Karaca: ‘Türkiye’de Adalet Mekanizmasına Duyulan İnanç Sarsılmaktadır’

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 01.09.2023 - 14:54, Güncelleme: 01.09.2023 - 15:22 13544+ kez okundu.
 

Karaca: ‘Türkiye’de Adalet Mekanizmasına Duyulan İnanç Sarsılmaktadır’

TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, adli yılın başlamasıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne her şart ve koşulda inanan ve o doğrultuda görevlerini yürüten yargı mensuplarının varlığı, adalet duygusunun başat unsurudur. Adalete dair veriler göstermektedir ki, Türkiye’de adalet mekanizmasına duyulan inanç sarsılmaktadır" dedi.

TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, adli yılın başlamasıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne her şart ve koşulda inanan ve o doğrultuda görevlerini yürüten yargı mensuplarının varlığı, adalet duygusunun başat unsurudur. Adalete dair veriler göstermektedir ki, Türkiye’de adalet mekanizmasına duyulan inanç sarsılmaktadır. Bu durumu tersine çevirmek, toplumun ve bireylerin adalet duygusunu yeniden tesis edebilmek için kanun koyucu irade kadar, kanunları uygulayan iradenin, yani yargı erkinin de temel motivasyonu adaleti sağlamak olmalıdır" dedi. TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, 2023-2024 adli yılı açılışı nedeniyle Denizli’de yapılan törene katıldı. Biçer Karaca’nın adli yıl açılışına ilişkin yaptığı açıklama şöyle: "Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı organları,1943 yılından beri aralıksız olarak adli yıl açılışlarını teamüle dönüştürülmüş bir tören halinde yürütmektedir. Yargı yetkisini yürüten kurumlarımızın geçmişten günümüze çok kıymetli başkanları, açılış törenlerinde konuşmalar gerçekleştirmekte, yargı sisteminin kuşaktan kuşağa aktarılan hafızasına, günün anlam ve önemine mukabil tarihi notlar düşmektedirler. Yargıtay 1’inci Başkanlarından Merhum Mustafa Bozer, 1950 yılı adli yıl açılış konuşmasını şu sözlerle bitirmiştir: 'Yargıç var, güven ile göğüslerini şişirerek hükümdarlarına meydan okuyan Milletler her zaman medeniyet sahasının ön safında yer alacaklardır. Millete bu ruh haleti yaratmaya muvaffak olan yargıç, millete bu ön saftaki yeri hazırlayanların başında gelir. Bu mazhariyete ermek adli hayatımızın son gayesi ve yegane şeref payesidir. Salim vicdanlarınızın bütün heyecanıyla bu gayeye doğru yürürken hepinize parlak başarılar dilerim.' 73 yıl önce söylenen bu kıymetli sözler, medeniyeti kendisine yol edinmiş milletlerin, gücü denetimden muaf şekilde elinde bulunduran hükümdar düzenine karşı, milletin yanında safını belli eden yargıçlara yol göstermesi için tarihe not düşülmüştür. "TÜRKİYE’DE ADALET MEKANİZMASINA DUYULAN İNANÇ SARSILMAKTADIR" Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne her şart ve koşulda inanan ve o doğrultuda görevlerini yürüten yargı mensuplarının varlığı, adalet duygusunun başat unsurudur. Adalete dair veriler göstermektedir ki, Türkiye’de adalet mekanizmasına duyulan inanç sarsılmaktadır. Bu durumu tersine çevirmek, toplumun ve bireylerin adalet duygusunu yeniden tesis edebilmek için kanun koyucu irade kadar, kanunları uygulayan iradenin, yani yargı erkinin de temel motivasyonu adaleti sağlamak olmalıdır. Ülkemiz, Dünya Adalet Projesi’nin (WJP) 2022 hukukun üstünlüğü endeksi sıralamasında 140 ülke arasında 116’ncı sırada, kendi bölgesinde ise son sırada yer almaktadır. Hükümetlerin hukuka bağlılık sıralamasında ise 140 ülke arasında 135’inci sırada yer almaktadır. Yargının bağımsız ve tarafsız olarak karar vermesi ve hakimlik teminatının güvenceye alınması dışında, yargı erkinin teknik biçimde modern çağın gereksinimlerine göre ele aldığı uyuşmazlıkları zamanında çözüme kavuşturması da toplum açısından adalete duyulan bağlılığı ve inancı doğrudan etkilemektedir. "AİHM’NE YAPILAN BAŞVURULARIN YÜZDE 26,92’Sİ TÜRKİYE’DEN YAPILMIŞTIR" Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 2022 yılı itibariyle yapılan başvurulara göre derdest bulunan dosya sayısı 74 bin 650 iken derdest bulunan dosyalardan 20 bin 100 başvuru Türkiye’den yapılmıştır. Diğer bir ifadeyle, AİHM’ne yapılan başvuruların yüzde 26,92’si Türkiye’den yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru dosya sayısı yüz bin rakamının üzerine çıkmıştır. Yüksek Mahkemenin güncel 2023/1 yılı istatistikleri incelendiğinde; bireysel başvuru nedeniyle derdest dosya sayısı 108 bin 108’dir. Yargıtay’ın 2022 yılı istatistikleri incelendiğinde, hukuk ve ceza dairelerindeki toplam derdest dosya sayısının 712 bin 739 olduğu görülmektedir. Yine Danıştay’ın istatistikleri incelendiğinde 2022 yılı sonu itibariyle derdest dosya sayısı 123 bin 827’dir. "YARGININ İŞ YÜKÜ HER GEÇEN YIL DAHA DA ARTMAKTADIR" İlk derece ceza yargısındaki derdest dosya sayısı 1 milyon 953 bin 835, hukuk yargısındaki derdest dosya sayısı 2 milyon 591 bin’dir. İcra dairelerindeki derdest dosya sayısı ise 21 milyon 708 bin 228’e yükselmiştir. Yıllara göre tüm istatistikler göstermektedir ki; yargının iş yükü her geçen yıl daha da artmaktadır. Ülkemizde hak ihlallerinin kamuoyuna yansıdığı birçok örnek gün be gün artmaya devam etmektedir: Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçim mevzuatına uygun şekilde mazbatası hazırlanmış olmasına rağmen, Hatay Milletvekili Can Atalay Anayasa’nın 83’ncü maddesindeki açık hükme ve Milletvekili sıfatını kanunen kazanmış olmasına rağmen cezaevinde tutuklu olarak bulunmakta ve milletvekili görevini icra etmesi engellenmektedir. Can Atalay örneğinin yanı sıra, yargı mekanizmasının ceza yargılamalarında kullandığı tutukluluk hali birçok örnek vakada istisna bir tedbir olmaktan çıkartılmış, peşin ve önden yüklemeli bir cezaya dönüştürülmüştür. "İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİR GECEDE, PARTİLİ CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN TEK BİR İMZA İLE FESHEDİLMİŞTİR" Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla imzalanan ve yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi bir gecede, partili Cumhurbaşkanı tarafından tek bir imza ile feshedilmiştir. Suni gündemler yaratılarak yapılan tartışmalar şiddete maruz bırakılan ve katledilen kadınları değil, kadın cinayetlerinin faillerini koruyan bir noktaya evrilmiştir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun güncel verilerine göre; 1 Ocak – 31 Temmuz 2023 tarihleri arasında en az 310 kadın şüpheli şekilde öldürülmüş, 173 kadın cinayeti işlenmiştir. Yakın dönemde çıkartılan infaz affının bir sonucu olarak, kadına yönelik şiddetin cezasız kalması da kadının yaşam hakkını yok sayan bir tutum olarak adalet duygusunu zedelemiştir. Bu duygu ve düşüncelerle; 2023-2024 adli yılında; yargıçlar, savcılar ve avukatlardan oluşan yargının kurucu yürütücüleri arasında hukukun üstünlüğüne koşulsuz şartsız inanan, adaleti sağlarken bağımsız ve tarafsızlığı şiar edinen, yalnızca yasaların çerçevesiyle kendisini sınırlayan, hür iradesine ve vicdanının sesine bağlı olan tüm yargı mensuplarının yeni adli yılını kutluyorum."
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, adli yılın başlamasıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne her şart ve koşulda inanan ve o doğrultuda görevlerini yürüten yargı mensuplarının varlığı, adalet duygusunun başat unsurudur. Adalete dair veriler göstermektedir ki, Türkiye’de adalet mekanizmasına duyulan inanç sarsılmaktadır" dedi.

TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, adli yılın başlamasıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne her şart ve koşulda inanan ve o doğrultuda görevlerini yürüten yargı mensuplarının varlığı, adalet duygusunun başat unsurudur. Adalete dair veriler göstermektedir ki, Türkiye’de adalet mekanizmasına duyulan inanç sarsılmaktadır. Bu durumu tersine çevirmek, toplumun ve bireylerin adalet duygusunu yeniden tesis edebilmek için kanun koyucu irade kadar, kanunları uygulayan iradenin, yani yargı erkinin de temel motivasyonu adaleti sağlamak olmalıdır" dedi.

TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, 2023-2024 adli yılı açılışı nedeniyle Denizli’de yapılan törene katıldı. Biçer Karaca’nın adli yıl açılışına ilişkin yaptığı açıklama şöyle:

"Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı organları,1943 yılından beri aralıksız olarak adli yıl açılışlarını teamüle dönüştürülmüş bir tören halinde yürütmektedir. Yargı yetkisini yürüten kurumlarımızın geçmişten günümüze çok kıymetli başkanları, açılış törenlerinde konuşmalar gerçekleştirmekte, yargı sisteminin kuşaktan kuşağa aktarılan hafızasına, günün anlam ve önemine mukabil tarihi notlar düşmektedirler.

Yargıtay 1’inci Başkanlarından Merhum Mustafa Bozer, 1950 yılı adli yıl açılış konuşmasını şu sözlerle bitirmiştir: 'Yargıç var, güven ile göğüslerini şişirerek hükümdarlarına meydan okuyan Milletler her zaman medeniyet sahasının ön safında yer alacaklardır. Millete bu ruh haleti yaratmaya muvaffak olan yargıç, millete bu ön saftaki yeri hazırlayanların başında gelir. Bu mazhariyete ermek adli hayatımızın son gayesi ve yegane şeref payesidir. Salim vicdanlarınızın bütün heyecanıyla bu gayeye doğru yürürken hepinize parlak başarılar dilerim.' 73 yıl önce söylenen bu kıymetli sözler, medeniyeti kendisine yol edinmiş milletlerin, gücü denetimden muaf şekilde elinde bulunduran hükümdar düzenine karşı, milletin yanında safını belli eden yargıçlara yol göstermesi için tarihe not düşülmüştür.

"TÜRKİYE’DE ADALET MEKANİZMASINA DUYULAN İNANÇ SARSILMAKTADIR"

Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne her şart ve koşulda inanan ve o doğrultuda görevlerini yürüten yargı mensuplarının varlığı, adalet duygusunun başat unsurudur. Adalete dair veriler göstermektedir ki, Türkiye’de adalet mekanizmasına duyulan inanç sarsılmaktadır. Bu durumu tersine çevirmek, toplumun ve bireylerin adalet duygusunu yeniden tesis edebilmek için kanun koyucu irade kadar, kanunları uygulayan iradenin, yani yargı erkinin de temel motivasyonu adaleti sağlamak olmalıdır.

Ülkemiz, Dünya Adalet Projesi’nin (WJP) 2022 hukukun üstünlüğü endeksi sıralamasında 140 ülke arasında 116’ncı sırada, kendi bölgesinde ise son sırada yer almaktadır. Hükümetlerin hukuka bağlılık sıralamasında ise 140 ülke arasında 135’inci sırada yer almaktadır. Yargının bağımsız ve tarafsız olarak karar vermesi ve hakimlik teminatının güvenceye alınması dışında, yargı erkinin teknik biçimde modern çağın gereksinimlerine göre ele aldığı uyuşmazlıkları zamanında çözüme kavuşturması da toplum açısından adalete duyulan bağlılığı ve inancı doğrudan etkilemektedir.

