Haber/Analiz: Zülfikar DOĞAN
(ANKARA) - Türkiye nüfusunun hemen hemen yarısını oluşturan kadınların sosyal yaşam, toplumsal hayat ve çalışma hayatındaki yeri gerilerken, ekonomiye, üretime ve refaha katkısı da hızla azalıyor.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre, geçen yıl sonunda ülke nüfusu 85 milyon 279 bin 553 kişi olarak açıklandı. Bunun 42 milyon 704 bin 112 kişisi erkek, 42 milyon 575 bin 441’i kadınlardan oluşurken, toplam nüfus içinde erkeklerin oranı yüzde 50,1, kadınların oranı yüzde 49,9 oldu. TÜİK’in nüfus projeksiyonlarına göre 2026’da kadın nüfus erkekleri geçecek.
Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar iş gücü piyasasında erkeklerin üçte birinden az
Ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadın emeği, üretimde hemen hemen devre dışı kalma noktasına doğru ilerlerken, son yıllarda bu gerilemenin daha da hızlandığı, özellikle genç kadınların çalışma hayatından uzaklaştığı resmi verilere de yansıyor.
Kayıt dışı istihdamda da kadın emeğinin daha fazla istismar edilmesine karşılık kayıtlı istihdam ve sosyal güvenlik açısından kadınlar erkeklerin çok gerisinde kalmaya devam ediyor. Kadın iş gücünün hızla gerilemesi, üretimdeki kadın iş gücünün azalması aynı zamanda toplumsal refah artışının düşmesine, atıl işgücünün artmasına zemin hazırlıyor.
AB ve OECD ortalamalarında kadın iş gücünün çalışma hayatındaki payı yüzde 45-60 arasında değişirken, çalışma çağındaki kadınların iş hayatındaki istihdam düzeyi ise Kuzey Avrupa, İskandinav ülkeleri ve Baltık ülkelerinde yüzde 70’e kadar çıkıyor. Türkiye ise kadın istihdamı ve çalışma çağındaki kadınların iş gücüne katılımı açısından en alt sıralarda yer alıyor. Bunun yanı sıra eğitimde ve işte olmayan genç nüfus açısından da yüzde 27 olan Türkiye ortalaması yüzde 11 oranındaki AB ortalamasının 2,5 katına ulaşırken eğitimde ve istihdamda olmayan kadın iş gücünde bu oran AB ortalamasının 4 katına yaklaşıyor.
Genç işgücünde üniversiteli kadın işsizliği yüzde 30’u aştı, erkeklerin üç katına çıktı
TÜİK’in bu yılın ikinci üç aylık dönemine ilişkin istihdam ve işsizlik rakamlarına bakıldığında 15-24 yaş arası genç nüfusta işsiz kadın oranı yüzde 30,6 iken, bu yaş grubundaki üniversite mezunu işsiz kadınların oranı ise yüzde 28 oldu. Çalışma çağındaki gençlerde okulda ve işte olmayan erkeklerin sayısı 920 bin olurken, aynı konumdaki kadın sayısı 1 milyon 630 bin kişiyle erkeklerin yaklaşık iki katı.
Diğer yandan 2025-2. Çeyrek verilerinde çalışma çağındaki 24-29 yaş grubundaki genç nüfus 6 milyon 408 bin kişi olurken, 15-24 yaşla birlikte 15-29 yaş aralığındaki genç nüfusun toplamı 17 milyon 930 bin kişiye ulaşıyor.
15-29 yaş aralığındaki gençlerde okulda ve işte olmayan, iş hayatında da yer almaksızın ekonomik bağımsızlığı olmayan 4 milyon 55 bin kişinin 3 milyon 116 binini kadınlar oluşturuyor. 15-24 yaş grubunda eğitimde ve istihdamda olmayan kadınların oranı yüzde 30,6 iken, 15-29 yaş aralığında bu oran yüzde 35,5’a yükseliyor.
Eğitimli ve çalışma çağındaki kadınlar ekonomik, sosyal ve toplumsal hayatın dışında
TÜİK’in yaş gruplarına göre açıkladığı rakamlara 15-34 yaş grubu açısından bakıldığında ise okumayan ve çalışmayan kadınların sayısı 4 milyon 684 bine, oranı yüzde 39,5’a yükseliyor. Diğer deyişle en verimli ve üretken çağdaki kadınların yaklaşık yüzde 40’ı üretim, istihdam ve toplumsal refaha katkının dışında kalıyor.
Kadın istihdamı, eğitimi ve iş gücüne katılımı açısından ortaya çıkan resmi veriler, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar içinde çalışma çağında olan her 4 kadından neredeyse 3’ünün toplumsal ve ekonomik yaşamın dışında kaldığını, ekonomik bağımsızlığının olmadığını, iş gücü piyasasında da işverenlerin kadın istihdamına mesafeli yaklaştığını ortaya koyuyor.