KESK: Yoksulluğa Sömürüye Güvencesizliğe ve Savaşa Karşı Mücadeleyi Büyütmek İçin 1 Mayıs'ta Alanlardayız

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 20.04.2022 - 16:12, Güncelleme: 20.04.2022 - 16:12 2259+ kez okundu.
 

KESK: Yoksulluğa Sömürüye Güvencesizliğe ve Savaşa Karşı Mücadeleyi Büyütmek İçin 1 Mayıs'ta Alanlardayız

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), “Yoksulluğa, sömürüye, güvencesizliğe ve savaşa karşı mücadeleyi büyütmek için 1 Mayıs’ta alanlardayız” ve “Birlikte değiştireceğiz, birlikte 1 Mayıs’a” sloganlarıyla 1 Mayıs’ta tüm ülkede alanlarda olacaklarını açıkladı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) başta olmak üzere 1 Mayıs bileşenleri ile hazırlıkların tüm hızıyla sürdürüldüğünü bildiren KESK, tüm emekçilere ‘insanca bir yaşam, güvenceli bir iş, güvenli gelecek için 1 Mayıs’ta alanlarda omuz omuza olma” çağrısı yaptı.

KESK, bugün Ankara’da basın açıklaması yaparak 1 Mayıs programını duyurdu. KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil’in yaptığı açıklama şöyle: “Ülkemizde milyonlarca işçi, emekçi kendi bayramlarına, Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’a gittikçe ağırlaşan sorunlarla giriyor. Elbette ki kamu emekçileri ve emeklileri olarak bizlerin yaşadığı sorunlar 84 milyonluk nüfusun yüzde 99’nun yaşadığı sorunlardan bağımsız değildir. Buradan hareketle KESK olarak 1 Mayıs şiarımızı “Yoksulluğa, Sömürüye, Güvencesizliğe Ve Savaşa Karşı Mücadeleyi Büyütmek İçin 1 Mayıs’ta Alanlardayız”, "Birlikte Değiştireceğiz, Birlikte 1 Mayıs’a”  olarak belirledik. Öncelikle iktidarın emek karşıtı politikalarından nemalanan bir avuç mutlu azınlığın dışında kalan herkesin her geçen gün daha fazla yoksullaştığı gerçeğinin altını kalın çizgilerle çiziyoruz. Yoksulluk, ailelerimiz ile birlikte toplumun 20 milyonluk bir kesimini oluşturan kamu emekçileri ve kamu emeklileri olarak bizim için de uzunca bir süredir en temel sorun olmaya devam etmektedir. “YAKLAŞIK ON MİLYON ASGARİ ÜCRETLİ ÇOKTAN AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALMIŞTIR” Enerji alanında yaşadığımız zamlar, yani elektriğe, akaryakıt ürünlerine, doğalgaza yapılan zamlar suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi her alana yansımaya devam etmektedir.  Özellikle son bir yılda daha da derinleşen ekonomik kriz, hız kesmeden süren zam sağanağı kamu emekçilerini sefalete sürüklemiştir. Araştırma birimimiz KESK-AR’ın TÜİK tüketim sepetini baz alarak yaptığı araştırmaya göre; 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı Mart 2022 itibari ile 5 bin 119 TL’ye yoksulluk sınırı 16.674 TL’ye ulaşmıştır. Yaklaşık 10 milyon asgari ücretli çoktan açlık sınırının altında kalmıştır. 4 bin 674 TL olan ortalama kamu emekçisi emeklisi maaşı da açlık sınırı altında kalmıştır. 6 bin 623 TL olan ortalama kamu emekçisi maaşı ile açlık sınırı arasındaki makas kapanmıştır. Mart 2021 itibari ile 7,6 TL olan ortalama dolar kuru Mart 2022 itibari ile 14,6 TL’ye yükselmiştir. Buna göre en düşük kadrolu kamu emekçisi maaşı ile (15. Derecenin 1. Kademesinde Hizmetli olarak görev yapan bekar, 4/A kadrosundaki hizmetli) alınan dolar bir yıl içinde 127 dolar azalarak 391 dolara gerilemiştir. “2022 YILI ARTIŞIMIZ İSE YÜZDE 2,5 ‘REFAH PAYI’ ALDATMACASI DAHİL YÜZDE 7,5’DE KALMIŞTIR” Ülkede hiç kimsenin inanmadığı TÜİK verileri bile genel enflasyonun son bir yılda %61,14, gıda enflasyonun yüzde 70,33, ulaştırma enflasyonunun yüzde 99,2, son üç aylık enflasyonun yüzde 22,8 arttığını göstermektedir. Oysa son bir yılda bizim maaşlarımızda yaşanan artış yüzde 45’te kalmıştır. 2022 yılı artışımız ise yüzde 2,5 ‘refah payı’ aldatmacası dahil yüzde 7,5’de kalmıştır. Sadece son bir yıl içinde maaşlarımızda yaşadığımız reel kayıp TÜİK enflasyonu karşısında bile ortalama yüzde 20’ye ulaşmıştır. Ocak itibari ile 6.623 TL olan ortalama kamu emekçisi maaşının alım gücü Nisan ayı başı itibari ile 1.510 TL azalarak 5.113 TL’ye düşmüştür. “TARİHİMİZİN EN DERİN KRİZLERİNDEN BİRİSİNİ YAŞIYORUZ” Tekrar altını çiziyoruz. Bugün tarihimizin en derin krizlerinden birisini yaşıyoruz. Türkiye dünyada en yüksek enflasyona sahip ülkeler sıralamasında sekizinci sıraya yerleşmiştir. Enflasyonu Türkiye’den yüksek olan ülkeler Venezuela, Sudan, Lübnan, Suriye gibi ya ambargo uygulanan ya da yıllardır savaş sahasına dönmüş ülkelerdir. Buna rağmen mevcut iktidar halkın yaşadığı hayat pahalılığı engellemeye dönük hiçbir adım atmadığı gibi hepimizle dalga geçen açıklamalar yapmaya devam etmektedir. Tüm bunlar da yetmezmiş gibi “TL korumalı mevduat sistemi” ve köprü, oto yol, hava limanı, şehir hastanelerine sağlanan hazine garantileri başta olmak üzere ile yoksul halkın, emekçilerin cebinden alıp zenginlere, yandaşlara, beşli çeteye kaynak transferi tam gaz sürdürülmektedir. Öte yandan bugün ülkede sadece bir ekonomi alanında kriz değil, siyasi, ekonomik, sosyal alanda gün geçtikçe derinleşene çoklu bir kriz yaşanmaktadır. Biz KESK olarak en başından beri demokrasinin, adaletin, hukukun rafa kaldırıldığı bir ülkede emekçilerin ekonomik, sosyal, özlük haklarının da olamayacağına dikkat çeken bir konfederasyonuz. Bu nedenle attığımız her adımda emek, demokrasi ve barış mücadelesinin arasındaki kopmaz bağları temel almaya gayret ettik. Bugüne kadar yaşanan her krizde fatura yoksullaştırılan halka ve emekçilere kesilmiştir. Ülkeyi yönetenler her seferinde ‘faiz lobisi, dış güçler’ gibi bahanelerin arkasına saklanmıştır. Bugün ise Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ülkemizdeki ekonomik krizin bahanesi haline getirilmek istenmektedir. Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde Türkiye’de her şey güllük gülistanlıkmış gibi açıklamalar yapılmakta, iki emperyalist blok arasında süren savaşı yeni zamların dayanağı haline getirilmek istenmektedir. Irak’a yönelik yeniden başlatılan askeri operasyonlarla kaynaklarımız bir kez daha halkın, emekçilerin acil ihtiyaçlarını karşılamak yerine güvenlikçi politikalara savaşa aktarılmaktadır. Bunun için iktidar sözcüleri hemen her gün ‘Küresel ölçekte bir kriz var. Gelişmiş ülkelerde bile enflasyon rekor kırıyor’ benzeri açıklamalara imza atmaya devam etmektedir. Oysa bir ülkede yaşanan ekonomik krizin şiddetini belirleyen o ülkenin dışarıya bağımlı olma derecesidir. Ne yazık ki yıllardır siyasi iktidarın hayata geçirdiği sermaye yanlısı, emek ve doğa düşmanı politikalar soncunda ülkemiz hemen hemen her alanda dışarıya bağımlı hale getirilmiştir. Bugün yaşadığımız her fahiş zammın arkasında özelleştirme talanı ile yaratılan bu bağımlılık yatmaktadır. PETKİM’den TÜPRAŞ’a, SEKA’dan TEKEL’e, TEDAŞ’tan SÜMERBANK’a, yem fabrikalarından, limanlara, şeker fabrikalarına kadar hepimizden alınan vergilerle kurulan tüm kamu işletmeleri özelleştirme adı altında, yok pahasına yabancı ve yerli sermayeye satılmıştır. “NAZIM HİKMET’İN DİZELERİNDEKİ BİR MEMLEKET, ‘GÜNDÜZLERİNDE SÖMÜRÜLMEYEN, GECELERİNDE AÇ YATILMAYAN’ BİR MEMLEKET İSTİYORUZ” Geldiğimiz noktada ülkeyi ucuz emek cennetine çevirerek uluslararası mali sermayenin yağmasına açan, tamamen borçlanmaya, dış finansmana, ranta, spekülasyona, betonlaşmaya dayalı ekonomik model çökmüştür. Bu ülkenin işçileri, emekçileri bugüne kadar fazlası ile fedakarlıkta bulunmuştur. Ama bu fedakarlığın karşılığı hep daha fazla açlık, yoksulluk ve daha fazla işsizlik, daha anti demokratik bir yönetim, daha fazla baskı olmuştur. Vakit, “Krizleri, savaşları biz yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz” deme, yoksulluğa, sömürüye, güvencesizliğe ve savaşa karşı taleplerimize sahip çıkma, emeğin mücadelesini büyütme vaktidir. Biz: Ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı, kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği bir ülke istiyoruz. Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen KHK’lıların işine geri döndüğü bir demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun emperyalistlerin çıkarları adına sürdürülen savaşlara, çatışmalara hayır diyoruz. Halkların kardeşliğini, emeğin birliğini sağlayacak adımların atıldığı, eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hakim olduğu bir memleket ve dünya istiyoruz. Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulmasını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptal edilip190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalanmasını istiyoruz. Maaşlarımızın-ücretlerimizin insanca yaşamaya yetecek bir seviye yükseltilmesini, herkese güvenceli istihdam sağlanmasını, tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmesini istiyoruz. Tüm tüketim maddelerine yapılan zamların geri alınmasını istiyoruz. Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine son verilmesini istiyoruz. Kamu özel iş birliği projelerinin, döviz garantili ihalelerin sonlandırılmasını istiyoruz. Kısacası biz büyük halk ozanı Nazım Hikmet’in dizelerindeki bir memleket, ‘Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan’ bir memleket istiyoruz. “EDİRNE’DEN KARS’A SİNOP’TAN HATAY’A TÜM İLLERDE ALANLARDA OLACAĞIZ” Taleplerimiz için Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay'a Türkiye’nin dört bir yanında 1 Mayıs’ta alanlarda ve sokaklarda olacağız. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) başta olmak üzere her ilde 1 Mayıs Bileşenleri ile birlikte yaptığımız çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. 1 Mayıs afiş ve bildirilerimizi geçtiğimiz hafta içerisinde illere göndermiş bulunuyoruz. Tüm illerde bir taraftan kendi bildirilerimizin yaygın dağıtımı, afişlerimizin asılması süreci diğer taraftan ortak 1 Mayıs bildirisinin 1 Mayıs bileşenleri ile birlikte meydanlarda, pazarlarda, kalabalık yerlerde yaygın dağıtımı sürüyor. 1 Mayıs’a katılım çağrılarımızı tüm illerde yerel basın üzerinden aralıksız sürdürüyoruz. “25 NİSAN’DA 1 MAYIS BİLEŞENLERİ İLE ‘BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ, BİRLİKTE 1 MAYIS’A’ ÇAĞRISIYLA HASHTAG ÇALIŞMASI YAPACAĞIZ”  Konfederasyonumuzun merkez yürütme kurulu üyeleri ve sendikalarımızın merkez yürütme kurulu üyelerinden oluşan heyetlerimiz, 1 Mayıs hazırlık sürecine katkı vermek üzere 25 Nisan’dan itibaren İstanbul’da, 27 Nisan’dan itibaren ise İzmir, Adana, Diyarbakır, Van ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin farklı yerlerinde yer alacaktır. Bu kapsamda 25 Nisan Pazartesi günü akşam saatlerinde 1 Mayıs bileşenleri ile ‘Birlikte Değiştireceğiz, Birlikte 1 Mayıs’a’ çağrısıyla hashtag çalışması yapacağız. Buradan bir kez daha başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçileri, halkı her yanından lime lime dökülen bu bozuk düzeni birlikte değiştirmeye, insanca bir yaşam, güvenceli bir iş, güvenli gelecek için 1 Mayıs’ta alanlarda omuz omuza olmaya çağırıyoruz.”
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), “Yoksulluğa, sömürüye, güvencesizliğe ve savaşa karşı mücadeleyi büyütmek için 1 Mayıs’ta alanlardayız” ve “Birlikte değiştireceğiz, birlikte 1 Mayıs’a” sloganlarıyla 1 Mayıs’ta tüm ülkede alanlarda olacaklarını açıkladı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) başta olmak üzere 1 Mayıs bileşenleri ile hazırlıkların tüm hızıyla sürdürüldüğünü bildiren KESK, tüm emekçilere ‘insanca bir yaşam, güvenceli bir iş, güvenli gelecek için 1 Mayıs’ta alanlarda omuz omuza olma” çağrısı yaptı.

KESK, bugün Ankara’da basın açıklaması yaparak 1 Mayıs programını duyurdu. KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil’in yaptığı açıklama şöyle:

“Ülkemizde milyonlarca işçi, emekçi kendi bayramlarına, Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’a gittikçe ağırlaşan sorunlarla giriyor. Elbette ki kamu emekçileri ve emeklileri olarak bizlerin yaşadığı sorunlar 84 milyonluk nüfusun yüzde 99’nun yaşadığı sorunlardan bağımsız değildir. Buradan hareketle KESK olarak 1 Mayıs şiarımızı “Yoksulluğa, Sömürüye, Güvencesizliğe Ve Savaşa Karşı Mücadeleyi Büyütmek İçin 1 Mayıs’ta Alanlardayız”, "Birlikte Değiştireceğiz, Birlikte 1 Mayıs’a”  olarak belirledik. Öncelikle iktidarın emek karşıtı politikalarından nemalanan bir avuç mutlu azınlığın dışında kalan herkesin her geçen gün daha fazla yoksullaştığı gerçeğinin altını kalın çizgilerle çiziyoruz. Yoksulluk, ailelerimiz ile birlikte toplumun 20 milyonluk bir kesimini oluşturan kamu emekçileri ve kamu emeklileri olarak bizim için de uzunca bir süredir en temel sorun olmaya devam etmektedir.

“YAKLAŞIK ON MİLYON ASGARİ ÜCRETLİ ÇOKTAN AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALMIŞTIR”

Enerji alanında yaşadığımız zamlar, yani elektriğe, akaryakıt ürünlerine, doğalgaza yapılan zamlar suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi her alana yansımaya devam etmektedir.  Özellikle son bir yılda daha da derinleşen ekonomik kriz, hız kesmeden süren zam sağanağı kamu emekçilerini sefalete sürüklemiştir. Araştırma birimimiz KESK-AR’ın TÜİK tüketim sepetini baz alarak yaptığı araştırmaya göre; 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı Mart 2022 itibari ile 5 bin 119 TL’ye yoksulluk sınırı 16.674 TL’ye ulaşmıştır. Yaklaşık 10 milyon asgari ücretli çoktan açlık sınırının altında kalmıştır. 4 bin 674 TL olan ortalama kamu emekçisi emeklisi maaşı da açlık sınırı altında kalmıştır. 6 bin 623 TL olan ortalama kamu emekçisi maaşı ile açlık sınırı arasındaki makas kapanmıştır. Mart 2021 itibari ile 7,6 TL olan ortalama dolar kuru Mart 2022 itibari ile 14,6 TL’ye yükselmiştir. Buna göre en düşük kadrolu kamu emekçisi maaşı ile (15. Derecenin 1. Kademesinde Hizmetli olarak görev yapan bekar, 4/A kadrosundaki hizmetli) alınan dolar bir yıl içinde 127 dolar azalarak 391 dolara gerilemiştir.

“2022 YILI ARTIŞIMIZ İSE YÜZDE 2,5 ‘REFAH PAYI’ ALDATMACASI DAHİL YÜZDE 7,5’DE KALMIŞTIR”

Ülkede hiç kimsenin inanmadığı TÜİK verileri bile genel enflasyonun son bir yılda %61,14, gıda enflasyonun yüzde 70,33, ulaştırma enflasyonunun yüzde 99,2, son üç aylık enflasyonun yüzde 22,8 arttığını göstermektedir. Oysa son bir yılda bizim maaşlarımızda yaşanan artış yüzde 45’te kalmıştır. 2022 yılı artışımız ise yüzde 2,5 ‘refah payı’ aldatmacası dahil yüzde 7,5’de kalmıştır. Sadece son bir yıl içinde maaşlarımızda yaşadığımız reel kayıp TÜİK enflasyonu karşısında bile ortalama yüzde 20’ye ulaşmıştır. Ocak itibari ile 6.623 TL olan ortalama kamu emekçisi maaşının alım gücü Nisan ayı başı itibari ile 1.510 TL azalarak 5.113 TL’ye düşmüştür.

“TARİHİMİZİN EN DERİN KRİZLERİNDEN BİRİSİNİ YAŞIYORUZ”

Tekrar altını çiziyoruz. Bugün tarihimizin en derin krizlerinden birisini yaşıyoruz. Türkiye dünyada en yüksek enflasyona sahip ülkeler sıralamasında sekizinci sıraya yerleşmiştir. Enflasyonu Türkiye’den yüksek olan ülkeler Venezuela, Sudan, Lübnan, Suriye gibi ya ambargo uygulanan ya da yıllardır savaş sahasına dönmüş ülkelerdir. Buna rağmen mevcut iktidar halkın yaşadığı hayat pahalılığı engellemeye dönük hiçbir adım atmadığı gibi hepimizle dalga geçen açıklamalar yapmaya devam etmektedir. Tüm bunlar da yetmezmiş gibi “TL korumalı mevduat sistemi” ve köprü, oto yol, hava limanı, şehir hastanelerine sağlanan hazine garantileri başta olmak üzere ile yoksul halkın, emekçilerin cebinden alıp zenginlere, yandaşlara, beşli çeteye kaynak transferi tam gaz sürdürülmektedir. Öte yandan bugün ülkede sadece bir ekonomi alanında kriz değil, siyasi, ekonomik, sosyal alanda gün geçtikçe derinleşene çoklu bir kriz yaşanmaktadır. Biz KESK olarak en başından beri demokrasinin, adaletin, hukukun rafa kaldırıldığı bir ülkede emekçilerin ekonomik, sosyal, özlük haklarının da olamayacağına dikkat çeken bir konfederasyonuz. Bu nedenle attığımız her adımda emek, demokrasi ve barış mücadelesinin arasındaki kopmaz bağları temel almaya gayret ettik. Bugüne kadar yaşanan her krizde fatura yoksullaştırılan halka ve emekçilere kesilmiştir. Ülkeyi yönetenler her seferinde ‘faiz lobisi, dış güçler’ gibi bahanelerin arkasına saklanmıştır. Bugün ise Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ülkemizdeki ekonomik krizin bahanesi haline getirilmek istenmektedir. Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde Türkiye’de her şey güllük gülistanlıkmış gibi açıklamalar yapılmakta, iki emperyalist blok arasında süren savaşı yeni zamların dayanağı haline getirilmek istenmektedir. Irak’a yönelik yeniden başlatılan askeri operasyonlarla kaynaklarımız bir kez daha halkın, emekçilerin acil ihtiyaçlarını karşılamak yerine güvenlikçi politikalara savaşa aktarılmaktadır. Bunun için iktidar sözcüleri hemen her gün ‘Küresel ölçekte bir kriz var. Gelişmiş ülkelerde bile enflasyon rekor kırıyor’ benzeri açıklamalara imza atmaya devam etmektedir. Oysa bir ülkede yaşanan ekonomik krizin şiddetini belirleyen o ülkenin dışarıya bağımlı olma derecesidir. Ne yazık ki yıllardır siyasi iktidarın hayata geçirdiği sermaye yanlısı, emek ve doğa düşmanı politikalar soncunda ülkemiz hemen hemen her alanda dışarıya bağımlı hale getirilmiştir. Bugün yaşadığımız her fahiş zammın arkasında özelleştirme talanı ile yaratılan bu bağımlılık yatmaktadır. PETKİM’den TÜPRAŞ’a, SEKA’dan TEKEL’e, TEDAŞ’tan SÜMERBANK’a, yem fabrikalarından, limanlara, şeker fabrikalarına kadar hepimizden alınan vergilerle kurulan tüm kamu işletmeleri özelleştirme adı altında, yok pahasına yabancı ve yerli sermayeye satılmıştır.

“NAZIM HİKMET’İN DİZELERİNDEKİ BİR MEMLEKET, ‘GÜNDÜZLERİNDE SÖMÜRÜLMEYEN, GECELERİNDE AÇ YATILMAYAN’ BİR MEMLEKET İSTİYORUZ”

Geldiğimiz noktada ülkeyi ucuz emek cennetine çevirerek uluslararası mali sermayenin yağmasına açan, tamamen borçlanmaya, dış finansmana, ranta, spekülasyona, betonlaşmaya dayalı ekonomik model çökmüştür. Bu ülkenin işçileri, emekçileri bugüne kadar fazlası ile fedakarlıkta bulunmuştur. Ama bu fedakarlığın karşılığı hep daha fazla açlık, yoksulluk ve daha fazla işsizlik, daha anti demokratik bir yönetim, daha fazla baskı olmuştur. Vakit, “Krizleri, savaşları biz yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz” deme, yoksulluğa, sömürüye, güvencesizliğe ve savaşa karşı taleplerimize sahip çıkma, emeğin mücadelesini büyütme vaktidir. Biz: Ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı, kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği bir ülke istiyoruz. Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen KHK’lıların işine geri döndüğü bir demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun emperyalistlerin çıkarları adına sürdürülen savaşlara, çatışmalara hayır diyoruz. Halkların kardeşliğini, emeğin birliğini sağlayacak adımların atıldığı, eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hakim olduğu bir memleket ve dünya istiyoruz. Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulmasını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptal edilip190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalanmasını istiyoruz. Maaşlarımızın-ücretlerimizin insanca yaşamaya yetecek bir seviye yükseltilmesini, herkese güvenceli istihdam sağlanmasını, tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmesini istiyoruz. Tüm tüketim maddelerine yapılan zamların geri alınmasını istiyoruz. Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine son verilmesini istiyoruz. Kamu özel iş birliği projelerinin, döviz garantili ihalelerin sonlandırılmasını istiyoruz. Kısacası biz büyük halk ozanı Nazım Hikmet’in dizelerindeki bir memleket, ‘Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan’ bir memleket istiyoruz.

“EDİRNE’DEN KARS’A SİNOP’TAN HATAY’A TÜM İLLERDE ALANLARDA OLACAĞIZ”

Taleplerimiz için Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay'a Türkiye’nin dört bir yanında 1 Mayıs’ta alanlarda ve sokaklarda olacağız. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) başta olmak üzere her ilde 1 Mayıs Bileşenleri ile birlikte yaptığımız çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. 1 Mayıs afiş ve bildirilerimizi geçtiğimiz hafta içerisinde illere göndermiş bulunuyoruz. Tüm illerde bir taraftan kendi bildirilerimizin yaygın dağıtımı, afişlerimizin asılması süreci diğer taraftan ortak 1 Mayıs bildirisinin 1 Mayıs bileşenleri ile birlikte meydanlarda, pazarlarda, kalabalık yerlerde yaygın dağıtımı sürüyor. 1 Mayıs’a katılım çağrılarımızı tüm illerde yerel basın üzerinden aralıksız sürdürüyoruz.

“25 NİSAN’DA 1 MAYIS BİLEŞENLERİ İLE ‘BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ, BİRLİKTE 1 MAYIS’A’ ÇAĞRISIYLA HASHTAG ÇALIŞMASI YAPACAĞIZ”

 Konfederasyonumuzun merkez yürütme kurulu üyeleri ve sendikalarımızın merkez yürütme kurulu üyelerinden oluşan heyetlerimiz, 1 Mayıs hazırlık sürecine katkı vermek üzere 25 Nisan’dan itibaren İstanbul’da, 27 Nisan’dan itibaren ise İzmir, Adana, Diyarbakır, Van ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin farklı yerlerinde yer alacaktır. Bu kapsamda 25 Nisan Pazartesi günü akşam saatlerinde 1 Mayıs bileşenleri ile ‘Birlikte Değiştireceğiz, Birlikte 1 Mayıs’a’ çağrısıyla hashtag çalışması yapacağız. Buradan bir kez daha başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçileri, halkı her yanından lime lime dökülen bu bozuk düzeni birlikte değiştirmeye, insanca bir yaşam, güvenceli bir iş, güvenli gelecek için 1 Mayıs’ta alanlarda omuz omuza olmaya çağırıyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri