CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in Türkiye Varlık Fonu’na bağlı ETIMINE S.A. şirketinin yönetim kurulunda görev yaptığı belgeleri paylaşarak, “Bir başsavcı hem siyasi dosyaların içinde yer alıp hem de kamuya ait milyonlarca avroluk ticari ağın yönetiminde olamaz” dedi.
“ETIMINE S.A. sembolik değil, aktif bir ticari yapı”
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıkladığı belgeler üzerinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in kamuya ait bir ticari kuruluşta görev yaptığını belirterek yazılı bir açıklama yaptı.
Emir, ETIMINE S.A.’nın “kağıt üzerinde duran” bir ortaklık olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Bu şirket, Türkiye’nin en stratejik maden gelirlerinden biri olan borun küresel pazar yönetimini üstleniyor. Gürlek’in oturduğu koltuk, sembolik veya fahri bir pozisyon değil. Bu, kamunun bor gelirini yöneten, ticari faaliyet yürüten bir şirketin yönetim kuruludur. Böyle bir görevin hukuk devleti açısından kabul edilemez olduğu ortadadır.”
“Bor gelirlerini yöneten şirketin yönetiminde bir başsavcı olamaz”
Emir, bor ihracatının devlet tekeli altında olduğunu hatırlatarak, “Bu yapı doğrudan devletin ekonomik faaliyetiyle iç içedir. Hâkim ve savcılar için yasaklanmış bir durumdur” dedi.
CHP’li Emir, Lüksemburg merkezli ETIMINE S.A.’nın Türkiye Varlık Fonu’na bağlı Eti Maden İşletmeleri tarafından yönetildiğini, şirketin Avrupa, Amerika ve Asya’daki lojistik ve satış ağlarıyla milyonlarca avroluk ticari faaliyeti yönettiğini söyledi.
“Lüksemburg belgeleri Gürlek’in aktif görevini kanıtlıyor”
Emir, Lüksemburg’daki RESA ve RCS sistemlerinde yer alan belgelerin, Gürlek’in 2024 Kasım – 2025 Ağustos arasında aktif yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını ortaya koyduğunu ifade etti:
“29 Temmuz 2025 tarihli kayıtta Gürlek, ‘A sınıfı hissedarları temsilen yönetim kurulu üyesi’ olarak geçiyor. Atama 29 Kasım 2024’te yapılmış, görev süresi 2027’ye kadar. Ancak 6 Ağustos 2025’te ‘silinme’ kaydıyla görevden ayrılmış. Yani yaklaşık sekiz ay boyunca fiilen yönetim kurulu üyesi olarak çalışmış.”
“Genel kurul onayı bekleniyordu” savunması geçersiz
Emir, Gürlek’in avukatının “Genel kurul onayı bekleniyordu” açıklamasına da tepki gösterdi:
“Hem Türk Ticaret Kanunu hem de Lüksemburg anonim şirket hukuku açıktır: Yönetim kurulu üyeliğinden istifa tek taraflı irade beyanıdır; şirkete ulaştığı anda geçerlidir. Genel kurulun onayına gerek yoktur. Bu, hukuk fakültesi birinci sınıf bilgisidir. Dolayısıyla ‘genel kurul bekleniyordu’ savunması hem teknik hem de hukuki olarak geçersizdir.”
“Hâkim ticari kazanç sağlayan görevde bulunamaz”
Avrupa uygulamalarında yönetim kurulu üyelerine “huzur hakkı” ödemesi yapıldığını hatırlatan Emir, etik ihlalin maddi boyutundan bağımsız olduğunu vurguladı:
“Bu görevden 1 avro bile alınmış olsa, bu durum Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na aykırıdır. Hâkim ve savcıların gelir getirici bir faaliyette bulunması yasaktır. Bu aynı zamanda kuvvetler ayrılığı ilkesine vurulmuş bir darbedir.”
“Yargı mensubunun ticari alanda görevi hukuk devletine gölge düşürür”
Emir açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Bir yanda Türkiye’nin en kritik siyasi soruşturmalarını yürüten başsavcı, diğer yanda devletin bor gelirini yöneten bir şirketin yöneticisi. Bu tablo, hukuk devletinin değil, yargının yürütmeye eklemlendiği bir sistemin göstergesidir. Hâkimler ve Savcılar Kurulu derhal inceleme başlatmalı, Adalet Bakanlığı da kamuoyuna açıklama yapmalıdır.”





