HABER: Burcu Özkaya GÜNAYDIN

(HATAY) - Antakya Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Hatay Yayladağı Sınır Kapısı'ndan yaptığı açıklamada, uluslararası topluma Suriye'de kalıcı barış için harekete geçme çağrısı yaptı. Platform, Aleviler ve saldırı altındaki tüm halklara yönelik katliamların durdurulmasını ve başta Yayladağı ile Lazkiye olmak üzere Suriye sahil kentlerine insani yardım koridoru açılmasını istedi.

Antakya Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Hatay'ın Yayladağı Sınır Kapısı'nda açıklama yaptı. Açıklamaya DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz ve Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay da katıldı.

Antakya Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklamayı Mehmet Çelik okudu. 1 Eylül'ün önemine dikkati çeken Çelik, "Bugün, 1 Eylül'ü sadece bir takvim günü olarak değil, tüm dünya halklarının barış, özgürlük ve eşitlik taleplerini yükselttiği tarihsel bir gün olarak selamlıyoruz. Bizim için bu günün anlamı çok daha yakıcı, çok daha acı verici… Çünkü yanı başımızda, Suriye'de, insanlığın gözü önünde büyük bir felaket yaşanıyor. Bizler, Antakya'nın, bu kadim coğrafyanın insanları olarak, sınırın hemen ötesinde yaşananları yakından hissediyoruz. Yangını, çığlıkları, kanı gözlerimizle görüyor, kulaklarımızla işitiyoruz" dedi.

Ahmed Arif'in dizelerini hatırlattı

Çelik, Şair Ahmed Arif'in "Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız… Komşuyuz yaka yakaya, birbirine karışır tavuklarımız…" dizelerine atıfta bulunarak, iki bölge arasındaki derin bağlara işaret etti. Mehmet Çelik, Suriye'de özellikle Alevilere, Dürzilere, Hristiyanlara ve diğer azınlıklara yönelik sistematik katliamlar, sürgünler ve insanlığa karşı suçların işlendiğini belirtti. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ve BM raporlarının bu durumu belgelediğini aktaran Çelik, ormanların yakıldığını, köylerin boşaltıldığını, kadınların kaçırıldığını ve toplu mezarların açıldığını ifade ederek, bölgede açlık ve yoksulluğun yaygınlaştığını vurguladı.

Basın açıklamasında, Suriye'de "demokrasi tiyatrosu" adı altında Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) yönetiminin muhalif kesimleri dışladığını belirten Mehmet Çelik, Aleviler, Dürziler, Hristiyanlar, Ezidiler, Süryaniler ve laik Sünniler dahil birçok grubun baskı ve şiddet altında olduğunu söyledi. Çelik, bu kesimlerin temel ihtiyaçlara—gıda, hijyen ve sağlık hizmetlerine—erişiminin engellendiğini, kadınların kaçırılarak işkenceye maruz kaldığını ifade etti. Platform, tüm bu insanlık dışı olaylar yaşanırken ABD ve Avrupa ülkelerinin sessiz kalmasını da eleştirdi.

Antakya Emek ve Demokrasi Platformu'nun 6 talebi...

Çelik, Türkiye'deki yöneticileri ve uluslararası toplumu göreve çağırarak taleplerini şu şekilde sıraladı:

"Suriye’de gerçek ve kalıcı bir barışın inşası için uluslararası toplum derhal harekete geçmelidir. Alevilere ve saldırı altındaki tüm Suriye halklarına yönelik katliamların durdurulması için gerekli siyasi ve diplomatik baskılar artırılmalıdır. Yayladağı Gümrük Kapısı başta olmak üzere, Suriye'nin sahil kentlerine (özellikle Lazkiye'ye) insani yardım koridoru açılmalı; gıda, ilaç, hijyen malzemeleri ve temel ihtiyaçların halklara ulaştırılması için güvenli yollar oluşturulmalıdır. Toplanan yardımların, bizzat halkın örgütlü yapıları ve demokratik kitle örgütleri eliyle ulaştırılması sağlanmalıdır. Türkiye hükümeti, Suriye halklarının acılarını görmezden gelmekten vazgeçmeli, komşuluk ve kardeşlik hukukuna uygun adımlar atmalıdır. Gazze’de süren kuşatma ve katliamların derhal durdurulması, Filistin halkının özgürlük ve barış hakkının tanınması için dünya kamuoyunu ve uluslararası kurumları göreve çağırıyoruz."

"Barış talebimiz bütün insanlığın ortak talebidir"

Barış talebini yineleyen Çelik, şöyle konuştu:

Aydın Karacasu'da düzenlenen 36. Afrodisias Kültür, Sanat ve Tanıtım Festivali'nde 13 metrelik pide yapıldı
Aydın Karacasu'da düzenlenen 36. Afrodisias Kültür, Sanat ve Tanıtım Festivali'nde 13 metrelik pide yapıldı
İçeriği Görüntüle

"Bizler, Antakya Emek ve Demokrasi Platformu olarak şunu ilan ediyoruz: Barış talebimiz yalnızca bizim değil, bütün insanlığın ortak talebidir. Savaşlardan, işgallerden, emperyalist politikaların kanlı hesaplarından bıktık. Bizler, bu topraklarda barış içinde, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Bugün Yayladağı’ndan yükselttiğimiz bu ses, sadece Antakya’dan değil, Türkiye’den ve dünyanın bütün ülkelerinden duyulsun istiyoruz. Dünya halklarına diyoruz ki: İradenizi sahiplenin, barış içinde yaşmak mümkün. Emperyalist paylaşımların ve sermayenin kölesi olmayı reddedin, ülke yönetimleri değil çoğunluğu oluşturan halklar konuşsun. Gelin, barış için birleşelim. Çünkü biliyoruz: barış bizimle mümkündür."

Kaynak: ANKA