Tarık Kaya
Köşe Yazarı
Tarık Kaya
 

Hipnoz Hali

Karmakarışık haberler.  Hep aynının tekrarı.  Aynıyı yeniymiş gibi anlatma. Son dakika, son dakika. Ne oldu diye bakınca sadece istatistiki değerler. Rakamlar siyaseti. Geçinemiyoruz diyenlere; Biz sizin ücretinizi 20 yılda şu kadar kat artırdık. Tamam artırdınız diyelim ama şuan ki yaşam koşullarında bu ücretle geçinemiyoruz diyorsunuz anlayan yok, cevap yine rakamsal istatistikler. Sohbet bunlardan önce başladı. O katıldı, öbürü, beriki… Her şeye çok zam yapıyorsunuz diyorsunuz, kapıcının bile arabası var, her evde 2-3 telefon var, tasarruf yapın, porsiyon küçültün  deniliyor. İyimser oldukları zaman, biraz vicdanlı oldukları zaman bizde aslında farkındayız, üstünde çalışıyoruz. Pek yakında birşeyler yapabiliriz diyorlar. Ayak üstü bir merhabayla başladı. Oradan, buradan sözcükler ve sonra samimi, içten konuşmalar. Bazen tepkisellikler, bazen itiraflar. Sokakta kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz. Ardından boş ver daha da gelsin zamlar sözlerini duyuyorsunuz. Biz akıllanmayız, bizler bu yaşamı hak ediyoruz. Neden böyle düşünüyorsun? diye sorunca; Hangi akıllı böyle bir yaşamı kabul eder. Çalıştığın her şeyi vergi olarak veriyorsun, oradan biri atılıyor; ödeme. Nasıl olsa af gelir yada en kötü ihtimalle yapılandırma olur diyor.  Tüm yükü çok az gelirli kıt kanaat geçinenler ödüyor, zenginlerin vergileri af yasalarıyla bir çırpıda silinip bırakılıyor, biz ise verginin vergisini ödüyoruz ve hiç sesimiz çıkmıyor, üstelik bizlere bunu reva görenleri bu eller seçiyor.  Ellerini gösteriyor, her tarafı nasırlı. Seçim günü sandığa gidince her şeyi hatırlayan olmamıza rağmen, o seçim sandıklarının bulunduğu okula ve sınıfa gelince hipnoz olmuş gibi her şeyi unutup, fanatik bir partili olup, oy kabinine girip güm diye mührü, aylarca, yıllarca kızdığım hayatımızı zora sokan, zengini sevenlere, vergi ve zam yağmurunu üstüme yağdıranlara, bir daha oy verirsem elim kırılsın dediğime  oy veriyorum. Oyu sandığa atıp, akşam seçim sonuçlarını izledikten sonra,  bana tüm bunları yapan ve benimde güm diye oy verdiğim parti kazandıktan sonraki sabah, hipnozdan çıkıyorum ve ben ne yaptım diyorum ama iş işten geçmiş oluyor. Ya sonrası seçimde ne yapıyorsun diye sorunca, Yönetenler var ya diyor, benim ve benim gibi milyonların bu zaafını çok iyi biliyorlar. Onun için bu döngü hemen hemen her seçimde tekrar ediyor. Hani biraz önce söylemiştiniz, televizyon haberleri, son dakikalar, istatistikler sizi nasıl etkiliyor? diye sorunca; bakıyoruz ve hiç umurumuz da olmuyor. Sadece onları değil her gün virüsten ölenleri, hasta olan sayısını hiçbir şeyi önemsemiyoruz. Ya siyasetçileri dinliyor musunuz? Hepsi birden hayır diyorlar. Onları hiç dinlemiyoruz.  Kendimizi kandırılmış, yanıltılmış hissediyoruz. Boşlukta gibiyiz ve kimseyi dinlemeyi yada dinledikten sonra anlamayı istemiyoruz. Yorulmuşuz aslında. Eskiden esnaf arkadaşlarla, gelen müşterimizle konuşur, siyasi kritikler yapardık, artık uzun bir süredir yapmıyoruz. Evde çocuklarla ise siyaseti hiç konuşmuyoruz. Çokta izlemiyoruz. Bir hafta yada bir ay izlemesen açsan televizyonu aynı yerde kalmış tekrardan başka bir şey yok diyor başka biri. Peki hipnoz haliniz ne olacak, o döngü devam edecek mi? Diyorum. Belki devam edebilirdi. Niye belki dediniz? Çocuklar diyor. Gençler bunu tekrardan yapmamıza artık izin vermezler. Hepsinin hem fikir oldukları tek cevapta bu oldu. Gençler, dünyaya farklı bakıyorlar. Umudu da, geleceği de onlar belirleyecek. Kesin olan tek şey.  
Ekleme Tarihi: 03 Kasım 2021 - Çarşamba

Hipnoz Hali

Karmakarışık haberler.  Hep aynının tekrarı.  Aynıyı yeniymiş gibi anlatma. Son dakika, son dakika. Ne oldu diye bakınca sadece istatistiki değerler. Rakamlar siyaseti. Geçinemiyoruz diyenlere; Biz sizin ücretinizi 20 yılda şu kadar kat artırdık. Tamam artırdınız diyelim ama şuan ki yaşam koşullarında bu ücretle geçinemiyoruz diyorsunuz anlayan yok, cevap yine rakamsal istatistikler. Sohbet bunlardan önce başladı. O katıldı, öbürü, beriki…

Her şeye çok zam yapıyorsunuz diyorsunuz, kapıcının bile arabası var, her evde 2-3 telefon var, tasarruf yapın, porsiyon küçültün  deniliyor. İyimser oldukları zaman, biraz vicdanlı oldukları zaman bizde aslında farkındayız, üstünde çalışıyoruz. Pek yakında birşeyler yapabiliriz diyorlar.

Ayak üstü bir merhabayla başladı. Oradan, buradan sözcükler ve sonra samimi, içten konuşmalar. Bazen tepkisellikler, bazen itiraflar. Sokakta kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz. Ardından boş ver daha da gelsin zamlar sözlerini duyuyorsunuz. Biz akıllanmayız, bizler bu yaşamı hak ediyoruz. Neden böyle düşünüyorsun? diye sorunca; Hangi akıllı böyle bir yaşamı kabul eder. Çalıştığın her şeyi vergi olarak veriyorsun, oradan biri atılıyor; ödeme. Nasıl olsa af gelir yada en kötü ihtimalle yapılandırma olur diyor.  Tüm yükü çok az gelirli kıt kanaat geçinenler ödüyor, zenginlerin vergileri af yasalarıyla bir çırpıda silinip bırakılıyor, biz ise verginin vergisini ödüyoruz ve hiç sesimiz çıkmıyor, üstelik bizlere bunu reva görenleri bu eller seçiyor.  Ellerini gösteriyor, her tarafı nasırlı.

Seçim günü sandığa gidince her şeyi hatırlayan olmamıza rağmen, o seçim sandıklarının bulunduğu okula ve sınıfa gelince hipnoz olmuş gibi her şeyi unutup, fanatik bir partili olup, oy kabinine girip güm diye mührü, aylarca, yıllarca kızdığım hayatımızı zora sokan, zengini sevenlere, vergi ve zam yağmurunu üstüme yağdıranlara, bir daha oy verirsem elim kırılsın dediğime  oy veriyorum. Oyu sandığa atıp, akşam seçim sonuçlarını izledikten sonra,  bana tüm bunları yapan ve benimde güm diye oy verdiğim parti kazandıktan sonraki sabah, hipnozdan çıkıyorum ve ben ne yaptım diyorum ama iş işten geçmiş oluyor. Ya sonrası seçimde ne yapıyorsun diye sorunca, Yönetenler var ya diyor, benim ve benim gibi milyonların bu zaafını çok iyi biliyorlar. Onun için bu döngü hemen hemen her seçimde tekrar ediyor.

Hani biraz önce söylemiştiniz, televizyon haberleri, son dakikalar, istatistikler sizi nasıl etkiliyor? diye sorunca; bakıyoruz ve hiç umurumuz da olmuyor. Sadece onları değil her gün virüsten ölenleri, hasta olan sayısını hiçbir şeyi önemsemiyoruz. Ya siyasetçileri dinliyor musunuz? Hepsi birden hayır diyorlar. Onları hiç dinlemiyoruz.  Kendimizi kandırılmış, yanıltılmış hissediyoruz. Boşlukta gibiyiz ve kimseyi dinlemeyi yada dinledikten sonra anlamayı istemiyoruz. Yorulmuşuz aslında. Eskiden esnaf arkadaşlarla, gelen müşterimizle konuşur, siyasi kritikler yapardık, artık uzun bir süredir yapmıyoruz. Evde çocuklarla ise siyaseti hiç konuşmuyoruz. Çokta izlemiyoruz. Bir hafta yada bir ay izlemesen açsan televizyonu aynı yerde kalmış tekrardan başka bir şey yok diyor başka biri.

Peki hipnoz haliniz ne olacak, o döngü devam edecek mi? Diyorum. Belki devam edebilirdi. Niye belki dediniz? Çocuklar diyor. Gençler bunu tekrardan yapmamıza artık izin vermezler. Hepsinin hem fikir oldukları tek cevapta bu oldu. Gençler, dünyaya farklı bakıyorlar. Umudu da, geleceği de onlar belirleyecek. Kesin olan tek şey.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri