CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a seslenerek, "Millet senden adalet beklerken, İzmir’de iddianameyi 10 günde hazırlayıp ‘Tutuksuz yargılama esastır’ diyen hakimlerin sürülmesine sessiz kalıyorsun, dönüyorsun burada milletten para isteyen avukat, savcı çetesine susuyorsun. Gün gelir bunların hesabı hepinizden sorulur" dedi.
CHP'nin, Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunun sona ermesi ve erken seçim talebini yinelemek amacıyla düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingi Tokat'ta düzenlendi.
Mitingte konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları kaydetti:
"86 puan alıp da mülakatta elenip intihar eden Emine Sarıaydın’ın hesabı yerde kalmayacak, ant olsun. Kırşehir’de iş bulamadığı için parkta kendini asan resim öğretmeni Ömer Şahin’in hesabını sormaya ant olsun. 10 yılda atanamadığı için intihar eden 300 öğretmenin, 10 yılda bilmediği işlerde çalıştığı için iş kazalarında ölen 2 bin 346 gencimizin hesabını sormaya ve bunu yapanlara hesap sormaya, onları teker teker hesaba çekmeye andolsun.
"AK Parti’nin kara düzenine karşı omuz omuza iktidara yürüyoruz"
19 Mart darbesinin üzerinden tam 144 gün geçti. Erdoğan demişti ki ‘Göreceksiniz bir ay olmadan birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ailelerinin bile gözünün içine bakamayacaklar.’ Şimdi değil 30, 144 gün geçti. Her geçen gün daha kalabalığız, birbirimize daha çok sarılıyoruz. Birbirimizin yüzüne de bakıyoruz, gözüne de bakıyoruz Birbirimize inanıyoruz. Çünkü hep beraber AK Parti’nin kara düzenine karşı omuz omuza iktidara yürüyoruz. Buradan Tokatlıların yüzüne de bakarak, Türkiye’nin gözünün içine bakarak söylüyorum. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarımız suçsuzdur, suçları Erdoğan’ı yenmektir. Suçları, iktidarı değiştirecek olmaktır. Ekrem İmamoğlu, milletin takdiriyle bir sonraki Cumhurbaşkanı olacaktır.
"Türk milletinin başına bu sefer AK Toroslar çetesini bela etmiştir"
İşte bundan korkan, bununla baş edemeyen Erdoğan, beyaz toroslardan canı yanmış Türk milletinin başına bu sefer AK Toroslar çetesini bela etmiştir. İstanbul Çağlayan’da bu millete beyaz toros göstererek meydan okuyan hadsizler iyice işi zıvanadan çıkarmışlardır. Geçtiğimiz hafta çarşamba günü, Tuzla’da bu AK Toroslar çetesinin neler yaptığını anlatmıştım. Çok sayıda avukatın gidip tutukluları gezip, ‘Benim dediğim gibi ifade verirsen, ben savcının adamıyım, savcı benim arkadaşım, dediğim gibi ifade verirsen serbest kalırsın.’ Ayrıca bazılarından da yüksek miktarda paralar isteyerek, ‘Bunu ödersen serbest kalırsın’ dediklerini ve Çağlayan Adliyesi’nde bir İBB borsası oluştuğunu söylemiş, bir avukatın ismini vermiştim. Buradan tekrar ediyorum. Mehmet Yıldırım isimli avukat tutuklulara gidip, ailelerine gidip, para isteyip, onlardan menfaat temin edip, onlara nasıl ifade vereceklerini söyleyeceğini, serbest kalacağını söylemiştir. Bu konuda kayıtlar mevcuttur. Kayıtların dökümleri HSK dilekçemize iki hafta önce verdiğimiz şikayet dilekçemize ek olarak HSK’ya sunulmaktadır. Ancak öyle bir HSK vardır ki bu savcılara işten el çektirmek yerine hiç olmazsa birinin isminin üstünde yoğunlaşan iddialarda bir süreliğine müfettiş tayin edip bu adamı durdurmak yerine ne yapmaktadır? Dönüp ahmak davasında Ekrem Başkan’a ceza verilirken karşı oy yazan hakimi Samsun’a sürmektedir. Güya İstanbul Başsavcısı Akın’ı, Ekrem Başkanın tehdit ettiği iddia edildiği mahkemede karşı oy yazan hakimi görevinden alıp iş mahkemesine, tenzili rütbe yaparak bir başka mahkemeye yollamaktadır. Diplomanın iptaline karşı açtığımız davada dört dörtlük soruları İstanbul Üniversitesine soran İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi heyetini değiştirmektedir. İhale davasında dört kez mütalaa vermeyen savcıyı uyaran hakimi, görevini yapan hakimi Diyarbakır Asliye Cezaya sürmektedir.
"Milletten para isteyen avukat, savcı çetesine susuyorsun"
Buradan Adalet Bakanına sesleniyorum. Millet senden adalet beklerken, İzmir’de iddianameyi 10 günde hazırlayıp ‘Tutuksuz yargılama esastır’ diyen hakimlerin sürülmesine sessiz kalıyorsun, dönüyorsun burada milletten para isteyen avukat, savcı çetesine susuyorsun. Gün gelir bunların hesabı hepinizden sorulur.
Değerli Tokatlılar. Bakın ne oldu? Geçenlerde Tuzla’da söylediğimiz avukat ve bu konuda yaptığımız açıklamaya İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı bir şey söylemek yerine ertesi gün savcılarını topladı, bir özel görüşme yaptı. Sonra bir bakıldı avukat Antalya’dan yurt dışına kaçarken yakalandı. Burada kimse kimseyi kandırmasın. Ne olduğunu biliyoruz. Güya avukat suçlu, savcılar suçsuz, avukat kaçıyordu yakalandı. Yok öyle yağma. Avukatı getirdiler, en günahsız makam şoförünü, en günahsız özel kalem çalışanlarını dört gün Vatan Emniyette tutup sonra sorguya çağıranlar, bu avukatı direkt ifadeye aldılar. Avukatı sorguladılar.
Suçunun türü menfaat temini, nüfuz ticareti. Nüfuz ticaretinden yazmış; ‘Nüfuz ticaretinden dolayı kendisine ev hapsi veriyoruz. Çünkü burada tutuklama yasağı var.' Kitapta şöyle yazıyor; ‘Tutuklama yasağının olması için yatarının neredeyse olmadığı, üst sınırın iki yıl olduğu suçlar lazım.’ Bu suçta beş yıl ceza var, avukat yaparsa bunu yedi buçuk yıl. Öbür tarafta Mehmet Pehlivan üst sınırı dört yıl olan suçtan tutuklu, burada ise ‘Tutuklama yasağı var’ diyor. Çünkü o avukat, o savcılarla birlikte iş tutuyor. Onu alıp tutuklamazlar. Konuşursa bütün sistem çöker. Ama ona bunu yapanlar bu şikayetlerin önüne geçemeyecekler. Bakın daha bugün bir başka mağdur çıktı dedi ki ‘Avukatlar geliyor, ‘Para verirsen seni çıkarırız’ diyor. Bunlar SEGBİS kayıtlarına geçtiler. Karşımızda kadınlara, ‘Çocuğuna kavuşacaksan iftira at, eve git, yoksa Silivri’ye git’ diyenler var. Kadınları yanlarına ya da SEGBİS’e avukatsız çıkarıp ‘Avukatının yanında konuşamıyorsun’ diyenler var. Tutukluları yaşlı anasıyla, babasıyla tehdit edenler, gencecik karısıyla, evladıyla tehdit edenler, hasta çocuğuyla tehdit edenler var. Hakimler ve Savcılar Kurulu’na tane tane, detay detay yazdık, yolladık. Bunu kim yapmış, kime yapmış, nerede yapmış? Para isteyeni de anlattık, tehdit edeni de anlattık. Ama bir ülkede sırf birisi rakibinden kurtulsun diye bu kadar büyük haksızlıklara uğrayacaksa… O avukat kaçıyordu yakalandı. Herkese ‘kaçma şüphesi’ diyorsun, Yunan Adası’na kaçana ev hapsi veriyorsun. Telefonunu aldın mı, kopyasını aldın mı, savcıyla yaptığı görüşmelere baktın mı?
"Eğer AK Toroslar çetesini dağıtmasanız o çetenin üyesisiniz"
Herkese baz kaydı bakıyorsun, baz kaydı baktın mı? Sen bu avukatla, bu savcı WhatsApp’tan kaç kere kaç dakika görüşmüş, kaydı aldın mı, hiç bir tanesi yok. Şu kadarını söylüyorum. Bu kadar haksızlığa, bu kadar adaletsizliğe, bu kadar vicdansızlığa karşı, evet bu dünyada da gelecek ilk sandıkta da öbür dünyada da iki elimiz yakanızda, iki elimiz yakanızda. Bak Erdoğan ya bu işten sıyrıl, bu çeteyi dağıt ya da bütün sorumluluk bir kez daha sendedir. Adalet Bakanı, yanındakilere, ‘Ben de rahatsızım’ diyorsun. Akın Gürlek’e güç yetiştiremiyorsun. Eğer AK Toroslar çetesini dağıtmasanız o çetenin üyesisiniz, o çetenin sahibi sizsiniz. Teker teker hesabını siz vereceksiniz.
"Bu meydanları dolduran sizler gerçeksiniz"
Bu bozuk düzende her şey sahte; diplomalar sahte, atamalar sahte, adalet sahte, yargı kararları sahte... Ne gerçek biliyor musunuz? Bu meydanları dolduran sizler gerçeksiniz. Bu meydanın iradesi gerçek. Siz gerçeksiniz. Bu AK Parti’nin kara düzenine karşı tek gücümüz var. O da bu meydanlardır, bu sokaklardır, milletin iradesidir. Tokat’ın güzel insanları, mert insanları, can insanları size soruyorum. Bu kara düzene karşı cesaretle mücadele var mısınız? Hazır mısınız? Ekrem Başkan içeride ama ben dışarıdayım, biz dışarıdayız, siz dışarıdasınız. Yarın sabah her biriniz yataktan birer Cumhurbaşkanı adayı olarak kalkmaya hazır mısınız? Bu ülkede kötülüklerle mücadele için, iyilikleri anlatmak için, iktidarımızı kurmak için her gün Cumhurbaşkanı adayı olarak çalışmaya, Ekrem Başkan’a vekalet etmeye hazır mısınız? Cesaretle yürüyecek misiniz? Kararlılıkla yürüyecek misiniz? Yürümeye var mısınız? O zaman yürüyelim arkadaşlar. Korkmadan yürüyelim.”