CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM Genel Kurulu'nda "Gençlik Kolları Genel Başkanı'mız yargılanıyor, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in avukatı orada, Genel Başkanı'mız ve milletvekilleri mahkemeyi takip ediyor, ayağa kalkıyor 'Akın Gürlek kadar kafanıza taş düşsün' diyor. Düşmüş zaten, Akın Gürlek kadar bir taş adaletin kafasına düşmüş, yargının üzerine düşmüş. Bu yetkiyi kimden alıyor Akın Gürlek? Hukuku askıya aldı adam, hukuk askıya alındı" dedi.

İstanbul'da 1 Mayıs'ta olağanüstü önlemler İstanbul'da 1 Mayıs'ta olağanüstü önlemler

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM Genel Kurulu'nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyonları eleştirdi. Gizli tanık ifadeleriyle masum insanların hapiste olduğunu belirten Başarır, şöyle konuştu:

"Gece yarısı tutuklamalarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyonlarda toplam 72 kişi tutuklandı. Maalesef ki artık ülkemizde Ceza Kanunu'nda 'somut delil' kavramı bir kenara bırakıldı. Utanç verici deliller, gizli tanık ifadeleri, çürümüş tanıkların suç duyurusuyla 72 masum insan cezaevinde. Üzülüyorum, İSKİ Genel Müdürü günlerce Vatan Emniyetinde. Normalde bu insanların hepsi bir davetiyeyle gelecek insanlar. İnsanları öldürmek, insanları hastaneye götürmek, insanları yıpratmak yakışıyor mu adalete? Zabıta müdürü, 43 yıldır yıldır görev yapmış, Ali Müfit Gürtuna'yla görev yapmış, Kadir Topbaş'la görev yapmış, Ekrem Bey'le görev yapmış; suç örgütüne üye olmaktan tutuklandı. Peki, bu zabıta müdürü, Kadir Topbaş döneminde masumdu bugün mü terörist oldu? Ali Müfit Gürtuna döneminde masumdu bugün mü terörist oldu? 

Gençlik Kolları Genel Başkanı'mız yargılanıyor, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in avukatı orada, Genel Başkanı'mız ve milletvekilleri mahkemeyi takip ediyor, ayağa kalkıyor 'Akın Gürlek kadar kafanıza taş düşsün' diyor. Düşmüş zaten, Akın Gürlek kadar bir taş adaletin kafasına düşmüş, yargının üzerine düşmüş. Bu yetkiyi kimden alıyor Akın Gürlek? Hukuku askıya aldı adam, hukuk askıya alındı."

"1 Mayıs Taksim alanının korkusundan artık hükümet bir an önce vazgeçmeli"

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de 1 Mayıs kutlamaları için Taksim çağrısı yapan yurttaşların gözaltına alınmasına tepki göstererek şunları söyledi:

"Dün gözaltılarla güne başlamıştık, onlarca kentte yüze yakın insan gözaltına alınmıştı. Bugün de o gözaltı operasyonlarının devam ettiği haberiyle yine güne başladık ve şu anda 1 Mayıs öncesi gözaltıların sayısı 200'e ulaşmış durumda. Gözaltına alınanlar arasında EĞİTİM SEN yöneticileri, üniversite öğrencileri, sendikacılar, sanatçılar, yayıncılar, gazeteciler, ekolojistler, devrimci kurumların temsilcileri yer alıyor ve bütün bunların niye gözaltına alındığına dair hiçbirimizin hiçbir fikri yok. Gözaltına alınanların tek bir ortak noktası var, 1 Mayıs için Taksim'e çağrı yapmış olmak ve anladığımız kadarıyla 1 Mayıs için Taksim'e çağrı yapmak bugün itibarıyla hükümet açısından gözaltına alınmak ve hatta belki de tutuklanma gerekçesi çünkü gözaltına alınanlar 1 Mayısa, Taksim'e çağrı yaptıkları için örgüt üyeliğinden şu anda sorgulanıyorlar. DEM Parti olarak derhâl bu gözaltı dalgasının sonlandırılmasını, gözaltına alınan bütün arkadaşlarımızın derhâl bırakılmasını ve 1 Mayıs Taksim alanının korkusundan artık hükümetin bir an önce vazgeçmesini, Taksimi 1 Mayıs işçilerine emekçilerine açması çağrımızı buradan bir kez daha yapmak istiyoruz."

Koçyiğit ayrıca 1937'de Dersim'de meydana gelen olaylarla ilgili gizli belgelerin açıklanması ve yüzleşme komisyonu kurulması talebini ifade ederek şöyle konuştu:

"4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu kararıyla Tunceli Harekatı'nın başladığı tarihtir. Resmî kaynaklara göre 12 bin Dersimli ve muhalif tarihçilere göre 70 ile 100 bin arasında insanın öldürüldüğü katliamın adıdır Dersim katliamı. Bu, tarihe gömülmek istenen bir halkın, bir inancın, bir tarihin, bir dilin, bir kültürün adıdır aynı zamanda. Dersim'de katledilen sadece insanlar değildi, aynı zamanda hafızamız, mezarlarımız anılarımız, dilimiz, inancımız da toprağa gömülmeye çalışıldı. 4 Mayıs Dersim tertelesinin yıl dönümü yaklaşırken şunu ifade etmek istiyoruz: Devlet kendi halkından özür dilemeyi, kendi işlediği suçlarla yüzleşmeyi ve gerçekten adaleti sağlamayı bilmelidir. Bugün hakikat olmadan adaletin, adalet olmadan da barışın olmayacağını çok iyi biliyoruz. Bu nedenle, Dersim'in gizli kalan arşivleri açılmalı, bir hakikat ve yüzleşme komisyonu kurulmalı, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklanmalı, toplu mezarlar tespit edilip açıklanmalı, kayıp çocukların izine düşünmeli ve mutlaka aileleriyle buluşturulmalı, katliamı planlayan ve uygulayanların tarih önünde mahkûm edilmesi bu anlamıyla yargılanmaları sağlanmalıdır ve elbette ki bu halkın hakikati tanınmalı, o anlamıyla Dersim'e 'Dersim' adı iade edilmelidir."

Kaynak: ANKA