Zekayla Sessiz İttifak

Abone Ol

Zeka, olayları ve olguları hızlı kavrama, bağlantılar kurma, çözümler üretme kabiliyetidir.
Bunu geçenlerde internetten bir alıntıyla örneklendireyim.

Bir tıp fakültesinde, profesör öğrencilerden birine döner ve sorar:
– Kaç böbreğimiz vardır?
– Dört! diye yanıtlar öğrenci.

– Dört mü? der profesör, küçümseyici ve başkalarını hatalarıyla ezmekten zevk alan bir edayla.
Sonra asistanına döner ve şöyle der:
– Biraz ot getirin, sınıfta bir eşek var!

Öğrenci ise hemen yanıt verir:
– Ve bana da bir kahve lütfen!

Profesör öfkeyle öğrenciyi sınıftan kovar.
Ama bu öğrenci sıradan biri değildir:
O kişi, Brezilyalı mizah ustası Aparicio Torelly Aporelly (1895–1971), nam-ı diğer Baron d’Itararé’dir.

Sınıftan çıkarken, öğrenci kızgın profesöre dönüp bir kez daha yanıt verir:
– Bana “Kaç böbreğimiz vardır?” diye sordunuz.
“Bizim” böbreklerimiz, yani hem benim iki böbreğim hem de sizin iki böbreğiniz: Toplamda dört böbrek!
“Biz” zamiri çoğuldur, değil mi?
Afiyet olsun, otunuzu keyifle yiyin!

Hayat, bilgiden çok anlayış gerektirir.
Bazen biraz bilgiye sahip olan ya da sahip olduğunu sanan insanlar, diğerlerini küçümsemeye ya da aşağılamaya hakkı olduğunu düşünür.

Oysa gerçek zeka, alçakgönüllülükle birleştiğinde anlam kazanır.

Görüldüğü üzere zeka, insana hızlı düşünme, çözüm üretme ve doğruyu görme gücü verir. Ancak bu güç, kibirle birleştiğinde keskin bir bıçak gibi hem sahibini hem de çevresindekileri yaralayabilir. İşte burada alçakgönüllülük devreye girer.

Alçakgönüllülük, zekâyı süsleyen görünmez gizil bir güçtür. Ne kadar parlak bir akla sahip olursak olalım, “bilmiyorum” diyebilmeyi, başkasının fikrine kulak vermeyi, hata yaptığımızda kabul edebilmeyi öğreten erdemdir.

Tarih bize gösterir ki, kalıcı iz bırakanlar sadece büyük düşünenler değil, aynı zamanda büyük dinleyenlerdir. Zeki olmak size tüm kapıları açar, alçakgönüllü olmak ise o kapılardan içeri girmenizi sağlar.

Aslında saf zeka bazen insana bir " haklılık tuzağı" da kurabilir. Kişi, daha iyi bildiğine inandığında, yeni fikirleri reddedebilir Ancak alçak gönüllülükle bu tuzakları kırılabilir.

Kibir, zekâyı yalnızlaştırır. Alçakgönüllülük ise ona insanlığın sıcaklığını katar. Zeka ile alçak gönüllülük bir araya geldiğinde, işte o zaman gerçek BİLGELİK doğar.

Saygılarımla...