MALATYA (AA) - ORHAN YOLDAŞ - "Asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlerden etkilenen Malatya'da, İnönü Üniversitesince yapılan araştırmada, ağır hasarlı binaların kontrollü yıkımı esnasında havaya karışan tozda asbeste rastlanmadı.
Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde Malatya'da 36 binin üzerinde bina ya yıkıldı ya da ağır hasar gördü.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı tarafından ağır hasarlı binaların yıkımı esnasında çevreye asbest yayılımının olup olmadığını araştırmak için çalışma başlatıldı.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesinden Doç. Dr. Ayşe Baran, Prof. Dr. Ali Özer, Prof. Dr. Metin Fikret Genç, Doç. Dr. Osman Kurt, Uzman Doktor Gülseda Boz, araştırma görevlileri Ahmet Burak Avcu, Senanur Gündoğdu ve Merve Sülü'nün yürüttüğü proje kapsamında, Mayıs 2024'te kentte yıkımların en fazla olduğu bölgelere cihaz yerleştirildi.
Ağır hasarlı binaların kontrollü yıkımı esnasında havaya karışan toz miktarında yoğunluk tespit edilirken, asbeste rastlanmadı.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Baran, AA muhabirine, depremler nedeniyle yıkılan binaların çevreye, insan sağlığına ve hava kirliliğine etkisine ilişkin çalışma yürüttüklerini söyledi.
Üniversitenin Bilimsel Araştırma Proje Birimi destekleriyle araştırmayı yaptıklarını belirten Baran, "İlimizde ve bölgemizde asbest ölçümü yapan laboratuvar yok. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı bir laboratuvardan hizmet alımı yaptık. Kasım 2023'te proje başvurusunu yaptık. 10 Mayıs 2024'te havadan toz ve asbest ölçümü yapıldı, bunun için çeşitli bölgeler belirlendi. Kent merkezinde Akpınar Mahallesi'nde, Kışla Caddesi'nde yoğun bir yıkım vardı. Kışla Caddesi şehrin göbeği, yıkımlar yoğun gerçekleştirildi, ölçüm noktasından biri burası oldu. Yıkım hafriyatlarının depolandığı Şehir Mezarlığı bölgesini de ölçüm noktası olarak belirledik." diye konuştu.
- "İki farklı günde toplam 12 ölçüm yapıldı"
Yeni yapıların bulunduğu Fahri Kayahan bölgesindeki Güngör Caddesi'nde de ölçüm yaptıklarını bildiren Baran, "Üniversite kampüsünde Fen Edebiyat Fakültesi binasının yıkımı gerçekleşiyordu oradan da ölçüm aldık. İki farklı günde toplam 12 ölçüm yapıldı. Bu ölçümlerde öncelikle toplam lifsi toza bakıldı, sonrasında bu lifsi tozun içerinde asbest var mı yok mu, varsa tipi nedir diye ölçüm yapıldı." ifadelerini kullandı.
Hava kirliliğini oluşturan çeşitli parametrelerin bulunduğuna dikkati çeken Baran, asbest olarak tabir edilen lifsi tozun aslında doğal bir mineral olduğunu söyledi.
- "Asbeste rastlanmadı"
Asbestin kullanımının Türkiye'de 2010 yılından itibaren yasaklanmaya başladığını hatırlatan Baran, "Asbestin tamamen kullanımı 2013'te yasaklandı. Biz 2010 yılı yapımı olan ve hasar alan yüksek oranda bina olduğunu biliyoruz. Araştırma sonuçları bizi şaşırtacak şekilde farklı çıktı. Tüm alanlarda ölçtüğümüz lifsi toz oranları Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği değerlerin üstünde çıktı, 10 ve 20 kat hatta aktif yıkım alanın Kışla Caddesi'nde 30 kat daha yüksek çıktı. Bu lifsi tozların içerisinde asbeste rastlanmadı. Yapılan başka araştırmalarda da bizim araştırmamıza benzer sonuçların ortaya çıktığını gördük." ifadelerini kullandı.
- "Toplum sağlığı açısından risk çok yüksek değil"
Baran, asbestin solunum yoluyla alınması için havaya salınması ve belirli miktarda havada bulunması gerektiğini ifade etti.
Aktif yıkım alanlarında bulunan yıkım ekibi ve personelin sürekli tozla karşılaştığı için dikkatli olması gerektiğini dile getiren Baran, şunları söyledi:
"Deprem sonrası yapılarda total yıkım yapıldı. Dinamitle ağır hasarlı bina yıkıldı ya da bir bir kolon kesildi, bütün bina çöktü. Asbest var olsa bile yapı yıkıntısının içerisine çökeldi, muhtemelen biz de saptayamadık diye düşünüyoruz. Yaptığımız araştırma sonuçlarına göre, toplum sağlığı açısından risk çok yüksek değil ama oradaki çalışma ekibi için riskin ne düzeyde olduğunu bilmiyoruz. Aktif yıkım alanlarında bulunanlar yıkım ekibi ve personel ile yıkım bölgesine yakın olanlar sürekli tozla karşılaşır. Kronik hastalığınız varsa, gebeyseniz, 5 yaş altı çocuğunuz varsa 65 yaş üstü bireyseniz muhakkak maske takılmasını öneriyoruz. Yıkım ekibinde olanların asbest riskine karşı ciddi önlemler almalı, koruyucu giysiler var, koruyuculuğu yüksek maskeler ile gözlük kullanılmalı."