Gündem

Adalet Bakanı'na seslenen Özel: "Partinin kurulduğu günde HSK’yı olağanüstü toplantıya çağıracaksın"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a seslenerek, "Tarihi bir noktadasın. Partinin kurulduğu günde, HSK’yı olağanüstü toplantıya çağıracaksın. Orada gerçekten, doğru, hepinizin rızasını alabilecek ve soruşturmayı yapabilecek birilerini görevlendirip, şeffaf, hepimizin 'oldu bu soruşturma' diyebileceği bir soruşturmayla herkese güvence vereceksin. Bu çete çökecek" dedi.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a seslenerek, "Tarihi bir noktadasın. Partinin kurulduğu günde, HSK’yı olağanüstü toplantıya çağıracaksın. Orada gerçekten, doğru, hepinizin rızasını alabilecek ve soruşturmayı yapabilecek birilerini görevlendirip, şeffaf, hepimizin 'oldu bu soruşturma' diyebileceği bir soruşturmayla herkese güvence vereceksin. Bu çete çökecek" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik soruşturmada "İBB Borsası" oluşturuduğu iddialarıyla ilgili belgeleri açıkladığı basın toplantısında konuştu.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a çağrıda bulanan Özel, "Tarihi bir noktadasın. Partinin kurulduğu günde, HSK’yı olağanüstü toplantıya çağıracaksın. Orada gerçekten, doğru, hepinizin rızasını alabilecek ve soruşturmayı yapabilecek birilerini görevlendirip, şeffaf, hepimizin 'oldu bu soruşturma' diyebileceği bir soruşturmayla herkese güvence vereceksin. Bu çete çökecek. O bulunamayan ama aslında başka yerlerden temin edilen paralar bulunacak. Ondan sonra bu dosya yeni baştan başlayacak, tıkır tıkır görülecek. Sayın Bahçeli’nin 'uzadı, tavsadı, hadi' dediği 'hadi' diyor ama yapabilirler mi? İddianame yazılamaz durumda arkadaşlar. O kadar çok iftira attılar ki iplikleri birbirine bağlayamayacak durumdalar. Bağlayabilmek için böyle maymunluklara ihtiyaç var" dedi.

"Etkin pişmanlıktan yararlananlara: Olayları yazdırın, tutanak altına alıp kapalı zarflatın"

Özel, konuşmasına şöyle devam etti:

"Önce gizli tanık müessesesi, delille desteklenememekten çöktü. Var mı şimdi Çınar’ın, var mı şimdi Ladin’in söylediklerini konuşan? Var mı ya yandaş medyada, var mı? Gelenler, konuşulanlar... Var mı? Hepsi geri çekildi. Neden? Hepsi yalan çıktı, hepsi çürüdü. Ne demiş gizli tanık? 'Ekrem İmamoğlu’nun arabaları bilmem nerede ki otoparkta...' Sonra ne olmuş? MHP’nin çıkmış, çökmüş mü? Onlardan bir şey kalmadı.

Şimdi etkin pişmanlık müessesesi çökmüştür. Buradan uyarıyorum: Etkin pişmanlıktan yararlanan, ne sebepten olursa olsun iftira atmış olanlar, hiç değilse kendi avukatınızı çağırın, olayları yazdırın, bir noter vasıtasıyla bugünün tarihiyle tutanak altına alıp kapalı zarflatın. Günü geldiğinde makbul itiraf sayacağız. Bu pisliklere karşı korkup da para verenlere, iftira atanlara, meseleyi anlatan, el yazınızla bir yazıyı avukatınıza, notere götürüp kapalı zarflatın. Makbul itiraf ve makbul bir şekilde devletle işbirliği sayacağız. Yeter ki bu çetenin pisliklerine ortak olmayın. Eğer bunu yapmazsanız, günü geldiğinde siz de sorumlu olacaksınız. Bütün, kendisine böyle teklifler bulunup kabul etmeyen namuslu insanları, Sayın Kapki gibi, Sayın Yener Torunler gibi, avukatlarıyla suç duyurusunda bulunmaya, kendisine bundan sonra baskı gelecek olan, böyle teklif gelecek olan herkesi merhaba, bu avukatları cezaevi yönetimine şikâyet etmeye, haklarında suç duyurusunda bulunmaya çağırıyorum.

"Bu düzeni sürdürmeye çalıştıkça, içinde tepinen herkesin yüzüne bu pislik bulaşacaktır"

Savcılar avukat tutamaz. Savcı kendi savcıdır, bir avukat eliyle manipülasyon yapamaz. Rahat duramaz, kimseyi kullanamaz. Savcı iletilmek üzere kimseden milyonlarca dolar para talep edilemez. Bu vıcık vıcık ilişkiler yüzünden yaptığımız HSK başvurusunda var: Gözaltında, ev hapsinde tutulan avukat diyor ki savcıya 'Pazartesi şunu getireceğim abi.' Alkışlamış. Salı günü bu itiraf yapıyor. Abi alkışlıyor. 'Çok yoğunum, Perşembe-Cuma, Pazartesi-Salı getir' demiş öbürlerini. Bakıyorsun, o tarihte bu da olmuş, o da olmuş. Şimdi adam onu yazışmışsın da photoshopla yapmamış yani... Photoshopla yapıp da sen nasıl yaptığın işi o gün gerçekten yapmışsın? Böyle dediğin adam gelmiş, ifadesini almışsın. Lağım patlamıştır. Bundan sonra bu düzeni sürdürmeye çalıştıkça, içinde tepinen herkesin yüzüne bu pislik bulaşacaktır.

Tayyip Erdoğan’a bir şey diyemiyorum. Adalet Bakanlığı, büyük ihtimalle bakanlığına mal olacak şu tarihi adımı atmaya davet ediyorum. Bir yetkili savcım 'pause'a basacak ve bir kurul bu dosyanın buraya kadarki bütün aşamalarını soracak. Gerçek ortaya çıkacak ve sonra devam edeceğiz. Bunu neden yapamaz biliyor musunuz? Bunun cevabı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu tek adam rejiminde. O savcıyı da oraya yollayan Erdoğan, o bakanı da oraya atayan Erdoğan. Bugün bizim adaletini beklediğimiz bakanı atayan Erdoğan. O savcıyı 'Bunlar beceremedi, git Ekrem’in defterini dür' diye İstanbul’a yolladı.

"Akın Gürlek-Erdoğan ilişkisi bambaşkadır"

Gece 01.30’da ilk çalıştığı bakan, AK Partililer söylüyor, hepiniz dinliyorsunuz, Akın Gürlek–Erdoğan ilişkisi bambaşkadır, Erdoğan’ın telefonu ilk çalışta açılır, gece 01.30’da olsa. İstanbul’da eski Atatürk Havalimanı’nda Erdoğan indiğinde karşılayan Akın Gürlek... Dışarıda Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar, askerler bilmem ne varken, içeri girip pısır pısır pısır bunları söyleyip onayını almıyor mu Erdoğan’dan? Bilmeyen yok. Akın Gürlek geldiğinde direkt Cumhurbaşkanının yanına gider. 'Biz Cumhurbaşkanına bir şey diyemiyoruz ki! Paldır küldür hiçbir prosedür olmadan yanına gidiyor, bilmem ne yapıyor. Hey! dedi mi, gidiyor, bunu yapıyor' diyen siz değil misiniz? Erdemliler Hareketi diye çıkılan yolda gelinen noktaya bakın. Bunların 100 kat fazlası ortaya dökülecek ama gün bugündür ki bu bir kırılma günü. AK Parti’nin meselenin kurumsal olarak içinde olduğu, televizyonlarda AK Parti’yi en çok savunan, organize algı hareketlerinin tam içinde olan, bir ayağı Saray’da bir ayağı Çağlayan’da olan, AK Parti’nin her kademedeki yöneticisi, babası ideoloğu olan kelli felli Atatürk düşmanı, 'Bu işleri yapıyorum' diyor. Bu dosyadan etkin pişmanlık aramak için geçtiğimiz günlerde de Siverek’te geziyordu. Biz bu vakitten sonra mücadeleye devam edeceğiz. Şunu bilin: Bu savcılar, biz böyle deyince kızıyorlar ya... İfade tutanaklarına şöyle şeyler yazdırıyorlar. Kulağımla duydum. Filanca demiş ki, 'Özgür Özel hakkında...' deyip sinkaflı bir küfür. Edemediği küfrü tutanağa yazdırıyor. Gittim, ziyaret ediyorum. 'Ya Özgür Bey, çok özür diliyorum,' dedi. Nasıl yeminler ediyor? Dedim, 'Neden takıldın sen böyle? Ne demişsin ki sen bana?' 'Ya, bir itirafçıya dediler ki Fatih Keleş, Özgür Özel hakkında bip diye küfür etti. Ben ömrümde kimseye küfür etmedim' dedim, 'Ya bilmiyor muyum? Savcı edemediği küfrü, yaparken oraya yaptırıyor. Ekrem İmamoğlu’na, bana, arkadaşlarımıza...' Böyle bir basitlik, böyle bir çukurla karşı karşıyayız. Bu kadar pislik akarken, dünya kadar arkadaşımıza haksız, hukuksuz cezaevi... Kiminin çocuğu 15 yaşında Adana’da, kendisi Silivri’de; kiminin çocuğu, 86 yaşındaki annesiyle birlikte evinde, kendisi Düzce’de; kiminin çocuğu, annesi babasıyla 78 yaşında, tek başına, kendisi Silivri’de. 'Öbürüne çocuğun var mı?' 'Var.' 'E nasıl ayrı kalacaksın şimdi?' 'Hadi sana iyi yolculuklar.' Ertesi gün zınk Afyon’a. Oğlu yedi saat arabayla gider. 'Bilgisayar hatası, tekrar gelin haftaya,' derler. 50 kişilik koğuşlara yollandı. Tek kişilik odalarda kalan arkadaşlarımız, her türlü farklı suçlar olan kişilerle birlikte, sırf zulüm olsun diye... O gittikleri koğuşlarda bile vicdan harekete geçmiş durumda, vicdan. 'Abla, sana yapılan hiçbirimize yapılmadı. Biz sana sahip çıkacağız,' diyor insanlar.

O yüzden korkmadan, sinmeden, durmadan bu kötülükle mücadele ederek... Buraya kadar mı? AK Parti’nin getireceği yer buraya kadar. Buradan sonra bir arınma, bir kurtulma, bir temizlenme elbette beklenmiyor. Cesur adımlarla, tarihte doğru yerini alabilecekler, istifa edebilecekler, adım adım Erdoğan’ın hışmına uğrayacaklar olabilir belki. Cesaret gösterin. Erdoğan’dan korkmayan herkesi cesaret göstermeye, endişe eden herkesi bugün yaşadıklarını yazıp kapalı zarfla tarihe bırakmaya çağrıyoruz, doğru günde yapılmış doğru pişmanlık beyanı kabul edeceğiz. Yeter ki bu çeteyi çıtır çıtır hızla çözebilelim. Yeter ki bu yaptıkları, zamanın örtüsünün altında kaybolmasın."