Silivri’de görülen “Diploma Davası”nda tutuklu avukat Mehmet Pehlivan’ın duruşmada hazır edilme talebinin reddedilmesine 76 barodan ortak tepki geldi.

Avukat Mehmet Pehlivan’ın talebi reddedildi, barolar sessiz kalmadı

Silivri’de görülen “Diploma Davası”nın ilk duruşmasında yaşanan gelişme, hukuk camiasında geniş yankı uyandırdı. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı olan Mehmet Pehlivan, tutuklu bulunduğu Çorlu Karatepe Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı. Cübbesiz, müvekkiliyle görüşemeden savunma yapmaya zorlanan Pehlivan, bir sonraki celsede fiziksel olarak salonda bulunmak istediğini ifade etti. Ancak mahkeme, bu talebi reddetti. Karar, sadece savunma hakkını değil, yargı sürecine duyulan güveni de tartışmaya açtı.

Pehlivan: “Bu, yargı tarihinde bir ilk”

Duruşma sırasında söz alan Avukat Mehmet Pehlivan, yaşadığı süreci “yargı tarihinde bir ilk” olarak nitelendirdi. Cübbesi olmadan ve müvekkiliyle hiç görüşmeden duruşmaya çıkarıldığını belirten Pehlivan, savunma hakkının bu şekilde ihlal edildiğini ifade etti. “Bu halde savunma vermeyi reddediyorum” diyen Pehlivan, yüz yüzelik ilkesine dikkat çekerek mahkemeden duruşmada fiziksel olarak bulunma talebinde bulundu. Ancak bu insani ve hukuki talep, mahkeme tarafından karşılıksız bırakıldı.

76 barodan ortak açıklama: “Savunma hakkı yok sayıldı”

Türkiye genelindeki 76 baro, İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararına ortak bir açıklamayla tepki gösterdi. Açıklamada, “Meslektaşımızın savunma hakkını kullanmasının engellenmesi, yalnızca bir kişiye değil, tüm yurttaşların adil yargılanma hakkına yöneltilmiş bir tehdit anlamına gelir” denildi. Barolar, Pehlivan’ın cübbesiz ve müvekkilinden uzak şekilde savunmaya zorlanmasını kabul edilemez buldu.

Ortak metinde şu ifadelere yer verildi:

“Avukatlık faaliyetleri nedeniyle hukuka aykırı şekilde tutuklu bulunan meslektaşımız Av. Mehmet Pehlivan; bağımsız savunmanın sembolü olan cübbesinden ve savunmanın yapılması için gerekli uygun koşullardan mahrum bırakılmıştır. Bu uygulama, hem ulusal hukuk normlarına hem de tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere açıkça aykırıdır.”

“Avukata baskı, yurttaşa tehdittir”

Baroların açıklamasında, avukatlık mesleğine yönelen her türlü baskının, halkın temel haklarına doğrudan bir tehdit olduğuna vurgu yapıldı. Adil yargılanma ve savunma hakkının sadece avukatlara değil, tüm yurttaşlara ait temel bir hak olduğunun altı çizildi.

“Avukat müvekkilinin sesi, cübbemiz ise mesleğimizin onurudur. Bu onur; baskıyla, sansürle, ihmalle ya da keyfi uygulamalarla kirletilemez” ifadeleriyle sonlanan açıklama, Türkiye’nin dört bir yanından gelen hukukçuların ortak iradesini yansıttı.

Hukuk camiasında endişe büyüyor

Yaşanan bu gelişme, savunma makamının yargı içerisindeki rolüne dair tartışmaları da yeniden alevlendirdi. Avukatların savunma görevini özgürce yerine getirebilmesi, hukuk devleti ilkesinin temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor. Mehmet Pehlivan örneği üzerinden yükselen tepkiler, yalnızca bir kişiyi değil, tüm hukuk sisteminin işleyişini ilgilendiriyor.

İmamoğlu’ndan Silivri’den Serçeşme’ye: “Duvarlar Bizi Ayıramayacak”
İmamoğlu’ndan Silivri’den Serçeşme’ye: “Duvarlar Bizi Ayıramayacak”
İçeriği Görüntüle

Kaynak: ANKA