Babacan İzmir'de Depremzedelerle Bir Araya Geldi: Partizan Bakış Açısıyla Sorunlar Çözülmez

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 21.10.2021 - 16:42, Güncelleme: 21.10.2021 - 16:42 2146+ kez okundu.
 

Babacan İzmir'de Depremzedelerle Bir Araya Geldi: Partizan Bakış Açısıyla Sorunlar Çözülmez

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İzmir'de depremzedelerin sorunlarını dinledi. Bir yurttaş, "Cumhurbaşkanı 'Bir senede herkes evinde olacak' dedi ama kimse evinde değil" derken başka bir depremzede, "En düşük kira 2 bin 500 liradan başlıyor. Ne yiyeceğim ne içeceğim? Hasarlı binada oturuyorum. Aidatlarımı bile ödeyemedim" diye konuştu. Babacan, "Bir il bir telefonla afet bölgesi ilan ediliyor ve hemen destek gelebiliyor. Ancak bazı illerde bu olmuyor. Devlet bu süreçte eşit ve adil olmalı. Partizan bakış açısıyla sorunlar çözülmez" dedi.

Ali Babacan, İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği'nin (İZDEDA) Bayraklı'daki binasında depremzedelerle bir araya geldi. Eşi Ülkü Zeynep Babacan ile birlikte depremzedelerin sorunlarını dinleyen Babacan'a DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen de eşlik etti. İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, 30 Ekim depreminden sonra depremzedelerin yaşadığı sorunları anlattı. Özkan şunları söyledi: "Devlet sadece ağır ve orta hasarlı binalarda yaşayanları depremzede olarak görülüyor. Orta hasarlılarda güçlendirme kredisi var. Ama burada şöyle bir çelişki var. Biz orta hasarlı binaları güçlendirmeye yanaşmıyoruz. Çünkü bölge uygun değil. Bu da maliyetleri yükseltiyor. Biz bunu ödeyebilecek güçte değiliz. Bu işten kurtulabilmemiz için 11 buçuk aydır yalvardığımız iki konu vardı. Emsal artışı ve kredi. Bize kentsel dönüşüm kredisi verdiler ama onun ödemesi aylık 3 bin 500 lira. Bizim 500 bin liraya varmamız gerekiyor. O yüzden 300 bin lira daha kredi gerekiyor. Belediye elini taşın altına emsal artışıyla soktu, devlet de krediyle soksun. Sayın Cumhurbaşkanı’mızdan bir ricamız var. 20 yıl ödemeli, 2 yıl ötelemeli 400 bin liraya kadar kredi talep ediyoruz. Evimiz yıkıldı kredi ödüyoruz, kiraya çıktık kredi ödüyoruz. Evimizi yaptıracağız yine kredi ödeyeceğiz. Yıllardır kesilen deprem vergileri var. Eğer bunlar bize yansıyacak olsaydı evlerimiz zaten hazırdı. DASK, ağır hasarlı binalar dışında hiç kimseyi depremzede olarak görmüyor. Bu sistemin bir şekilde değiştirilmesi lazım. Bu bir sisteme başkaldırı değil. Eksikliklerin giderilmesi talebidir." "HASARLI BİNADA OTURUYORUM. NE YİYİP NE İÇECEĞİM" Özkan'ın yanı sıra söz alan depremzedeler de sıkıntılarını anlattı. Depremde yıkılan Yılmaz Erbek Apartmanı'nda eşini kaybettiğini söyleyen bir yurttaş, "Eşimden dolayı 2 bin 500 lira maaş bağlandı. Ziraat Bankası krediler için icra gönderdi. En düşük kira 2 bin 500 liradan başlıyor. Ne yiyeceğim ne içeceğim? Hasarlı binada oturuyorum. Aidatlarımı bile ödeyemedim" dedi. Bir başka yurttaş ise "Depremde evlerimiz yıkıldı ama acıdır ki devletimiz ve belediyemiz ortada yok. Bir sene oldu. Cumhurbaşkanı 'Bir senede herkes evinde olacak' dedi ama kimse evinde değil. Binaların yapımıyla ilgili hiçbir şey yok. Geçen günlerde emsal artışı verdiler. Bir senede anca bunu yaptılar. Sizden ricamız, biz artık evlerimize çıkmak istiyoruz" diye konuştu. "AFETLERE HAZIRLIK YETERLİ DEĞİL" DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye'de yaşanan afet ve depremlerin çokluğuna rağmen yeterli önlemlerin alınmadığını ve gerekli çalışmaların yapılmadığını belirterek şöyle konuştu: "Hala Elazığ’da konteynır kentlerde yaşayan insanlar var. Afet yönetimiyle ilgili bir eylem planı hazırladık. Bu, seçimden sonraki 90 ve 360 günde yapılacakların planıdır. Afet öncesinde ve sonrasında neler yapılması gerektiğini ayrıntılarıyla ortaya koyduk. Öncelikle Türkiye’nin depreme her açıdan hazırlanması gerekiyor. Binaların güçlendirilmesi ve gerçekçi olarak durum tespitinin yapılması gerekiyor. Bunun için de bir kaynak ayrılması gerekiyor. Şu anda varsa yoksa Kanal İstanbul için kaynak ayırıyorlar. Onun için kaynak ayıracağınıza deprem bölgeleriyle ilgilenin. O yapıları yeniden inşa edin, güçlendirin. Bütün bu hazırlı sürecinde sigorta, yani DASK çok önemli. Şu anda İzmir örneğinde DASK sisteminde en çok üzüldüğüm şey, deprem sigortalarının zamanında ve tam ödenmemesi. Bu da insanları sigorta yapmaktan uzaklaşıyor. Afet zamanına bakıyoruz bütün ülkede bir şaşkınlık oluyor. Biz afet yönetimi konusunda yerel yönetimlere daha çok yetki verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ama şu anda partizanlık, yerel yönetimlerin başarısını engelliyor. Halbuki bu bir memleket meselesidir. Doğal afet olduğunda merkezi hükümetin ve yerel yönetimlerin birlikte çalışmasıdır. Bunun da tek yolu yerel yönetimlerin afet yönetimi konusunda yetkilerinin artırılmasıdır. Muhtarlar da dahil olmak üzere." "ADİL VE EŞİT OLUNMALI" Deprem sonrası mülk sahiplerine yönelik hak sahipliği olduğunu ancak kiracılara ilişkin hiçbir hak olmadığını vurgulayan Babacan şöyle devam etti: "Bakıyoruz, bir il bir telefonla afet bölgesi ilan ediliyor ve hemen destekler gelebiliyor. Ama bazı illerde bu olmuyor. Bu durumun adil olması gerekiyor. Gelin Meclis’te bu konuları istişare edelim. Meclis’te toplum temsil ediliyor. Bütün farklı görüşlerin bir arada olması ve ortak akılla karar verilmesi gerekiyor. Afet sonrasındaki bir diğer önemli konu da Türkiye ekonomisinin kriz içinde olması. Mesela inşaat maliyetlerinin yüksek olması. Bu da kiraları yükseltiyor. Faiz oranları düşük olsa kredilerin aylık taksitleri de düşük olur. Bütün bunlar topyekun ele alınması gereken konular. En önemlisi de adalet. Objektif ve şeffaf bir süreç yürütülmeli. Hasar tespitinde bile çelişkiler var. Devletin kurumlarının aynı binaya verdiği hasar oranları farklılık gösteriyor. Bu iş, partizan bakış açısı devreye girdiği zaman olmuyor. Particilik devreye girdiğinde iş değişiyor. Hasar tespitlerinin siyasetten arındırılmış kurumlar tarafından yapılması lazım. Daha sonra hem kiracıya hem ev sahibine hakları verilmeli. Yapılması gereken şu: Mutlaka çok iyi bir şekilde afet yönetiminin ele alınması lazım. Adil ve eşit olması lazım. Devlet tarafından hızlı adımlar atılmalı. Devletin çalışmasının kuralı ve kanunu olur. Bunu da eşit ve adil bir şekilde ortaya koymalıdır. Onun ötesi devlet olmuyor.” "PARTİZAN BAKIŞ AÇISIYLA SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ" Depremzedelerin çözüm taleplerini yanıtlayan Babacan, sözlerini şöyle tamamladı: "Partizan bakış açısıyla sorunlar çözülmez. Bazı tespitleri bağımsız kuruluşlar yapmalı. Hasar tespiti konusundaki farklılıkları teknik ve masum problem olarak görmüyorum. İlçe belediyesi şu, büyükşehir şu parti diye düşünülmemeli. Davranış değişiyor. Adil olunması gerekiyor. Koyun pazarlığı gibi devlet ile vatandaş el sıkışıyor. Böyle olmaz. İzmir'de de Elazığ'da da aynı kurallar olmalı. Bizim yapabileceğimiz, sorunlara karşı farkındalığın artırılmasına yardımcı olmak. Şu an için elimizde yetki yok. Yeni bir parti olduğumuz için tek belediyemiz yok. Bir çalışma yaparız. Bu çalışma ile acil yapılması gerekenlerle ilgili açıklama yapacağız."
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İzmir'de depremzedelerin sorunlarını dinledi. Bir yurttaş, "Cumhurbaşkanı 'Bir senede herkes evinde olacak' dedi ama kimse evinde değil" derken başka bir depremzede, "En düşük kira 2 bin 500 liradan başlıyor. Ne yiyeceğim ne içeceğim? Hasarlı binada oturuyorum. Aidatlarımı bile ödeyemedim" diye konuştu. Babacan, "Bir il bir telefonla afet bölgesi ilan ediliyor ve hemen destek gelebiliyor. Ancak bazı illerde bu olmuyor. Devlet bu süreçte eşit ve adil olmalı. Partizan bakış açısıyla sorunlar çözülmez" dedi.

Ali Babacan, İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği'nin (İZDEDA) Bayraklı'daki binasında depremzedelerle bir araya geldi. Eşi Ülkü Zeynep Babacan ile birlikte depremzedelerin sorunlarını dinleyen Babacan'a DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen de eşlik etti.

İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, 30 Ekim depreminden sonra depremzedelerin yaşadığı sorunları anlattı. Özkan şunları söyledi:

"Devlet sadece ağır ve orta hasarlı binalarda yaşayanları depremzede olarak görülüyor. Orta hasarlılarda güçlendirme kredisi var. Ama burada şöyle bir çelişki var. Biz orta hasarlı binaları güçlendirmeye yanaşmıyoruz. Çünkü bölge uygun değil. Bu da maliyetleri yükseltiyor. Biz bunu ödeyebilecek güçte değiliz. Bu işten kurtulabilmemiz için 11 buçuk aydır yalvardığımız iki konu vardı. Emsal artışı ve kredi. Bize kentsel dönüşüm kredisi verdiler ama onun ödemesi aylık 3 bin 500 lira. Bizim 500 bin liraya varmamız gerekiyor. O yüzden 300 bin lira daha kredi gerekiyor. Belediye elini taşın altına emsal artışıyla soktu, devlet de krediyle soksun. Sayın Cumhurbaşkanı’mızdan bir ricamız var. 20 yıl ödemeli, 2 yıl ötelemeli 400 bin liraya kadar kredi talep ediyoruz. Evimiz yıkıldı kredi ödüyoruz, kiraya çıktık kredi ödüyoruz. Evimizi yaptıracağız yine kredi ödeyeceğiz. Yıllardır kesilen deprem vergileri var. Eğer bunlar bize yansıyacak olsaydı evlerimiz zaten hazırdı. DASK, ağır hasarlı binalar dışında hiç kimseyi depremzede olarak görmüyor. Bu sistemin bir şekilde değiştirilmesi lazım. Bu bir sisteme başkaldırı değil. Eksikliklerin giderilmesi talebidir."

"HASARLI BİNADA OTURUYORUM. NE YİYİP NE İÇECEĞİM"

Özkan'ın yanı sıra söz alan depremzedeler de sıkıntılarını anlattı. Depremde yıkılan Yılmaz Erbek Apartmanı'nda eşini kaybettiğini söyleyen bir yurttaş, "Eşimden dolayı 2 bin 500 lira maaş bağlandı. Ziraat Bankası krediler için icra gönderdi. En düşük kira 2 bin 500 liradan başlıyor. Ne yiyeceğim ne içeceğim? Hasarlı binada oturuyorum. Aidatlarımı bile ödeyemedim" dedi.

Bir başka yurttaş ise "Depremde evlerimiz yıkıldı ama acıdır ki devletimiz ve belediyemiz ortada yok. Bir sene oldu. Cumhurbaşkanı 'Bir senede herkes evinde olacak' dedi ama kimse evinde değil. Binaların yapımıyla ilgili hiçbir şey yok. Geçen günlerde emsal artışı verdiler. Bir senede anca bunu yaptılar. Sizden ricamız, biz artık evlerimize çıkmak istiyoruz" diye konuştu.

"AFETLERE HAZIRLIK YETERLİ DEĞİL"

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye'de yaşanan afet ve depremlerin çokluğuna rağmen yeterli önlemlerin alınmadığını ve gerekli çalışmaların yapılmadığını belirterek şöyle konuştu:

"Hala Elazığ’da konteynır kentlerde yaşayan insanlar var. Afet yönetimiyle ilgili bir eylem planı hazırladık. Bu, seçimden sonraki 90 ve 360 günde yapılacakların planıdır. Afet öncesinde ve sonrasında neler yapılması gerektiğini ayrıntılarıyla ortaya koyduk. Öncelikle Türkiye’nin depreme her açıdan hazırlanması gerekiyor. Binaların güçlendirilmesi ve gerçekçi olarak durum tespitinin yapılması gerekiyor. Bunun için de bir kaynak ayrılması gerekiyor. Şu anda varsa yoksa Kanal İstanbul için kaynak ayırıyorlar. Onun için kaynak ayıracağınıza deprem bölgeleriyle ilgilenin. O yapıları yeniden inşa edin, güçlendirin. Bütün bu hazırlı sürecinde sigorta, yani DASK çok önemli. Şu anda İzmir örneğinde DASK sisteminde en çok üzüldüğüm şey, deprem sigortalarının zamanında ve tam ödenmemesi. Bu da insanları sigorta yapmaktan uzaklaşıyor. Afet zamanına bakıyoruz bütün ülkede bir şaşkınlık oluyor. Biz afet yönetimi konusunda yerel yönetimlere daha çok yetki verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ama şu anda partizanlık, yerel yönetimlerin başarısını engelliyor. Halbuki bu bir memleket meselesidir. Doğal afet olduğunda merkezi hükümetin ve yerel yönetimlerin birlikte çalışmasıdır. Bunun da tek yolu yerel yönetimlerin afet yönetimi konusunda yetkilerinin artırılmasıdır. Muhtarlar da dahil olmak üzere."

"ADİL VE EŞİT OLUNMALI"

Deprem sonrası mülk sahiplerine yönelik hak sahipliği olduğunu ancak kiracılara ilişkin hiçbir hak olmadığını vurgulayan Babacan şöyle devam etti:

"Bakıyoruz, bir il bir telefonla afet bölgesi ilan ediliyor ve hemen destekler gelebiliyor. Ama bazı illerde bu olmuyor. Bu durumun adil olması gerekiyor. Gelin Meclis’te bu konuları istişare edelim. Meclis’te toplum temsil ediliyor. Bütün farklı görüşlerin bir arada olması ve ortak akılla karar verilmesi gerekiyor. Afet sonrasındaki bir diğer önemli konu da Türkiye ekonomisinin kriz içinde olması. Mesela inşaat maliyetlerinin yüksek olması. Bu da kiraları yükseltiyor. Faiz oranları düşük olsa kredilerin aylık taksitleri de düşük olur. Bütün bunlar topyekun ele alınması gereken konular. En önemlisi de adalet. Objektif ve şeffaf bir süreç yürütülmeli. Hasar tespitinde bile çelişkiler var. Devletin kurumlarının aynı binaya verdiği hasar oranları farklılık gösteriyor. Bu iş, partizan bakış açısı devreye girdiği zaman olmuyor. Particilik devreye girdiğinde iş değişiyor. Hasar tespitlerinin siyasetten arındırılmış kurumlar tarafından yapılması lazım. Daha sonra hem kiracıya hem ev sahibine hakları verilmeli. Yapılması gereken şu: Mutlaka çok iyi bir şekilde afet yönetiminin ele alınması lazım. Adil ve eşit olması lazım. Devlet tarafından hızlı adımlar atılmalı. Devletin çalışmasının kuralı ve kanunu olur. Bunu da eşit ve adil bir şekilde ortaya koymalıdır. Onun ötesi devlet olmuyor.”

"PARTİZAN BAKIŞ AÇISIYLA SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ"

Depremzedelerin çözüm taleplerini yanıtlayan Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:

" Partizan bakış açısıyla sorunlar çözülmez. Bazı tespitleri bağımsız kuruluşlar yapmalı. Hasar tespiti konusundaki farklılıkları teknik ve masum problem olarak görmüyorum. İlçe belediyesi şu, büyükşehir şu parti diye düşünülmemeli. Davranış değişiyor. Adil olunması gerekiyor. Koyun pazarlığı gibi devlet ile vatandaş el sıkışıyor. Böyle olmaz. İzmir'de de Elazığ'da da aynı kurallar olmalı. Bizim yapabileceğimiz, sorunlara karşı farkındalığın artırılmasına yardımcı olmak. Şu an için elimizde yetki yok. Yeni bir parti olduğumuz için tek belediyemiz yok. Bir çalışma yaparız. Bu çalışma ile acil yapılması gerekenlerle ilgili açıklama yapacağız."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri