Gündem

Selçuk Özdağ’dan 11. Yargı Paketi Uyarısı: “Deprem Sorumluları Düzenleme Kapsamı Dışında Bırakılmalı”

Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, 11. Yargı Paketi’nde genişletilmiş tahliye düzenlemesine tepki göstererek deprem davalarının kapsam dışı bırakılmasını istedi. Özdağ, yargı bağımsızlığının güçlendirilmediği hiçbir düzenlemenin gerçek reform sayılamayacağını söyledi.

Abone Ol

Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, 11. Yargı Paketi’ndeki geniş kapsamlı tahliye düzenlemesine tepki göstererek 6 Şubat depremiyle ilgili davaların affa benzer adımlardan muaf tutulmasını istedi. Özdağ, “Gerçek adalet, mağduriyetleri görme cesareti ister” dedi.

Özdağ: “Depremde sorumluluğu olanlar affa benzer düzenlemelerden yararlanamaz”

Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında 11. Yargı Paketi’ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özdağ, pakette yer alan tahliye düzenlemesinin deprem davalarını kapsamasına karşı çıkarak, “İmar mevzuatındaki ihmaller binlerce insanımızın mezarına dönüştü. Bu nedenle deprem davalarında yargılananlar düzenleme dışında bırakılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinde 53 bin 737 kişinin yaşamını yitirdiğini, 107 bin 200 kişinin yaralandığını hatırlatan Özdağ, deprem mağdurlarının adalet beklentisinin görmezden gelinmemesi gerektiğini söyledi.

“Gerçek adalet tüm mağduriyetleri görme cesareti gösterir”

Özdağ, hiçbir toplumsal kesimin acısının yok sayılmaması gerektiğini vurgulayarak, “Gerçek adalet, bütün mağduriyetleri görme cesareti gösteren adalettir” dedi. Türkiye’de Adalet Bakanlığı verilerine göre 12 milyon 10 bin 82 derdest dosya bulunduğunu belirten Özdağ, bu rakamın adalet sistemindeki tıkanıklığın açık göstergesi olduğunu söyledi.

“Yargı paketleri günü kurtaran kısmi adımlar hâline geldi”

Özdağ, hükümetin her yeni yargı paketinde “yargı bağımsızlığı güçlenecek, yargılamalar hızlanacak” söylemlerini tekrarladığını, ancak gerçek bir yapısal iradenin ortaya konulmadığını dile getirdi. COVID-19 sürecindeki düzenlemelerle tahliye edilen mahkûmlar hatırlatılarak, cezaevlerindeki kapasite sorununa kalıcı bir çözüm bulunmadığı vurgulandı.

“İfade özgürlüğü korunmalı, gazeteciler ve siyasetçiler kriminalize edilmemeli”

Özdağ, 11. Yargı Paketi’ndeki bazı maddelerin kamu güvenliği gerekçesiyle devlete yeni yetkiler tanıdığına dikkat çekti. Türkiye’de siyasetçiler, gazeteciler ve akademisyenler hakkında süren soruşturmaların ifade özgürlüğünü gölgelediğini belirterek, “Temel hak ve özgürlüklerin geri plana itilmesi adalete güveni zedeler” dedi.

“Yargı bağımsızlığı güçlenmeden hiçbir paket gerçek reform değildir”

Özdağ, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısının yürütmenin etkisinden arındırılması gerektiğini, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uyum sorununun devam ettiğini, uzun tutukluluk sürelerinin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığını söyledi. Yargıda belirsizliğin keyfiliği doğurduğunu ifade eden Özdağ, “Belirsizliğin olduğu yerde hukuk değil, keyfilik hâkim olur” dedi.

“Adalet siyasal iktidarın keyfine göre şekillenemez”

Özdağ, adaletin bir partiye, zümreye veya ideolojiye göre değil, insan onuruna ve evrensel hukuk ilkelerine göre tesis edilmesi gerektiğini vurguladı. Tüm siyasi partilere çağrı yaparak, “Geliniz bu paketi gerçek reformun başlangıcına dönüştürelim. Deprem mağdurlarının sesini duyalım. Cezaevlerindeki doluluğu kalıcı, adil ve ölçülü bir ceza sistemiyle ele alalım” dedi.

“Bir ülkede adalet çökerse hiçbir alan ayakta kalamaz”

Özdağ, yargıya güvenin zedelenmesinin ekonomi, siyaset ve toplumsal barış üzerinde yıkıcı etkiler yarattığını belirtti. “Adaletin olmadığı yerde güven olmaz; güvenin olmadığı yerde gelecek olmaz. Bu nedenle mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek açıklamasını tamamladı.