"AİHM’NE YAPILAN BAŞVURULARIN YÜZDE 26,92’Sİ TÜRKİYE’DEN YAPILMIŞTIR"

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 2022 yılı itibariyle yapılan başvurulara göre derdest bulunan dosya sayısı 74 bin 650 iken derdest bulunan dosyalardan 20 bin 100 başvuru Türkiye’den yapılmıştır. Diğer bir ifadeyle, AİHM’ne yapılan başvuruların yüzde 26,92’si Türkiye’den yapılmıştır.

Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru dosya sayısı yüz bin rakamının üzerine çıkmıştır. Yüksek Mahkemenin güncel 2023/1 yılı istatistikleri incelendiğinde; bireysel başvuru nedeniyle derdest dosya sayısı 108 bin 108’dir. Yargıtay’ın 2022 yılı istatistikleri incelendiğinde, hukuk ve ceza dairelerindeki toplam derdest dosya sayısının 712 bin 739 olduğu görülmektedir. Yine Danıştay’ın istatistikleri incelendiğinde 2022 yılı sonu itibariyle derdest dosya sayısı 123 bin 827’dir.

"YARGININ İŞ YÜKÜ HER GEÇEN YIL DAHA DA ARTMAKTADIR"

İlk derece ceza yargısındaki derdest dosya sayısı 1 milyon 953 bin 835, hukuk yargısındaki derdest dosya sayısı 2 milyon 591 bin’dir. İcra dairelerindeki derdest dosya sayısı ise 21 milyon 708 bin 228’e yükselmiştir. Yıllara göre tüm istatistikler göstermektedir ki; yargının iş yükü her geçen yıl daha da artmaktadır.

Ülkemizde hak ihlallerinin kamuoyuna yansıdığı birçok örnek gün be gün artmaya devam etmektedir: Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçim mevzuatına uygun şekilde mazbatası hazırlanmış olmasına rağmen, Hatay Milletvekili Can Atalay Anayasa’nın 83’ncü maddesindeki açık hükme ve Milletvekili sıfatını kanunen kazanmış olmasına rağmen cezaevinde tutuklu olarak bulunmakta ve milletvekili görevini icra etmesi engellenmektedir. Can Atalay örneğinin yanı sıra, yargı mekanizmasının ceza yargılamalarında kullandığı tutukluluk hali birçok örnek vakada istisna bir tedbir olmaktan çıkartılmış, peşin ve önden yüklemeli bir cezaya dönüştürülmüştür.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİR GECEDE, PARTİLİ CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN TEK BİR İMZA İLE FESHEDİLMİŞTİR"

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla imzalanan ve yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi bir gecede, partili Cumhurbaşkanı tarafından tek bir imza ile feshedilmiştir. Suni gündemler yaratılarak yapılan tartışmalar şiddete maruz bırakılan ve katledilen kadınları değil, kadın cinayetlerinin faillerini koruyan bir noktaya evrilmiştir.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun güncel verilerine göre; 1 Ocak – 31 Temmuz 2023 tarihleri arasında en az 310 kadın şüpheli şekilde öldürülmüş, 173 kadın cinayeti işlenmiştir. Yakın dönemde çıkartılan infaz affının bir sonucu olarak, kadına yönelik şiddetin cezasız kalması da kadının yaşam hakkını yok sayan bir tutum olarak adalet duygusunu zedelemiştir.

Bu duygu ve düşüncelerle; 2023-2024 adli yılında; yargıçlar, savcılar ve avukatlardan oluşan yargının kurucu yürütücüleri arasında hukukun üstünlüğüne koşulsuz şartsız inanan, adaleti sağlarken bağımsız ve tarafsızlığı şiar edinen, yalnızca yasaların çerçevesiyle kendisini sınırlayan, hür iradesine ve vicdanının sesine bağlı olan tüm yargı mensuplarının yeni adli yılını kutluyorum."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri