(ANKARA) - 6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybeden yurttaşlar, Ankara Kızılay'da basın açıklaması yaptı. Depremde ailesini kaybeden Gizem Çetin, gözyaşları içinde yaptığı konuşmada "859 gündür ailemiz artık yok. Adalet istiyoruz" dedi. Depremde ağabeyini kaybeden Hatice Açıkalın ise "Bizim canlarımız 28 aydır toprak altında; sorumlular ise hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor. Adalet istiyoruz. Geç gelen adalet, adalet değildir" diye konuştu. Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca da sorumlulara seslenerek, "Yargılanacaksınız" dedi. 

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından geçen 28 ayda yaşadıkları acıları paylaşmak ve sorumluların yargılanmasını talep etmek üzere bir araya gelen depremzede aileler, Kızılay Konur Sokak'ta adalet çağrısını bir kez daha dile getirdi. Aileler adına açıklama yapan Zeynel Nihadioğlu, yalnızca bir basın açıklaması değil, aynı zamanda bir direniş çağrısı için toplandıklarını vurguladı.

Nihadioğlu, depremin ardından devletin sahada olmadığını; AFAD, asker ve polislerin bölgede yer almadığını, ilk 72 saatteki müdahale eksikliğinin ise binlerce can kaybına neden olduğunu, iletişimin kısıtlandığını, Kızılay'ın çadır satışı gibi uygulamalarıyla depremzedelere sırt çevirdiğini ifade etti.

Deprem sürecinde hala ulaşılamayan yüzlerce kişinin akıbetinin meçhul olduğunu belirten Nihadioğlu, devletin bu konuda sessiz kaldığını söyledi. Yardım talep edenlerin baskı altına alındığını, bazı vatandaşların işkence gördüğünü, Hatay'da Ahmet Güreşçi'nin karakolda işkenceyle öldüğünü, Tahsin Nihadioğlu'nun şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğini, deprem bölgelerinde hala konteynerlerde yaşandığını belirten Nihadioğlu, halkın yaşam alanlarının içine kurulan beton santralleri ve taş ocaklarıyla ikinci kez öldürüldüğünü ifade etti.

"Sorumlular yargılanmalı"

Müteahhitlerden belediyelere, kamu görevlilerinden siyasi otoriteye kadar sorumluların dışarıda olduğunu vurgulayan Nihadioğlu, açılan davaların göstermelik olduğunu belirtti. Doğayı ve mülkiyet haklarını savunan yurttaşların baskı altına alındığını, gözaltı ve işkenceye maruz kaldıklarını söyleyen Nihadioğlu, taleplerini şöyle sıraladı:

"Depremin ilk anından itibaren yaşanan kurumsal ihmal, yetki suistimali ve halk düşmanı uygulamalar nedeniyle on binlerce yurttaşımız katledilmiştir. Arama kurtarma sürecinde yaşanan gecikme ve engellemeler, ihmal değil, liyakatsızlıkla ortaya çıkan kasıttır. Devletin kolluk kuvvetleri tarafından yapılan işkenceler ve şüpheli ölümler derhal soruşturulmalı, sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır. Deprem sonrası yaşam koşulları insani olmayan düzeyde kalmıştır. Bu bir kader değil, bilinçli bir tercih ve ranta dayalı talan politikalarının sonucudur. Yurttaşların mülkiyet hakkı gasbedilmekte, doğa sermayeye peşkeş çekilmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı direnen halk değil, bu düzen yargılanmalıdır. İstediğimiz tek şey bu katliamda ve sonrasındaki yaşadığımız süreçte sorumluluğu bulunan bütün kişi ve kurumların adil bir şekilde ve hızlıca yargılanıp hakettikleri cezayı en üst seviyeden almalarıdır. Bütün çabamız benzer kıyımların tekrar yaşanmaması için caydırıcı cezalandırma sisteminin bir an önce hayata geçirilmesi içindir. Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok."

Gözyaşları içinde "adalet istiyoruz" diye haykırdı

Adana Hasan Alpargün Apartmanı'nda kardeşini ve babasını kaybeden Gizem Çetin, geçen aylarda istinaf mahkemesinin, binanın müteahhidi ve teknik uygulama sorumlusu Hasan Alpargün'e "olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan verilen 62 kez müebbet ve 865 yıl hapis cezasını "hukuka aykırı" bularak bozmasına tepki gösterdi. Çetin, gözyaşları içinde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Biz, tekrar olası kasttan ceza verilmesini istiyoruz. Adaletin yalnızca müteahhitler için değil, tüm sorumlular açısından eksiksiz ve gecikmeksizin sağlanması için mücadelemizi sürdüreceğiz. 859 gündür ailemiz artık yok. Ne kadar zaman geçerse geçsin, bu tarifsiz kayıpların hayatımız boyunca bizimle kalacağını biliyoruz. Adalet istiyoruz. Ben kardeşimi enkazda dört gün sonra buldum. Babamı bir mezarlık morgunda, bir sürü ölünün içinde buldum. Savaş alanı gibiydi her yer. Tek istediğimiz adalet. Bir gecede ailenizi kaybedebilirsiniz, çünkü biz bir gecede kaybettik."

"Geç gelen adalet, adalet değildir"

Malatya Trend Garden Rezidans'ta kardeşini kaybeden Hatice Açıkalın, 9 Mayıs'ta görülen karar duruşmasında dört sanığa 12 ile 17 yıl arasında hapis cezası verilmesine rağmen tutuklama kararı çıkmamasına ve diğer sanıkların beraat etmesine tepki gösterdi.

Açıkalın, "Hapis cezası verilen sanıklar tutuklanmadı. Malatya'da genel olarak bu tutum sergileniyor. Sanıklar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor, bu kabul edilebilir bir durum değil. Kamu görevlileriyle ilgili yargılamalar ise hâlâ başlamadı. Adalet istiyoruz. Geç gelen adalet, adalet değildir. Bizim canlarımız 28 aydır toprak altında; sorumlular ise hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor. Sanmayın ki bu sadece bizim başımıza geldi. Bu ülkede hepimizin başına gelebilir çünkü bir deprem ülkesiyiz. Ancak deprem dirençli kentlerimiz yok" dedi.

"Kamu görevlileri de hesap versin"

Hatay Özyurt Apartmanı'nda annesini kaybeden Kübra Özyurt ise affetmediklerini, unutmadıklarını ve helalleşmediklerini belirterek, "Buradayız çünkü adaleti birlikte arıyoruz. Katillerin, sorumluların, göz yumanların yargılanmasını istiyoruz. Sadece müteahhitler değil, kamu görevlileri de hesap versin istiyoruz. Depremzedeye işkence eden, baskı uygulayanlar cezasız kalmasın diyoruz" diye konuştu.

 

Ziya Nihadioğlu, kardeşi Tahsin Nihadioğlu'nun deprem sonrası ölümüne giden süreçte polis işkencesine maruz kaldığını ve ardından bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybettiğini belirterek, "Tahsin'i ölümüyle baş başa bırakmak istiyorlar" diyerek adalet çağrısını yineledi.

"Yargılanacaksınız"

Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, depremin üzerinden 28 ay geçmesine rağmen deprem bölgesinde acıların hala taze olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Yaşam hala zor, insanlar hala yoksulluk içinde. O zaman unutmayacağız demiştik. Depremzedelerin adalet mücadelesi yalnızca o yıkıntıların arasında kaybolan canlarımız için değil; bugün memleketin her köşesi deprem riski altındayken, hepimiz ailelerimizle birlikte o yıkıntıların altında kalma tehdidiyle karşı karşıyayız. Bu nedenle bu adalet mücadelesi herkesin mücadelesi olmak zorunda."

Karaca, 28 aydır depremzedelerin dişleriyle tırnaklarıyla mücadele ettiğini vurgulayarak, "Göstermelik yargılamalarda kamu görevlileri yok, belediye başkanları yok. Siyasi rantı ilişkilerle kuranlar yok. Ve en önemlisi, bu rant düzenini kuran AKP iktidarının yetkilileri yok. Yargılanacaksınız" ifadelerini kullandı.

Anne ile baba ayrı: SMA hastası Alpaslan Ali bebeğin yaşam mücadelesi sürüyor
Anne ile baba ayrı: SMA hastası Alpaslan Ali bebeğin yaşam mücadelesi sürüyor
İçeriği Görüntüle

"O adaletin terazisi bir gün mutlaka adil tartacak"

Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri adına yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Deprem için adalet isteyenleri susturmak isteyenlere, depremi bizlere borç çıkarmaya çalışanlara, ışık hızıyla yaptığı evleri 'lütuf' diye sunanlara bir sözümüz var: 1999'dan bu yana tüm felaketlerin hesabını soracağız. Deprem için adalet demeye devam edeceğiz. Mücadelemizde kaybettiklerimizi yaşatacağız. Antakya gibi kadim, çok kültürlü, demokratik şehirlerin yeniden inşası ve demografinin korunması için elimizden geleni yapacağız. Bugüne kadar 6 Şubat'ı unutturmayan, depremzedelerin yanında olan tüm demokrasi güçlerine, sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyoruz. Bilinmelidir ki adalet yerini bulana dek mücadelemiz sürecek. Adaletin terazisini kendi çıkarına göre eğip büktüğünü sananlara sesleniyoruz: O terazi bir gün mutlaka adil tartacak." 

Kaynak: ANKA