Haber: Mehmet OFLAZ
(ANKARA) - Kahramanmaraş'ta 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 63 kişinin hayatını kaybettiği Proton Apartmanı davasında, tek tutuklu sanık müteahhit ve fenni mesul Rafet Küsmüş, "delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, delil karartma, kaçma, saklanma ve tanıklara baskı şüphesinin bulunmaması ile tutukluluk süresi" gerekçesiyle tahliye edildiği ortaya çıktı. Kamu görevlileri ise duruşmalardan bağışık tutuldu.
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde, Onikişubat ilçesine bağlı Abdullah Çavuş Mahallesi'nde bulunan Proton Apartmanı yıkıldı. En küçüğü 5 aylık bebek olmak üzere 63 kişi hayatını kaybetti.
Yıkıma ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, apartmanın müteahhidi ve fenni mesulü Rafet Küsmüş ile statik proje müellifi Sıtkı Okumuş hakkında "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçlamasıyla 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.
Soruşturmanın ilerleyen sürecinde, binanın inşa edildiği dönemde Kahramanmaraş Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğünde görev yapan Hacı Mehmet Güner, Zeynel Abidin Şerefoğlu, Mehmet Dişçeken ve Emre Arıkan hakkında da aynı suçtan dava açıldı. Açılan iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verildi.
ANKA Haber Ajansı muhabirinin edindiği bilgilere göre, Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 7'nci duruşmasında, dosyada tutuklu bulunan tek sanık Rafet Küsmüş, savcının tutukluluk halinin devamı yönündeki talebine rağmen mahkeme heyeti tarafından tahliye edildi.
"İnceleme ve denetleme yetkim yok"
Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada 4 kamu görevlisi sanık ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıklardan Zeynel Abidin Şerefoğlu, harita ve kadastro mühendisi olduğunu ve olay tarihinde Kahramanmaraş Belediyesi İmar İşleri Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını belirtti. Dava konusu Proton Apartmanı'na ait ruhsat ve projelerin, teknik personel ile fenni mesuller tarafından incelenip imzalandıktan sonra, kendisinin yalnızca idari onay verdiğini savundu. Şerefoğlu, statik hesaplama ve betonarme projelerin kendi mesleki alanı dışında olduğunu, bu nedenle inceleme ve denetleme yetkisinin bulunmadığını belirterek, suçlamalardan beraatini ve duruşmalardan vareste tutulmayı talep etti.
Sanıklardan Emre Arıkan, 2008-2012 yılları arasında Kahramanmaraş Belediyesi İmar Müdürlüğü'nde görev yaptığını belirterek, dava konusu yapıya ilişkin ruhsat yenileme belgesindeki imzasının, binanın mevcut hakları doğrultusunda atıldığını ve bu işlemin yeni bir inşaat izni anlamına gelmediğini savundu. Arıkan, bu nedenle beraatini istedi.
Suçu depremde ölen mühendise attılar
Sanık Mehmet Dişçeken ise inşaat ruhsatındaki görevini, imar çapına göre mimari projeyi inceleyip ruhsatı hazırlayıp imzalamak olarak açıkladı. Dava konusu statik proje ve hesapların incelenip onaylanmasının, statik proje müellifi ve depremde vefat eden belediye inşaat mühendisi Ali Özcan Kurt tarafından yapıldığını belirten Dişçeken, ruhsat imzasının bu denetimlere dayanarak atıldığını ifade etti.
Dişçeken, ruhsatın içeriğinden doğan sorumluluğun belediyede inceleme yapan inşaat mühendisi ve fenni mesule ait olduğunu söyledi. Ayrıca, 2000 tarihli ruhsatın, inşaatın 5 yıl içinde tamamlanmaması veya sürenin uzatılmaması nedeniyle hükümsüz hale geldiğini vurguladı. Dişçeken, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmeyerek, duruşmalardan vareste tutulmayı talep etti.
Sanık Hacı Mehmet Güner, dava konusu yapının statik proje ve ruhsatını düzenlediği iddialarını reddetti. İmar müdür yardımcısı olarak ruhsat belgesini yalnızca kontrol edip imzaladığını, statik proje ve denetim sorumluluğunun ise statik proje müellifi ve fenni mesule ait olduğunu belirtti. Bu nedenle beraatini ve duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti.
"Kamu görevlilerinin tutuklu yargılanması gerekiyor"
Müşteki avukatlarından Ahmet Berkay Özsoy, kamu görevlisi sanıkların, 2000 tarihli ruhsata göre inşa edilip tamamlanmayan binanın kullanımına izin vermelerinin yanlış olduğunu belirtti. Özsoy, binaya daha sonra ruhsat yenileme başvurusu üzerine, 2008 tarihli Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği hükümlerine uygun hareket edilseydi, binaya kullanma izni verilmesinin mümkün olmadığını, binanın mühürlenip yıkılması gerektiğini söyledi. Bu nedenle usule aykırı olarak ruhsat yenileme ve yapı kullanma izni verildiğini vurgulayan müşteki avukatı, sanıkların bu eyleminin olası kastla ölüme sebebiyet verme suçunu oluşturduğunu belirtti.
Özsoy, kamu görevlilerinin ayrıca resmi belgede sahtecilik suçundan da yargılanmaları için ek savunma talep ettiklerini ve sanıkların tutuklu yargılanmalarını istediklerini açıkladı.
Cumhuriyet savcısı mütaalasında, tutuklu sanık Rafet Küsmüş hakkında, işlenen suçun vasıf ve mahiyeti ile mevcut delil durumu göz önüne alındığında kuvvetli suç şüphesini gösteren somut deliller bulunduğunu belirterek, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100/3 maddesinde yer alan suçlardan olması nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
"Kaçma ve saklanma şüphesi yok"
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Rafet Küsmüş'ün dosyada delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, delil karartma, kaçma, saklanma ve tanıklara baskı şüphesinin bulunmaması, tutukluluk süresi ve tutuklama tedbirinin amaçladığı yasal faydanın adli kontrol tedbirleriyle sağlanabileceği gerekçesiyle, yurt dışı çıkış yasağı ve haftada bir kez kolluk birimine imza verme şartıyla tahliyesine karar verdi.
Sanıklar Zeynel Abidin Şerefoğlu, Mehmet Dişçeken ve Hacı Mehmet Güner'in duruşmalardan bağışık tutulma talepleri kabul edilerek, duruşmalardan bağışık tutulmalarına karar verildi.
"Sanıklar 'olası kast'la yargılansın"
ANKA Haber Ajansı'na konuşan müşteki avukatlarından Ahmet Berkay Özsoy, bu dosyada bilirkişi raporlarının Adana'da depremde yıkılan Alpargün Apartmanı dosyasıyla neredeyse bire bir aynı olduğunu belirterek, o dosyada mahkemenin ''olası kast''tan hüküm verip hayatını kaybeden herkes için ayrı ayrı ceza verdiğini hatırlatarak, bu davada da sanıkların ''olası kast''tan yargılanması gerektiğini vurguladı.