DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır’da düzenlen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü mitinginde yaptığı konuşmada, “Bu kadar emek ödeyen, bu kadar bedel ödeyen Türkiye emekçileri insanca bir yaşamı da hak ediyor. Geçinebildiği, barınabildiği, çocuğunu okutabildiği, ailesine geçindirirken ekonomik kaygılara düşmeyen bir yaşamı sizler hak ediyorsunuz. Üreten, yaratan sizlersiniz. Güzelleştiren sizlersiniz” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır’da aralarında Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Tabip Odası ve çeşitli sivil toplum kuruluşunun organizasyonuyla 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla İstasyon Meydanı’nda miting düzenlendi.
Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşuyla başlayan miting, konser etkinliğiyle sürdü. Mitinge, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, KESK Genel Başkanı Ahmet Karagöz, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile siyasi parti başkanları katıldı.
Mitingde bir konuşma yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, barış ve emek mücadelesini başarıya ulaştırıncaya kadar sürdüreceklerini belirterek “Bizler azizler gibi emek mücadelesiyle barış mücadelesini birlikte onurluca veren ve bugün aramızda olmayan yaşamını yitiren bütün emekçi kardeşler yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyor, onların barış, emek mücadelesini başarıya ulaştırıncaya kadar da onurluca mücadele edeceğimizin sözünü bir kez daha Diyarbakır’da sizin huzurunuzda, surların huzurunda veriyoruz” diye konuştu.
‘Ne kadar Türkiye'nin emekçilerle gurur duysak azdır’
Türkiye’deki emekçilerle gurur duyulması gerektiğini ifade eden Bakırhan, büyük bedeler ödediklerine dikkat çekti. Türkiye’deki emekçilerin eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma ortaya koyduğunu söyleyen Bakırhan, şöyle konuştu:
“Değerli emekçi arkadaşlarımız, bugüne kadar emeğinizle, varlığınızla, alın terinizle bizim onurumuz ve gururumuz oldunuz. Ne kadar Türkiye'nin emekçilerle gurur duysak azdır. Sizler dünyada eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma ortaya koydunuz. Yeri geldi Kürtlerin dili ve kimliğini savundunuz. Yeri geldi öğrencinin barınma konusundaki taleplerinin yanında oldunuz. Yeri geldi katledilen kadın kardeşlerimizle, yoldaşlarımızla birlikte oldunuz. Sizler emek mücadelesiyle birlikte demokrasi ve özgürlük mücadelesinde dayanışarak, mücadele ederek, büyük bedeller vererek dünya işçilerine, dünya işçi sınıfına da büyük bir örnek ve model oldunuz. Bu kadar emek ödeyen, bu kadar bedel ödeyen Türkiye emekçileri insanca bir yaşamı da hak ediyor. Geçinebildiği, barınabildiği, çocuğunu okutabildiği, ailesine geçindirirken ekonomik kaygılara düşmeyen bir yaşamı sizler hak ediyorsunuz. Üreten, yaratan sizlersiniz. Güzelleştiren sizlersiniz. Toplumu savunan, topluma hizmet eden sizlersiniz. İşte biz de DEM Parti olarak bizlerle her daim dayanışan, paylaşan, yaşamını dahi ortaya koyan sizlerin insanca yaşam hakkınız sizin taleplerinizin yanında olacağının sözünü sizlere yeniliyoruz.”
‘Ekonomik krizin en büyük faturasını emekçiler, emekliler, çalışanlar ödüyor’
Emekçilerin insanca yaşam talepleri bir lütuf olmadığını aktaran Bakırhan, bunun bir zorunluluk olduğunu, dile getirerek şöyle konuştu:
“İnsanca yaşam lütuflarla değil, mücadeleyle ortak dayanışmayla geleceğini belirtmek istiyorum. Önümüzdeki günlerde daha dayanışarak daha örgütlenerek ittifaklarımızı büyüterek emekçi kardeşlerimizin, emekçi yoldaşlarımızın, insanca yaşayacakları bir ülke yaratacağımıza inanıyoruz. Ekonomik kriz var. Bunun en büyük faturasını emekçiler, emekliler, çalışanlar ödüyor. Enflasyonun, ekonomik krizin bedelini ödemekte yetmiyorsunuz. Bir de kaynakların savaş politikalarına aktarılmasından kaynaklı her gün yeni vergilerle cebinizden, sofranızdan, ekmeğinizden ve zeytininizden çalıyorlar. Dolayısıyla emek ve barış mücadelesi birdir, ayrılmaz. Barış, emek olmadan olmaz, emek olmadan, emekçi olmadan da barış olmaz. Emek ve barış mücadelemize bu 1 Mayıs daha güçlü bir mücadele vermemize vesile olsun diyorum.”
‘Bu çağrıyı sahiplenmek en çok siz emekçi kardeşlerimizin görevidir’
Bakırhan, konuşmasında terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat günü yaptığı çağrıya da değinerek, şunları söyledi:
“Sayın Öcalan'ın 27 Şubat'taki ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ da aslında barışla birlikte emekçilerin hakkını, hukukunu savunan, ekonomide adaleti savunan taşeronlaştırmaya karşı, iş cinayetlerine karşı aslında bir duruşu ifade ediyor. Kadın emeğinin daha görünür olmasını ifade ediyor. Eğer 27 Şubat'taki Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na emekçilerle, ezilenlerle, emeklilerle, çalışanlarla, Kürtlerle, Alevilerle birlikte sahip çıkabilirsek güzel günler bizi bekleyecek olur. Onun için bu çağrı sadece Kürt'e değil,1 Mayıs vesilesiyle söylüyorum; en çok da emekçileredir. Bu çağrı yerine bulursa, bu çağrı gerçekleşirse savaşa giden kaynaklar emeklilere, emekçilere, asgari ücretlilere, işsizlere, barınamayanlara gidecektir. Dolayısıyla bu çağrıyı sahiplenmek en çok siz emekçi kardeşlerimizin görevidir. Kapitalist krizin bedelini emekçiler ödüyor.”
“Umudumuzu, çözümü, barışı büyütmek de bizim boynumuzun borcudur.
“Bu vahşi düzen en çok sizi sömürüyor. Bu sermaye dostu düzen sizin cebinizden, alın terinizden aldığını bir avuç sermayeden peşkeş çekiyor” diyen Bakırhan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Dolayısıyla bu düzen karşısında beraber olmalıyız. Birlikte olmalıyız. Örgütlü olmalıyız. Güçlü olmalıyız. Bu ülkeyi emekçilerin hakkıyla Kürt'ün kimlik talebiyle Alevilerin eşit yurttaşlık haklarıyla buluşturmamız gerektiğini belirtmek istiyorum. Emin olun İmralı Adası'nda Sayın Öcalan'la birlikte 4 saat kaldık. Sizlere şunu aktarmak istiyorum, o masada sadece Kürt sorunu konuşulmadı. En çok da işçiler konuşuldu. En çok da emekçiler konuşuldu. En çok da kadınlar ve gençler konuşuldu. Sayın Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda emekçinin alın terinin hakkı vardı. Bu sömürücü bu emekçinin hakkını gasp eden zihniyete bu anlayıştan vazgeç düşüncesi vardı. Sayın Öcalan aynen şunu söyledi: ‘Kapitalizm umudumuzu çalıyor.’ Dolayısıyla umudumuzu, çözümü, barışı, büyütmek de bizim boynumuzun borcudur. İnanıyorum ki bugünden sonra bu çağrıya daha fazla sahip çıkarak, toplumsallaştırarak barışı fabrika fabrika, sokak sokak, emekçilerin gündemi ve ortak talebi haline getirebilirsek güzel günlere ulaşacağımızı umut ediyorum.”
‘Bir arada mücadele etmekten başka bir şansımız yok’
DEM Parti’nin sadece barış mücadelesi yürütmediğini belirten Bakırhan, şöyle konuştu:
“Sizin bizimle dayanıştığınız gibi biz de gece gündüz demeden her direnen işçinin, emekçinin, greve giden yoldaşlarımızın yanında olduk. Çok iyi biliyoruz ki bizi ayakta tutan sadece bizim kitlemiz değil bizimle dayanışan emekçilerdir. Emekçilerin olduğu, emekçilerin mücadele ettiği bir yerde emin olun ki hakkımıza, hukukumuza, demokratik haklarımıza kavuşmak da o kadar yakındır. Kurtuluşumuz birbirine bağlıdır. Kürt sorunu çözülecekse emek sorunu da olmayacak. Emek sorununun olmadığı, emekçilerin haklarının alındığı bir Türkiye'de Kürt sorunu da çözülür. Kurtuluş bir aradaysa birlikte bir arada mücadele etmekten başka bir şansımız olmadığını belirtmek istiyorum. Sömürüyü ve baskıyı yenecek en güçlü araç örgütlü bir halk ve örgütlü bir emekçi sınıfıdır. Örgütlü halkla, örgütlü emekçi sınıfı bu sistemin, bu sömürücü, bu baskıcı, bu kimliğimizi, dilimizi, alın terimizin hakkını gasp edenlerin en büyük korkusudur. Dolayısıyla bu sistemden rahatsızız. Bu gidişattan rahatsızız. O zaman örgütlü Kürt halkıyla örgütlü Türk emekçi sınıfı ortak aynı zeminde birlikte mücadele etmek zorundadır. Var mısınız? Güzel günler için ortak, daha büyük bir mücadele vermeye. Var mısınız Kürt'ün dili ve kimliği yanında, emekçinin alın terini savunmaya? Var mısın? Alevi'nin eşit yurttaşlık haklarının yanında kadınların özgürlük mücadelesini ve haklarını birlikte savunmaya, savunacağınıza, savunacağımıza olan inancımız büyüktür.”
Bakırhan’ın konuşmasının ardından miting, konser etkinliğiyle devam etti.