(ANKARA)- Eski Hazine Kamu Finansmanı Genel Müdürü Coşkun Cangöz, "Türkiye’de kapsamlı bir vergi reformu yapılması gerekiyor. Bunun için de çevre vergisi reformu doğru bir ilk adım olacaktır" ifadesini kullandı.
Cangöz, Medium'da yayımlanan yazısında, vergi sisteminde reform yapılması gerektiğine dikkati çekti. Bu kapsamda "çevre vergisi reformu"nun önemli bir adım olacağını belirten Cangöz'ün yazısından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye’de vergi politikası esas olarak bütçeye finansman sağlamayı amaçlıyor. Çevresel etkileri de gözetelim diye bir önceliğimiz yok. Çevre ile ilgisi olan vergiler de daha çok enerji ve ulaştırma sektörlerine odaklanıyor. Ancak bu vergiler de karbon emisyonlarını azaltmaktan çok bütçe gelirlerini artırma amacı taşıyor.
Çevresel vergi reformları kapsamında pek çok ülke çoğunlukla haneler ve işletmeler üzerindeki küresel enerji fiyatlarındaki artışın etkisini hafifletmek ve ulusal yeşil dönüşüm ve karbon nötrlüğü planlarını desteklemek amacıyla da bu vergileri kullanıyor.
Türkiye’de ise kirlilik temelli doğrudan çevre vergisi olarak sadece bir vergi bulunuyor; o da belediye temizlik hizmetlerinden faydalanan hanelere uygulanan ve su tüketimine göre hesaplanan Çevre Temizlik Vergisi. Buna plastik atıklarını azaltmak amacıyla 2019'dan itibaren plastik poşetler için uygulanan ücret de eklenebilir.
"Türkiye daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru önemli ilerleme kaydedebilir"
Vergi gelirlerini artırmak amacıyla gündeme getirilen ve çoğu zaman geçici nitelikte olan denetim ve kontrol faaliyetlerinin ötesinde Türkiye’de kapsamlı bir vergi reformu yapılması gerekiyor. Ve bunun için de çevre vergisi reformu doğru bir ilk adım olacaktır. Böylece Türkiye çevre vergilerini diğer politikalarla uyumlu hale getirerek ve çeşitli yakıtlar ile teknolojiler arasında eşit bir rekabet ortamını teşvik ederek daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru önemli ilerleme kaydedebilir. Dahası, piyasa verimliliğini, maliyet etkinliğini ve sürdürülebilir kamu maliyesini teşvik edecek şekilde yapının hayata geçirilmesi için güçlü bir başlangıç yapılmış olur.
Geçtiğimiz aylarda Dünya Bankası'ndan meslektaşım İsmail Arslan’la birlikte kaleme aldığımız TEPAV tartışma tebliğinde çevresel vergi reformunun temel çerçevesini aşağıdaki şekilde önermiştik:
Karbondioksit bazlı vergilendirme: Araç vergileri ve akaryakıt ÖTV’si, doğrudan karbon emisyonuna göre belirlenmeli.
Fosil yakıtlara sübvansiyonların kaldırılması: Fosil yakıtlara verilen destekler sona ermeli, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği desteklenmeli.
Yeşil Gelir - Yeşil Harcama: Çevre vergilerinden elde edilen gelirler, düşük gelirli haneleri destekleyecek şekilde 'gelir nötr' hale getirilmeli.
ETS’ye uyumlu ticaret sistemi: Türkiye, Avrupa ETS ile uyumlu bir Emisyon Ticaret Sistemi kurarak ticari avantajını koruyabilir."Türkiye'nin karbon vergisi programının uygulanması gibi düzenlemeleri hayata geçirmesi gerekiyor"
Dünyada çevreyle ilgili vergiler, son on yılda vergi politikalarının temel bir özelliği haline gelmiş durumda. Böylece gelir kaynağı niteliğindeki çevre vergileri yoluyla çevresel sürdürülebilirliğe geçişi teşvik etmek de mümkün olabiliyor. Gelinen noktada, vergi sisteminin reform ihtiyacı da dikkate alınarak Türkiye'nin genel eğilime de uygun olarak bir yandan ETS’yi hayata geçirirken diğer yandan da motorlu taşıt vergilendirme şemasının emisyonlara dayalı olarak revize edilmesi ve karbon vergisi programının uygulanması gibi düzenlemeleri hayata geçirmesi gerekiyor. Böylece bir yandan Türkiye’nin iklim değişikliğini azaltma hedefine diğer yandan da AB Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması'na uyum için gereken zemin de hazırlanmış olacaktır.
Özetle çevre vergileri sadece iklim değişikliğiyle mücadele için değil, aynı zamanda adil bir vergi sisteminin inşası için de kritik. Bu nedenle vergi adaletini sağlamak için öncelikle karbonu gerçekten taşıyanın kim olduğunu görerek harekete geçmeliyiz."