(İZMİR) - TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, Konak Belediyesi, Konak Kent Konseyi, Ege Kent Konseyleri Birliği, EGEÇEP ve İzmir Yaşam Alanları, Dünya Çevre Günü kapsamında basın açıklaması gerçekleştirdi. Bileşenler adına basın açıklamasını yapan Ege Kent Konseyleri Birliği ve Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, doğa talanına karşı mücadeleye devam ettiklerini belirterek “Bizler, çevre mücadelesinin aynı zamanda bir yaşam, sağlık, hak, emek, adalet, demokrasi mücadelesi olduğunu biliyoruz. Bu mücadele içerisinde bilim, mühendislik ve planlama ışığında kamu ve halkın yararına, kentimizde, ülkemizin her köşesinde varız, var olacağız” dedi.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, Konak Belediyesi, Konak Kent Konseyi, Ege Kent Konseyleri Birliği, EGEÇEP ve İzmir Yaşam Alanları, Dünya Çevre Günü kapsamında basın açıklaması gerçekleştirdi.
“Plastik Kirliliğini Sonlandırmak” temasıyla düzenlenen program kapsamında İzmir Mimarlık Merkezi’nden Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne yapılan Farkındalık Yürüyüşü sonrasında gerçekleştirilen açıklamada, basın açıklamasını Ege Kent Konseyleri Birliği ve Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu okudu.
“Türkiye 12,4 milyon ton atık ile AB’den en çok atık ithal eden ülke oldu”
Türkiye’nin ithal ettiği atıkların tehlike yarattığına dikkat çeken Mumcu, “Sanayileşme, kentleşme ve nüfus artışı nedeniyle, sağlık sorunları ile birlikte çevre sorunları da geçmişten günümüze artarak devam ediyor. Kapitalist düzenin kar hırsına dayanan, tüketimi sürekli kışkırtan yönetim anlayışı doğal varlıklarımızı hızla ortadan kaldırarak doğayı, sağlığı ve yaşamı tehdit ediyor. İnsan eli ile yürütülen tüm faaliyetler, küresel ölçekte felaketler yaratmaya devam ediyor. Dünya genelinde atık yönetiminin sağlık ve çevre odaklı yapılmaması nedeni ile plastik atıkların yarattığı kirlilik küresel bir sorun haline geldi. Ülkemizde ise atıklarımızı ayrıştırarak toplayamazken, atık ithalatı yapmaya devam ediyoruz. Avrupa Birliği Verilerine göre; 2022 yılında Türkiye 12,4 milyon ton atık ile AB’den en çok atık ithal eden ülke oldu. Greenpeace Türkiye'nin verilere göre; AB ülkeleri ve İngiltere'den Türkiye'ye 2023 yılında gönderilen sadece plastik atık miktarı 456 bin 507 tona ulaştı” dedi.
“Çılgın projelerle ülkemizin hemen her yerinde doğamız ve yaşamımız talan ediliyor”
Ülke genelinde çevrenin talan edildiği mesajını veren Mumcu, şunları söyledi:
“Bugün suyumuz, toprağımız, havamız kirlenmiş durumda. Kentlerimizde hava kirliliği boyutları giderek artıyor. Yeşil alanlarımız yok denecek kadar azaldı. Var olanlar da çarpık kentleşmenin ve sermayenin saldırısı altında. Tarım alanlarımız, meralarımız yapılaşma, sanayi, enerji vb. yatırımlarla amaç dışı kullanılıyor. Ormanlarımız, tarım alanlarımız, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar mevzuatlar eli ile madencilik, sanayi, enerji, turizm, konutlaşma gibi faaliyetlere açılarak kaybediliyor. Özellikle son yıllarda çılgın projeler, faaliyetler, izinler ile ülkemizin hemen her yerinde doğamız ve yaşamımız talan ediliyor. Bütün bunlara ek olarak, Çernobil ve Fukuşima felaketlerini görmezden gelerek Nükleer Santral Macerasına sürükleniyoruz. Kaz Dağları, Salda, Akkuyu, Sinop, İğneada, Kuzey Ormanları, Trakya, Alakır Vadisi, Alpu Ovası, Murat Dağı, Munzur Dağı, Madra Dağı, Kışladağ, Çataltepe, Karadeniz, Aydın, Soma, Yatağan, Kazdağları, Artvin Cerrattepe, İliç, Kanal İstanbul, İkizdere, Akbelen Ormanları ve adını buraya sığdıramadığımız daha pek çok yerde yürütülen ekolojik yıkım projeleri, artarak devam ediyor.”
“Ülkemizin her köşesinde varız, var olacağız.”
Aliağa, Geziemir, Bergama, İnciraltı ve Çeşme’de çevreye ve insan sağlığına zarar veren projelere karşı mücadeleye devam ettiklerini belirten Mumcu, “Kıyı alanlarımızın, sulak alanlarımızın ranta peşkeş çekilmesine karşı, suyumuzu kirletenlere, canlı yaşamını hiçe sayanlara karşı, Büyük Menderes ve Gediz havzalarında, vahşi bir şekilde işletilen ve bu havzaları kirlettiği bilirkişi raporlarıyla kesinleşen jeotermal sondaj ve santrallere karşı,· imar rantına ve yüksek beton yapılaşmaya dayanan, yeşil alanlarımızı yok eden sağlıksız kentleşmeye karşı direniş ve dayanışma devam ediyor. Doğal ait alanlarımızı, ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, meralarımızı yağmalayan politikalara karşı, geleceğimizi tehdit eden nükleer santral macerasına karşı direniş ve dayanışma devam ediyor. Bizler, çevre mücadelesinin aynı zamanda bir yaşam, sağlık, hak, emek, adalet, demokrasi mücadelesi olduğunu biliyoruz. Bu mücadele içerisinde bilim, mühendislik ve planlama ışığında kamu ve halkın yararına, kentimizde, ülkemizin her köşesinde varız, var olacağız. İzmir halkı, Anayasal hakkını, sağlıklı bir kentte yaşama hakkını, yaşam alanlarını, havasını, suyunu, toprağını korumak için mücadele ediyor. Doğadan, sağlıktan ve yaşamdan yana bir mücadeleyi destekliyor.”