İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, siyasi davalardaki tutuklulukların cezaya dönüştüğünü belirterek başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm belediye başkanlarının tutuksuz yargılanması çağrısı yaptı.
“Özgürlüklerin susturulduğu yerde mahkemeler talimat okur”
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye’deki tutukluluk süreçlerini ve yargı uygulamalarını sert sözlerle eleştirdi.
Dervişoğlu, gazetecilerden gençlere, belediye başkanlarından yurttaşlara kadar birçok kişinin “tedbir amaçlı” olması gereken tutuklulukla fiilen cezalandırıldığını belirtti.
“Suç varsa cezasız kalmasın ama tutuksuz yargılama imkânı varken insanlar cezalandırılamaz. Başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmalarının önü açılmalıdır” dedi.
“2000’lerden beri aynı filmi izliyoruz”
Konuşmasının geniş bölümünü Türkiye’nin siyasi yapısına ve çözüm süreci tartışmalarına ayıran Dervişoğlu, 2000’li yıllardan itibaren Türkiye’nin ulus devlet yapısının sistematik şekilde yıpratılmaya çalışıldığını savundu.
“Ulus ve üniter yapılı Cumhuriyet Türkiye’sini zayıflatmak hedefleniyor” diyen Dervişoğlu, etnik ve mezhepsel ayrımların derinleştirilerek toplumun ortak kader duygusundan koparıldığını söyledi.
“Demokrasi dediler, kayyum rejimi kalıcı hâle geldi”
Dervişoğlu, Türkiye’nin demokratikleşeceği yönünde yıllarca verilen sözlerin boşa çıktığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
-
Seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması
-
Belediyelere kayyum atanması
-
Basına yönelik baskılar
-
AİHM kararlarının uygulanmaması
-
Gençlere sosyal medya paylaşımlarından soruşturmalar açılması
“Erdoğan hukuka ve demokrasiye bir adım yaklaşmadı” diyen Dervişoğlu, kurulan siyasi ittifakların da “ulus devlete karşı gizli gündem taşıdığını” ileri sürdü.
“Jeopolitik mecburiyet dediler, Türkiye daha güçlü olmadı”
İYİ Parti lideri, çözüm sürecinin meşrulaştırılması için kullanılan “jeopolitik zorunluluk” söylemlerinin de boşa çıktığını savundu.
“Erdoğan, Amerika ile ilişkilerini yeniden ısıtmak için her kapıyı çalıyor” diyen Dervişoğlu, bölgesel denklemde Türkiye’nin güvenli bir noktaya taşınamadığını söyledi.
Suriye’de Şam yönetimi ile SDG arasındaki entegrasyona işaret ederek “Bu trafik yeni çatışmaların habercisi olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
“Silahlar susacak dediler ama ortada barış iradesi yok”
Dervişoğlu, PKK’nın silah bırakma iradesi göstermediğini, masanın merkezinde Öcalan’ın statüsü dururken çözüm sürecinin Türkiye’ye hiçbir kazanım sağlamadığını vurguladı.
Sürecin “basit bir oy hesabıyla başlayan kirli bir pazarlık” olduğunu dile getirdi.
“İktidar ve Öcalan’ın ortak korkusu: Halkın insanca yaşaması”
Ekonomik kriz ve derin yoksulluğa işaret eden Dervişoğlu, iktidarın da İmralı’daki isimlerin de halkın refaha kavuşmasından korktuğunu söyledi.
Kürtlerin sistematik olarak iki yanlış seçeneğe zorlandığını belirterek:
“Bu topraklarda yaşayan, devletine bağlı Kürtleri hiç kimsenin tasallutuna kurban ettirmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Erdoğan hangi kimliğiyle karar veriyor?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MGK Başkanı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı kimliklerinin birbirine karıştığını savunan Dervişoğlu, bu belirsizliğin Türkiye’yi içeride ve dışarıda zafiyete sürüklediğini söyledi.
“Bu sistem değişmeden hiç kimse gün yüzü görmeyecek” diye konuştu.
“Yargı bağımsız değil, iktidarın hıncı tartışılıyor”
Hukuk alanında yaşanan sorunlara dikkat çeken Dervişoğlu, siyasi saiklerle yürütülen soruşturmaların Türkiye’yi esir aldığını belirterek tekrar İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarının durumuna işaret etti:
“Özgürlüklerin susturulduğu yerde mahkemeler karar vermez, talimat okur. Biz bir kişinin değil, Cumhuriyet’in özünü savunuyoruz. O öz hürriyettir.”