Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, "Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanmasını siyasal belirsizliğin ilk halkası olarak görüyoruz. Doğru bulmuyoruz. Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatıldığında bile yargı kararlarına saygılıyız dedik. Ama yargı kararlarına saygı başka hukuka uyulması başka. Alınan kararın, yasaya uygun olsa bile siyasal hukukumuza ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olmadığı kaanatindeyiz" dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kılıç, Meclis'te kurulan komisyona ilişkin, "Abdullah Öcalan bir teröristtir. Yeni bir sürecin başlamasıyla değişen bir şey yoktur. Her terörist gibi akşam soylediğini sabah inkar etmesi olağandır. Üç beş kalaşnikofu göstermelik olarak yaktılar. Yaktıkları her silah için bir şart dayattılar" dedi. Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir daha söylüyoruz: Silah bırakma seremonisi aldatmacadan ibarettir. Terörist silah bırakmaz, bırakmış gibi yaparak mevzi kazanmaya çalışır. Apo’nun ipiyle inilen kuyudan çıkamazsınız. Bir tek PKK’nın silah bırakma kararı almış olması, fesih kararı almış olması Türkiye’yi tehdit eden terörist faaliyetlerine son bulduğu anlamına gelmez. Yoksa teröristin bitmesi, son terörist de kaybolup gitmesi herkes kadar ve hatta herkesten daha fazla milli görüş kadrolarının yerli, milli arzusudur, hedefidir. Ancak uyanık olmakta en temel görevlerimizden biridir.
Apo’nun tecridi de kalktığına göre, manevi oğlu, Zalim Abdi’ye de Suriye’deki terör örgütünü feshettirme kararı aldırabilir. Açık açık söylüyoruz: PKK gibi, türevleri de İsrail’in kontrolündedir. Emrindedir, hizmetindedir.
Biz de Meclis’teki komisyondayız evet ama komisyonun bir iyi niyet buluşması olmanın dışında anlamının olmadığının da farkındayız. Fiilen yapabileceği çok bir şey yoktur çünkü terör örgütleri verdikleri sözü bugüne kadar tutmadılar, bundan sonra da tutumayacaklar. STK görünümlü bazı kesimlerin uçuk kaçık taleplerde bulunarak süreci zehirlemeye çalıştığının da farkındayız. Türkiye’de silah bıraktık derken Suriye’yi ele geçirmeye çalışan terörist yapılar dost değil düşmandır. Bunlarla masaya oturmak anlamsızdır. Uzattıkları iple kuyuya inmek akıldan, mantıktan uzaklaşmaktır."
"Bir lise öğrnecisinin eğitim-öğretim yılına başlarken gideri bir aylık asgari ücretin yüzde 98'ine tekabül ediyor"
Kılıç, pazartesi günü yeni eğitim-öğretim yılının başlayacağını hatırlatarak, "Sözde parasız eğitimin gerçek bedelini görüyorsunuz. Çanta, giyim, kırtasiye ve okulların öngördüğü üniforma, 21 bin 640 TL. Bir lise öğrencisinin yeni eğitim-öğretim dönemine hazırlanmasının bedeli. Türkiye'de geçerli asgari ücret 22 bin 104 TL'dir. Buradan baktığımızda tek bir lise öğrencisinin eğitim-öğretim yılına başlarken gideri bir aylık asgari ücretin yüzde 98'ine tekabül ediyor" dedi.
"Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatıldığında bile yargı kararlarına saygılıyız dedik"
CHP İstanbul İl Yönetimi'nin tedbiren görevden uzaklaştırılmasına da değinen Kılıç, "Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanmasını siyasal belirsizliğin ilk halkası olarak görüyoruz. Doğru bulmuyoruz" ifadelerini kullandı. Kılıç, şöyle devam etti:
"Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatıldığında bile yargı kararlarına saygılıyız dedik. Ama yargı kararlarına saygı başka hukuka uyulması başka. Hukuk karşısında boynumuz kıldan ince ama mesele zaten burada. Yasal olan, hukuki mi değil mi, vicdani mi değil mi mesele burada. Alınan kararın, yasaya uygun olsa bile siyasal hukukumuza ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olmadığı kaanatindeyiz.
Alev Alatlı’nın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ayakta alkışlanan sözlerini hatırlayalım: 'Her yasal hak, helal değildir'. Yargı kararlarıyla Türkiye demokrasisini 1946 öncesine döndürmek doğru değildir. Alınacak kararlar, atılacak adımlar demokrasiyi geriletmemeli, geliştirmelidir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi kadar, AK Parti'ye düşen görevler de vardır. Hepimize düşen görevler vardır ama temelde çağrımız yargı makamlarınadır. Yargı makamlarını etkileme durumu var ise siyaset kurumunadır."