Erdoğan Toprak: Teknoloji İle Savaşmaya, Yasaklamaya Kalkan Her Baskıcı, Sansürcü Hükümet, Yönetim, Rejim Yenilmeye Mahkumdur

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 13.02.2022 - 18:26, Güncelleme: 13.02.2022 - 18:26 3017+ kez okundu.
 

Erdoğan Toprak: Teknoloji İle Savaşmaya, Yasaklamaya Kalkan Her Baskıcı, Sansürcü Hükümet, Yönetim, Rejim Yenilmeye Mahkumdur

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, RTÜK’ün yurt dışından Türkçe yayın yapan internet haber sitelerine lisans zorunluluğu getirerek aksi halde bu sitelere erişimin engelleneceğini duyurmasına ilişkin, “Teknoloji ile savaşmaya, yasaklamaya kalkan her baskıcı, sansürcü hükümet, yönetim, rejim yenilmeye mahkumdur” dedi.

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu yayınladı. Toprak’ın iç politika, dış politika, ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmeleri özetle şöyle: “AK Parti Sözcüsü, MİT Başkanı ve o dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik 7 Şubat 2012 girişiminin 10’uncu yıldönümü vesilesiyle yaptığı açıklamada, bu girişimin darbenin ilk halkası olduğunu ifade ediyor. AK Parti Sözcüsü’nün bu açıklamaları, o zaman 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsüne 4,5 yıl boyunca neden varlığını bildikleri bu örgütle iş birliğine devam ettikleri ve tasfiye için harekete geçmedikleri sorusunun yanıtlanmasını kaçınılmaz kılıyor! 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsü sonrasında OHAL ilan edilip KHK’larla tasfiye başlatılırken bile Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ-Paralel Devlet Yapılanmasının (PDY) miladını 17-25 Aralık 2013’teki rüşvet yolsuzluk operasyonları, ses kayıtlarının ortalığa saçılması vb. olarak ilan etti. 2017’de FETÖ/PDY üyeliği, iltisak ve irtibat için başka kriterler ilan edildi. Halkın nezdinde sürekli oy ve itibar kaybeden iktidar, 7 Şubat darbesinin 10’uncu yıldönümü diye ortaya çıkıp yeni bir mağduriyet alanı açmaya çabalıyor. Artık bu söylemlere kimse kanmıyor ve iktidarın demokrasi uğruna mücadele ettiğine kimse inanmıyor! “KKTC’NİN ULUSLARARASI 2021 KÜRESEL ORGANİZE SUÇ RAPORU’NDA ‘HEDEF ÜLKE’ OLARAK YER ALMASI VAHİM BİR DURUM” Bir hafta arayla gerçekleşen iki mafya hesaplaşması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) organize suç örgütlerinin, uyuşturucu, kumar, sanal bahis, insan ticareti, kara para aklama vb. küresel merkezlerinden birisi haline geldiğini gösterdi. KKTC’nin Uluslararası 2021 Küresel Organize Suç Raporu’nda ‘Hedef Ülke’ olarak yer alması başlı başına vahim bir durum! KKTC bir hafta arayla gerçekleşen iki silahlı saldırı ve organize suç örgütleri hesaplaşmasından sonuncusu cinayetle sonuçlandı. Bir ucu Türkiye’ye uzayan ve zanlı oldukları iddiasıyla Türkiye’de gözaltına alınanların da organize suç örgütü bağlantılı olması gerek ülkemizin gerekse KKTC’nin küresel suç örgütlerinin yaygın şekilde faaliyet yürüttüklerini gösterdi. Özellikle KKTC’nin Türkiye dışında başka hiçbir ülke tarafından tanınmaması, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere tüm uluslararası kurum ve kuruluşlardan dışlanmış olması, bu ülkede uluslararası hukuk ve kuralların işlememesi, küresel suç örgütleri ve bağlantılarının KKTC’yi tercih etmelerinde ve buraya yerleşmelerinde en önemli etkenlerin başında geliyor. Uluslararası tanınırlığı olmamasına karşılık, uluslararası alanda faaliyet gösteren Küresel Organize Suçları Araştırma kuruluşunun 2021 Küresel Organize Suçlar Raporu’nda KKTC’nin önde gelen ülkelerin başında yer alması ve ‘Hedef-Odak Ülke’ olarak tanımlanması, Kuzey Kıbrıs’taki suç faaliyetlerinin ulaştığı boyutları ve dünyada ne ölçüde görünür hale geldiğini gösteriyor. KKTC’deki çözüm müzakerelerinin sonuçsuz kalması ve iktidarın geçen yıl BM gözetiminde yapılan son görüşmelerde iki bölgeli-iki devletli federasyon çözümünü tamamıyla reddedip iki bağımsız devlet formülü dışındaki çözümleri müzakere etmeyeceğini belirterek masadan çekilmesi, KKTC’nin uluslararası tecridini kalıcı hale getirdi. Uluslararası kurumlardan ve uluslararası hukuktan, norm ve kurallardan dışlanmışlık, Kuzey Kıbrıs’ın suç alanına ve organize suç örgütlerinin yuvasına dönüşmesini kolaylaştırdı! “TEKNOLOJİ İLE SAVAŞMAYA, YASAKLAMAYA KALKAN HER BASKICI, SANSÜRCÜ HÜKÜMET, YÖNETİM, REJİM YENİLMEYE MAHKUMDUR” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yayınladığı medya genelgesi ile milli ve manevi değerlere uygun yayınlar yapılması talimatının amacı RTÜK’ün aldığı kararla açığa çıktı. Yurt dışından Türkçe yayın yapan Amerika’nın Sesi, Almanya’nın Sesi ve Euronews internet haber sitelerine lisans zorunluluğu getiren RTÜK, aksi halde bu sitelere erişimin engelleneceğini duyurdu. Dijital medya ortamında haber sitelerinin hedef alınması, sürecin internet medyasına yaygınlaştırılacağını gösteriyor! Teknoloji ile savaşmaya, yasaklamaya kalkan her baskıcı, sansürcü hükümet, yönetim, rejim yenilmeye mahkumdur. Nefret ve şiddet içermedikçe yazılı- sözlü veya sesli hiçbir yayın yasaklanamaz. Anayasamızın basın hürdür sansür edilemez hükmünün güvencesi altındadır. Devletin görevi, halktan topladığı vergilerle halka hizmet üretmektir, halka değer dayatmak değildir. “ENFLASYON KARŞISINDA NEGATİF REEL FAİZ ISRARI, LİRALAŞMA STRATEJİSİNİ ÇÖKERTTİ” Yeni ekonomi modeline destek için Merkez Bankası’nın ilan ettiği ‘liralaşma’ politikası, liraya yatırım yapanların en ağır zarar kayba uğramalarına neden oldu. Enflasyon karşısında negatif reel faiz ısrarı, liralaşma stratejisini çökertti. Finansal yatırım araçlarının ocak ayı getirileri tüm yatırım araçlarının enflasyon karşısında yatırımcısına kaybettirdiğini ortaya koyarken, yıllık bazda en ağır kayıp TL tasarruflarıyla, hazine kâğıtlarının getirisinde yaşandı. Üç ve altı aylık dönemler itibarıyla da TL yatırımları ve DİBS yatırımcılara en çok kaybettiren, ağır zarar yazdıran yatırım araçları oldu. O nedenle enflasyondaki artışın süreceği göz önünde tutulduğunda, iktidarın dolar/TL’yi bir süre daha 13-14 TL bandında baskılamaya çalışacağı dikkate alındığında KKM hesaplarının ilk faiz ve kur farkı ödemelerinin yapılacağı mart sonu-nisan başında hesap sahiplerinin enflasyon karşısında karşı karşıya kalacağı ağır kayıpla nedeniyle bu hesaplardan yoğun çıkış ve kaçışlar olacağını öngörmekteyim. “OCAK VE ŞUBAT AYI VERİLERİ AÇIKLANDIĞINDA İŞSİZLİK ORANINDA VE RESMİ İŞSİZ SAYISINDA YÜKSELİŞLERLE KARŞILAŞMAMIZ ŞAŞIRTICI OLMAYACAKTIR” TÜİK aralık ayında işsiz sayısının 2 bin kişi arttığını, işsizlik oranının 0,1 puan azalarak yüzde 11,2 olduğunu açıkladı. İşsiz sayısı 3,7 milyon kişi olurken, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç işsizlerde 1,6 puanlık düşüş gerçekleşti. TÜİK aralık ayında hem işgücüne katılımın hem de istihdamın arttığını duyururken, en yüksek istihdam artışı sanayi ve hizmetler sektöründe yaşandı. Yeni asgari ücretin yürürlüğe girdiği yılbaşından itibaren pek çok işletmenin işçi çıkartma yoluna gittiği biliniyor. Ocak ve şubat ayı verileri açıklandığında işsizlik oranında ve resmi işsiz sayısında oldukça sert yükselişlerle karşılaşmamız şaşırtıcı olmayacaktır! “DAHA FAZLA İHRACAT İÇİN DAHA FAZLA İTHALAT MECBURİYETİ DE ORTAYA ATILAN MODELİN BİR BAŞKA AÇMAZI” 2021 Aralık ayına ait dış ticaret endeksleri ihracat miktar endeksinin yüzde 17, ithalat miktar endeksinin yüzde 3 artmasına karşılık ihracat birim değer endeksinin yüzde 6,6, ithalat birim değer endeksinin dört kat fazlasıyla yüzde 25,7 arttığını gösteriyor. Bir diğer deyişle bir birimlik ithalat için dört birimlik ihraç malı satar duruma gelindi! Kurların baskılanmış olmasına ve yaklaşık iki aydan bu yana sabit tutulmaya çalışılmasına rağmen gerçekleşen bu tablo iktidarın ekonomik modelinin tutmadığının, cari fazlaya odaklı hedeflerin gerçekleşmesi ihtimalinin olmadığını gösteriyor. Çok daha fazla miktardaki ihraç malını çok daha ucuza satarak cari fazla vermenin olanaksızlığı yanında daha fazla ihracat için daha fazla ithalat mecburiyeti de ortaya atılan modelin bir başka açmazı! “İHRACATA KISITLAMA GETİRİLEREK İÇ PAZARA ÜRÜN ARZININ ARTIRILMASI, FİYATLARIN BU YOLLA DENGELENMESİ YOLUNA GİDİLMELİDİR” Türkiye 2021 yılında tarımsal ürün ithalatına 15,6 milyar dolar öderken, tarımsal ihracat ise 22,8 milyar dolar oldu. Tarımsal dış ticarette 7,2 milyar dolar fazla verilmesine karşılık 2021 yılında daha az miktarda ürün daha pahalıya ithal edildi. Tarımsal ürün ithalatına ödenen tutar tarıma verilen desteğin iki katını aştı. Tarımsal ürün ihracatı ve yetersiz üretim nedeniyle iç pazarda ürün arzı azalınca gıda enflasyonu yüzde 55’i geçti! Pek çok ülkenin öncelikle kendi iç pazarını ve kendi yurttaşının ihtiyaçlarını gözeten, temel gıda maddelerinin teminini güvence altına alan politikaları gibi, Türkiye’de de başta hububat, bakliyat, et ve süt ürünleri, yaş sebze-meyve olmak üzere ihracata kısıtlama getirilerek iç pazara ürün arzının artırılması, fiyatların bu yolla dengelenmesi yoluna gidilmelidir. “TURİZMDE, ELEKTRİK FATURALARININ, SEZON BAŞLADIĞINDA AYLIK 1 MİLYON LİRAYI AŞACAĞI ENDİŞESİ ARTIYOR” Son iki yıldan bu yana salgın nedeniyle ağır kayıplara uğrayan turizm sektörü, bu yıl normalleşme ve büyüme beklerken, yüzde 127 elektrik zammının yanı sıra akaryakıt, doğalgaz ve gıda zamları sonrasında, ağır maliyetlerle karşı karşıya kaldı. Oda fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 178 zamlandığı görülen turizm sektöründe, elektrik faturalarının, sezon başladığında aylık 1 milyon lirayı aşacağı endişesi artıyor! Rus Tur Operatörleri Birliği (ATOR) Rusya’daki erken rezervasyonlarda Türkiye’nin payının yüzde 70’e ulaştığını ve salgın öncesi 2019 yılı düzeyine yaklaştığını açıkladı. Türkiye turizmi adına yaşanan bu olumlu gelişmeye karşılık Rus tur operatörlerine verilen 10 günlük paket Türkiye tatili fiyatı uçak, transferler, seyahat sigortası da dahil olmak üzere 60 bin ruble (10 bin 780 TL) ile beş yıldızlı tatil köylerinde 88 bin ruble (15 bin 800 TL) arasında. Yerli turist içinse TL’deki değer kaybı ve yüzde 50’ye varan enflasyon nedeniyle bunun iki katına varan fiyatlar söz konusu! “DIŞ POLİTİKAYI İÇ POLİTİKAYA MALZEME YAPMA ANLAYIŞI ŞU ANDA TÜRKİYE’Yİ CİDDİ BİR AÇMAZLA KARŞI KARŞIYA BIRAKMIŞ GÖRÜNÜYOR” Ukrayna krizi yeni bir boyuta taşındı. Olası Rusya müdahalesi durumunda ABD, AB ve NATO’nun Rusya’ya karşı yürürlüğe koyacaklarını ilan ettikleri yaptırımlar Türkiye’ye ağır hasar verebilir. Rusya ile başta enerji olmak üzere ciddi enerji ve ekonomik bağlantıları bulunan Türkiye, NATO üyesi olarak yaptırımlara uymak zorunda kalacak! Rusya-Ukrayna arasında çatışma ve sıcak savaş durumunda Rusya’ya uygulanacak yaptırımlarda en ağır bedel ödeyecek, en büyük kayıpları yaşayacak ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini söylemek olanaklı. İktidarın zikzak çizen dış politikası, dış politikayı iç politikaya malzeme yapma anlayışı şu anda Türkiye’yi ciddi bir açmazla karşı karşıya bırakmış görünüyor! “İKİ BAŞBAKANLI SİYASİ TABLONUN LİBYA’YI İSTİKRARSIZLAŞTIRMASI VE İÇ SAVAŞIN YENİDEN BAŞLAMASINDAN ENDİŞE EDİLİYOR” Libya’da 24 Aralık seçimlerinin yapılamamasının ardından yeni siyasi gelişmeler yaşanıyor, tansiyon yükseliyor. Tobruk’taki (Bingazi) Libya Ulusal Meclisi (LUM) geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin görevinin sona erdiğini öne sürerek Halife Hafter safına geçen eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa’yı yeni Başbakan olarak seçti. Dibeybe, Başbakanlıktan ayrılmayacağını ilan ederken suikasta uğradı! İki başbakanlı siyasi Tablonun Libya’yı istikrarsızlaştırması ve iç savaşın yeniden başlamasından endişe ediliyor. TOBRUK yönetimi ve HAFTER’in Trablus’ta siyasi gücünü ve uluslararası desteğini arttırdığı gözlenirken, TÜRKİYE yalnız kalmış görünüyor!”  
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, RTÜK’ün yurt dışından Türkçe yayın yapan internet haber sitelerine lisans zorunluluğu getirerek aksi halde bu sitelere erişimin engelleneceğini duyurmasına ilişkin, “Teknoloji ile savaşmaya, yasaklamaya kalkan her baskıcı, sansürcü hükümet, yönetim, rejim yenilmeye mahkumdur” dedi.

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu yayınladı. Toprak’ın iç politika, dış politika, ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmeleri özetle şöyle:

“AK Parti Sözcüsü, MİT Başkanı ve o dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik 7 Şubat 2012 girişiminin 10’uncu yıldönümü vesilesiyle yaptığı açıklamada, bu girişimin darbenin ilk halkası olduğunu ifade ediyor. AK Parti Sözcüsü’nün bu açıklamaları, o zaman 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsüne 4,5 yıl boyunca neden varlığını bildikleri bu örgütle iş birliğine devam ettikleri ve tasfiye için harekete geçmedikleri sorusunun yanıtlanmasını kaçınılmaz kılıyor!

15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsü sonrasında OHAL ilan edilip KHK’larla tasfiye başlatılırken bile Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ-Paralel Devlet Yapılanmasının (PDY) miladını 17-25 Aralık 2013’teki rüşvet yolsuzluk operasyonları, ses kayıtlarının ortalığa saçılması vb. olarak ilan etti. 2017’de FETÖ/PDY üyeliği, iltisak ve irtibat için başka kriterler ilan edildi.

Halkın nezdinde sürekli oy ve itibar kaybeden iktidar, 7 Şubat darbesinin 10’uncu yıldönümü diye ortaya çıkıp yeni bir mağduriyet alanı açmaya çabalıyor. Artık bu söylemlere kimse kanmıyor ve iktidarın demokrasi uğruna mücadele ettiğine kimse inanmıyor!

“KKTC’NİN ULUSLARARASI 2021 KÜRESEL ORGANİZE SUÇ RAPORU’NDA ‘HEDEF ÜLKE’ OLARAK YER ALMASI VAHİM BİR DURUM”

Bir hafta arayla gerçekleşen iki mafya hesaplaşması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) organize suç örgütlerinin, uyuşturucu, kumar, sanal bahis, insan ticareti, kara para aklama vb. küresel merkezlerinden birisi haline geldiğini gösterdi. KKTC’nin Uluslararası 2021 Küresel Organize Suç Raporu’nda ‘Hedef Ülke’ olarak yer alması başlı başına vahim bir durum!

KKTC bir hafta arayla gerçekleşen iki silahlı saldırı ve organize suç örgütleri hesaplaşmasından sonuncusu cinayetle sonuçlandı. Bir ucu Türkiye’ye uzayan ve zanlı oldukları iddiasıyla Türkiye’de gözaltına alınanların da organize suç örgütü bağlantılı olması gerek ülkemizin gerekse KKTC’nin küresel suç örgütlerinin yaygın şekilde faaliyet yürüttüklerini gösterdi. Özellikle KKTC’nin Türkiye dışında başka hiçbir ülke tarafından tanınmaması, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere tüm uluslararası kurum ve kuruluşlardan dışlanmış olması, bu ülkede uluslararası hukuk ve kuralların işlememesi, küresel suç örgütleri ve bağlantılarının KKTC’yi tercih etmelerinde ve buraya yerleşmelerinde en önemli etkenlerin başında geliyor. Uluslararası tanınırlığı olmamasına karşılık, uluslararası alanda faaliyet gösteren Küresel Organize Suçları Araştırma kuruluşunun 2021 Küresel Organize Suçlar Raporu’nda KKTC’nin önde gelen ülkelerin başında yer alması ve ‘Hedef-Odak Ülke’ olarak tanımlanması, Kuzey Kıbrıs’taki suç faaliyetlerinin ulaştığı boyutları ve dünyada ne ölçüde görünür hale geldiğini gösteriyor.

KKTC’deki çözüm müzakerelerinin sonuçsuz kalması ve iktidarın geçen yıl BM gözetiminde yapılan son görüşmelerde iki bölgeli-iki devletli federasyon çözümünü tamamıyla reddedip iki bağımsız devlet formülü dışındaki çözümleri müzakere etmeyeceğini belirterek masadan çekilmesi, KKTC’nin uluslararası tecridini kalıcı hale getirdi. Uluslararası kurumlardan ve uluslararası hukuktan, norm ve kurallardan dışlanmışlık, Kuzey Kıbrıs’ın suç alanına ve organize suç örgütlerinin yuvasına dönüşmesini kolaylaştırdı!

“TEKNOLOJİ İLE SAVAŞMAYA, YASAKLAMAYA KALKAN HER BASKICI, SANSÜRCÜ HÜKÜMET, YÖNETİM, REJİM YENİLMEYE MAHKUMDUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yayınladığı medya genelgesi ile milli ve manevi değerlere uygun yayınlar yapılması talimatının amacı RTÜK’ün aldığı kararla açığa çıktı. Yurt dışından Türkçe yayın yapan Amerika’nın Sesi, Almanya’nın Sesi ve Euronews internet haber sitelerine lisans zorunluluğu getiren RTÜK, aksi halde bu sitelere erişimin engelleneceğini duyurdu. Dijital medya ortamında haber sitelerinin hedef alınması, sürecin internet medyasına yaygınlaştırılacağını gösteriyor!

Teknoloji ile savaşmaya, yasaklamaya kalkan her baskıcı, sansürcü hükümet, yönetim, rejim yenilmeye mahkumdur. Nefret ve şiddet içermedikçe yazılı- sözlü veya sesli hiçbir yayın yasaklanamaz. Anayasamızın basın hürdür sansür edilemez hükmünün güvencesi altındadır. Devletin görevi, halktan topladığı vergilerle halka hizmet üretmektir, halka değer dayatmak değildir.

“ENFLASYON KARŞISINDA NEGATİF REEL FAİZ ISRARI, LİRALAŞMA STRATEJİSİNİ ÇÖKERTTİ”

Yeni ekonomi modeline destek için Merkez Bankası’nın ilan ettiği ‘liralaşma’ politikası, liraya yatırım yapanların en ağır zarar kayba uğramalarına neden oldu. Enflasyon karşısında negatif reel faiz ısrarı, liralaşma stratejisini çökertti. Finansal yatırım araçlarının ocak ayı getirileri tüm yatırım araçlarının enflasyon karşısında yatırımcısına kaybettirdiğini ortaya koyarken, yıllık bazda en ağır kayıp TL tasarruflarıyla, hazine kâğıtlarının getirisinde yaşandı.

Üç ve altı aylık dönemler itibarıyla da TL yatırımları ve DİBS yatırımcılara en çok kaybettiren, ağır zarar yazdıran yatırım araçları oldu. O nedenle enflasyondaki artışın süreceği göz önünde tutulduğunda, iktidarın dolar/TL’yi bir süre daha 13-14 TL bandında baskılamaya çalışacağı dikkate alındığında KKM hesaplarının ilk faiz ve kur farkı ödemelerinin yapılacağı mart sonu-nisan başında hesap sahiplerinin enflasyon karşısında karşı karşıya kalacağı ağır kayıpla nedeniyle bu hesaplardan yoğun çıkış ve kaçışlar olacağını öngörmekteyim.

“OCAK VE ŞUBAT AYI VERİLERİ AÇIKLANDIĞINDA İŞSİZLİK ORANINDA VE RESMİ İŞSİZ SAYISINDA YÜKSELİŞLERLE KARŞILAŞMAMIZ ŞAŞIRTICI OLMAYACAKTIR”

TÜİK aralık ayında işsiz sayısının 2 bin kişi arttığını, işsizlik oranının 0,1 puan azalarak yüzde 11,2 olduğunu açıkladı. İşsiz sayısı 3,7 milyon kişi olurken, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç işsizlerde 1,6 puanlık düşüş gerçekleşti. TÜİK aralık ayında hem işgücüne katılımın hem de istihdamın arttığını duyururken, en yüksek istihdam artışı sanayi ve hizmetler sektöründe yaşandı.

Yeni asgari ücretin yürürlüğe girdiği yılbaşından itibaren pek çok işletmenin işçi çıkartma yoluna gittiği biliniyor. Ocak ve şubat ayı verileri açıklandığında işsizlik oranında ve resmi işsiz sayısında oldukça sert yükselişlerle karşılaşmamız şaşırtıcı olmayacaktır!

“DAHA FAZLA İHRACAT İÇİN DAHA FAZLA İTHALAT MECBURİYETİ DE ORTAYA ATILAN MODELİN BİR BAŞKA AÇMAZI”

2021 Aralık ayına ait dış ticaret endeksleri ihracat miktar endeksinin yüzde 17, ithalat miktar endeksinin yüzde 3 artmasına karşılık ihracat birim değer endeksinin yüzde 6,6, ithalat birim değer endeksinin dört kat fazlasıyla yüzde 25,7 arttığını gösteriyor. Bir diğer deyişle bir birimlik ithalat için dört birimlik ihraç malı satar duruma gelindi!

Kurların baskılanmış olmasına ve yaklaşık iki aydan bu yana sabit tutulmaya çalışılmasına rağmen gerçekleşen bu tablo iktidarın ekonomik modelinin tutmadığının, cari fazlaya odaklı hedeflerin gerçekleşmesi ihtimalinin olmadığını gösteriyor. Çok daha fazla miktardaki ihraç malını çok daha ucuza satarak cari fazla vermenin olanaksızlığı yanında daha fazla ihracat için daha fazla ithalat mecburiyeti de ortaya atılan modelin bir başka açmazı!

“İHRACATA KISITLAMA GETİRİLEREK İÇ PAZARA ÜRÜN ARZININ ARTIRILMASI, FİYATLARIN BU YOLLA DENGELENMESİ YOLUNA GİDİLMELİDİR”

Türkiye 2021 yılında tarımsal ürün ithalatına 15,6 milyar dolar öderken, tarımsal ihracat ise 22,8 milyar dolar oldu. Tarımsal dış ticarette 7,2 milyar dolar fazla verilmesine karşılık 2021 yılında daha az miktarda ürün daha pahalıya ithal edildi. Tarımsal ürün ithalatına ödenen tutar tarıma verilen desteğin iki katını aştı. Tarımsal ürün ihracatı ve yetersiz üretim nedeniyle iç pazarda ürün arzı azalınca gıda enflasyonu yüzde 55’i geçti!

Pek çok ülkenin öncelikle kendi iç pazarını ve kendi yurttaşının ihtiyaçlarını gözeten, temel gıda maddelerinin teminini güvence altına alan politikaları gibi, Türkiye’de de başta hububat, bakliyat, et ve süt ürünleri, yaş sebze-meyve olmak üzere ihracata kısıtlama getirilerek iç pazara ürün arzının artırılması, fiyatların bu yolla dengelenmesi yoluna gidilmelidir.

“TURİZMDE, ELEKTRİK FATURALARININ, SEZON BAŞLADIĞINDA AYLIK 1 MİLYON LİRAYI AŞACAĞI ENDİŞESİ ARTIYOR”

Son iki yıldan bu yana salgın nedeniyle ağır kayıplara uğrayan turizm sektörü, bu yıl normalleşme ve büyüme beklerken, yüzde 127 elektrik zammının yanı sıra akaryakıt, doğalgaz ve gıda zamları sonrasında, ağır maliyetlerle karşı karşıya kaldı. Oda fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 178 zamlandığı görülen turizm sektöründe, elektrik faturalarının, sezon başladığında aylık 1 milyon lirayı aşacağı endişesi artıyor!

Rus Tur Operatörleri Birliği (ATOR) Rusya’daki erken rezervasyonlarda Türkiye’nin payının yüzde 70’e ulaştığını ve salgın öncesi 2019 yılı düzeyine yaklaştığını açıkladı. Türkiye turizmi adına yaşanan bu olumlu gelişmeye karşılık Rus tur operatörlerine verilen 10 günlük paket Türkiye tatili fiyatı uçak, transferler, seyahat sigortası da dahil olmak üzere 60 bin ruble (10 bin 780 TL) ile beş yıldızlı tatil köylerinde 88 bin ruble (15 bin 800 TL) arasında. Yerli turist içinse TL’deki değer kaybı ve yüzde 50’ye varan enflasyon nedeniyle bunun iki katına varan fiyatlar söz konusu!

“DIŞ POLİTİKAYI İÇ POLİTİKAYA MALZEME YAPMA ANLAYIŞI ŞU ANDA TÜRKİYE’Yİ CİDDİ BİR AÇMAZLA KARŞI KARŞIYA BIRAKMIŞ GÖRÜNÜYOR”

Ukrayna krizi yeni bir boyuta taşındı. Olası Rusya müdahalesi durumunda ABD, AB ve NATO’nun Rusya’ya karşı yürürlüğe koyacaklarını ilan ettikleri yaptırımlar Türkiye’ye ağır hasar verebilir. Rusya ile başta enerji olmak üzere ciddi enerji ve ekonomik bağlantıları bulunan Türkiye, NATO üyesi olarak yaptırımlara uymak zorunda kalacak!

Rusya-Ukrayna arasında çatışma ve sıcak savaş durumunda Rusya’ya uygulanacak yaptırımlarda en ağır bedel ödeyecek, en büyük kayıpları yaşayacak ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini söylemek olanaklı. İktidarın zikzak çizen dış politikası, dış politikayı iç politikaya malzeme yapma anlayışı şu anda Türkiye’yi ciddi bir açmazla karşı karşıya bırakmış görünüyor!

“İKİ BAŞBAKANLI SİYASİ TABLONUN LİBYA’YI İSTİKRARSIZLAŞTIRMASI VE İÇ SAVAŞIN YENİDEN BAŞLAMASINDAN ENDİŞE EDİLİYOR”

Libya’da 24 Aralık seçimlerinin yapılamamasının ardından yeni siyasi gelişmeler yaşanıyor, tansiyon yükseliyor. Tobruk’taki (Bingazi) Libya Ulusal Meclisi (LUM) geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin görevinin sona erdiğini öne sürerek Halife Hafter safına geçen eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa’yı yeni Başbakan olarak seçti. Dibeybe, Başbakanlıktan ayrılmayacağını ilan ederken suikasta uğradı! İki başbakanlı siyasi Tablonun Libya’yı istikrarsızlaştırması ve iç savaşın yeniden başlamasından endişe ediliyor. TOBRUK yönetimi ve HAFTER’in Trablus’ta siyasi gücünü ve uluslararası desteğini arttırdığı gözlenirken, TÜRKİYE yalnız kalmış görünüyor!”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri