Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düzenlenen Kabine Toplantısı’nın ardından, Türkiye’nin pek çok yerinde meydana gelen orman yangınlarına ilişkin, “Devam eden iki yangın dışında diğerlerinin tamamını kontrol altına aldık. Bugün şu ana kadar çıkan yangınların yüzde 96'sı insan kaynaklıdır. Yani sigara izmaritinden, söndürülmeyen piknik ateşini ormana bırakılan camlardan anız yakmaya kadar çoğu zaman önemsiz görülen ihmallerin bedelini milletçe hep beraber ödedik. Halen de ödüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen Kabine Toplantısı'na başkanlık etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında, geçen hafta Eskişehir'de orman yangınına müdahale ederken şehit olan 5 orman işçisi ile 5 AKUT gönüllüsü ve Hatay İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı’nda aşırı sıvı kaybı sonucu hayatını kaybeden 2 asker için Allah’tan rahmet diledi. Şehitlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı temennisinde bulunan Erdoğan, “Yeşil vatanın tüm muhafızlarına fedakârlıkları nedeniyle ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı.
Her iki olayla ilgili soruşturmaların sürdüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı, “Milletçe hepimizi yasa boğan bu iki elim hadisenin nedenleri en kısa sürede ayrıntılarıyla ortaya çıkacak. İhmali olan varsa gereği yapılacaktır. Devletimiz tüm imkânlarıyla şehit ailelerimizin yanındadır. Benzer acıların bir daha yaşanmaması dileğiyle milletimizin başı sağ olsun” diye konuştu.
“Türkiye, birçok alanda son asrın en parlak dönemini yaşıyor”
Erdoğan, ayrıca şunları söyledi:
“Ülke olarak sağlıktan eğitime, adaletten emniyete, tarımdan sanayiye, turizmden savunmaya uzanan geniş bir yelpazede çok yönlü bir atılım içindeyiz. Türkiye, savunma, güvenlik, dış politika başta olmak üzere birçok alanda son asrın en parlak dönemini yaşıyor. Devletimizin, tüm birimleri tam bir uyum içinde millete karşı görevlerini layıkıyla yerine getiriyor. Biz de hükümet olarak gündemimize en üst seviyede hakimiz. Önümüzde çıkan engellere ve kurulan tuzaklara takılmadan hedeflerimize doğru adım adım yürüyoruz.
Felaket tellalları ne derse desin, ülkemizin yolu da bahtı da açıktır. ‘Büyük ve güçlü Türkiye’ idealimize, bölgemizdeki tüm krizlere, çatışmalara rağmen daha önce hiç olmadığı kadar yakınız. Zorluklarla beraber kolaylıkların da bizleri beklediğinin gayet bilincindeyiz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Temmuz’da Milli Savunma Üniversitesi’nde kurmaylık eğitimini tamamlayan 241 subayın mezuniyet törenine katıldığını belirterek, “89 dost ve kardeş ülkeden gelen misafir subaylarla gurur duyduk. Ayrıca 6 yeni camiyi ibadete açtık” dedi.
20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdiği ziyareti de değerlendiren Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 51. yıl dönümünü coşkuyla kutladıklarını ifade etti. Ziyaret kapsamında Lefkoşa Kuzey Çevre Yolu, Maraş Sağlık Merkezi açılışlarını gerçekleştirdiklerini ve 320 yatak kapasiteli Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi’nin temelini attıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz’da İstanbul’da düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı (İDEF 2025) açılışına katıldığını belirterek, fuarın dünyanın en büyük üç savunma sanayi etkinliğinden biri haline geldiğini vurgulayarak, “Savunma sanayinde yerlilik oranını yüzde 20'lerden yüzde 80'in üzerine çıkardık. Yatırımlarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.
“Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın, ülkesine sahip çıkması muhalefetin millileşmesinde kıymetlidir”
“Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın, kameralar önünde şikayet ettiği ülkesine kapalı kapılar ardında sahip çıktığını iddia etmesi, şayet doğruysa, muhalefetin yerlileşmesi ve millileşmesi adına elbette kıymetli bir adımdır” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Biz bundan kesinlikle rahatsız olmayız. Dünyanın hemen hiçbir siyasi partisinde olmayan kendi ülkesini kötüleme alışkanlığından muhalefetin kurtulması bizi sadece memnun eder. Onları teşekkür dilenme zahmetinde bırakmaz kendilerini ve tebrik etmekten asla üşenmeyiz. Yeter ki Türkiye Partisi olmayı başarsınlar, yeter ki Ankara merkezli siyaset yapsınlar.”
“Türkiye olarak barış diplomasisine hız vermiş durumdayız”
Erdoğan, “Yakın çevremizde krizler, çatışmalar, savaşlar ve gerilimler artarak devam ederken, Türkiye olarak barış diplomasisine hız vermiş durumdayız” diyerek, şu ifadeleri kullandı:
“Rusya-Ukrayna Savaşı'nda ilk günden beri dengeli, hakkaniyetli ve barışı savunan bir politika benimsedik. Savaş baronlarının sözcülüğünü yapan muhalefetin, bizi çekmek istediği tuzağa düşmedik. Tahıl Koridoru Mutabakatı, Esir Takasları ve İstanbul- Antalya gibi şehirlerimizde yapılan görüşmeler, barışa olan inancımızın neticeleridir. İstanbul'da 16 Mayıs'ta gerçekleştirilen ilk tur müzakerelerin ardından karşılıklı bin esir takası yapılmıştır. 2 Haziran'daki 2’nci turun ardından ise, 7 bin kadar Ukraynalı askerin naaşlarına karşılık 997 Rus askerin cenazesi teslim edilmiş. Bin 200 kişiden müteşekkil 2’nci esir takası tamamlanmıştı. Dışişleri Bakanımızın kolaylaştırıcılığında, 23 Temmuz'da yapılan çok güçlü müzakerelerde ise, en az bin 200 kişi olmak üzere savaş esirlerinin takası kararlaştırıldı.
“Rusya-Ukrayna savaşının artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz”
Bu savaşın artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Liderler düzeyinde bir görüşmeye, ev sahipliği yapmaya hazır olduğumuzu her fırsatta vurguluyorum. Türkiye'nin samimi temennisi şudur: Nasıl müzakere masası İstanbul'da kurulduysa, uzak olmayan bir tarihte barış masası da yine Türkiye'de kurulacak. Bu kanlı savaş, noktalanacaktır.”
“Terörsüz Türkiye süreci, milletimizin projesidir”
Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Terörsüz Türkiye süreci, sadece Cumhur İttifakı'nın değil, aynı zamanda hükümetimizin, devletimizin hepsinden önemlisi milletimizin projesidir. 86 milyonun tamamının özlemi, beklentisi, hayalidir. Bu hayalin adım adım gerçeğe dönüşmekte olduğunu görüyoruz. Kimsenin endişesi olmasın, evvela girdiğimiz bu yol bizi demokrasi ile de ekonomisi ile de güçlü bir Türkiye'ye ulaştıracaktır. Yolun sonunda kardeşlik vardır, kalkınma vardır. Barış, huzur, dayanışma ve istikbali birlikte inşa etme iradesi vardır. Dolayısıyla sorumluluklarımızın ne kadar büyük olduğunu biliyoruz.
Onun için ne umut tacirliği ne de muhalefet gibi ucuz popülizm yapıyoruz. Devlet ciddiyetine bulunduğumuz makamın ağırlığına ve itibarına yakışır şekilde bu yolda itina ile ilerliyoruz. Milletimiz de bizim bu çabalarımızı hasbi ve harbi mücadelemizi yakından görmekte, menzile kazasız, belasız varmamız için dua etmektedir.
“Süreç ilerledikçe, zihinlerdeki soru işaretleri hızla kaybolmaktadır”
Süreç ilerledikçe, zihinlerdeki soru işaretleri hızla kaybolmakta, temkin ve ihtiyatın yerini güven ve umut almaktadır. Terörden ve şiddetten beslenenlerin tezviratları milletimizin engin basiret ve feraseti karşısında tuz buz olmaktadır. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde büyük bir iyimserlik havası hakimdir. Biz, bu umutları boşa çıkarmamak için canla başla çalışıyoruz. Sürecin, şeffaf ve olabilecek en geniş katılımla devam etmesine ehemmiyet veriyoruz. Bu konudaki üstün niyetimizi farklı vesilelerle çok net ortaya koyduk.
Meclis’teki tüm siyasi partilerin, Terörsüz Türkiye faaliyetlerine yapıcı katkı vermesini istediğimizi açıkça dile getirdik. Bu irademizin somut bir nişanesi olarak geçen hafta MİT Başkanımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çeşitli ziyaretler gerçekleşti. Ziyaretlerin akabinde yapılan açıklamaları dikkatle takip ettik. Türkiye, terör prangasından kurtulma mücadelesi kısır çekişmelere ve farklı ikbal hesaplarına kurban edilmemelidir. Siyasette pek çok şeyin kazası olmuştur ama bu konuda işi yokuşa sürmenin, süreci sulandırmaya çalışmanın mazereti olmaz. Bunu, ne millet affeder ne tarih.
“Terörsüz Türkiye süreci, Ana Muhalefet Partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır”
Terörsüz Türkiye süreci, özellikle Ana Muhalefet Partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır. Bu fırsatın değerlendirilmesi, bir nebze de olsa yapılan hata Ana muhalefetin sürece daha geniş bir mercekten bakarak tarihin doğru tarafında konumlanması milletimizin de beklentisidir. Siyaset kurumu, milletin müşterek menfaatleri söz konusu olduğunda görüş ayrılıklarını bir süreliğine rafa kaldırıp ortak zeminde buluşacak, sorunlara diyalogla çözüm arayacak olgunluğa erişmiştir. Terörsüz Türkiye süreci, bunun için önemli bir referans olacaktır.
Meclis Başkanı’mızın yürüttüğü çalışmaları, verdiği kapsayıcı ve uzlaştırıcı mesajları, bu bakımdan memnuniyetle karşılıyoruz. 86 milyonun tamamını ilgilendiren sadece bu günümüzü değil; ülkemizin istikbalini de şekillendirecek böyle bir mücadelede aklı selimin, sağduyunun, milli sorumluluk şuurunun en sonunda galip geleceğine inanıyorum. Bu meseleyi, iktidarı ve muhalefetiyle dayanışma içinde kalıcı biçimde çözmeyi temenni ediyor; bu konudaki iş birliği çağrımızı destekliyoruz.”
“İklim değişikliğinin bir sonucu olarak orman yangınlarındaki artış artık küresel bir sorun haline gelmiştir”
Türkiye’nin pek çok yerinde meydana gelen orman yangınlarına ilişkin konuşan Erdoğan, konuya dair şu ifadeleri kaydetti:
“İklim değişikliğinin bir sonucu olarak orman yangınlarındaki artış artık küresel bir sorun haline gelmiştir. Öyle ki 2002-2012 arasında dünyada yanan orman alanı 44 milyon hektar iken; 2013-2023 arasında bu rakam, 94 milyon hektara çıkmıştır. Dünyada son 9 yıl, 1880'den bu yana en sıcak 9 yıl olmuş. Geçen yıl, son 145 yılın en sıcak yılı olarak kayıtlara geçmiştir. Birleşmiş Milletler'e göre orman yangınlarında 2030 yılına kadar yüzde 14, 2050 yılına kadar ise yüzde 50 artış beklenmektedir.
Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi'ne göre, yılbaşından bu yana kıtada toplam 238 bin hektarlık alan yanmıştır. Geçen yıl aynı dönemde yanan orman alanı, 133 bin 320 hektardır. Yani geçen yıla göre Avrupa'da yanan alan iktidar olarak söylüyorum. Yaklaşık iki kat artmıştır.
“Bu yılın ilk 6 aylık kuraklık haritalarına baktığımızda, ülkemizde son 5 yılın en kurak günleri yaşanıyor”
Bu yılın ilk 6 aylık kuraklık haritalarına baktığımızda, ülkemizde son 5 yılın en kurak günleri yaşanıyor. 25 Temmuz'da bazı yerlerde görülen 50 derece ile ülkemizde, tarihin en yüksek sıcaklık değeri kaydedildi. Aşırı sıcaklar, düşük nem ve şiddetli rüzgar maalesef yangın riskini daha da yükseltiyor. Devlet olarak bütün planlarımızı, bu ürkütücü veriler temelinde yapıyoruz. Artık tehditler karşısında yeşil vatanımız olan ormanlarımızı korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığımız sonbahardan itibaren yangına hassas illerimizdeki bütün köylerimizde bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirdi.
