Gündem

10 TİP'li yönetici ve üye tutuklama istemiyle hakimliğe sevk edildi

CHP'nin Bakırköy’de gerçekleştirdiği mitingte attıkları bazı sloganlar gerekçe gösterilerek gece yarısı ev baskınlarıyla gözaltına alınan ve aralarında Parti Meclisi Üyesi Arzum Yalçın’ın da bulunduğu 10 Türkiye İşçi Partili (TİP), tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Konuya ilişkin Bakırköy Adliyesi önünde açıklama yapan TİP MYK üyesi avukat Özgür Urfa, “Gerek 19 Mart öncesinde, gerek 19 Mart'tan itibaren yaşananları artık hukuksuzluk olarak tanımlamak mümkün değil. Yaşananla

Abone Ol

CHP'nin Bakırköy’de gerçekleştirdiği mitingte attıkları bazı sloganlar gerekçe gösterilerek gece yarısı ev baskınlarıyla gözaltına alınan ve aralarında Parti Meclisi Üyesi Arzum Yalçın’ın da bulunduğu 10 Türkiye İşçi Partili (TİP), tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Konuya ilişkin Bakırköy Adliyesi önünde açıklama yapan TİP MYK üyesi avukat Özgür Urfa, “Gerek 19 Mart öncesinde, gerek 19 Mart'tan itibaren yaşananları artık hukuksuzluk olarak tanımlamak mümkün değil. Yaşananlar bizatihi bu yeni rejimin hukuku oldu. Bundan sonra bu iktidar, bu rejim yönetimde olduğu sürece ülke, bu hukuk düzeni ile yürütülecek.” dedi. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de gözaltıların gerçekleştiği saatlere dikkat çekti, "Bugün Türkiye'de bu güzel ülkeyi 90'ların karanlığına sürüklemeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız" dedi.

Aralarında Parti Meclisi Üyesi Arzum Yalçın’ın da bulunduğu 10 Türkiye İşçi Partili (TİP) üyesi ve yöneticisi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Çarşamba günü Bakırköy’de gerçekleştirdiği mitingte atılan bazı sloganlar gerekçe gösterilerek, dün gece saat 02:00 sularında evlerinden gözaltına alındı. Emniyette’ki işlemlerinin ardından Bakırköy Adliyesi’ne sevk edilen 10 kişi, savcılık sorgularından sonra ise tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi.

"Bu uygulamalar tam da 90'lı yılların karanlığında gerçekleşiyordu"

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve TİP MYK üyesi avukat Özgür Urfa konuya ilişkin, Bakırköy Adliyesi önünde açıklamalarda bulundu. Gözaltına alınma şekillerinin 90’lardaki siyasi atmosferi hatırlattığını vurgulayan Çelik, şunları aktardı:

“Dün gecenin kör karanlığı saat 2.30'da Türkiye İşçi Partili gençler ve Türkiye İşçi Partisi'nin yöneticileri gözaltına alındılar. Neden vurguluyorum gecenin saat 2.30'da gözaltına alındıklarını? Bugün Türkiye'de bu güzel ülkeyi 90'ların karanlığına sürüklemeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu uygulamalar tam da 90'lı yılların karanlığında gerçekleşiyordu. Türkiye bir haftadır bir şeyi tartışıyor. Bir savcının masasının üzerine koyduğu beyaz torosla Türkiye'ye vermek istediği mesajı tartışıyor. İşte bu uygulama 90'ların ruhunun uygulamasıdır. Gecenin saat 2.30'unda bu ülkenin gençlerinin, yöneticilerinin, insanlarının kapısına dayanılması, gecenin 2.30'unda insanların gözaltına alınması tam da 90'ların karanlığında yaşanan uygulamalardır.

"Cumhuriyet Halk Partisi'ni yalnızlaştırmaya çalışıyorlar"

Mücadele etmeye çalıştığımız anlayış budur. Bu uygulamayla neyin mesajını veriyorlar? ‘Siz Cumhuriyet Halk Partisi'nin mitingine, eylemine katılıyorsunuz. Neden Cumhuriyet Halk Partisi'nin eylemine katılıyorsunuz?’ diyorlar aslında. O insanlar oraya bir siyasi partinin eylemine gelmediler. Türkiye İşçi Partisi 19 Mart darbe girişiminden beri sokaklarda ama sadece 19 Mart darbe girişiminden itibaren değil, kurulduğu günden itibaren sokaklarda ve meydanlarda mücadele veriyor. Neyin mücadelesini veriyor? Emeğin mücadelesini, adaletin mücadelesini, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesini veriyor.

Cumhuriyet Halk Partisi'ni yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. O birleşik mücadeleyi dağıtmaya çalışıyorlar. Ayşe Barım'ı tutukladılar. Sanat camiasına mesaj veriyorlar. ‘Konuşmayın, diyorlar. Ey sanatçılar, tweet atarsanız sizi de Ayşe Barım gibi cezaevine atarız.’ diyorlar. Çünkü, sanatçıların konuştukları zaman etki alanı güçlü. İş dünyasına soruşturmalar açıyorlar. İş dünyasına mesaj veriyorlar. Sendikaların başkanlarını, üyelerini tutukluyorlar. Emek dünyasına mesaj veriyorlar. Gazeteci tutukluyorlar. Fatih Altaylı cezaevinde basını susturmaya çalışıyorlar. Yani 19 Mart'ta bir darbe girişimi gerçekleştirdiler. Bunun karşısında konuşan kim varsa işte gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar, davalar...

Onların karşısında da bu ülkede adaletten, demokrasiden, özgürlükten yana olanlar var. Biz varız, Türkiye İşçi Partisi var. Demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve yurttaşlarımız var. Ne zaman bir avuç oligarkla halk mücadele içerisine girmişse her zaman halk kazanmıştır. Bu baskıcı otoriter anlayış gidecek ve halk yeniden kazanacak.”

"Bu operasyon esasen tüm toplumu korkutmak, sindirmek, evinden dahi dışarı çıkartmamak üzere yapılmıştır"

Daha sonra söz alan TİP MYK üyesi avukat Özgür Urfa ise destek ve dayanışma için ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne teşekkür etti. Urfa şunları söyledi:

"Dün gece 2.30 itibariyle parti üyelerimize yönelik bir kolluk operasyonu gerçekleşmiştir. 16 kişi hakkında gözaltı kararı verilmiş, 10 kişi gözaltına alınmıştır. Biraz önce savcılık ifadeleri tamamlandı ve 10 kişi de tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi. Hukuki kısmını bu kadar konuşmak yeterli çünkü, hukuk bu kadar.

Gerek 19 Mart öncesinde, gerek 19 Mart'tan itibaren yaşananları artık hukuksuzluk olarak tanımlamak mümkün değil. Yaşananlar bizatihi bu yeni rejimin hukuku oldu. Bundan sonra bu iktidar, bu rejim yönetimde olduğu sürece ülke bu hukuk düzeni ile yürütülecek. Canları kimi isterse onları alacakları, canları kimi isterse onları tutuklayacakları bir hukuk rejimi inşa ettiler. Hakimlerini, savcılarını bunun arkasına dizdiler ve toplumsal muhalefete açık bir düşman ceza hukuku uygulaması başlattılar. Sadece Türkiye İşçi Partisine yönelik değil. Bu operasyon Türkiye İşçi Partisine yönelik olabilir. Sokaklara çıkmaması, mücadele etmemesi ve korkması için Türkiye İşçi Partisi’ne bu operasyon yapılmış olabilir. Ancak, aynı zamanda bu operasyon Cumhuriyet Halk Partisi’ni yalnızlaştırmaya, kimsenin ona sahip çıkmaması amacıyla da yapılmıştır. Bu operasyon esasen tüm toplumu korkutmak, sindirmek, evinden dahi dışarı çıkartmamak üzere yapılmıştır. Biz buradan bir kez daha haykırıyoruz. Türkiye İşçi Partisi burada, burada olmaya devam edecek. Türkiye İşçi Partisi sokaklarda, sokaklarda olmaya devam edecek. Biliyoruz adliyeler sizin, hakimler sizin, savcılar sizin, kanunlar sizin ama bu halk bizim. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler bizimle birlikte. Biz de onlarla birlikteyiz. Bu mücadele yükselterek devam edeceğiz. Bu hukuksuzluk sona erene kadar, bu rejim sona erene kadar direnmeye devam edeceğiz.”