Pervin Buldan’dan ‘Bütçe Teklifi’ Yorumu: Bunun Adı Yokluk Bütçesidir

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 18.10.2022 - 14:42, Güncelleme: 18.10.2022 - 14:42 1621+ kez okundu.
 

Pervin Buldan’dan ‘Bütçe Teklifi’ Yorumu: Bunun Adı Yokluk Bütçesidir

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ne ilişkin, “Faize karşı olduğunu söyleyen iktidar, faiz lobisine dönüşmüş durumda. Burada rakamlardan bunu da anlıyoruz. Bütçelerinde faiz lobisi var, savaş lobisi var ama halk yok, emekçi yok, işçi yok, kadın yok, yoksullar yok, emekliler yok. Bunun adı, elbette ki yokluk bütçesidir ama bir adı daha var, yolcu Abbas’ın gidiş bütçesidir” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalar yaptı. Buldan, özetle şöyle konuştu: “Amasra’da 41 canı, 41 yaşam hikayesini kaybettik. Acımız gerçekten çok büyük ve üzüntümüz çok derin. Kaybettiğimiz canlara Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine, arkadaşlarına baş sağlığı dileklerimizi ve yaralı olan insanlarımıza da acil şifalar diliyorum. “İŞÇİLERİN CANI VE KANI ÜZERİNDEN YAPILAN KAR VE SÖMÜRÜ PLANIDIR ASIL SEBEP” Tarifsiz bir acı yaşadığımızın hepimiz, bu kesinlikle bir kaza değildir ve göz göre göre gelen bir cinayettir. Amasra, Soma’nın, Ermenek’in, Zonguldak’ın, Elbistan’ın, Siirt’in ve Şırnak’ın devamıdır sevgili arkadaşlarım. Hayatların, yok olup gitmelerinin nedeni, elbette ki denetimsizliktir, cezasızlıktır, kar hırsıdır, üretim baskısıdır, kar azalmasın diye gerekli önlemlerin alınmamasıdır. AKP ve MHP iktidarının yönetim zihniyetinin bu ülkeyi nasıl işçi mezarlığına çevirdiğine hepimiz tanığız. Sadece bir yıl içerisinde 1359 işçi, hayatını kaybetti. AKP Genel Başkanı çıkmış, bütün boyutlarıyla soruşturulacağını söylüyor ve böyle bir ifade kullanıyor. Buna nasıl inanalım sevgili arkadaşlar. Hemen ardından da bir ‘kader planı’ diyerek tedbirsizliği ve katliamı meşrulaştırma çabası içerisine girdiğini hepimiz gördük. Kesinlikle kader planı olmadığını, buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. İşçilerin canı ve kanı üzerinden yapılan kar ve sömürü planıdır asıl sebep. Emekçinin canı üzerine kurulan zenginler sofrasıdır asıl sebep. Biz, iktidarınızın bu konudaki sicilini Soma’dan çok iyi biliyoruz. Tam 8 yıl oldu, ortada adalet yok. 301 madencinin katledilmesinin sorumluları iktidar tarafından korundu ve kollanmaya da devam ediyor. Üstelik işçilerin kafasına tekme atan, özel kalem müdürünüzü de ekonomi ateşesi yaparak ödüllendirdiğinizi de biliyoruz, bunu unutmadık. Soma için adalet mücadelesi veren sevgili Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay tutukludur. Bunu da bir kez daha hatırlatmak istiyorum. İşte tam da bu cezasızlık politikasıdır, maden şirketlerini asıl cesaretlendiren. Kamuoyuna da yansıdı, Sayıştay denetimlerden tespit ettiği risklerle ilgili olarak Türkiye Taşkömürü İşletmesi’ne ciddi uyarılarda bulunulmuş ama kimse dinlemiyor. Bu uyarıların gereği yapılmadı, işçinin canı azalabilir ama kar asla azalmasın. İşte bu iktidarın zihniyeti budur. Aileler gözyaşı dökerken, AKP Genel Başkanı hafızalardan silinmeyecek bir söz sarf etti. ‘Hamdolsun 24 saat geçmeden 41 şehidimize ulaştık’ dedi. Evet 24 saat geçmeden gerçek zihniyetlerini göstermeyi bir kez daha başardılar. Evet konuştukça batıyorlar. Battıkça da yerin dibine giriyorlar. Allah’tan korkun. 41 can yaşamını yitirmiş ve sizin hesabınız onlara ulaşım saati olarak gözler önüne seriliyor. Bari konuşmayın, bari bu kadar canın yitirilmesine saygı duyun ama nafile. Bu ülkenin cumhurbaşkanı, yaptıklarıyla övünüyor. Türkiye sanki çağ atlamış. 24 saat geçmeden bu canlara ulaşılmasını büyük bir marifet olarak Türkiye halklarının gözüne sermekte hiçbir beis görmüyor. Bu 41 can, hikayeleri olan, aileleri olan, anne baba kuzuları olan ve bugün toprağın altında olan canlardır, insanlardır. Sizin göreviniz, bu canların can güvenliğini sağlamaktır. Onların hayatını kaybettikten sonra cenazelerine ulaşmadaki saat süresi olamaz. İşte bir kez daha bu zihniyetlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte bu ülkedeki canlara verilen kıymeti bir kez daha gözler önüne serdiler. Bu ülkede işçilere verilen, emekçilere verilen kıymeti bir kez daha gözler önüne serdiler. Yazıklar olsun size. “SERMAYE DAHA FAZLA KAZANSIN DİYE VERECEK, KAYBEDECEK TEK BİR CANIMIZ YOKTUR” Giden canlar bunların umurunda değil. Onlar için önemli olan varsa yoksa iktidarlarının itibarlarıdır. İnsan yaşamını öncelikli görmeyen bu zihniyeti herkes iyi görmeli ve tanımalıdır. Asıl mücadele edilmesi gereken işte bu anlayıştır. Bizler, HDP olarak bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız ve kapatılmasına asla izin vermeyeceğiz. Yaşamını yitiren bir madencinin eşi, ‘Üzerini örtmeyin. Bu bir cinayettir’ diye haykırdı. Biz de buradan söz veriyoruz. Evet, Amasra’yı unutmayacağız, unutturmayacağız. Parti olarak heyetimiz elbette ki ilk günden Bartın’a gitti. Gerekli incelemelerde bulundu ve işçilerle, sendikayla görüşmeler gerçekleştirdi. Raporumuzu da en kısa zamanda arkadaşlarımız kamuoyuyla paylaşacaklar. Buradan şu çağrıyı bir kez daha yapmak istiyorum: ‘İnsan yaşamını hiçe sayan bu vahşi sömürü çarkına karşı emeğin birliğini bu ülkede mutlaka yaratmak zorundayız. Sermaye daha fazla kazansın diye verecek, kaybedecek tek bir canımız yoktur. Bir kişi daha eksilmemek için çoğalmak, dayanışmak ve örgütlülüğümüz büyütmek zorundayız.’ İktidarın kurduğu sömürü karteline karşı emeğin ülkesini emekçilerin yönettiği bir düzeni hep birlikte yaratmak zorundayız. “KİRLİLİK, ARTIK HALININ ALTINA SIĞMAYACAK BOYUTLARA VARMIŞTIR” Ülke olarak yaşadığımız yoksulluğun, sefaletin, ölümlerin ve adaletsizliklerin nedeni AKP MHP iktidarının oluşturduğu büyük rant ve talan düzenidir. Rant düzenleri, her yerinden patlamaktadır. Kirlilik, artık halının altına sığmayacak boyutlara varmıştır. Sayıştay raporları, çürümenin boyutlarını ortaya koymaktadır. Bartın’da iş sağlığı ve güvenliğine gelince kaynak yok ama başka yerlere gelince kaynak çok. Örneğin, Merkez Bankası bürokratları için hukuka aykırı bir biçimde yapılan 45 milyon liralık özel sağlık sigortası harcamasına bolca para var. TMSF bürokratlarının 18 milyon liralık özel sağlık giderine para var ama işçinin can güvenliği için bu ülkede kaynak ne yazık ki yok. Bartın’da ve diğer maden işletmelerinde iş güvenliği için gerekli ekipman ve teçhizata kaynak yok ama günlük mal ve hizmet giderine 5 milyon TL harcayan saray için sınırsız bir kaynak var. Çürümenin hangi birini anlatalım? Bu çürümeyi burada anlatmaya saatlerin yetmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Yandaş enerji dağıtım şirketleri, AR-GE faaliyetleri adı altında yaptıkları 117 milyon 484 bin liralık harcamayı, usulsüz bir biçimde halkın elektrik faturasına yansıtmıştır. Yemişler, içmişler faturayı da halka ödettiriyorlar. Bütün halkımızın bundan artık haberdar olması gerekiyor. Yurttaşlarımız bu gerçeği, iyi bilmek zorundadır. “YOLCU ABBAS’IN GİDİŞ BÜTÇESİDİR” Dün 2023 Yılı Bütçe Teklifi’ni açıkladılar. Kamuoyuyla paylaştılar. Savunma adı altında savaş politikalarına ayrılan pay, 468,7 milyar TL. 2022 bütçesinin tam iki katı. Yine bütçede faiz giderlerine ayrılan kaynak, 565,6 milyar lira. Faize karşı olduğunu söyleyen iktidar, faiz lobisine dönüşmüş durumda. Burada rakamlardan bunu da anlıyoruz. Bütçelerinde faiz lobisi var, savaş lobisi var ama halk yok, emekçi yok, işçi yok, kadın yok, yoksullar yok, emekliler yok. Bunun adı, elbette ki yokluk bütçesidir ama bir adı daha var, yolcu Abbas’ın gidiş bütçesidir. Bu böyle sürmeyecek, gidecekler. Türkiye halkları kararını verdi. AKP- MHP iktidarını gönderecek. Bunu da herkes böyle bilsin. “SANSÜR YASASI, AKP VE MHP’Yİ KORUMA VE YAŞATMA YASASIDIR” Tabii şimdi yolsuzluklar ve halkın yaşadığı sefalet konuşulmasın diye bir sansür yasası çıkardılar. Geçen hafta Meclis’te oylandı. Sansür yasası, AKP ve MHP’yi koruma ve yaşatma yasasıdır. Evet dezenformasyon yasası, kesinlikle değildir. Türkiye’de dezenformasyonun tek bir kaynağı ve merkezi var. O da AKP ve MHP iktidarıdır. Yani saraydır.”
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ne ilişkin, “Faize karşı olduğunu söyleyen iktidar, faiz lobisine dönüşmüş durumda. Burada rakamlardan bunu da anlıyoruz. Bütçelerinde faiz lobisi var, savaş lobisi var ama halk yok, emekçi yok, işçi yok, kadın yok, yoksullar yok, emekliler yok. Bunun adı, elbette ki yokluk bütçesidir ama bir adı daha var, yolcu Abbas’ın gidiş bütçesidir” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalar yaptı. Buldan, özetle şöyle konuştu:

“Amasra’da 41 canı, 41 yaşam hikayesini kaybettik. Acımız gerçekten çok büyük ve üzüntümüz çok derin. Kaybettiğimiz canlara Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine, arkadaşlarına baş sağlığı dileklerimizi ve yaralı olan insanlarımıza da acil şifalar diliyorum.

“İŞÇİLERİN CANI VE KANI ÜZERİNDEN YAPILAN KAR VE SÖMÜRÜ PLANIDIR ASIL SEBEP”

Tarifsiz bir acı yaşadığımızın hepimiz, bu kesinlikle bir kaza değildir ve göz göre göre gelen bir cinayettir. Amasra, Soma’nın, Ermenek’in, Zonguldak’ın, Elbistan’ın, Siirt’in ve Şırnak’ın devamıdır sevgili arkadaşlarım. Hayatların, yok olup gitmelerinin nedeni, elbette ki denetimsizliktir, cezasızlıktır, kar hırsıdır, üretim baskısıdır, kar azalmasın diye gerekli önlemlerin alınmamasıdır. AKP ve MHP iktidarının yönetim zihniyetinin bu ülkeyi nasıl işçi mezarlığına çevirdiğine hepimiz tanığız. Sadece bir yıl içerisinde 1359 işçi, hayatını kaybetti. AKP Genel Başkanı çıkmış, bütün boyutlarıyla soruşturulacağını söylüyor ve böyle bir ifade kullanıyor. Buna nasıl inanalım sevgili arkadaşlar. Hemen ardından da bir ‘kader planı’ diyerek tedbirsizliği ve katliamı meşrulaştırma çabası içerisine girdiğini hepimiz gördük. Kesinlikle kader planı olmadığını, buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. İşçilerin canı ve kanı üzerinden yapılan kar ve sömürü planıdır asıl sebep. Emekçinin canı üzerine kurulan zenginler sofrasıdır asıl sebep. Biz, iktidarınızın bu konudaki sicilini Soma’dan çok iyi biliyoruz. Tam 8 yıl oldu, ortada adalet yok. 301 madencinin katledilmesinin sorumluları iktidar tarafından korundu ve kollanmaya da devam ediyor. Üstelik işçilerin kafasına tekme atan, özel kalem müdürünüzü de ekonomi ateşesi yaparak ödüllendirdiğinizi de biliyoruz, bunu unutmadık. Soma için adalet mücadelesi veren sevgili Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay tutukludur. Bunu da bir kez daha hatırlatmak istiyorum. İşte tam da bu cezasızlık politikasıdır, maden şirketlerini asıl cesaretlendiren. Kamuoyuna da yansıdı, Sayıştay denetimlerden tespit ettiği risklerle ilgili olarak Türkiye Taşkömürü İşletmesi’ne ciddi uyarılarda bulunulmuş ama kimse dinlemiyor. Bu uyarıların gereği yapılmadı, işçinin canı azalabilir ama kar asla azalmasın. İşte bu iktidarın zihniyeti budur. Aileler gözyaşı dökerken, AKP Genel Başkanı hafızalardan silinmeyecek bir söz sarf etti. ‘Hamdolsun 24 saat geçmeden 41 şehidimize ulaştık’ dedi. Evet 24 saat geçmeden gerçek zihniyetlerini göstermeyi bir kez daha başardılar. Evet konuştukça batıyorlar. Battıkça da yerin dibine giriyorlar. Allah’tan korkun. 41 can yaşamını yitirmiş ve sizin hesabınız onlara ulaşım saati olarak gözler önüne seriliyor. Bari konuşmayın, bari bu kadar canın yitirilmesine saygı duyun ama nafile. Bu ülkenin cumhurbaşkanı, yaptıklarıyla övünüyor. Türkiye sanki çağ atlamış. 24 saat geçmeden bu canlara ulaşılmasını büyük bir marifet olarak Türkiye halklarının gözüne sermekte hiçbir beis görmüyor. Bu 41 can, hikayeleri olan, aileleri olan, anne baba kuzuları olan ve bugün toprağın altında olan canlardır, insanlardır. Sizin göreviniz, bu canların can güvenliğini sağlamaktır. Onların hayatını kaybettikten sonra cenazelerine ulaşmadaki saat süresi olamaz. İşte bir kez daha bu zihniyetlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte bu ülkedeki canlara verilen kıymeti bir kez daha gözler önüne serdiler. Bu ülkede işçilere verilen, emekçilere verilen kıymeti bir kez daha gözler önüne serdiler. Yazıklar olsun size.

“SERMAYE DAHA FAZLA KAZANSIN DİYE VERECEK, KAYBEDECEK TEK BİR CANIMIZ YOKTUR”

Giden canlar bunların umurunda değil. Onlar için önemli olan varsa yoksa iktidarlarının itibarlarıdır. İnsan yaşamını öncelikli görmeyen bu zihniyeti herkes iyi görmeli ve tanımalıdır. Asıl mücadele edilmesi gereken işte bu anlayıştır. Bizler, HDP olarak bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız ve kapatılmasına asla izin vermeyeceğiz. Yaşamını yitiren bir madencinin eşi, ‘Üzerini örtmeyin. Bu bir cinayettir’ diye haykırdı. Biz de buradan söz veriyoruz. Evet, Amasra’yı unutmayacağız, unutturmayacağız. Parti olarak heyetimiz elbette ki ilk günden Bartın’a gitti. Gerekli incelemelerde bulundu ve işçilerle, sendikayla görüşmeler gerçekleştirdi. Raporumuzu da en kısa zamanda arkadaşlarımız kamuoyuyla paylaşacaklar. Buradan şu çağrıyı bir kez daha yapmak istiyorum: ‘İnsan yaşamını hiçe sayan bu vahşi sömürü çarkına karşı emeğin birliğini bu ülkede mutlaka yaratmak zorundayız. Sermaye daha fazla kazansın diye verecek, kaybedecek tek bir canımız yoktur. Bir kişi daha eksilmemek için çoğalmak, dayanışmak ve örgütlülüğümüz büyütmek zorundayız.’ İktidarın kurduğu sömürü karteline karşı emeğin ülkesini emekçilerin yönettiği bir düzeni hep birlikte yaratmak zorundayız.

