CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "63'te, 68'de, 89'da belediyesini kazandığımız, çoktandır belediyemiz olmayan, milletvekilimiz olmayan ama küsmediğimiz, kusuru kendimizde aradığımız, anlamaya, kendimizi anlatmaya çalıştığımız ve bugün görüyorum ki artık kucaklaştığımız bir yer Aksaray. Buradan, Aksaray'ı kalesi görenlere, çantada keklik görenlere, oyları alıp sırtını dönenlere şunu söylüyoruz ki: Artık kale siyaseti bitmiştir. Aksaray kimsenin kalesi değildir, Aksaray milletin kalesidir" dedi.
CHP’nin Silivri’de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Türkiye’nin başka bir ilinde düzenlediği ''Millet İradesine Sahip Çıkıyor'' mitinglerinin 15'incisi, Aksaray’da 15 Temmuz Milli İrade Meydanı’nda yapıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitinnte yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Al kınalı koçların, kuzunların var. Tuğba kevser, bahçelerin bağın var. Egecik'ten Hasandağ'a yolun var. Sultansın gönlüme, yarsın Aksaray. Somuncu Baba'nın mekânı ili, 70 bin erenin kulağı, dili. Kapında yetişmiş Bayram-ı Veli, muhabetsin gönlümde, yarsın Aksaray. Yazın ortasında bir cuma akşamında, bu sıcakta son seçimlerde yüzde 7-7,5 oy aldığımız Aksaray'da bu meydanı görsün Türkiye! Aksaray'ı görsün Türkiye! Aksaray, güçlü bir, güçlü bir örgütümüzün, çalışkan neferlerimizin olduğu, ancak uzun senedir, 63'te, 68'de, 89'da belediyesini kazandığımız, çoktandır belediyemiz olmayan, milletvekilimiz olmayan ama küsmediğimiz, kusuru kendimizde aradığımız, anlamaya, kendimizi anlatmaya çalıştığımız ve bugün görüyorum ki artık kucaklaştığımız bir yer Aksaray. Buradan, Aksaray'ı kalesi görenlere, çantada keklik görenlere, oyları alıp sırtını dönenlere şunu söylüyoruz ki: Artık kale siyaseti bitmiştir. Aksaray kimsenin kalesi değildir, Aksaray milletin kalesidir.
"Sadece yandaşları, menfaat çetelerini gören, vatandaşa sırtını dönen bir kara düzen var"
Bir anda kutuplaşma siyaseti: bir farklılık bulalım, üstünde tepinelim, belirgin kılalım, tarafları ayıralım, uzaklaştıralım, kutuplaştıralım, karşı kutbu şeytanlaştıralım, arkamızı kalabalıklaştıralım... Bu siyasetten bu millet çok çekti. Biz Aksaray'a kutuplaştırmaya değil, kucaklaşmaya geldik, kucaklaşmaya. Bizim siyasetimizin ötekisi yok! Berikisi yok! Kimseyi itmez, kimseyi kalkmaz, kimseyi hor görmez, kimseye yukarıdan bakmayız! Ama vaktiyle Erdemliler Hareketi diye yola çıkan, 'AK Parti kuruyoruz' diye yola çıkan ama bugün Türkiye'ye kara bir düzen dayatanlar var. Maalesef bu kara düzen artık sınıfları ayıran, ötekini düşünmeyen, bu kara düzen toplumu zengin-fakir diye ayıran, iktidara yakın-uzak diye ayıran ama bırakın bir partinin üyeliğini, gönül vereni, onları vaktiyle sırtında taşıyanı bile yolda bırakan, sadece yandaşları, menfaat çetelerini gören, vatandaşa sırtını dönen bir kara düzen var.
"Aksaray Tayyip Erdoğan'ın dolduramadığı, doldursa da böyle taşıramadığı bu meydanı doldurdu"
Aksaray'ın AK Partili, MHP'li, geçmişte üye olmuş, oy vermiş; bu partiden, bu partilerden medet ummuş ama günü gelip de görünce ki bu partilerde emeklinin dostu yokmuş, asgari ücretlinin dostu yokmuş, Aksaraylı çiftçinin, hayvancılıkla uğraşanın AK Parti'de dostu yokmuş. Varsa yoksa zenginlermiş. Madem ki bunca yıl sonra AK Parti Aksaray'a, yoksula, çiftçiye, memura sırtını dönmüş, artık o eski günler geçmiş.
Bundan böyle biz Aksaray'da sosyal demokratlarla muhafazakâr demokratlar, milliyetçi demokratlarla liberal demokratları, Kürdünü, Türkünü, Alevisini, Sünnisini birlikte kucaklıyoruz, bütün demokratları. Anadolu irfanının kök saldığı topraklardayız. Somuncu Baba'nın doğasını almış güzelim Aksaray'dayız. Yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan vatanseverlerin, milliyetçilerin canım Aksaray'ındayız. Hepinizi çok seviyoruz. Kurtuluş Savaşı'nda nice Aksaraylı can vermiş. O dönemde Millî Mücadele'ye katılan Mustafa Vehbi Bey, 1920'de mebus olmuş. Sonra ordu ihtiyaç duymuş. Bütün varlığını, bütün katarındaki develeri orduya bağışlamış. Kendine bir kuruş para ayırmamış. Bir yanda Mustafa Vehbi Bey gibi tüm servetini vatan için sıfırlayanlar; bir yanda 'babacım, babacım' deyip paraları sıfırlayanlar... İşte Aksaray, bu çelişkilerden, bu haksızlıklardan, bu kendine sırt dönenlerden çok çektiğinden; Aksaray, vesayete geçit vermediği için; Aksaray, kendini görmeyenleri artık 'Gözüm görmesin' dediği için; Aksaray, hiçbir suçu olmayanlara kara çalan bu kara düzene isyan ettiği için bugün bu meydanı, Tayyip Erdoğan'ın dolduramadığı, doldursa da böyle taşıramadığı bu meydanı doldurdu.
"Biz buraya, geldiklerinde sekiz çeyrek altın alan en düşük emekli maaşının, iki buçuk çeyrek altına düştüğü için geldik"
Bu meydan boşuna dolmadı çünkü biz buraya yazın ortasında Aksaray'a bir miting yapmaya gelmedik. Biz buraya bugün adaletsizliklere isyan etmeye, hem mutfaktaki, pazardaki yangını görmeye, gelir adaletsizliğine, vergi adaletsizliğine isyan etmeye, mahkemedeki adaletsizliklere, Silivri'deki adaletsizliklere isyan etmeye... Biz buraya, oyu aldıklarında 'millî irade' diyenlerin, şimdi yenemediklerini anlayınca darbe yapmaya kalktıkları Ekrem İmamoğlu'na sahip çıkmak için geldik. Biz buraya, geldiklerinde sekiz çeyrek altın alan en düşük emekli maaşının, iki buçuk çeyrek altına düştüğü için; geldiklerinde yedi çeyrek altın alan asgari ücretlinin, bugün üç çeyrek altına düştüğü için; bugün kiralar alıp başını gittiği halde açlık sınırı altında asgari ücrete, açlık sınırının neredeyse yarısına emekli maaşına mahkûm edilenlerin adaletini aramak için...
Biz buraya miting yapmaya değil, eylem yapmaya geldik, eylem yapmaya.
''4 bin 250 liraya Emine Teyzemi mahkûm edenlere yazıklar olsun böyle düzene''
Buraya gelmeden sabah TUSAŞ'ımıza gittik. Oradan Kahramankazan'a geçtik. Kahramankazan'da bir kuyumcuda çok kızıyor Tayyip Bey, 'Kuyumcu kuyumcu geziyor. Almış eline bir hesap makinesi, altın hesabı yapıyor. O hesapları bırak.' diyor. Bugün bir kuyumcuda demin söylediğim altın hesaplarını yaparken bir teyzem geldi. 'Ne alıyorsun teyzem?' dedim. 'Ne alayım teyzeciğim, 4 bin 250 lira alıyorum' dedi. Bir başına, bir başına bir ay boyunca 4 bin 250 liraya Emine Teyzemi mahkûm edenlere yazıklar olsun böyle düzene. Yazıklar olsun. Bundan sonra, hep beraber, omuz omuza bir büyük mücadeleyi vereceğiz. Bundan sonra asla birbirimizi yalnız bırakmayacağız. Gıda enflasyonunda dünyada ikinci olan, her şeye para bulup, asla ve asla asgari ücretliye, emekliye para bulmayan bu düzen, işsizlikte yüzde 33'le rekor kırdı. Gençlerimizin yüzde 40'ı, kadınların yüzde 38'i ve Türkiye'nin yüzde 33'ü işsizlikle boğuşuyor. Hâlâ daha 600 bin kamu işçisine hakları olan sözleşmeyi yapmadılar. Söz verdiklerinden caydılar. Geri döndüler. Miting yapanlara, eylem yapanlara kulak asmadılar. Son çare 'boykot' diyenlerin boykotunu iptal ettiler. Şimdi Türk-İş, 500 iş yerinde birden bundan sonra greve çıkmaya, eylem yapmaya karar vermiş. Sözüme değer veren herkese sesleniyorum. Şimdi vakit, cesaret gösteren işçilerin arkasında durma vaktidir. Onlara sahip çıkma vaktidir. Hepimiz şunu bilelim: İşçi kurtulmadan memleket kurtulmaz. Emekli kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Çiftçi kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Karşı karşıya getirdikleri gençler kurtulmadan polis, polis kurtulmadan jandarma, memur kurtulmadan memleket kurtulmaz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, kurtuluş yok.
''Ülkenin en zengin yüzde 20'si servetin yüzde 90'ını almış, geri kalan yüzde 80'e sadece yüzde 10 kalmış''
'Gelmez, sesim oraya gitmez' dediniz ama biz sizin sesinizi duyduk. And olsun ki Türkiye duydu. O sarayda oturanlar duydu. Hakkınızı alacağız. Söke söke alacağız. Türkiye'de bir piramit olmuş. En tepede saray düzeni oturuyor. Onun altında zenginler oturuyor. Ama en dipte bu meydan eziliyor. Aksaray eziliyor. Rakama bak, rakama bak! Ülkenin en zengin yüzde 20'si servetin yüzde 90'ını almış, geri kalan yüzde 80'e sadece yüzde 10 kalmış. And olsun ki, and olsun ki geleceğiz. And olsun ki kısa çöp, uzun çöpten; küçük gördükleri uzun adamdan, Aksaray, saraydan hakkını alacak. Söke söke alacağız. Hak olursa, hukuk olursa, adalet olursa işte o zaman bu meydandaki herkesin hakça yaşadığı, hakça çalıştığı, hakça bölüştüğü, kimsenin hakkının öbürüne geçmediği, kimsenin evladının kapatamayacağı kadar bir farkla hayata geriden başlamadığı, zenginin çocuğunun özel okulda; garibanın çocuğunun memnun olunmayan eğitim sistemine mahkûm olmadığı, parası olanın özel hastanede bakılıp olmayana aylar sonrasına randevuların verilmediği, kimsenin çocuğunun pazarda istediği şeftaliyi, armudu alamadığı için babaların gözlerinin dolmadığı, hiçbir ananın evladının isteğini duymazdan gelmediği, kimsenin geride kalmadığı, kimsenin gırtlağının düğümlenmediği, gözlerinin dolmadığı bir düzeni hep beraber kuracağız Aksaray'la.
"Hep beraber kazanacağız, hep beraber başaracağız"
Memlekette büyük bir kriz var. Ormanlarımız yanıyor, millet damacanayla su koşmuş, suyu kapmış, bir başına söndürmeye uğraşıyor. Deprem oluyor, millet elleriyle enkaz kaldırmaya çalışıyor. Asker mağaraya giriyor, metan gazından cenazeleri çıkıyor. İşçi maden ocağına giriyor, 301 tane civciv ölse Avrupa'da ülkede gündem olur. 301 madenci bir hiç uğruna hayatını kaybediyor. Pandemi oluyor, millet çaresiz kalıyor, aç kalıyor, işsiz kalıyor. Tarlaya don vuruyor, çiftçinin gözü yaşlı kalıyor, eli boş kalıyor. Nerede diyorsunuz? Kim koşacak, kim gelecek? Devlet bekleniyor ama artık bir avuca bakıyor, milletin gözüne bakmıyor. Onu atayan Cumhurbaşkanı'nın gözüne bakan, milletin yüzüne bakmayan, bakanlık yapmayan, sadece ve sadece Cumhurbaşkanı’na methiyeler düzen, emrine uyan bir sistem geliyor. Onun için bu kara düzene karşı, bu hiçbirimizi görmeyen, sadece kendini bilen bu düzene karşı hep beraber mücadele edeceğiz. Hep beraber kazanacağız. Hep beraber başaracağız. Hepinize inanıyorum. Hepinize güveniyorum.''
Özgür Özel'in konuşması sırasında vatandaşlar, "Tayyip istifa'', ''Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz'', ''Hükümet istifa'', ''Hak, hukuk adalet" sloganları attı.
(Sürecek)