HABER: Burcu Özkaya GÜNAYDIN
(HATAY) - Hatay'da "Cennetten bir köşe" sloganıyla satılan ve 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 269 kişinin hayatını kaybettiği Rönesans Rezidansı davasının yedinci duruşması görüldü. Duruşmada müşteki avukatı Cansu Albayrak, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden sanığın asli kusurlu sayıldığı son bilirkişi raporuna dikkat çekerek, diğer sanıklara kusur yüklenmemesine tepki gösterdi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına ve yıkıma ilişkin ek bilirkişi raporu alınmasına karar verdi.
ANTİS Yapı tarafından inşa edilen ve "Cennetten bir köşe" sloganıyla satılan Hatay Antakya'daki Rönesans Rezidans, 6 Şubat depremlerinde yıkılan yapılar arasında yer aldı. Rönesans Rezidans'ta Hatayspor'un futbolcusu Christian Atsu, Hatayspor Sportif Direktörü Taner Savut, milli hentbolcu Cemal Kütahya'nın da aralarında olduğu 269 kişi hayatını kaybetti, 13 kişi de yaralandı. Rönesans Rezidans'ın enkazı altında kalan Dışişleri Bakanlığı Hatay Temsilcisi Devrim Öztürk ve bazı yurttaşların izine rastlanmadı.
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun, müteahhit, statik ve mimari proje sorumlusu ile şantiye şefi Hüseyin Yalçın Coşkun, yapı denetim şirketi yetkilileri Ayhan Karan, Mehmet Haşim Eraslan ve Bülent Seküçoğlu, kontrol elemanı Önder Artun, inşaat teknikeri İbrahim Dahıroğlu ve şantiye şefi Bayram Mansuroğlu hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası talep etti.
Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen yedinci duruşmaya, tutuklu müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun cezaevinden katılırken; tutuksuz sanıklardan yapı denetim şirketi yetkilisi Ayhan Karan başka ilden SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Ayrıca, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilileri Mehmet Haşim Eraslan ve Bülent Seküçoğlu ile depremde yakınlarını kaybedenler ve taraf avukatları da duruşmada hazır bulundu.
2 sanık hayatını kaybetti
Duruşmada, tutuksuz sanıklardan kontrol elemanı Önder Artun ile firari sanık müteahhit, statik ve mimari proje sorumlusu ile şantiye şefi Hüseyin Yalçın Coşkun'un vefat ettiği bilgisi paylaşıldı.
"Kardeşim deprem sonrası çıkan olumsuz haberlerden dolayı kalbi dayanmadı, hassas insanlarız"
Tutuklu müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun, savunmasına depremde yaşamını yitirenlerin ailelerine baş sağlığı dileyerek başladı. Coşkun, şu ifadeleri kullandı:
"Acımız büyük 2,5 yıl önce yaşadığımız depremde insanlarımızı kaybettik, kardeşimi kaybettim bu süreçte. Duyduklarım beni daha çok kırdı, üzdü. Kardeşim deprem sonrası çıkan olumsuz haberlerden dolayı kalbi dayanmadı, kalp krizinden vefat etti. Yapı olarak hassas insanlarız. Dürüst iş yapan insanlar olarak tanınıyoruz. Sizlerin vicdanında aklanmak, yargıda aklanmaktan daha kıymetli. En küçük kusurum varsa en ağır cezayı çekmeye hazırım. Depremle ilgili Ahmet Ercan hocanın programı var. Rönesans'ın neden yıkıldığını açıklıyor. Bizim bina yıkılmadı zaten devrildi. Malzeme eksiğimiz de yok. Yıkılma yok, yerinden sökülmüş. Rönesans depremin işleyişinden ve zemin sorununda dolayı yıkıldı. 6 kat projenin 12 kata çıkarıldığı söyleniyor, yok öyle bir şey. Denetim var, proje dışına çıkamayız. Raporlar, maddi delillerle suçsuzluğum ortada, 70 yaşın üzerindeyim. Tahliyemi talep ediyorum."
"Mutfakta tüpü binada kalanları korumak için kullandım"
Müştekilerin araç garajının olduğu bodrum katta "kolon yoktu" iddiasının gerçeği yansıtmadığını ileri süren Coşkun, "Bodrum kattı kolon yoktu iddiaları doğru değil, proje orada duruyor. Bizde fazla daire düşünme durumu olmaz hatta fazla yer bıraktık sosyal mekanlar için" derken, bir başka müştekinin "Böyle lüks bir rezidansın mutfağında neden doğalgaz yoktu ve tüp kullanıldı" sorusuna ise "Rezidansın yapıldığı yıllarda Hatay'a ilk defa doğalgaz geliyordu o süreçte doğalgazdan zehirlenme olayları çok oldu biz de tüp dışarıda kalacak şekilde yaptık bu binada kalanları koruma amaçlıydı" yanıtını verdi.
"Onların çocukları rahat yaşasın diye her şeyden çaldılar"
Rezidansta üç evladını kaybeden müşteki "Onların çocukları rahat yaşasın diye her şeyden çaldılar devlet de biliyor bunu. Üç evladımı kaybettim. 2,5 yıl sonunda o rapor nasıl geldi kim onları koruyorsa Allah aynısını yaşatsın. Bu kadar lüks sitede mutfakta tüp vardı o küpler öldürdü insanları sonuna kadar yakınızdayım" şeklinde konuştu.
Bir başka müşteki ise "Bilirkişi raporuna itiraz ediyorum acılı bir anneyim. Çocuklarım, torunlarımı kaybettim. O binadaki demirleri ben gördüm, toz yığını haline gelen betonu ben gördüm, şikayetçiyim" dedi.
"Binanın yıkılması 17 saniye bile sürmedi"
Binada ablası ve yeğenini kaybeden Cemile İncili, "Sevdiklerimin cenazelerini dahi bulamadım. Bu bina baştan sona kadar hatalıydı, incecik binaydı en ufak boşluğu bile değerlendirip, daire yapmışlardı. Beton ve blok boşluğu yoktu, depreme suç atmalarını doğru bulmuyorum. Bu binanın yıkılması 17 saniye bile sürmedi birdenbire üst kattan toprağa gömüldük" ifadelerini kullandı.
Tanık Zekiye Barutçu: Binada çatlak vardı ve gitgide büyüyordu
Binada yaşayan depremden birkaç ay önce taşınan tanık Zekiye Barutçu, Rönesans Rezidans'a 2013 yılının ağustos ayında taşındığını söyleyerek, "İki daire aldım oradan. O süreçte lösemi hastalığı geçirdim, çok dışarı çıkamadım, havuza girmedim. Evimiz havuzun bitişiğindeydi. 'Ev çok eser' diye sattılar. Hiç esmiyordu, mutlu olmadım o dairede. Evden dışarı çıkmaya başladığımda koridorda çatlak olduğunu fark ettim. Bu çatlak gitgide büyüdü. Önce parmağım girecek kadardı, sonra elim görecek kadar büyüdü. Sonra eğim olmaya başladı. Yöneticiye söyledim 'abartıyorsunuz' dedi. Arabamı park ettiğim otoparktan fıskiye gibi su sızlıyordu. Araçtan inerken ayağım hep su oluyordu. Yöneticiye akan su binayı çökertir dedim. Yönetici 'Siz de her şeyden şikayet ediyorsunuz' dedi. Güveliğin yanında çok kötü bir eğim vardı. Söküp yeniden yaptılar. Bina da havuza doğru çöktü. Depremden on ay önce taşındım. Yazın sıcaktı, mutsuzdum o yüzden taşındım. Deprem sonrası her yer çöl gibiydi, Rönesans'ın olduğu zeminde ise göl gibi su vardı. Yalçın Bey'in öldüğüne inanmıyorum. Kimse inanmıyor" diye konuştu.
"İki yıldır neden tutuklu olduğumu bilmiyorum, itibarım zedelendi"
Sanık Bülent Seküçoğlu, "Ne mühendis, ne mimarım. Binanın yapımının hiçbir aşamasında yokum. Proje kontrolü yaptım, görevim sahada bile değildi. Ben de ailem de mağdur olduk, tarafıma atılı suçları kabul etmiyorum. İki yıldır neden tutuklu olduğumu bilmiyorum, itibarım zedelendi. Tahliye talep ediyorum" dedi.
"Biz olası kastla yargılama talep ederken..."
Müşteki avukatı Cansu Albayrak, görevi dışına çıkıp, iddia ve savunmayı yorumlayamayacağını kaydederek, "Bilirkişi raporunda asli kusurlu, tali kusurlu gibi ifade kullanılamaz. 1,5 yıl sonra aranan sanık öldü, yeni raporda kimsenin adı geçmiyor ama ölen sanık asli kusurlu deniliyor. Bu raporu kabul etmemiz mümkün değil. Bu bölge zeytinlikti. Yumuşak zemin. Burası hala su altında. O çevrede yüksek katlılar yıkılmadı, depreme dayanıklı Rönesans rezidans yıkıldı. Buraya 6 kat izni verildi, dönemin Ekinci Belediye Başkanı bu kat sorunundan dolayı davalık oldu, sonra birdenbire kata artışı ortaya çıktı. Biz olası kastla yargılama talep ederken, şimdi tahliye edilecekler kaygısını yaşıyoruz. Mehmet Yaşar Coşkun tali değil asli kusurludur, kaçma ihtimali vardır" şeklinde konuştu.
Mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına, yeni bir bilirkişi raporu hazırlanmasına ve firari müteahhit Coşkun hakkında fethi kabir talebinin reddine karar verdi. Bir sonraki duruşma ise 3 Ekim'e ertelendi.