CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Program Çalıştayı'nın açılış konuşmasında "Karşımızdakilerin araç olarak gördükleri demokrasiyi artık bir kenara bırakıp hatta ve hatta buraya gelmelerini sağlayan sandığı ortadan kaldırmaya niyetlendikleri bir sürecin içindeyiz. O yüzden bize bu mücadelede de cesaret düşüyor, kararlılık düşüyor. Tarihte görülmemiş mitinglerle meydanların bize kattığı enerjiyle birlikte bir mücadeledeyiz. Ama işin bu büyük değişim ve dönüşümün bir de bu safhası var. Bu safhasını yapmak için de sizlerle birlikteyiz" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti genel merkezinde CHP Program Çalıştayı'nın açılış konuşmasını yaptı. Özel şunları kaydetti:

"4-9 Eylül geçen sene aynı tarihlerde yaptığımız ve üzerinde bir yıla yakın çalışıp da daha sonra uzun uzun tartıştığımız parti tüzüğümüzde artık Kuruluş Haftası olarak tanımlandı. CHP, 9 Eylül 1923 tarihinde verdiği Osmanlıca dilekçeyle kurulan bir parti. Bunun orijinal nüshası ve daha sonra Latin alfabesiyle yazılmış hali hem arşivimizde hem Devlet Arşivi'nde hem benim odamda bulunuyor. Bir tartışmamız vardı geçen seneye kadar. Parti 9 Eylül 1923'te kuruldu resmen ve 102'nci yaşında. Ama çok sayıda CHP'de çalışan akademisyenin buna itirazı vardı. 1927 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ilk kurultayında Nutuk'u okumaya başlamadan önce CHP'nin ikinci kongresine hoş geldiniz dedi, o zaman kongre deniyor. Ve öyle ikinci dediğinde salonun meraklı bakışları üzerinde birincisini Sivas'ta yapmıştık 4 Eylül 1919'da dedi. Tabii bu CHP'nin kökünü nereden aldığını ve bugünlere nerelerden geldiğini hatırlatması açısından çok önemli bir tarihe not düşüş.

"4-9 Eylül tarihlerini kuruluş haftamız olarak tarif ettik"

Biz de geçen sene yaptığımız yeni tüzüğümüzde 4-9 Eylül tarihlerini kuruluş haftamız olarak tarif ettik. Bu sene bu haftanın ana temasını program çalışmamız olarak belirledik. CHP yönetimine geldiğimiz süreçteki birinci vaadimiz, hep birlikte demokratik çağın gereklerini karşılayan parti içi demokrasiyi önceleyen kurulları ve kuralları önceleyen ve yenileyen bir tüzük yapacağız demiştik. Ardından parti programımızı içinde bulunduğumuz sürece ve hazırlandığımız iktidara uygun hale getireceğiz demiştik. Onun için attığımız adımlar maalesef 19 Mart sivil darbe süreciyle kesildi. İki, üç ay gibi ister istemez bir gerileme oldu. Bütün çalışmalar kesilmedi. Sizlerin katkıları devam etti. Görev paylaşımları ve bu binadaki ve CHP'nin yönetim kademelerindeki yüksek tansiyondan etkilenmeyen alanlarda çalışmalar devam etti. Ama ardından yaza girmemizle birlikte başta Genel Sekreterimiz Selin Sayek Böke arkadaşlarımız tatillerinden, gecelerinden fedakarlık ederek, o arada kaybedilen birkaç ay telafi edildi ve bu haftaya 81 ilimizde, il danışma kurullarıyla başlayan, 973 ilçemizde ilçe danışma kurullarında tartışılan, kendilerine yollanan yönergeyle partinin bugünkü yöneticileri, aktif üyelerinin yanında geçmişte partiye emek verenler, parti üyesi olsunlar, olmasınlar meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının varsa kendi ilçelerinde, illerinde örgütlü sendikaların mutlaka görüşleri alınarak ve halkla temas edilerek, halkla konuşularak adeta nasıl bir CHP diye talep toplanarak ya da hangi sorununuza nasıl bir çözüm bekliyorsunuz oy vermeyi düşündüğünüz partiden diye sorduğumuz, sonra yeniden il danışma kurullarında bunların raporlaştırıldığı, genel merkeze iletildiği, bu sırada dünyaya bakan heyetlerin dünyadaki başarılı sosyal demokrat programlardan alıntıları ya da buraya taşınması gereken metinleri, örnek çözümleri taşıdıkları ve en önemlisi bu salonda bulunan sizlerle partimizdeki çok kıymetli gölge kabinedeki bakanlarımızı, genel başkan yardımcılarımızın kurduğu temaslar karşılıklı girilen etkileşim ve programa yapabileceğiniz katkılar noktasında üretimlerinizin dahil edildiği bir süreç yaşadık.

"Önemli bir sürecin içindeyiz"

Cumhuriyetin kurucu partisi kendi vizyonunu, en katılımcı anlayışla ve bilimin yol göstericiliğiyle şekillendiriyor ve hayata geçiriyor. Partimiz dünyanın önde gelen program partilerinden bir tanesidir. 106 yıllık partimizin tarihinde programlarımız da ortaya koyulan vizyon Türkiye'yi dönüştüren eylemlere taşınmıştır her zaman. Sizlerle birlikte yazmakta olduğumuz ve artık reaksiyon evresine devretmeyi umduğumuz bu haftanın sonunda programımızda Cumhuriyetin 2025 dünyasına uygun, 2025 Türkiye'sinin sorunlarına doğru çözümler üreten ve partimize ve ülkemize yeni bir soluk, yeni bir vizyon kazandırmasını arzuluyoruz. Bu vizyonu sizlerle hazırlıyoruz ve yine sizlerle uygulamayı ümit ediyoruz. CHP olarak siyaset kalesinin başarı kapısını 47 yıldır bir türlü aşamıyorduk. Elbette yerel seçimlerde zaman zaman elde ettiğimiz başarılar var. Ama kurulduğu gün Türkiye'nin birinci partisi olan ve ne zaman Türkiye'nin birinci partisi olduysa seçimleri kazandıysa iktidarda, yürütmede yer aldıysa Türkiye'nin çok önemli sorunlarına tarihsel çözümler üreten ve Türkiye Cumhuriyeti'ne tarihsel kazanımlar elde etmiş olan daha ilk başta Cumhuriyeti kuran, ardından yokluğu kıtlığı, hastalıkları aşan Atatürk'ün deyimiyle 10 yılda 15 milyon genç yaratan, sonra kaybettiği seçimde Türkiye'ye çok partili demokrasiyi ve iktidarın seçimle el değiştirebilmesini hediye eden, tekrar iktidar olduğunda sosyal devleti işçilerin örgütlenme hakkını işçilerin güvencelerini ve sendikal mücadeleyi Türkiye'ye kazandırmış, toprak reformunu tartıştıran, her türlü eşitsizliğin üzerine soldan, eşitlikçi ve kalkınmacı bir bakışla çözümler üreten bir partinin bir kez daha çok uzun süre iktidardan mahrum kaldığı bir süreçte bir kez daha demokrasiyi kurma, bir kez daha hep birlikte Türkiye'yi ayağa kaldırma, kalkındırma kötü bölüşüme net bir müdahalede bulunma, yoksulluğu bitirme, daha çok kazanma ama adil bölüşmeye yönelik olarak aynı zamanda demokrasiye yönelik olarak, aynı zamanda barışa yönelik olarak, Türkiye'nin başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal barışına olumsuz etki eden her meselenin çözümüne demokratik çözüm önererek ve cesaretle üstüne giderek özellikle son dönemde çok büyük sıkıntılar çekilen toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında etkili, net, tarihsel, kalıcı bir müdahalede bulunmak üzere bir kez daha CHP iktidara hazırlanıyor. Ve bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti CHP'nin bu tarihsel katkısını bekliyor ve o konuda aslında bir önemli sürecin içindeyiz.

"Bize bu mücadeledede cesaret düşüyor, kararlılık düşüyor"

Özgür Özel: “Cumhuriyeti kazandırmışların partisinde ne moral bozukluğu olur ne saldırılardan yılma olur”
Özgür Özel: “Cumhuriyeti kazandırmışların partisinde ne moral bozukluğu olur ne saldırılardan yılma olur”
İçeriği Görüntüle

Yaşadığımız bütün kötülükler, bütün antidemokratik müdahaleler tarihte eşine benzerine rastlanmayacak şekilde yargı eliyle bir sivil darbe girişimi, Türkiye'nin mevcut değil gelecekteki iktidarına gelecekteki cumhurbaşkanına darbe girişimi de hiçbirisi boşuna değil. Bu dönüşüme direnenlerin, cumaları hutbelerde kadınla erkek mirastan eş pay alırsa bu erkeğin iki kat mirastan pay alması gerektiren İslam hukukuna aykırıdır, bu yüzden kadın erkeğin hakkına girmiş olur diyecek hutbeleri okutmaya başlayanların okuttukları hutbelerde neredeyse kadınların bütün toplumsal kazanımlarına el uzatmaya niyetlenenlerin buna bir zemin yaratmaya çalışanların diğer yandan işimize geldi bindik, işimize gelmediği gün ineriz dedikleri demokrasi tramvayından 31 Mart seçimlerinde, kaybettikleri bir seçimden sonra inmeye karar verenlerin yaşattığı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Yani içinde bulunduklarımız ana muhalefet partisinin iki yıl önce yapılmış seçiminde seçilmiş ve yenisi seçilmesine 15 gün kalmış İstanbul İl Başkanlığına kayyum atanacak kadar 2025 yılında ve CHP'nin genel merkezine kayyum atamayı ya da yapılmış seçimleri yok saymayı hedefleyecek kadar ki geri dönmüşlük, aslında vadettiğimiz değişimin ne kadar büyük, ne kadar yapısal ve ne kadar kalıcı olduğunu o yüzden de ne kadar birilerini korkuttuğunu gösteriyor. Karşımızdakilerin araç olarak gördükleri demokrasiyi artık bir kenara bırakıp buraya gelmelerini sağlayan sandığı ortadan kaldırmaya niyetlendikleri bir sürecin içindeyiz. O yüzden bize bu mücadeledede cesaret düşüyor, kararlılık düşüyor. Ama her mücadelenin bir fiziki tarafı birilerimiz ne kadar daha süreceğini bilmeyen, haksız mahkumiyetle ve lüzumsuz uygulanan, kötü niyetle uygulanan bir tutuklama tedbiriyle zindanlarda bedel ödüyorlar. Kimilerimiz meydanlardayız otobüslerin üstündeyiz. Tarihte görülmemiş mitinglerle meydanların bize kattığı enerjiyle birlikte bir mücadeledeyiz. Ama işin bu büyük değişim ve dönüşümün bir de bu safhası var. Bu safhasını yapmak için de sizlerle birlikteyiz.

"Türkiye'nin gözünün içine baka baka bu başarının kadınlarla gençlerle ve bilimle geldiğini söyleyebilmiştik"

47 yıldır siyaset kalesinin açamadığımız başarı kapısını 47 yıl sonra nasıl açacağız diye oturduğumuz MYK salonunda aslında nasıl açacağımız gözümüzün önündeydi. Hatta şakasını yaptım. Dedim ki bakın içeride üç tane anahtar olacak, Atatürk onları bir yere koymuştur, o anahtarlar bu koca kalenin başarı kapısını açacak muhakkak. Aslında salonda gözümüzün önündeydi anahtarlar. Ortalaması 42'ydi bunu söylediğim Merkez Yönetim Kurulu'nun. Ve gölge kabineden oluşuyordu. 17 bakan bir Cumhurbaşkanı yardımcısı 18 kişi, Tayyip Erdoğan'ın o 18 kişisinin gerçek bakanların 17'si erkekti. Sadece aile bakanı kadındı. Kadını çünkü kafasında aileden sorumlu, sadece aileyle var olan, çocuğu doğuran, çocuğunu büyüten, kocasını bekleyen, varsa hastasını engellisine bakan ve evde duran olarak kodladıkları için Dışişleri, İçişleri, kültür sanat herhangi bir bakanlık kadına göre değildi. O evde oturmalıydı. Ama benim karşımdaki MYK'da 18 gölge bakanın dokuzu kadındı, dokuzu erkekti. Yani kadınlarla birlikte yani gençlerle birlikte ve üçüncü anahtar bilimle birlikte bu sorunlar çözülecekti. Bütün analizlerimizi eğer kazanabilecek bir aday varsa ki onu en bilimsel yöntemlerle ölçme değerlendirmeyle 355 bin anket yaparak adayları belirleyip 250 bin anketle sahada takip ederek anbean bu raporların hepsini her toplantıda tartışarak devam ettik. Eğer kazanabilecek adaylar içinde genç varsa mutlaka genç aday olmalıydı. Kazanabilecek adaylardan bir tanesi kadınsa, kadın aday olmalıydı, birden çok kadın varsa kadınların arasında bir tercih olmalıydı. Böylelikle örneğin 6 bin 500 belediye meclis üyesini seçilecek yerlerden kadın aday gösterebildik. Örneğin tüm Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sadece altı tane kadın belediye başkanı varken İzmir'de tüm partilerden CHP gösterdiği dokuz kadın adaydan sekizini İzmir'de seçtirebildi. Türkiye'de 40 kadın belediye başkanına ulaşabildik. Gençlik Kollarından gelen yüzlerce arkadaşımız belediye başkan adayı oldu. Ve çok önemli belediyelerde Türkiye'nin en büyük metropollerini 30'lu yaşlarındaki gençlere ve kadınlara emanet etme imkanı bulduk. Ve sonra bu kürsüye çıkıp da seçim akşamı Türkiye'nin gözünün içine baka baka bu başarının kadınlarla gençlerle ve bilimle geldiğini söyleyebilmiştik."

(SÜRECEK)

Kaynak: ANKA