Dilek Kaya İmamoğlu, sosyal medya paylaşımı ve kamuya yönelik çağrısıyla Türkiye’deki adalet kaygılarını güçlü biçimde dile getirdi. Ülkenin gidişatına ilişkin “Nereye gidiyor bu ülke böyle?” sorusunu tekrarlayan İmamoğlu, yargının siyasetin aracı haline geldiğini, masum insanların yıllarca cezaevlerinde kaldığını ve temel hakların zedelendiğini vurguladı. Bir anne, vatandaş ve Cumhuriyet savunucusu sıfatıyla konuşan İmamoğlu, devletin yurttaşını koruma görevine dikkat çekti; adaletin gecikmesinin toplumsal güveni zedelediğini söyledi. Sözlerini umut ve kararlılıkla bitirdi: “İnanın — Türkiye bir gün adaletin ve huzurun yurdu olacak.”
“Yargı, siyasetin sopası olmaktan çıkmalıdır”
Dilek Kaya İmamoğlu’nun açıklamasının merkezinde yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü yer alıyor. İmamoğlu, yargının bir adalet terazisi olması gerektiğini; ancak bugün siyasetin araçlarına dönüştüğüne dair gözlemlerini paylaştı. Bu tespit, yalnızca hukuki bir eleştiri değil; aynı zamanda demokrasi ve temel haklar açısından ciddi bir uyarıdır. Masumiyet karinesinin zayıflatıldığı, soruşturmaların ve cezalandırma süreçlerinin kamu vicdanında karşılık bulmadığı bir ortam, toplumsal barışa zarar verir. İmamoğlu’nun mesajı net: hukuk kurumları tarafsızlığını yeniden kazanmalı, siyasetin etkisinden arındırılmış mekanizmalarla adalet sağlanmalıdır. Bu, sadece mağdurlar için değil, tüm toplumun güveni ve demokrasi için elzemdir.
“Devletin vazifesi: Yurttaşını korumak”
Açıklamada İmamoğlu, devlet kavramını yurttaşın sığınağı olarak tanımladı ve “Devlet nerede?” sorusunu yöneltti. Bir kamu görevi olarak adalet ve güvenlik hizmetlerinin, insan onuruna uygun şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Devletin temel işi, en zayıf olanı dahi korumak, hukuka uygun davranmak ve haksızlığa uğrayanlara çare üretmektir. Eğer vatandaşlar devletinden korunma beklentisini yitiriyorsa, sosyal sözleşme zedelenir. İmamoğlu, siyasetçileri, yargı yetkililerini ve bürokrasiyi bu asli sorumluluğu hatırlamaya çağırdı; eleştirisini, kişiselleştirmeden, kurumların işleyişine yöneltti. Sonuçta adaletin tesisi, kamu yönetiminin meşruiyetinin temelidir.
“Susmayacağız; adalet için dayanışma ve direnç”
Dilek Kaya İmamoğlu, açıklamasını bir çağrıya dönüştürdü: “Adalet yerini bulana kadar susmayacağız.” Bu söz, yalnızca bir slogandan ibaret değil; mağdurlara, vicdan sahibi yurttaşlara ve demokratik aktörlere dayanışma çağrısıdır. İmamoğlu, halkın iradesine, dayanışmasına ve demokratik mücadeleye güvenerek toplumsal değişimin mümkün olduğunu savunuyor. Eleştiri ve protestoların meşruiyetini hatırlatan lider, Cumhuriyet değerleri çerçevesinde barışçıl ve yasal yollarla hak aramanın önemine dikkat çekti. İfadesini umutla bağlayarak, “Milletimiz hak ettiği adalete kavuşacak; devlet ait olduğu adaleti sağlayacak” dedi ve vatandaşları umudu korumaya davet etti.




