Erken ve ya zamanında
Bir seçim yaklaşıyor.
Koşullar;
Erken olmasını zorluyor.
Ama iktidar istekli değil.
İktidar ne kadar istemiyor ise de
Yaşanan ekonomik koşullar bunu dayatıyor.
Toplumsal tabanda ekonomik koşullar sabit ve dar gelirliler açısında gittikçe ağırlaşıyor.
Ama zengin de geleceğinden endişeli ve mutsuz.
Yani ne zengin mutlu ne fakir.
İktidar sahipleri buna, yani;
kendi tabanına “Bu bir dış güçler operasyonu” diyor ise de inandırıcı olamıyor.
Çünkü adam söylenene değil
Yaşadığına bakıyor ki
bu koca bir yalan.
Hem de
Bir, üç, beş değil.
Hepsi yalan.
Çünkü mideyi ikna etmek öyle lafla olmuyor.
Alnı secdeye sürmek,
İnşallah demek,
Dua etmek, şükür demekle olmuyor.
Belki beyni;
Yalan, dolan.
Güzel söz ve dualarla bir süre ikna edip işi idare edebilirsin!
Ya da hurilerle dolu bir cenneti vaat edebilirsin!
Ama bu mide kardeşim.
İş ister,
Aş ister.
Su ister
Hem de, ona buna, sana bana bakmadan.
Yeri zamanı gelince istediğini vereceksin.
Yani doyuracaksın.
Yoksa yer kardeşim yer,
Önce kendisini
Sonra seni!
Başka şeye benzemez midenin öfkesi.
En sağlam beyinlere
En güçlü iktidarlara bile diz çöktürür.
İnanmayan tarihe baksın.
Her büyük dönüşümün.
Her büyük, savaşın,
zaferin temelinde midenin öfkesi, isyanı var.
Markette yirmi yıllık fanatik
AKP'li İbo'nun öfkesini görünce aklıma bunlar geldi.
Anladım ki İbo’nun midesi artık beyni dinlemiyor.
Bir yağa koştu,
Bir şekere baktı,
Bir unu sordu,
Bir tuzu...
Ve döktü içini.
Attı öfkesini,
döktü içini.
Hem de ne olursa, olsun dedi bedeli.
Gayri yeter diyerek kapıyı çarptı gitti.
Anladım ki mide isyanda.
Anladım ki;
mide ile beyin arasındaki bağ kopmuş.
İbo;
iki çoçuk,
bir hanım.
Dün asgari ücretli,
bugün işsiz.
Karanlık,
ve çaresiz.
İş kontrolden çıkmış.
Çünkü durum gerçekten vahim.
Ve bu vehamet giderek derinleşiyor, yaygınlaşıyor.
Kararsızlık ve belirsizlik.
İnsanların canını yakıyor.
Onun için; biraz sabır demek bile fayda etmiyor.
Artık insanlara güvensizlik hakim,
siyasi ve ekonomik belirsizlik.
Özellikle ekonomik olanın yaratığı etki dokuz şiddetinde deprem gibi.
Onun için,
gayri kaçış yok.
Bu nedenle;
ülke ekonomisinin durumunu birebir yaşayan birine ekonomik analiz yaparak onu ikna etmenin bir anlamı yok.
Şimdi siyaseten onu ikna edeceksin.
“Yani buradan nasıl çıkılır. Çıkıldıktan sonra nasıl rahat edilir”in yol ve yöntemi nedir?
Başka bir deyişle
Güven vereceksin güven!
Bu da muhalefete düşüyor.
Öyle onu at.
Bunu tut.
O Türk.
Bu Kürt.
O sağcı.
Bu solcu demeyi anlatamazsın mideye.
Yoksa sen de aynı girdabın içinde boğulup gidersin.
Ve bir tarih sayfasında yerini alırsın!