İran ile dünya güçleri arasında 2015’te imzalanan ve umut vadeden nükleer anlaşma, 10 yıl dolmadan fiilen sona erdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararı kapsamındaki “snapback” mekanizması, Avrupa’nın girişimiyle 28 Eylül gece yarısı otomatik olarak devreye girdi. Böylece, 2006-2010 yılları arasında uygulanan kapsamlı BM yaptırımları yeniden yürürlüğe girdi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun çağrısı ve Avrupa'nın diplomasi vurgusuna rağmen Tahran, sürecin 'hukuka aykırı' olduğunu savunuyor. Gelişme, İran ekonomisi üzerinde şimdiden ciddi baskılar yaratmış durumda.
Avrupa’nın Son Hamlesi: Snapback Nedir ve Nasıl Devreye Girdi?
Snapback mekanizması, 2015 tarihli nükleer anlaşma kapsamında, İran’ın yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde eski BM yaptırımlarının otomatik olarak yeniden yürürlüğe girmesine olanak tanıyor. ABD’nin 2018’de tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesinden sonra Avrupa ülkeleri—İngiltere, Fransa ve Almanya (E3)—uzun süre bu kartı oynamaktan kaçındı.
Ancak İran’ın uranyum zenginleştirme oranını %60’a çıkarması, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile şeffaflık sorunları ve diplomatik tıkanıklık, E3 ülkelerini 28 Ağustos’ta snapback sürecini başlatmaya itti. 30 günlük sürecin sonunda, BMGK'de yeni bir uzlaşı sağlanamayınca, 28 Eylül itibarıyla yaptırımlar yeniden yürürlüğe girdi.
Hangi Yaptırımlar Geri Geldi?
Yeniden devreye giren yaptırımlar, İran ekonomisini birçok alanda hedef alıyor. İşte öne çıkan başlıklar:
-
Silah Ambargosu: 2020’de süresi dolan ambargo yeniden yürürlükte. İran’a konvansiyonel silah satışı ve alımı yasaklandı.
-
Nükleer ve Füze Kısıtlamaları: Uranyum zenginleştirme, ağır su üretimi ve balistik füze geliştirme faaliyetleri yeniden yasaklandı.
-
Mali ve Seyahat Yaptırımları: İranlı yetkililer ve kurumlar için varlık dondurma ve seyahat yasakları geri geldi.
-
Deniz Ticareti Denetimi: BM üyeleri İran’a giden ve gelen sevkiyatları denetleyip el koyma yetkisine yeniden sahip oldu.
Bu adımlar, İran’ın yalnızca Batı ile değil, küresel ölçekte ekonomik ve diplomatik ilişkilerini de derinlemesine etkileme potansiyeline sahip.
İran’dan Sert Tepki: "Yaptırımlar Geçersiz ve Hukuksuz"
Tahran, snapback sürecini tanımadığını açıkça ilan etti. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, yaptırımların 'hukuki temeli olmadığını' vurgularken, Avrupa ülkelerini ABD etkisiyle hareket etmekle suçladı. İran’a göre, ABD’nin anlaşmadan çekilmesinden sonra Avrupa da taahhütlerini yerine getirmediği için artık 'anlaşmanın katılımcısı' sayılamaz.
İran Meclisi’nde yapılan kapalı oturumda, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile yapılan son anlaşmanın geçersiz sayılabileceği ve ülkenin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan (NPT) çekilmesinin görüşüleceği açıklandı. Ancak hükümet kanadı, bu yönde bir adım atılması konusunda temkinli.
Ekonomik Etki: İran Tümeni Rekor Düşüşte
Snapback kararının piyasalara etkisi gecikmedi. İran tümeni, karardan sonra tarihinin en düşük seviyesine geriledi. Ağustos ayında 93 bin tümen olan dolar kuru, snapback’in devreye girmesiyle 110 bin tümene ulaştı. Altın ve döviz kurlarındaki yükseliş, zaten zor durumdaki İran ekonomisinde endişeleri artırdı.
İran hükümeti, etkilerin “sınırlı” olacağını savunsa da, piyasalar ve halk farklı düşünüyor. Meclis Başkanı Kalibaf, “ciddi kararlar alındığını” belirtse de detay vermedi.
Avrupa ve ABD: “İran Nükleer Silah Edinemez”
İngiltere, Fransa ve Almanya yaptıkları ortak açıklamada, İran’ın nükleer silah geliştirmesini engellemenin öncelikli hedef olduğunu belirtti. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ise diplomasi kapısının tamamen kapanmadığını vurguladı. Ancak taraflar arasında güven bunalımı derinleşmiş durumda.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise İran’a 'iyi niyetli doğrudan müzakere' çağrısı yaparak, BM üyelerini yaptırımları uygulamaya davet etti.
İran ve Dünya İçin Yeni Bir Eşik
Snapback mekanizmasının işletilmesi, İran’ın nükleer dosyasının yalnızca Batı ile değil, tüm uluslararası toplumla yeniden sorunlu hale gelmesine neden oldu. İran, yaptırımların “hukuki bir karşılığı olmadığını” savunarak, uygulamaya direneceğini ilan ediyor.
Ancak BM kararlarının yeniden yürürlüğe girmesi, Avrupa ve ABD’nin İran üzerindeki baskılarını artırırken, diplomasi kanallarının ne ölçüde açık kalacağı ise belirsizliğini koruyor. Önümüzdeki süreçte Tahran’ın atacağı adımlar, krizin yönünü belirleyecek.