CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Türkiye Maden-İş Sendikası’nın aldığı grev kararının "milli güvenlik" gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelenmesini, "Grev hakkı da sendikal örgütlenme özgürlüğü de toplu pazarlık hakkı da Anayasa’nın güvencesindedir. Hiçbir keyfi karar, hiçbir siyasi bahane bu hakları gasbedemez. Bugün milyonlarca emekçi açlık ve yoksulluk sınırında hayatta kalmaya çalışırken, grev hakkının 'milli güvenlik' bahanesiyle engellenmesini kabul etmiyoruz" şeklinde değerlendirdi.
Bulut, Türkiye Maden-İş Sendikası’nın aldığı grev kararının "milli güvenlik" gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelenmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamasında, "Yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen işçilerin ekmek mücadelesi mi milli güvenliği tehdit ediyor? Yoksa o işçilerin alın terini sömürenler mi asıl tehdidi oluşturuyor?" diye soran Bulut, "iktidarın, yıllardır ‘milli güvenlik’, ‘genel sağlık’, ‘ekonomik ve finansal istikrar’ ya da ‘şehir içi toplu taşıma hizmetlerinin bozulması’ gibi bahaneler üreterek grevleri yasakladığını; sendikaları susturduğunu ve emeğin sesini zorla boğmaya çalıştığını" ifade etti.
İktidarın, maden ocaklarında patlayan grizuyu, göçükleri, asansörlerden düşen işçileri ve denetimsiz çalışma koşullarını görmezden geldiğini belirten Bulut, açıklamasında şunları kaydetti:
"Bugün Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ise en üst sıralardadır. Soma’da, Ermenek’te, Amasra’da, Bartın’da ocaklar mezara dönmüş; yüzlerce can karanlığa gömülmüştür. Her facianın ardından aynı yalan tekrar edilmiştir: Kader. Oysa bu katliamlar kader değil; örgütsüz bırakılan emeğin, denetimsizliğin ve açgözlülüğün sonucudur.
Grev hakkı da sendikal örgütlenme özgürlüğü de toplu pazarlık hakkı da Anayasa’nın güvencesindedir. Hiçbir keyfi karar, hiçbir siyasi bahane bu hakları gasbedemez. Bugün milyonlarca emekçi açlık ve yoksulluk sınırında hayatta kalmaya çalışırken, grev hakkının “milli güvenlik” bahanesiyle engellenmesini kabul etmiyoruz.
Emekçinin gerçek düşmanı, grev hakkını 'tehdit' görenler, alın terini çalanlardır. Hangi bahaneyi üretirlerse üretsinler, ne kadar yasaklarlarsa yasaklasınlar, emeğin onuru için verilen mücadele sürecektir. Çünkü bu ülkenin gerçek gücü; sarayların ihtişamında değil, işçinin nasırlı ellerinde biriken alın terindedir ve alın terinin önünde hiçbir yasak, hiçbir korku duvarı duramayacaktır."