“KİRLİLİK, ARTIK HALININ ALTINA SIĞMAYACAK BOYUTLARA VARMIŞTIR”

Ülke olarak yaşadığımız yoksulluğun, sefaletin, ölümlerin ve adaletsizliklerin nedeni AKP MHP iktidarının oluşturduğu büyük rant ve talan düzenidir. Rant düzenleri, her yerinden patlamaktadır. Kirlilik, artık halının altına sığmayacak boyutlara varmıştır. Sayıştay raporları, çürümenin boyutlarını ortaya koymaktadır. Bartın’da iş sağlığı ve güvenliğine gelince kaynak yok ama başka yerlere gelince kaynak çok. Örneğin, Merkez Bankası bürokratları için hukuka aykırı bir biçimde yapılan 45 milyon liralık özel sağlık sigortası harcamasına bolca para var. TMSF bürokratlarının 18 milyon liralık özel sağlık giderine para var ama işçinin can güvenliği için bu ülkede kaynak ne yazık ki yok. Bartın’da ve diğer maden işletmelerinde iş güvenliği için gerekli ekipman ve teçhizata kaynak yok ama günlük mal ve hizmet giderine 5 milyon TL harcayan saray için sınırsız bir kaynak var. Çürümenin hangi birini anlatalım? Bu çürümeyi burada anlatmaya saatlerin yetmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Yandaş enerji dağıtım şirketleri, AR-GE faaliyetleri adı altında yaptıkları 117 milyon 484 bin liralık harcamayı, usulsüz bir biçimde halkın elektrik faturasına yansıtmıştır. Yemişler, içmişler faturayı da halka ödettiriyorlar. Bütün halkımızın bundan artık haberdar olması gerekiyor. Yurttaşlarımız bu gerçeği, iyi bilmek zorundadır.

“YOLCU ABBAS’IN GİDİŞ BÜTÇESİDİR”

Dün 2023 Yılı Bütçe Teklifi’ni açıkladılar. Kamuoyuyla paylaştılar. Savunma adı altında savaş politikalarına ayrılan pay, 468,7 milyar TL. 2022 bütçesinin tam iki katı. Yine bütçede faiz giderlerine ayrılan kaynak, 565,6 milyar lira. Faize karşı olduğunu söyleyen iktidar, faiz lobisine dönüşmüş durumda. Burada rakamlardan bunu da anlıyoruz. Bütçelerinde faiz lobisi var, savaş lobisi var ama halk yok, emekçi yok, işçi yok, kadın yok, yoksullar yok, emekliler yok. Bunun adı, elbette ki yokluk bütçesidir ama bir adı daha var, yolcu Abbas’ın gidiş bütçesidir. Bu böyle sürmeyecek, gidecekler. Türkiye halkları kararını verdi. AKP- MHP iktidarını gönderecek. Bunu da herkes böyle bilsin.

“SANSÜR YASASI, AKP VE MHP’Yİ KORUMA VE YAŞATMA YASASIDIR”

Tabii şimdi yolsuzluklar ve halkın yaşadığı sefalet konuşulmasın diye bir sansür yasası çıkardılar. Geçen hafta Meclis’te oylandı. Sansür yasası, AKP ve MHP’yi koruma ve yaşatma yasasıdır. Evet dezenformasyon yasası, kesinlikle değildir. Türkiye’de dezenformasyonun tek bir kaynağı ve merkezi var. O da AKP ve MHP iktidarıdır. Yani saraydır.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri