Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, Serdar Öktem’in öldürülmesinde emniyetten açıklama beklediklerini, faili meçhul olayların aydınlatılmasının Türkiye’nin normalleşmesi için şart olduğunu söyledi.

Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Çayır, Ankara'da öldürülen avukat Serdar Öktem ile bağlantılı dosyanın aydınlatılmadığını vurguladı; emniyetin üçüncü gün olmasına rağmen net bilgi vermediğini belirtti. Türkiye’de faili meçhul olayların sürdürülemez olduğunu söyleyen Çayır, adalet ve hesap verilebilirlik çağrısı yaptı. Ayrıca Meclis’teki protokol düzenlemeleri, sanatçı-operasyonları ve Gazze’ye ilişkin görüşlerini sert bir dille aktardı.

Özgür Özel: "200 gündür haksızlığa, hukuksuzluğa direniyoruz"
Özgür Özel: "200 gündür haksızlığa, hukuksuzluğa direniyoruz"
İçeriği Görüntüle

Çayır’ın emniyet ve adalet çağrısı

Remzi Çayır, Serdar Öktem’in öldürülmesine ilişkin özellikle emniyetten beklenen açıklamaların yapılmadığını kaydetti. Çayır, “Bugün üçüncü gün emniyet açıklama yapmıyor. Sanıkların ifadelerine dayanarak en azından doğru bir açıklama bekliyoruz” diyerek, soruşturmanın şeffaflığına vurgu yaptı. Çayır, dosyayı yakından takip ettiğini ve duruşmalarda bulunduğunu belirterek; Öktem’in, Sinan Ateş cinayetinin “düğüm noktası” olduğunu ifade etti. Bu tür cinayetlerin aydınlatılmaması halinde toplum vicdanında derin yaralar açılacağını, faili meçhul olayların tekrarlanma riskinin süreceğini söyledi. Ayrıca Muhsin Yazıcıoğlu, Gün Sazak ve Uğur Mumcu gibi tarihte tartışma yaratan suikast örneklerine değinerek, benzer olayların tekrar yaşanmaması gerektiğini savundu. Çayır’ın vurguladığı temel nokta, adalet mekanizmalarının etkin çalışması ve kamuoyunun doğru, zamanında bilgilendirilmesi ihtiyacı oldu.

Meclis düzeni, Bahçeli eleştirisi ve siyasi yorumlar

Çayır, TBMM'nin yeni yasama yılı açılışında Cumhurbaşkanı ile muhalefet liderlerinin yan yana gelmesine ilişkin sert eleştiriler yöneltti. Meclis’teki protokol ve oturma düzeninin planlı bir görüntü sergilediğini, bunun siyasette birlik gibi sunulmasının samimi olmadığını savundu. CHP’nin bazı açılışlarda yer almaması üzerinden yapılan tercihlere işaret eden Çayır, özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a ilişkin “umut hakkı” söylemini eleştirdi. “Hayırlı olsun Sayın Bahçeli, turp gibi bir oğlunuz oldu; Öcalan!” sözleriyle Bahçeli’yi sert biçimde hedef aldı. Çayır, terör örgütüne verilen meşruiyet tartışmalarının ve siyasi uzantılarına sağlanan alanın demokratik yapıyı zayıflatacağını öne sürdü. Bu bölümde Çayır, siyasi sorumluluk, söylem tutarlılığı ve kamu vicdanı temaları etrafında sert eleştirilerini sıraladı.

Basın, sanat ve hukukun işleyişine dair kaygılar

Çayır, son dönemde sanatçı, aydın ve gazetecilere yönelik operasyonlara tepki gösterdi; sabah erken saatlerde yapılan gözaltıların usul ve hukuka uygun olmadığını savundu. “Sanatçısını, aydınını, gazetecisini bu şekilde sabahın köründe gözaltına almak reva mı?” diye soran Çayır, suç varsa çağırılmanın, ifadenin alınmasının ve yargı sürecinin ardından karar verilmesinin gerektiğini belirtti. Hukukun artık araçsallaştığı iddiasını dile getirirken, eleştiri ve muhalefetin susturulmasının toplumda korku ve oto-sansüre yol açtığını ifade etti. Çayır, ifade özgürlüğü ile kamu düzeni arasındaki hassas dengenin korunmasının önemine dikkat çekti; hukukun herkes için eşit uygulanmasının hem toplumsal barış hem de demokratik meşruiyet için zorunlu olduğunu söyledi.

Kaynak: ANKA