Ormanların temizliğinden bakımına kadar gerekli bütün hazırlıktan çok büyük özenle yapıldı. Yeni araç ve ekipmanların eklenmesiyle hava ve kara filomuz yangınlara hazır hale getirildi. 27 uçak ve 105 helikopter ülke genelinde 65 noktada 6 bine yakın kara aracımız ise bin 600 noktada konuşlandı.
“Dünyada sadece beş ülkenin sahip olduğu yangın yönetim uçağımız Otağ, bu konuya ehemmiyet verdiğimizin göstergesidir”
Orman teşkilatımız 25 bin yangın personeli ve ihtiyaç halinde desteğe gelen 132 bin gönüllüsü ile 1 Mayıs'tan itibaren teyakkuz durumuna geçtik. Ormanlarımızı 14 insansız hava aracı ve 776 gözetleme kulemizle 7 gün 24 saat takip ediyor ve yangın meydana geldiğinde sadece 2 dakika içinde tespit ediyoruz. Bu alanda insansız hava aracı kullanan iki ülkeden biriyiz. Kendi geliştirdiğimiz meteorolojik erken uyarı sistemimizle riskli bölgeleri önceden görüyor, önlemleri artırıyoruz. Dünyada sadece beş ülkenin sahip olduğu yangın yönetim uçağımız Otağ da bu konuya ne kadar ehemmiyet verdiğimizin bir başka göstergesidir.
Sahip olduğumuz bu teknolojiler sayesinde yangına ilk müdahale süresini 40-45 dakikalardan 10-11 dakikalara kadar düşürdük. Hava ve kara araçlarımızın daha hızlı su alabilmesi için göreve geldiğimizde hiç olmayan yangın gölet ve havuzlarının sayısı bugün 4 binn 796'ya ulaştı. Yine 2002'de 73 ton olan havadan su atma kapasitemiz bugün 438’e yükseldi. Tarihimizin en güçlü hava ve kara filosuyla yılbaşından bu yana toplam 4 in 247 yangınla mücadele ettik. Bu yangınların 3 bin 102'si 1 Haziran'dan bu yana meydana geldi.
Devam eden iki yangın dışında diğerlerinin tamamını kontrol altına aldık. Bugün şu ana kadar çıkan yangınların yüzde 96'sı insan kaynaklıdır. Yani sigara izmaritinden, söndürülmeyen piknik ateşini ormana bırakılan camlardan anız yakmaya kadar çoğu zaman önemsiz görülen ihmallerin bedelini milletçe hep beraber ödedik. Halen de ödüyoruz. Elbette çok az da olsa sabotaj ve kasıtlar da var. 1 Haziran'dan bu yana 149 şüpheli gözaltına alınmış, 38 kişi tutuklanmış, 61 kişi hakkında adli kontrol kararı verilmiştir. Son olarak Bursa'daki yangını çıkardığı düşünülen daha önce hakkında FETÖ'den işlem yapılmış bir şahıs yakalanmıştır.
“Aynı şekilde Akdeniz kuşağında yer alan ülkelerin tamamından daha fazla hava aracına sahibiz”
Bu vesileyle Bursa Kestel'deki orman yangınına destek için görev yapan su tankerinin dün kaza yapması Şehit olan üç gönüllümüze Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Burada şunu da belirtmek durumundayım. Yangınlara hızlı ve etkin müdahalemizin neticesini diğer ülkeler kıyasladığımızda da çok net görüyoruz. 2020-2024 arası orman varlığına göre yanan alan oranına baktığımızda ülkemiz 1 bölü binlik oranla İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'dan çok daha iyi durumdadır.
Aynı şekilde Akdeniz kuşağında yer alan ülkelerin tamamından daha fazla hava aracına sahibiz. Ancak iklim değişikliği şiddetini her geçen yıl artırıyor ve artıracak. Bunun için ilave tedbirler alıyoruz. Almayı da sürdüreceğiz. Unutmayalım ki bu bir savaş, bir yeşil vatan müdafaası. Bu siyasi düşmana karşı çünkü herkes bilsin ki gereken ne yapıyoruz, yapmaya devam ediyoruz. Ülkenin başına gelen her felaketten hemen siyasi rant devşirmeye çalışan fırsatçılara bütün bunlara rağmen yapacağız. Ellerini oluşturanlara, dezenformasyon yayanlara, her fırsatta ilkesini kötüleyen vedalara rağmen bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Ama bu savaşı milletimiz olmadan kazanamayız.”