ABD'nin eski Başkanı Donald Trump'ın, Afganistan'daki Bagram Hava Üssü'nün yeniden kontrol altına alınması gerektiğine dair açıklamaları, uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından dikkatle değerlendiriliyor. Trump’ın bu çıkışı, yalnızca askeri değil, aynı zamanda stratejik ve politik mesajlar taşıyor. Uzmanlara göre bu söylem, hem Amerikan iç siyasetine hem de Çin’e yönelik ince mesajlar içeriyor.

Bagram Üssü Neden Önemli?

Beykoz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han’a göre Bagram Hava Üssü, sadece bir askeri üs değil; aynı zamanda bölgesel güç projeksiyonunun kritik bir parçası. Han, “11 Eylül sonrası ABD’nin Orta Asya ve Afganistan’daki varlığı, özellikle İran ve Çin’e yönelik jeopolitik baskı kurma çabasının temel taşlarından biriydi,” diyor. Ancak Han’a göre ABD bu üsleri uzun vadede elinde tutmakta başarısız oldu. Orta Asya’daki üsler birer birer kaybedildi, ardından Afganistan’daki kaotik çekilme süreciyle birlikte Bagram da boşaltıldı. Sonuç olarak, Afganistan tekrar Taliban’ın kontrolüne geçti.

Husilerden İsrail’e “Filistin-2” Füzesiyle Saldırı: Yafa Hedef Alındı
Husilerden İsrail’e “Filistin-2” Füzesiyle Saldırı: Yafa Hedef Alındı
İçeriği Görüntüle

Han, bu noktada ilginç bir tespitte bulunuyor: “Bagram kaybedildiyse, bunu kaybeden Trump'ın kendisi. Şimdi kendi kaybettiğini geri almaya çalışıyor.” Bu da Trump’ın açıklamasını sadece stratejik değil, aynı zamanda politik bir geri dönüş çabası olarak da okumayı mümkün kılıyor.

Trump, Biden’a Karşı Alternatif Bir Lider Portresi Mi Çiziyor?

Prof. Dr. Han, Trump’ın açıklamalarında Biden yönetiminin dış politika hatalarını telafi eden bir lider imajı çizmeye çalıştığını vurguluyor. Trump’ın “vizyoner” bir lider gibi görünme çabası içinde olduğunu belirten Han, bu açıklamaların yalnızca iç politikaya değil, aynı zamanda dış aktörlere de mesaj taşıdığını ifade ediyor: “Trump, Batı İttifakı'nın temel değerlerini hiçe sayarak tamamen pragmatik, oportünist bir dış politika yürütüyor. Verdiği mesaj şu: ‘İşimizi görüyorsanız, kim olursanız olun iş birliği yaparız.’ Bu söylemin içinde Taliban da yer alıyor.”

Ancak Han, Amerikan askerinin Afganistan topraklarına geri dönmesinin pek olası olmadığını düşünüyor. Ona göre, bu konuda Taliban’ın Trump’tan daha ilkeli bir duruş sergilemesi muhtemel: “Trump üzerinden bile olsa Amerikan askerine yeniden üs imtiyazı tanınacağını sanmıyorum.”

Çin’e Karşı Yeni Bir Stratejik Hamle mi?

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ramazan Erdağ ise Trump’ın açıklamasını doğrudan Çin’e yönelik bir dış politika mesajı olarak yorumluyor. Erdağ’a göre, Trump’ın bu çıkışı “Trump 2.0 doktrini”nin bir parçası olarak okunabilir. Bu doktrine göre Rusya stratejik rakip, Çin ise doğrudan bir tehdit olarak konumlanıyor. Dolayısıyla Bagram gibi bir üssün yeniden devreye alınması, Çin’in bölgesel ve küresel etkisini sınırlamak amacı taşıyabilir.

Erdağ, Bagram Üssü’nün tekrar ABD’ye açılması durumunda, bu adımın Çin’in nükleer kapasitesini izlemek ve sınırlamak için kullanılabileceğine dikkat çekiyor. Ayrıca bu gelişmeler, uluslararası sistemdeki güç dengesinin Batı'dan Asya-Pasifik’e doğru kaydığı yönündeki tartışmaları da yeniden alevlendirebilir.

Sessiz Kalan Çin Ne Yapacak?

Prof. Dr. Han, Çin'in bu gelişmelere yüksek perdeden bir tepki vermeyeceğini düşünüyor. Çin’in stratejik aklına vurgu yapan Han, Pekin yönetiminin bu durumu sessiz ve perde arkası diplomasiyle yönetmeyi tercih edeceğini ifade ediyor. Bu da Trump’ın açıklamalarının Çin tarafından daha çok bir “nabız yoklama” olarak algılanabileceğine işaret ediyor.

Sonuç: Siyaset, Strateji ve Simge Üs

Trump’ın Bagram Hava Üssü’nü yeniden gündeme taşıması, sadece bir dış politika açılımı değil, aynı zamanda kendi siyasi mirasını yeniden inşa etme çabası olarak da değerlendiriliyor. Üssün yeniden devreye alınması şu an için pek mümkün görünmese de, bu açıklamalar ABD'nin Orta Asya ve Çin politikalarına dair yeni ipuçları sunuyor. Trump’ın bu çıkışları, 2024 seçim sürecinde dış politikayı nasıl kullanmak istediğini de gösteriyor: Geçmişin hatalarını avantaja çevirerek, “güçlü lider” algısını pekiştirmek.

Kaynak: AA