyor: Pankart asanlar, tweet atanlar çok kolay şekilde tutuklanırken; Bu kadar suç kaydı olanlar sokaklarda nasıl elini kolunu sallayarak cirit atıyor? Biz sorunun nerede olduğunu çözümün de ne olduğunu biliyoruz. Saadet iktidarında, aklının ucundan dahi benzer vahşeti geçirenlerin bacaklarını titretecek, cesaretlerini tarumar edecek değişiklikleri hayata geçireceğiz. Eğitimden aileye, gençlikten sosyal politikalara kadar her alanda ‘önce ahlak ve maneviyat’ diyen bireyleri yetiştirmeyi esas alacağız” ifadelerini kullandı.

“Devletin geciken aşı programı, çiftçiyi kaderiyle baş başa bıraktı”

Arıkan, Türkiye’de tarım ve hayvancılıkta çöküş yaşandığını aktardı. Hayvancılık için ciddi bir tehdit haline gelen şap hastalığıyla mücadelede iktidarın sınıfta kaldığının altını çizen Arıkan, “60 yıl sonra yeniden ortaya çıkan bu hastalık, bugün köylümüzün ahırını kırıp geçiriyor. Devletin geciken aşı programı, çiftçiyi kaderiyle baş başa bıraktı. Halbuki zamanında önlem alınsaydı bu noktaya gelinmezdi. Gerçekleri gizleyerek değil, şeffaflıkla ve bilime kulak vererek bu salgınla mücadele edilir. Ama iktidar hayvan üreticisine bunu bile çok gördü” değerlendirmesini yaptı.

Saadet Partisi’nin köklü teşkilat yapısıyla seçimlere güçlü şekilde hazırlandığını vurgulayan Arıkan, “Çalmadık kapı, dokunmadık gönül bırakmayacağız. İnsanlarımızı dinleyeceğiz, anlayacağız, dertleriyle hemhal olacağız. Görüşü ne olursa olsun sabırlı ve yapıcı bir dilden taviz vermeyeceğiz” dedi.

Kaynak: ANKA