Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Umut Hakkı’nın evrensel bir hukuk ilkesi olduğunu belirterek kalıcı ve onurlu barış için tutuklu yargılamaya son verilmesi, kayyumların kaldırılması ve bir barış yasasının çıkarılması çağrısı yaptı.

Bir yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen ve görevden alınarak yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Mersin’de sivil toplum örgütleri ve işçilerle bir araya gelerek çözüm süreci, kayyum uygulamaları ve “Umut Hakkı” tartışmalarına ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit’i de ziyaret eden Özer, kayyum sonrası sendikalarla yapılan sözleşmelerin iptal edildiğini anlattı.

“Tutuklu yargılama istisna olmalı”
Barış sürecinin onurlu ve kalıcı olabilmesi için iktidarın atması gereken somut adımlar bulunduğunu vurgulayan Özer, tutuklu yargılamanın istisna olması gerektiğini söyledi. Hâlihazırda on altı belediye başkanının tutuklu olduğunu hatırlatan Özer, belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmasını talep ettiklerini ifade etti.

KESK’ten 2026 Bütçesine Sert Tepki: “Sermayeye Değil Halka Bütçe”
KESK’ten 2026 Bütçesine Sert Tepki: “Sermayeye Değil Halka Bütçe”
İçeriği Görüntüle

“Kayyum uygulamaları sona ermeli”
Türkiye’de üçü CHP’den, onu DEM Parti’den olmak üzere kayyum atanan belediyeler bulunduğunu belirten Özer, yirmi birinci yüzyılda yerel yönetimlerin kayyumla yönetilmesinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Özer, hasta tutukluların da insan haklarına uygun koşullarda tedavi görmesi gerektiğini vurgulayarak Muhittin Böcek, Murat Çalık ve Halil Çalış gibi isimlerin serbest bırakılması çağrısında bulundu.

“Toplumun önemli bir kesimi dışlanarak barış olmaz”
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmamasını eleştiren Özer, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve Can Atalay gibi isimlerin bu kararlar gereğince serbest bırakılması gerektiğini söyledi. Bu adımların toplumu rahatlatacağını ve barışa olan inancı güçlendireceğini belirten Özer, “Toplumun önemli bir kesimi dışlanarak barış elde edilemez. Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik operasyonların da son bulması gerekir” dedi.

“Umut Hakkı evrensel bir ilkedir”
“Umut Hakkı”na ilişkin değerlendirmelerinde bu kavramın yalnızca Abdullah Öcalan ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Özer, Umut Hakkı’nın Türkiye’nin icadı olmadığını, Avrupa Birliği hukukunda ve gelişmiş demokrasilerde yer aldığını söyledi. Türkiye’nin bu hakkı tanıyabileceğini ve hayata geçirebileceğini belirten Özer, bu tartışmalar gündeme geldiğinde konunun tek bir isim üzerinden yürütülmesinin doğru olmadığını ifade etti.

“Silah bırakıldı, sıra barış yasasında”
Silahların devreden çıkarılmasıyla toplumda güçlü bir umut oluştuğunu dile getiren Özer, Meclis’te kurulan komisyonun çalışmalarını tamamladığını hatırlattı. Bundan sonraki aşamada bir geçiş yasası ya da barış yasasının çıkarılması gerektiğini belirten Özer, eve dönüşler, toplumsal entegrasyon, hakikatlerle yüzleşme ve toplumsal rehabilitasyon adımlarının eş zamanlı atılması gerektiğini söyledi.

“Türkiye kucaklaşırsa saygın bir demokrasi olur”
Bu adımların hayata geçirilmesi halinde Türkiye’nin gerçek anlamda kalıcı ve onurlu bir barışı sağlayabileceğini vurgulayan Özer, “Türkiye kucaklaştığında, önümüzdeki beş ile on yıl içinde bu coğrafyanın en saygın demokrasilerinden biri olacaktır. Bizim çabamız da buna yöneliktir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: ANKA